DÜN onu kaybedişimizin yıldönümünde Atatürk’ümüzü sevgi seli olarak andık.
Atatürk için yazdığım satırlardan bazılarını yansıtıyorum...
.......................
ATATÜRK’ün boyu 1.68 mi, 1.72 miydi? Sanki 1.68 olsa, büyüklüğünden yitirecek!
Oysa...
Atatürk için asıl başka ölçülerdir onu büyük yapan.
“Entelektüel Atatürk” ve bu donanımını hayata geçiren “cesareti...”
........................
En son yazacağımı başından kayda geçireyim.
“CHP’de genel başkana rağmen kazan kaldıranın şansı olmaz. Nokta.”
Hemen “Bülent Ecevit, CHP’nin Atatürk’le birlikte kurucusu olan İsmet İnönü’yü devirip Genel Başkan seçilmişti” itirazının geleceğini biliyorum.
Ancak...
Yazının başındaki “genel başkana rağmen” ifadesini bir kez daha vurguluyorum.
Ve...
“Ecevit’in genel başkanlığa 1965’ten itibaren bizzat İnönü tarafından hazırlandığı” gerçeğini anlatmakta fayda görüyorum.
10. yılı aşkın süredir her çarşamba öğle yemeğinde dostlar bir araya geliriz. Bu hafta “YABAN” gezegenindeydik. Doğanın renklerini yansıtan çok yönlü/ çok amaçlı bir gezegen burası.
Bizim grubun ilk üyelerinden olan merhum Ufuk Güldemir HABER TÜRK TV’yi sıfırdan
var etmiş, büyütmüş, 10 milyonlarca dolarlık bir değere ulaştırmıştı.
Ufuk esaslı bir doğa insanı ve avcıydı.
Dünyanın pek çok yerinde avlanmıştı, salonunda geyiklerin, vahşi hayvanların başları, vurduğu fillerin dişleri, yerde ayıların postları vardı. Bu tutkusunu yansıtan bir de “YABAN TV”yi kurmuştu. Onu kaybetmemizden çok az süre önce HABER TÜRK’ü Turgay Ciner’e sattı.
YABAN TV ise henüz emekleme çağındaydı.
..........................
HABER TÜRK’ünGenel Müdürü ve Ufuk’un sağ kolu -iyi gazeteci, çok izlenen
2019’a kadar seçim yok. İktidar için uzun soluklu girişimlere zaman tanıyan bir takvim bu.
Örneğin...
Bunun bir anlamı“oy kaygısı” olmadan “yeni bir çözüm projesini” hayata geçirmek...
Başta yargı ve ekonomi olmak üzere “yeniden yapılandırma” ihtiyaçlarını karşılamak...
“Etnik”ve “mezhep” ayrılığı tezgâhlarını “demokrasi standardını yükselten” kucaklayıcı politikalarla bozmak...
........................
Muhalefet pencerelerinden bakılınca da “seçimsiz 4 yıl” kendini bakıma almak için önemli bir zaman kazanımıdır.
Genel başkanlardan başlayarak kademeler halinde örgütün uç noktalarına kadar
MEDYA “spor sayfaları/ekranları” gibi...
Maç öncesi yaptıkları tahminlerde yanılan yorumcular, köşe yazarları -istisnalar dışında- genellikle skora göre yazarlar, konuşurlar.
“Durumlarını kurtarmaya” çalışırlar.
1 gün önce hatta maçtan birkaç dakika önce batırdıkları teknik direktörlere, oyunculara kelimeleriyle kanat takarlar.
..........................
1 Kasım sonuçları sonrası da aynı görüntüler...
Yazarlar, program tartışmacıları, kamuoyu araştırmacıları da güzellemeler yaparak AK Parti’yi, Prof. Davutoğlu’nu kanatlandırıyor. (Ben de böyle bir sonuç beklememiş olanlar arasındayım.)
.........................
Türkiye seçimle-rinde DP (Demokrat Parti) üst üste 3 kez tek başına iktidar oldu.
Ama...
Oyları düştü.
Turgut Özal’ın Anavatan’ı da üst üste 2 kez tek başına iktidara geldi.
2’ncisinde oyları düştü.
3’üncü seçim olan 1991’de iktidarı kaybetti.
Ecevit’in CHP’si sadece bir kez yüzde 40’ı aştı, (yüzde 42) çok az farkla tek başına iktidarı kaçırdı.
Sonrasında CHP’nin -ve onun devamı olan partilerin- oyları hiçbir zaman yüzde 28’i aşamadı.
Her iki seçmenden birinin 13 yıldır iktidarda olan AK Parti’ye oy vermesi demokrasinin sağlıklı yürümesi için gerekli muhalefet bacağından topalladığını gösterir.
Bu nedenledir ki...
Topallayan bacak ayakta durmakta zorlandı.
1 Kasım’da AK Parti karşısında devrildi.
Satırlarım sadece “olay fotoğrafı” gibi algılanmalı. Objektife yansıyan “final görüntüdür” bu.
Yani demokrasi adlı oyunun skor levhası.
......................
Elbette skora uzanan süreç de konuşulacak.
BİR film ve bir müzikal...
İkisi de yeni, ikisi de keyifli.
Yeni vizyona giren“Evlenmeden Olmaz” filminin başrol oyuncuları Cansel Elçin ve Özge Özberk ile “Fosforlu Cevriye” müzikalinin Fosforlu’su Ayça Varlıer konuklarım...
Programa müzikalde yer alan sözlerini Ayça’nın yazdığı “İstanbul Sokakları”yla başlıyoruz, “Fosforlu”yla devam ediyoruz...
Ayça Fosforlu’yu müzikalde söylerken gözyaşlarını tutamıyor, Şeffaf Oda’da da gözleri dolarak yorumluyor.
O sahnenin hikâyesini anlatıyor.
Nedim Saban’ın, Suat Derviş’in Fosforlu Cevriye adlı, 1968’de yayımlanan romanından uyarlayarak sahneye koyduğu müzikal 3 saate yakın sürüyor. Ayça da diğer oyuncular da müthiş performans sergiliyor.
İzlenmeli...