CHP’nin seçim beyanna-mesindeki ekonomik vaatler hep aynı iki kelimeyle göğüslendi.
“Kaynak nerede?”
Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge”sinde Selin Sayek Böke “açık seçik, anlaşılır, kısa ve net” olarak cevapladı.
Yani...
“- Emekliye 2 maaş ikramiye...
- 1.500 TL asgari ücret...
- Mazot fiyatı 1.5 TL...”
Siyaset kulislerinde döndürülen / dolaştırılan söylenti şu:
“7 Haziran’da HDP barajı geçerse, İmralı’dan işaret gelir, Selahattin Demirtaş kızağa çekilir.”
Sonra?
“HDP, yeni anayasa, Başkanlık Sistemi, çözüm, Öcalan’ın durumu gibi konularda AK Parti’ye Meclis’te oy desteği verir.”
Daha ileri kehanetler de var.
“AK Parti tek başına iktidar olacak sayıda milletvekili çıkaramasa bile, HDP’nin dışarıdan desteğiyle 1 yıl içinde erken seçimlere gidilebilir.”
........................
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da HDP Eşbaşkanı Demirtaş da seçim kampanyasında hedeflerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı koydular.
“Muhatabımız Erdoğan” diye açıkça söylüyorlar miting kürsülerinden.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu’nu çok ender anıyorlar.
O da “asıl patronun Erdoğan olduğu” söylemleriyle...
........................
Bu strateji “sandığa” nasıl yansır?
Yüzde 52 oy almış bulunan Erdoğan’ı hedefe koymak “hesap yanlışı” olabilir mi?
Bu sorunun CHP ve HDP karargâhlarında düşünülmediğini, tartışılmadığını sanmak saflık olur.
Gün-demde iki “sıcak” konu var.
Önce...
“Altın klozet” iddiası...
Bu altın kaplı klozetin Cumhurbaşkanı külliyesinde değil, Kocaeli Valiliği’nde olduğu yayımlanmıştı.
Haberlere göre yaptıran şimdiki Hatay Valisi Ercan Topaca...
Cumhurbaşkanı adına Fahri Kasırga’nın muhalefete “Gelin inceleyin” daveti ve bu davete olumlu cevap verilmeyişi göstergedir.
........................
İkinci konu...
Fethin yıldönümünde “Konstantiniyye” programı.
Fatih Sultan Mehmet’in fethinden Osmanlı İmparatorluğu’nun son gününe kadar İstanbul için
-resmi ad- buydu.
İstanbul’u kuran Roma İmparatoru Konstantin nedeniyle şehrin adı böyleydi. Tıpkı Büyük İskender’in kurduğu kentin İskenderiyye olması gibi...
Fatih de bu ismi değiştirmedi.
....................
2014 yılı aralık ayının son günleri... Yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli’nin açılış günü ve erken bir yılbaşı kutlaması... Politikacılar, belediye başkanları, Amerikan büyükelçisi, Fener Rum patriği, ünlü gazeteciler, gazete patronları, televizyon “yıldızlar”ı, eski ve yeni zenginler, büyük işadamları...
İstanbul’un yüzlerce yıldır yer altında yatan ölüleri de davete çağrılmadıkları halde bu cümbüşe dahil oluyorlar.
Ustam Metin Toker seçimlerde İzmir’in nabzını tutardı.
O artık “görünmezler gezegeninde...”
Yıllardır ondan aldığım esinle bende seçimlerde, referandumlarda İzmir’e gidiyorum.
Nabız atışlarını dinliyorum.
İşte...
İzmir izlenimlerim.
......................
Başbakan Ahmet Davutoğlu seçim kampanyasını “istikrar” ekseninde yürütüyor.
“AK Parti’nin alternatifi CHP, MHP, HDP değil.
Hiçbiri tek başına iktidar olamaz.
2002 öncesi Türkiye’nin eğreti koalisyonlar yıllarına dönmek felaket olur” diye sesleniyor.
Seçmenin önüne “ya istikrar ya koalisyonlar kaosu” seçeneklerini koyuyor.
Gerçekten derme çatma ortaklarının birbiriyle itiştiği, didiştiği koalisyonlar ve bunun sonucu kaçınılmaz görünen ekonomik krizler toplum için travmadır.
.......................
Türkiye özelinde değil dünya demokrasiler genelinde bakarsak “istikrarın” sadece tek parti iktidarlarına mahsus olmadığı görülür.
27 Mayıs ’larda hep şu anı gözümün önüne gelir.
Utanırım, üzülürüm.
.....................
Ergen yıllarımdı.
Kız arkadaşımla Ankara - Kavaklıdere Gülbahçesi’ ndeydik.
Birbirimize iyice sokulmuş, bahar güneşinin tadını çıkarıyorduk.
Yani...
Romantik takılmış durumdaydık.