Güneri Cıvaoğlu

MALİ’deki otel baskınıyla İslam’a referanslı şiddet örgütleri bir kez daha dikkatleri IŞİD, El Kaide, Taliban ve diğerlerine çekti.

Bir süredir IŞİD hakkında yazılanları okuyorum.

Vardığım sonuç, IŞİD’in (son adıyla Al Dawlat’in) farklı olduğu...

Diğerleri “örgüt...”

IŞİD ise “devletleşmeyi” hedefleyen bir “kabuk devlet.”

....................

Kendine modeller seçmiş.

Örneğin...

YUNANİSTAN’la milli maç öncesi yaşananlar hem üzdü, hem utandırdı.

Yunanistan milli marşı çalınırken tribünlerden gelen ıslıklar, atılan sloganlar için “uygar aklın” kabul edebileceği hiçbir gerekçe olamaz.

Tek tük de olsa Ezan-ı Muhammedi’nin ilk sözleri olan “Allahu ekber” sesleri de tam IŞİD’in Paris katliamı yankıları sürerken “zamanlamasıyla” talihsizliktir.

Batı toplumlarında “İslam karşıtlığı” dalga dalga kabarırken, laik Türkiye’yi tepkilere hedef olmak riskine açmıştır.

Ayrıca...

Yaygınlaşma ve salgına dönüşme tehlikesini de görmeliyiz.

Tribünlerin siyasileşmesi ve siyasetin tribünleri ele geçirmesi kar topu gibi yuvarlanarak “çığa” dönüşebilir.

Futbolun siyasetle kirletildiği örnekleri yansıtayım ki kaygı duyulması gereken tehlikeyi abartmadığım görülsün.

ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin “ABD’nin kontrol altında olmayan Türkiye - Suriye sınırındaki alanın da Türkiye’yle birlikte kontrol altına alınacağı... Bunun hava harekâtlarıyla sağlanacağı” yolundaki sözleri şu soruyu gündeme getirdi:

“Kara harekâtı olmaksızın sadece havadan vurarak IŞİD’le mücadele etkili olabilir mi?”

Askeri uzmanlar / analistler bu soruya “hayır” cevabını veriyor.

Oysa...

Hava harekâtlarında nokta vuruşlarla önemli sonuçlar alınabilir.

Örneğin...

IŞİD’in, kafa kesen John olarak bilinen adamının sonu...

Daha büyük

Önce “pa-rola...”

IŞİD’in “parolası” sağ elin işaret parmağının kaldırılması ve diğer parmakların yumruk şeklinde sıkılmasıdır.

Anlamı “Allah bir...”

İlk adı olan “El Tevhid vel Cihad”dan sonra ismi defalarca değişti. Yaygın olarak bilinen “Irak Şam İslam Devleti” kelimelerinin baş harflerinden oluşan “IŞİD” de artık geride kaldı.

Artık “Al Dawlat” adını kullanıyor.

Yani... “Devlet...”

.......................

Mesajı “İslam’da sadece tek bir devletin olduğu...”

İki başarılı gençten, 2 başarılı sanat... Film, tiyatro ve müzik... Şeffaf Oda konuklarım “Bir Şişe Aşk” albümünden “İstersen”şarkısıyla tüm listelerde 1 numaraya yerleşen Buray... “Takım-Mahalle Aşkına”filmi “En Kısa Gecenin Rüyası”adlı tiyatro oyunuyla Beyza Şekerci...

Şeffaf Oda’da iki aşk var...

Programa elbette, 40 milyon kez dinlenen İstersen’le başlıyoruz. Buray’ın sesinde menevişler var. Söylerken içimize işliyor... Buray Kıbrıslı. Avustralya’da yaşıyor.

Doğu Akdeniz Üniversitesi Kompozisyon Bölümü mezunu. University Of Glamorgan’dan Müzik Prodüksiyonu ve Ses Mühendisliği üzerine mastırlı.

....................

BeyzaŞekerci 5 yaşında bale eğitimine başlamış. Şimdi eğitim veriyor. Mimar Sinan Üniversitesi’nin bale hocalarından... İstanbul Devlet Opera Balesi’nde profesyonel dansçı. Beyza Takım-Mahalle Aşkına adlı sinema filminde futbol oynayan bir kadını canlandırıyor. Büyük hayali “baleyle oyunculuğun buluşacağı proje...”

CHP saflarında “aktif” siyaset yapan bir dost.

Başarılı bir işadamı.

Siyaset onun için“rant” kapısı değil.

CHP’nin aldığı yüzde 26’ya yakın oy için -şimdiye kadar kimseden duymadığım ve hiç aklıma gelmeyen- bir yorum yaptı.

Şöyle başladı:

“İyi ki AK Parti var. “

Önce yadırgadım ama devamı bu girişi açıyor:

SİLVAN’daki dehşet “sıradan” bir terör süreci değil.

Suriye’deki fiili PYD kantonlarını model alan “kurtarılmış yerleşke” amaçlı bir proje.

Dağdakinden çok daha tedirgin edici bir terör yoğunlaşması.

Muhatabının sadece “güvenlik güçleri” olduğu görüntüsünü verse bile Silvan halkının çoğunluğunu da vuruyor.

Bakınız...

Bölgeden gelen haberlere göre 10 bine yakın Silvanlı ilçeyi terk etmiş.

PKK göç edenlerin sayısını büyütmek için baskı yapıyor.

Çünkü...

TSK, Suriye’ye karadan girerek -bir bakıma- “sıcak savaşta” yer alacak mı?

Ucundan kıyısından bu tartışma gündeme taşındı.

Ankara uzunca süredir “Suriye’de çözümün sadece havadan vurarak sağlanamayacağı, karadan da harekât gerektiği” görüşündeydi.

Bu harekâtı “ABD güçlerinin yapmasını” istiyordu.

ABD ise kendi çocuklarını cepheye sürmek yanlısı değildi.

PKK’nın da içinde yer aldığı bilinen ama “resmen” ifade edilmeyen PYD güçleriyle işi bitirmeye çalışıyordu.

Ankara için sadece IŞİD değil, PYD de aynı ölçüde tehlikeli.

Hatta...