PKK'nın göbek bağı

18 Ocak 2007

Gerçekten su, un, yağ, yakıt, ilaç yolları kesilirse, parasal kanalların vanaları kapatılırsa kullandıkları yüksek teknolojili füzeleri ya da diğer ağır silahları sağlayamaz hale gelirlerse, dağlarda nasıl tutunacaklar?Türkiye sınırları içinde güvenlik güçlerinin dağdaki PKK'lıya karşı başarısında proaktif silahlı mücadele kadar, bir başka önemli etken de, dağ zirvelerine uzanan lojistik yollarının kesilmesiydi.Dağlarda, un, yağ, su, ilaç ve yakıt bulamaz hale gelmişlerdi.Yüzlerce köyün boşaltılması stratejisi aslında bu amaçlaydı.Yöntem tartışılabilir ama sonuç alınan bir gerçek olarak Amerikalılara örnek veriliyor.PKK'nın kanlı eylemlerinde kaynağın Kandil Dağı olduğu anlatıldığı zaman alınan cevap hep aynı oluyor:"Irak çok karışık. PKK'ya silahlı kuvvet ayırabilecek durumda değiliz. Meşru Kuzey Irak Kürt yönetiminin PKK'yı zararsız hale getirmesi gerekir. Kendilerine bunu söylüyoruz."Sanki Kuzey Irak'ın da pek umurunda...Bir zamanlar Suriye'nin "PKK'yı Türkiye'ye koz olarak kullanmak üzere beslemek" taktiğini, şimdi Kuzey Irak uyguluyor.ABD'nin madem Kuzey'e silahlı güç ayıramayacak kadar başı dertte, o halde Kandil Dağı'nı besleyen yemek borusunu Kuzey Irak yönetimine baskı

Yazının Devamı

Tribün ve Mevlana

17 Ocak 2007

Bu haberi yayımlayan internet sitesine okuyucu yorumları geldi. Çoğu "İyi güzel sözler bunlar ama artık icraat istiyoruz... Sayın Başbakanım, özellikle PKK konusunda, seçim için atıp tutmayın" gibi sıradan satırlar...Ama biri ilginç..."Ne tribünü beyefendi, ne tribünü... Stadın etrafına bile sokmuyorlar." Başbakan Erdoğan dün AKP grubunda "Kusura bakmasınlar biz Irak'ı tribünden seyirci gibi izleyemeyiz" dedi. Sokaktaki vatandaş tek cümleyle Türkiye'nin açmazını böylece ortaya koyuyor.Durum gayet net.Eskiden PKK'nın karargâhı Suriye'deydi... PKK'nın başındaki Abdullah Öcalan Şam'da oturuyordu. Suriye'den besleniyordu. PKK'lı teröristlerin kampı, Suriye'nin kontrolündeki Bekaa Vadisi'ndeydi.Türkiye'yi vurmak için Bekaa'da eğitim alıyorlardı.Şimdi... PKK karargâhı, yöneticileri ve kampları Kuzey Irak'ın Kandil Dağı'nda. Kuzey Irak'ta ellerini, kollarını sallayarak dolaşabiliyorlar.Hastalandıkları zaman Kuzey Irak Kürt hastanelerinde tedavi ediliyorlar.PKK, lojistik desteğini ve her türlü olanağı, silahı Kuzey Irak'ta Talabani ve Barzani yönetimindeki yörelerden sağlıyor. Katı gerçek Aradaki fark nedir?Eskiden onları "kollayan" Suriye'ydi, şimdi "koruyan" ABD...Türkiye, Suriye'ye

Yazının Devamı

Kurban olam Kerkük!

15 Ocak 2007

Bu soru, Türkiye insanının nabız atışıdır. AKP'nin puanlarını asit gibi eritiyor.Başbakan Erdoğan'ın "ABD'nin Kuzey Irak'taki tutumu nedeniyle giderek sertleşen" söylemlerinin nedeni budur.ABD'ye, toplumun artık ciddi bir kamuoyu gerilimi oluşturan psikolojisini yansıtıyor.Ayrıca... Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler öncesi yükselen "milliyetçi" duygularla kendisinin ve yönetiminin örtüşmediği yargılarını gidermeye çalışıyor.Tabii... Hadise, "kurban olam ayına yıldızına" afişleri astırmak gibi siyasi vitrin düzenlemesinden çok ötedir.Söylemler sertleştiğinde, "rest" denildiğinde masanın etrafındakiler sorar: "Elinde hangi kartlar var?" Çünkü... "Diplomasi, kuvvetin kullanılmasından önceki ve de kullanıldıktan sonraki son duraklardır."-Belki AKP'yi sıkıştırmak için de olsa- CHP, Erdoğan'a kuvvetli bir kartı altın tepside sunuyor; "sınır ötesi harekât için Meclis'ten karar alın, destekleyeceğiz" diyor.Az şey değil. Böyle bir karara ana muhalefet partisinin destek vermemesi halinde kıyamet kopar.Oysa... CHP destek verirse, DYP ve Anavatan da o yolu izlerler.1 Mart tezkeresinde CHP'nin tavrı unutulmasın.AKP, bunu, CHP'nin tuzağı gibi görerek "Zaten alınmış bir karar vardı" gibi

Yazının Devamı

Sezen'le kamera arkası

14 Ocak 2007

Kamera arkasının ilk kayıtları 25 yıl önceye uzanır. O tarihten bu yana hiç kararmamış, üzerine hiç gölge düşmemiş, hatta Güneş tutulması bile yapmamış, ışıl ışıl süren bir dostluk...Öyle çok sık beraber olmak, çok sık konuşmak değil.Ama... Her karşılaşmada, daha bir gün önce saatlerce berabermişiz gibi oluruz."Sezen tutkunları" kulübünün en eski üyelerinden biri olarak imtiyazım da vardır, sorumluluğum da...İmtiyazım, işte böyle 20 yıldır ilk kez yapacağı söyleşi için Şeffaf Oda'ya gelişidir.Hem de çağrıma "Sana gelmeyeceğim de nereye gideceğim" tatlı cevabıyla...Ya sorumluluğum?.. "Bütün konserlerine gitmek, çıkan bütün albümlerini almak, evde, işte, otomobilde keyifle dinlemek ve dinletmektir. Arada bir telefonlaşarak neşesini, yakası açılmadık öykülerini paylaşmaktır."Onun gibi konuşayım:"Biz kulüp üyeleri, bunları Sezen'e yapmayacağız da kime yapacağız?" Sezen Aksu ile söyleşimizin -kamera arkası dahil- tekmil izlenimlerimi yansıtayım... Kamera arkasına devam...Esma Sultan'a zamanında geldi.Ozan Doğulu, kendi ekibi ve peşinden kuyruğunu sallayarak onu izleyen Cano'suyla birlikte...Ve anında tüm düzenin zemberekleri boşandı.Şeffaf Oda ekibi dahil, ışıkçıdan, makyözüne,

Yazının Devamı

Kum saati

13 Ocak 2007

Hüseyin Üzmez, I. Körfez Savaşı sırasında Suudi Arabistan'dan yazdığım bir yazıyı dün köşesinde hatırlatmış. (Anadolu'da Vakit yazarı.)Birkaç satır şöyle:"O günlerde yazdıklarını hiç kaçırmadım. Bir yazısında tüyler ürperten planı açıkladı. Körfez bölgesinde bir ABD albayı, sayın Güneri Cıvaoğlu'nun önüne bir Ortadoğu haritası açmış ve: 'yakın gelecekte, Ortadoğu yeniden dizayn edilecek ve bu şekli alacaktır' diyor sayın Güneri Cıvaoğlu'na...ABD albayı Güney hudutlarımıza bitişik genişçe bir alanı işaret ederek: 'bu bölgede bağımsız bir Kürt devleti kurulacaktır' diyor. Cıvaoğlu 'Türkiye'nin buna asla müsaade etmeyeceğini' söyleyince... ABD albayının cevabı aynen şöyle oluyor: 'o zaman Irak Kürtleriyle savaşmak zorunda kalacaksınız' diyor." Ortadoğu'nun ağırlık merkezi, Filistin'den Bağdat'a kayıyor. Ortadoğu haritası pergelin sabit ayağı Bağdat'a tutularak, diğer ayağına, öncelikle Kuzey Irak, Basra, İran, Suriye ve Türkiye üzerinde tur attırarak çizilecek gibi görünüyor. O anımın "tam" olması için birkaç ekleme yapayım...Bu söylem, önce ABD'li bir albay, sonra bir başka salonda gene bir ABD'li yarbay tarafından söylenmişti.Adeta "bu laflar bir albayın laf ola konuşması değildir,

Yazının Devamı

Beş çayında 367

12 Ocak 2007

CHP İstanbul Milletvekili ve eski Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tanla, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'dan randevu aldı. İngilizler gibi saat 17.00'de karşılıklı çay içiyorlardı.Konu: "Cumhurbaşkanı seçimi için Meclis'in ilk oylamasında 367 oy bulunmazsa ne olacağıydı...CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'cumhurbaşkanı seçimi ilk tur oylamasında 367 oy kullanılmazsa, seçimi izleyen 10 dakikada Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş olacağız' söylemi de dikkate alınırsa hukuki seçenekler neler olabilir?" sorusu için bir ufuk turu...Tanla, 30 yıllık deneyime sahiptir.Sırasıyla Dalan, Özal, Demirel ve Baykal için araştırmalar yapmıştır, siyasi analizler sunmuştur.Yıllarca dördünün de çok yakınında olmuştur.Böyle duyarlı konuların nasıl dile getirildiğini, üslubunu ince ayarlarıyla bilir.Tabii... Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın ve üyelerinin ileride önlerine gelebilecek bir hukuk dosyası için "ihsas-ı rey", yani "kişisel görüş ve olası oyu" gibi algılanabilecek söylemlerden kesinlikle uzak duracaklarının da bilincindedir.Ne konuştular bilemem.Ancak... "İhsas-ı rey" anlamına gelecek bir yanıt almadığı kesin.Sonucu elbette Anayasa Mahkemesi hâkimlerinin çoğunluk iradesi belirler.Başvurunun

Yazının Devamı

Çakralarla yorum

11 Ocak 2007

En düşük frekanstır. Değişik kültürlere göre kanı, öfkeyi ya da tam tersine egemen gücü yani kraliyet rengini temsil eder. Yüzyıllar boyu krallıklarda kırmızı renk sadece taç giyenlerin tekelindeydi.İkinci çakra cinsel organlar koordinatındadır.Enerji rengi turuncudur.Frekansı "re" notasıyla örtüşür.Üçüncü çakra, göbek deliğindedir.Enerji rengi sarı, frekansı "mi" notasıdır. Dördüncü çakra, yürektir. Rengi yeşildir. Sevgiyi yansıtır. Notası "fa"dır.Bu enerji yolculuğu magmanın içerilerden yeryüzü yeşiline çıkış serüvenidir.Beşinci çakrayla birlikte yeryüzünden göğe yükseliş başlar.Beşinci çakra boğazdadır. "İfade"yi simgeler. Rengi, koyu mavidir. Notası "sol"dur.Kendini ifade etmenin ve iletişimin dünya düzeyinden yükselişle oluştuğunu gösterir."Sol" bütün notaların açılış anahtarıdır.Sessiz ve sağır bir dünya, kölelik ve despotluk coğrafyasıdır.Altıncı çakra, "üçüncü göz" koordinatı olan iki kaş arasıdır."Sezgi"yi yansıtır.Duyguların en ince ayarlısıdır.Notası "la", rengi açık mavidir.Yedinci ve son çakra, başın tam tepe noktasıdır. Frekansı en yüksek olan enerjidir. Rengi çivit mavisi ya da imparatorluk mavisidir.Napolyon, imparator olduktan sonra, Fransa Kraliyet rengi olan

Yazının Devamı

Mustafa Kemal gizli serviste...

10 Ocak 2007

MİT Müsteşarlığı tarafından böyle bir açıklama yapılmışsa, nedenleri, hedefi, adresi iyi düşünülmeli.MİT'in bu topraklar için ağırlığını bir de örnekle yansıtayım...Mustafa Kemal, MİT'in büyükbabası sayılacak Osmanlı döneminin gizli servisi Teşkilat-ı Mahsusa için görev almış, iki kez Trablusgarp'a gitmiştir. MİT Müsteşarı Emre Taner'in yaptığı açıklama gündemde... MİT, ağırlıklı ve köklü bir kurumdur. Öyle ki... MİT Müsteşarı atanırken Başbakan önerir, Genelkurmay Başkanı ve Milli Güvenlik Kurulu'nun benimsemesi gerekir, Cumhurbaşkanı onaylar. Türkiye'de bu süreçte atama yapılan başka bir görev yoktur. Trablusgarp'taki Fransız Konsolosu A. Alrick, 1908'de Fransa Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği raporda şöyle yazıyor:"Muhtemelen İttihat ve Terakki Komitesi üyesi olan bir Türk subayı (Mustafa Kemal'i kastediyor. T. Ö.) birkaç günden beri bu civarda olup bitenler ve kişiler hakkında soruşturma yapmaktadır.Kendisinin daha şimdiden birçok yüksek memur ve eşrafı, Anayasa'ya ve onun başlıca ilkelerine sadakat yemini yapmaya davet ettiği, hürriyet ilkesi konusunda dindaşlarının menfi davranışlarıyla veya hiç değilse tereddütleriyle karşılaştıkları söylenmektedir."Bu, Mustafa Kemal'in

Yazının Devamı