20 yıl önce o iğrenç insanlık suçu işlendi.
Yugoslavya İç Savaşı sırasında Sırp Cumhuriyeti ordusu tarafından Srebrenitsa’daki, BM güçlerinin korumasız bıraktığı kadın ve çocuklar dahil 8 bin 372 silahsız Boşnak öldürüldü.
Hepsini rahmetle ve saygıyla anıyorum.
İkinci Dünya Savaşından sonra insanlığa yapılan en büyük suçun yazıldığı tarihin kara sayfası utanç vericidir.
Saraybosna yıllarca dünyanın görmezden geldiği çok acılar çekti.
Size simge olarak “Saraybosna’nın Çellisti” kitabını okuduktan sonra bu köşede yazdığım satırlardan bazılarını sunuyorum. (12 Ağustos 2010)
.....................
Saraybosna, Sırpların kuşatması altındadır. Havadan on binlerce gülleyle dövülmüş, yakılmış, yıkılmıştır.
Hatırlayın...Cumhur-başkanı Erdoğan’ın en yakınlarından olan eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım seçimden önce ne demişti?
“Sandık-lardan tek başına iktidar olarak çıkamazsak, AK Parti’nin azınlık hükümetiyle erken seçime gidilir.”
......................
Gelinen noktanın ve geleceğin “şifresi” bu söylemdedir.
Anlaşılan o ki -güncellenen adıyla- Külliye’de kamuoyu araştırmaları masaya yatırılmış ve “AK Parti’nin tek başına iktidar olamayacağı” görülmüş.
7 Haziran sonrasının yol haritası çizilmiş.
Siyasetin nabzını iyi tutanlardan -AK Parti’ye yakın SABAH’ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun dünkü satırları bu “yorumu” kanıtlar gibi.
CUMHUR-BAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan siyaset gelenekleri gereği hükümeti kurma görevini, Meclis’te en büyük gruba sahip AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu’na verecek.
Bunu açıkladı.
“Doğru” olduğunu söylemek bile fazla olur.
Ama bir başka gelenek daha var.
Cumhurbaşkanları seçim sonuçlarının açıklanmasından en geç bir hafta sonra hükümeti kurma görevini verir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Meclis Başkalık Divanı’nın oluşmasını beklediği” yolundaki açıklama geleneğin yerine getirilmeyişi mi?
Yoksa şöyle bir yorum mu?
SEÇİMLER üzerinden bir ay geçti.
“Hükümet kurulması” için “tık” yok.
Kurulmayı bırakın hükümeti kurma görevi bile verilmedi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından.
Bu görüntü için “3 yorum” ve “1 durum” yansıtayım.
....................
Önce yorumlar...
Cumhurbaşkanı Erdoğan neden hala Meclis’te en büyük grubu olan partinin başkanı Davutoğlu’na “hükümeti kurma” görevini vermiyor.
Şekil unsuru olarak Meclis Başkanı seçimi sonrası “Başkanlık divanı”nın da oluşmasını beklemek belki bir izah ama şart değil.
BAŞBAKAN Davutoğlu’nun seçime götürdüğü AK Parti yüzde 9 oy kaybetti.
Bu sonucun faturasını ona kesmek haksızlık olur.
Çünkü Türkiye’de kural böyle.
Büyük patron Çankaya’ya çıkınca onun yerine gelen, girdiği ilk seçimde partisine oy kaybettiriyor.
Merhum Turgut Özal Cumhurbaşkanı seçilip Çankaya’ya çıktıktan sonra ANAP oyları siyasi heyelanla kayıp gitti.
Ardından Süleyman Demirel Çankaya’ya çıktı.
Partinin başına geçen DYP de aynı akıbete uğradı.
......................
OPUS Latince bir kelime. “Eser” anlamına geliyor. İlk kez “klasik dönemde”
kullanılmaya başlanmış. Büyük müzisyenler bazı eserlerine sıra numarası verirlerdi;
“Opus 1... Opus 2... Opus 3...”
“Opus Dei” kelimeleri “Tanrı’nın işi” anlamında kullanılır. “Ancak Tanrı’nın yaratabileceği bir mükemmellik” mesajını verir. İlahi bir mükemmellik algısını yaratmayı hedefler. “Opus Magnum” ise “büyük eser/iş” anlamındadır.
BİR TATLI HUZUR
BODRUM’da çok güzel köşeler, lezzet mekânları var. Gerçekten zamanın su gibi aktığını hissettirirler. Fakat...
Bunların arasında biri; “Kocadon” benim için farklıdır. O bir Bodrum klası... Bir “Opus...”
Elbette “Opus Magnum” ya da “Opus Dei” gibi abartmalara girmiyorum.
AK Parti’nin seçim afişlerini hatırlayın.
“Onlar konuşur, AK Parti yapar...”
......................
Çok lafa gerek yok.
Meclis Başkanı seçimi -kanıt olarak- apaçık ortada.
Yüzde 60’ın partileri konuştu.
Yüzde 40’ın AK Partisi yapacağını yaptı.
Devlet protokolünün 1, 2, 3 numarası AK Parti’den.
Gerçekten “Bahçeli, altın tepside Meclis Başkanlığı’nı AK Parti’ye sundu mu?”
Bir “alternatif tarih” yazalım.
Şöyle ki:
.......................
Üçüncü tur öncesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açıklama yapıyor.
“Biz, adayımız Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’na üçüncü ve dördüncü turda oylarımızı vermeyi sürdüreceğiz.
Dördüncü turda sadece Sayın İsmet Yılmaz ve Sayın Deniz Baykal oylanacak olsa bile milletvekillerimiz üçüncü isim olarak Sayın İhsanoğlu’nun adını yazarak oy kullanacaklar.
Tabii bu bizim oylarımızın geçersiz sayılması demek olacak.