Tanrı tek, Tanrı yüceO doğmaz ve doğurmazKimse O'na denk olamaz..."İHLAS Suresi'nin Behçet Kemal Çağlar kaleminden bu Türkçe anlatımı nasıl da güzeldir.Kuran-ı Kerim'in yarısı, Atatürk'ün isteğiyle Çağlar tarafından Türkçeleştirilmişti.Ne yazık ki, Atatürk'ün ölümü nedeniyle tamamlanamadı.Aşağıda Çağlar'dan başka sureler de yansıtacağım...Ama önce nedenini açayım...2 yıldönümü Laiklik ilkesinin Anayasa'ya girişinin 70. yıldönümü ile, yaşamını Atatürk ilkelerine ve laisizme adamış Cemal Kutay'ın birinci ölüm yıldönümü örtüştü.Cumhurbaşkanı Sezer bu bağlamda bir yazılı açıklama yaparak, "Laiklik tanımı, Anayasa'da ve Anayasa Mahkemesi kararlarında açıkça yapılmıştır, 'yeniden tanımlanmalı' gibi yaklaşımların Anayasa'yla bağdaşmayacağı" mesajını verdi. Bu mesajın adresi belli.Laikliğin tanımının yeniden yapılmasını isteyenler, asıl gerekçeyi Atatürk'ün bıraktığı izlerde bulabilirler. "Söyle ki, gündüz gece Merhum Cemal Kutay, bilge bir Atatürkçüydü.Onun ilkelerini savunan ve anlatan raflar dolusu kitapları yayımlandı.Ama...Bana göre en güzeli, "ATATÜRK VE TÜRKÇE İBADET"tir.Atatürk, Anayasa'ya "laik devlet" ilkesini koymakla yetinmemiş, bunu toplumun içselleştirmesini de
Vietnam'dan Amerikan askerlerini çekmek istiyor diye savaştan yana ABD kodamanları, Başkan Kennedy'yi öldürme kararı alıyorlar.Suikastın iz sürümünü içinden çıkılmaz hale getirmek için olayla ilgisi olmayan etnisite karıştırılıyor.Küba'dan Sovyetler Birliği'ne kadar saptırmalarla yapay parmak izleri oluşturuluyor.Oysa... Gerçek planlayıcı ve uygulayıcılar içeride...Onun yerine seçilmesi olasılığı bulunan kardeşi Adalet Bakanı Robert Kennedy de, filmin yansıttığı gibi aynı odaklar tarafından yok ediliyor. Robert Kennedy cinayeti Bobby adıyla beyazperdede... Daha önce J.F. Kennedy cinayetinin de filmi yapılmıştı. Bugünlerde Digiturk o filmi gösterime koydu, günceli yakaladı. Bunları sadece birer sinema yapıtı değil, karanlık ilişkiler ağını yansıtan belgeseller hatta kanıtlar olarak da izlemek gerek. Matruşka bebekleri gibi birbirinin içinden katil zanlıları vitrine çıkarılıyor, ama onlar da art arda ölüyor.ABD Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı cinayetleri "faili meçhul" dosyalarında kalıyor.Oysa o kodamanlar bilinmiyor değiller.ABD'nin "meşhur"ları...O nedenle "faili meşhur meçhul" söylemi daha doğru. Bebek değil, katil Yukarıdaki satırlardan sonra Hrant Dink cinayetindeki parmak
1- Yöredeki PKK için "bir şeyler" diye tanımlanamayacak önemde "bir şeylerin" çok yakında gerçekleşecek olması...2- Kerkük'te referandumun takvimi...Türkiye'nin bastırması nedeniyle değil ama başta nüfus kütüklerinin hazırlanması olmak üzere, hazırlıkları yapmakla görevli komiteler çok yavaş çalışıyor.Öngörülen tarihe yetişmemesi mümkün.PKK konusunda ABD'ye "PKK'nın yöneticileri daha önce Suriye'deydi. Suriye, dost ülke değildi.Şimdi ise, dost ABD'nin egemen olduğu topraklarda PKK'nın karargâhı ve yöneticileri..."Bunun izahı olamaz" deniliyor.Kerkük sorununa gelince...Kerkük'te var olan petrol kuyularının işletilmesi ve geliri zaten Bağdat merkezli tüm Irak devletinin...Sadece Kerkük'te yeni açılacak kuyular ve gelirleri tartışılıyor. Kuzey Irak Kürt yönetimi bu yeni kuyulara kilitlenmiş durumda...Bu nedenle, Irak'ta zaten süren yangına, bir de yeni açılacak kuyulardan petrol dökülmesi, iç savaş alevlerini daha azdırır.Araplar da böyle bir olanaktan dışlanmayı kabul edemiyorlar.Irak'ın bütünlüğünün korunmasının önemi, Amerikalılara şöyle vurgulanıyor:Irak'ın bütünlüğü korunmazsa, Filistin gibi fakat Filistin'den de daha vahim bir sorun oluşur. Coğrafyadaki diğer ülkeler de
Bir gece önce, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'den "Dış ve iç politika ufuk turu" dinlemiştim. Konuşmanın çoğu "yazılmamak" üzereydi.Ama... Ne yazılmak, ne de yazılmamak kaydıyla sözlerinde, Güney Kıbrıs sularında gemilerle bir bayrak gösterme ve askeri gözdağından izler yoktu.Lübnan ve Mısır gibi ülkelerin şirketleriyle Rum yönetimi arasında Güney Kıbrıs sularını da kapsayan petrol araması anlaşmalarından söz ettiğimde, "Konunun, iddialarda yansıdığı gibi olmadığını, öyle bir sorunun bulunmadığını" söylemişti.Yoksa... TSK'nın tavır koymasından birkaç saat önce, bunu bana açıklamayı sakıncalı mı görmüştü?Kuşkulanmakta haklıydım. Daha önce benzer bir durum yaşamıştım.Yıllar önceydi. Barzani'yle öğle yemeği yemiştik, az sonra Erbil'e geçeceğimi ve Talabani'yle randevum olduğunu biliyordu. Beni uğurladı. Erbil'e geçtim. Ve müthiş bir sürprizle karşılaştım.Saddam'ın güçleri Güney'den, Barzani Kuzey'den harekete geçmişti. Erbil işgal ediliyordu. Talabani kaçmıştı.2 gün sonra Barzani'den "Savaşın düğmesine bastığımı nasıl söyleyebilirdim?" mesajını almıştım.Aynı durum mu?Neyse... Hemen ardından Genelkurmay açıklaması geldi:"Türk savaş gemileri zaten o yörelerde
Oysa..."Dink'in öldürüleceği" İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ve Ankara'ya bildirilmiş. Dink'e koruma vermeyen de Emniyet.Trabzon varoşlarındaki internet kafelerde, lümpen gençlerin kendi aralarında örgütlenerek, atış eğitimleri yaparak ve hedef belirleyerek uyguladıkları cinayet senaryosunun da "derin devlet"le ilgisi yok.Yani iktidarın bu cinayette eksilerinin üzerine "derin devlet şalı" örtülmesi inandırıcı değil. Tam tersine "katil devlet" sloganları atan odaklara malzeme sunuluyor. Hrant Dink cinayeti sonrası "derin devlet" tartışmaları başlatıldı. Elmalar ve armutlar Kavramları birbirine karıştırmak çok yanlış. Yerkürede her ülkenin "derin devleti" olduğu bir gerçektir. Ülkenin yüksek yararlarını savunurlar.Özellikle devletin bütünlüğünü ve egemenliğini kundaklamak üzere kurulmuş karanlık tezgâhlara karşı "derin devlet" devreye girer.Ama...Bu misyonu istismar ederek "derin devleti" kimilerinin "kirli devlete" ya da "çete devlete" dönüştürmeleridir yanlış olan. Kişisel yararları için kullanmalarıdır.Eğer...Güvenlikten sorumlu kurumların yetkili noktalarındaki birkaç kilit kişinin vahim ihmalleri nedeniyle Türkiye'yi temelinden sarsan bir cinayet işlenmişse, bunu "iktidar
Anlatayım... Konu Susurluk'tu. Sağ tarafımda da, dosyada adı geçen ünlü emniyetçi İbrahim Şahin oturuyordu.Akşener'e sormuştum:,"Sizce derin devlet nedir?"Bana verdiği cevabı aynen yansıtıyorum:"Size derin devleti anlatabilmem için asıl İçişleri Bakanı'nın ne olduğunu tanımlamalıyım.Bakan koltuğuna oturduğumdan itibaren anladım ki... Ben bakan olarak tepede yanan ampul gibiydim. Birisi düğmeyi çevirdiğinde ışık sönüyordu. Düğmeyi kim çevirdi, nasıl çevirdi, sonra nasıl tekrar düğmeyi çevirip lambayı yaktı, lamba anlayamaz."Akşener'in bakanlığını, siyasetini beğenen de olmuştur, eleştiren de...Ancak...Onu tanıyan herkesin katıldığı bir gerçek şudur: Dobra dobra ve cesur bir kadındır.Gençliğinde de siyasi akımların ortasında sağlam duran tam bir "bacı"ymış.O gece İçişleri Bakanlığı'nda "Şöyle yaptım... Şu şu karanlık tezgâhların üzerindeki örtüyü kaldırıp onları dağıttım" gibi övünmelere hiç girmedi.Hatta... Belki "derin devletin gücünü" daha iyi ortaya koymak için kendi durumunu tavanda sallanan bir lambaya benzeterek tevazu da gösterdi.Ne olursa olsun söyledikleri, İçişleri Bakanlığı yapmış bir politikacı için hayli etkileyiciydi.Yıllar önce I. Körfez Savaşı'nda 2 Amerikalı
Ama... Fransa'da hâlâ şeffaflık yok.Haftalık siyasi Le Point dergisinde Catherine Pegard şöyle yazıyor:"Fransızlar, paradan konuşmayı ve hele kendi paralarından konuşmayı sevmezler. Özellikle politikacılar -hiç- sevmezler. Para, bütün şeffaflık tartışmalarının dışındadır. Tabudur."Bununla beraber her başkanlık seçiminde adayların servetleri, kampanyanın kapsamındadır.Tam bilinmez. Kapalı zarflarda muhafaza edilir. Sadece başkan seçilenin zarfı açılır. Başbakan Erdoğan'ın "şeffaf servet beyanı" için düğmeye bastığı şu günlerde Fransa'da cumhurbaşkanı adaylarının da servetleri tartışılıyor. Fransa cumhurbaşkanlarından Pompidou "Politika yapmak isteyen, kendini şato sahibi olmayacak bir yaşam tarzına ayarlamalıdır" demişti.Ama...Aşırı sağcı ve ırkçı cumhurbaşkanı adayı Le Pen, gerçek bir şato sahibi.11 odalı bu şato, Paris'e tepeden bakan 4670 metrekarelik bir arazi üzerinde yapılmış.Değeri, 10 milyon euro'ya yakın.Ancak Le Pen, bu ve diğer taşınmazları için parmağını bile oynatmamıştır. Hepsi miras.Le Pen, parasal tartışmaların dışında kalıyor. Le Pen en zengini L'Express dergisine göre cumhurbaşkanlığına en güçlü aday Sarkozy, hiç para sıkıntısı çekmemiş.İlk evliliğinde
Abdülhamit'e önce İngiltere Büyükelçisi gelir. "Osmanlı topraklarında arkeolojik kazılar yapacak İngiliz bilim adamları için izin" ister.Abdülhamit çevresindekilere sorar:"Ne kazısı? Ne arayacaklarmış?""Sultanım, işte toprak altında kalmış eski devirlere ait kırık çanak-çömlek arayacaklar. Onlar bu işe meraklı" derler.Abdülhamit de, "Zaten büyükelçinin verdiği bilgi de öyle" cevabını verir.İngilizlere böylece "Sultan izni" çıkar. Kerkük sorununun özü petrol. Irak petrolünün yüzde 35'i gibi müthiş bir gelir kaynağı bu. Osmanlı döneminde petrol kuyuları nasıl açıldı? Ve nasıl elden çıktı? Ancak İngilizlerin toprak altı çalışmaları uzadıkça uzar.Abdülhamit'e şöyle jurnaller gelir:"İngilizler toprak altında çanak-çömlekten başka şeyler arıyor galiba... Dev çivilerle toprağı deliyorlar..."Bunun üzerine Abdülhamit kuşkulanır. İngilizler izni, "Arkeolojik araştırma yapacağız" diye almışlardır, ama o yörede gerçekten de petrol aramaktadırlar.Abdülhamit, İngilizlerin iznini iptal eder.Ardından bu kez Alman Büyükelçisi saraya başvurur.Kaizer'in şahsi ricası olarak, "Osmanlı topraklarında arkeolojik araştırma yapacak Alman bilim adamları için izin" ister.Abdülhamit, Kaizer'e