Sizsiz zor...

25 Şubat 2004

Merhum Vehbi Koçun evindeydik. Yemek öncesinde viski, sonrasında neskafe ikram etti.Sormuştum...Yasal olarak, bunları nasıl bulunduruyordu?Cevabını yansıtayım:"İsmet İnönüden çok şey öğrendim.Bunlardan biri de şu...Evime gelen her hediye için, burada defter tutulur.Kaydedilir ve imza alınır.Kim gönderdi?Ne hediye etti?Değeri ne?Hangi tarihte?.....Bütün bunlar defterde yazılıdır.Hediyeyi getirenden imza alınır.......Kimse bize suç iddialarında bulunamaz." Polisin evleri, işyerlerini bastığı, viski, neskafe aradığı yıllardı. İstanbulda, evinde viski, neskafe bulunduranlar, hepsini tuvalete döküyor, sifonu çekip yok ediyorlardı. Herkes paylaşmasa da, ısrarlı olduğum görüşüm şudur:"Türkiyenin tarihini belirleyen 4 isim var; Atatürk, İnönü, Koç ve Özal..."Bu görüşümü şöyle açıklarım...Kurtarıcı ve Cumhuriyetin kurucusu Atatürkü ayrıca anlatmaya gerek yok.İnönü, Türkiyeyi, İkinci Dünya Savaşına sokmamış, çok partili demokratik yaşamı başlatmıştır.Özal, Tanzimat ve Islahattan, yüzyıllarca sonra, ilk kez Türkiyeyi, döviz darboğazlarına sokmayan ve böyle bir görüntüyü sürdürtmüş olmanın arkasındaki isimdir.Vehbi Bey ise Türkiyede, özel sektörün simgesidir. Türkiyenin ilk dördü... Eşimle,

Yazının Devamı

Sizsiz zor...

25 Şubat 2004

<#comment>
<#comment>
Polisin evleri, işyerlerini bastığı, viski, neskafe aradığı yıllardı. İstanbul'da, evinde viski, neskafe bulunduranlar, hepsini tuvalete döküyor, sifonu çekip yok ediyorlardı.
Merhum Vehbi Koç'un evindeydik. Yemek öncesinde viski, sonrasında neskafe ikram etti.
Sormuştum...
Yasal olarak, bunları nasıl bulunduruyordu?
Cevabını yansıtayım:

Yazının Devamı

ABde bıyıklı oy

24 Şubat 2004

AB üyeliğinin izlerine ışık tutacak bir soru bu. Daha önceki Almanya Şansölyesi Kohlün "Hıristiyan uluslar topluluğu ABye, Türkiye üye olamaz" söylemi, hafızalarda henüz taze...Almanyanın yıllarca, vitrine Yunanistanı çıkararak, Türkiyenin AB üyeliğine aslında kendisinin engelleme yaptığı bilinen gerçek. Şimdi ise Almanya, bu üyeliği destekleyen konuma geçti. Değişimin sebebi nedir?" Schröder, elbette bunları günah çıkarırcasına söyleyecek değildi.Söyleyebilecekleri için çıtayı hayli yukarılara çekti:"Bizim iktidarımız sürecinde bildiğim kadar böyle bir değişiklik olmadı. Türkiye Kopenhag kriterleri doğrultusunda, önemli reformlar yapmıştır. İlerleme Raporunun da bunu ortaya koyacağını sanıyorum. Almanya, Türkiyenin ABye üyeliğini desteklemektedir. Genişlemeden sorumlu Verhaugen çağrıda bulunur ve katkımızı isterse, diğer ülkelere de tavsiye ederiz."Bugüne kadar alınmış en ileri destek sözü...Gazeteci arkadaşımızın "neden bu değişim" sorusuna dönelim.Elbette... Stratejik araştırmaların saptadığı bir dizi neden var.Ama...Asıl şu gerçek belirleyici olmakta:"Almanyadaki Türkiye kökenli nüfus, artık seçimlerin sonuçları için çok önemli sayıya ulaştı. Ve İslamcısı, milliyetçisi,

Yazının Devamı

AB'de bıyıklı oy

24 Şubat 2004

<#comment>
<#comment>
Şimdi ise Almanya, bu üyeliği destekleyen konuma geçti. Değişimin sebebi nedir?"
AB üyeliğinin izlerine ışık tutacak bir soru bu. Daha önceki Almanya Şansölyesi Kohl'ün "Hıristiyan uluslar topluluğu AB'ye, Türkiye üye olamaz" söylemi, hafızalarda henüz taze...
Almanya'nın yıllarca, vitrine Yunanistan'ı çıkararak, Türkiye'nin AB üyeliğine aslında kendisinin engelleme yaptığı bilinen gerçek.

Schröder, elbette bunları günah çıkarırcasına söyleyecek değildi.

Yazının Devamı

Yırtmaçlı hicap

22 Şubat 2004

Üzerindeki siyah hicap yırtmaçlıydı. Zaman zaman kayıyordu. Sakın altından "harikulade bir çift bacak görünüyordu" diye yazıyı sürdüreceğimi sanmayın.Altında... Güzelliğine - görmeden bile - emin olduğum bir çift bacağı saklayan siyah saten "dar" pantolon görünüyordu.Böyle bile çekiciydi. Yırtmaçlı hicap ile ilk kez Tahranda tanışmıştım. Otelimizin lobisinde, az ilerimizdeki masada iri kara gözlü, yüzü ve dudakları Charlize Theronun dolgunluğunda, uzunca boylu, incecik bir genç kadındı. Bacak bacak üstüne atmıştı. Turgut Özalın İran gezisini izleyen gazeteciler ile Humeyniden sonra adını değiştirerek bir tür resmi konukevi haline gelen eski Tahran Hilton Otelindeydik.Çevremizdeki masalarda, böyle hoş kadın grupları vardı.Tekerlekli sandalyelerini öfkeyle bir ileri bir geri - Irak Savaşının - süren gazi delikanlıları, aramızda gidip geliyordu.Bizi protesto eder gibi bir eylem hali... Nedenini sordum, İranda iş alan bir müteahhitlik şirketinin mühendisleri izah ettiler:"İran, Batı dünyasına kapalı.Batıdan turist gelmez... Sadece zaman zaman birkaç işadamı ya da gazeteci... Onlar, bu otelde kalırlar. Devrimden önce Şahlık zamanında Fransada, İngilterede, Amerikada, Kanadada,

Yazının Devamı

Yırtmaçlı hicap

22 Şubat 2004

<#comment>
<#comment>
Yırtmaçlı hicap ile ilk kez Tahran'da tanışmıştım. Otelimizin lobisinde, az ilerimizdeki masada iri kara gözlü, yüzü ve dudakları Charlize Theron'un dolgunluğunda, uzunca boylu, incecik bir genç kadındı. Bacak bacak üstüne atmıştı.
Üzerindeki siyah hicap yırtmaçlıydı. Zaman zaman kayıyordu.
Sakın altından "harikulade bir çift bacak görünüyordu" diye yazıyı sürdüreceğimi sanmayın.
Altında... Güzelliğine - görmeden bile - emin olduğum bir çift bacağı saklayan siyah saten "dar" pantolon görünüyordu.
Böyle bile çekiciydi.

Yazının Devamı

Ahlak virüsü

21 Şubat 2004

Adeta "yolsuzluk sözlüğü..." Birkaçını sıralayayım:- "Rent seeking" (rant kollama)- "Government failures" (devlet sapmaları)- "Political clientelism" (siyasal kollamacılık... Siyaseten seçmenin müşteri gibi görülmesi)- "Cronyism" (eş - dost - tanıdık kayırma)- "Nepotism" (akraba kayırma)- "Kleptocracy" (hırsızlar iktidarı)Daha bir dizi deyim...Hastalık isimleri gibi...Zaten bu bir sosyal salgın. Elimde bir "Türkiyede yolsuzluk" araştırması var. (*) Araştırmada, bu salgının kaynağı ve gelişimi, şöyle anlatılmış:Siyasal yolsuzluğun hakim olduğu durumlarda, mevcut ahlak normlarından çoğu, siyasal yolsuzluğun yansımasıyla ihlal edilir ve toplumsal hayata fiilen ("de facto") ahlaksızlık hakim olur - ya da aynı anlama gelmek üzere, yolsuzluğun, ahlaksızlık olmadığı anlayışı, topluma egemen olur.Her ne kadar siyasal yolsuzluğun, her türü, önceleri, bir gizlilik perdesi ardında ortaya çıksa da, zaman içinde yaygınlaşan yozlaşma, bir hoşgörü ya da görmezlikten gelme şeklinde toplum hayatına egemen olabilir. Böylelikle de hırsızlığın suç olarak görülmemeye başlamasından (kleptocracy = çalma hastalığı) bahsedilebilir."Yani...Bu tanım, çalma illeti"ne tutulmuş, "hasta toplum"u ortaya

Yazının Devamı

Ahlak virüsü

21 Şubat 2004

<#comment>
<#comment>
Elimde bir "Türkiye'de yolsuzluk" araştırması var. (*)
Adeta "yolsuzluk sözlüğü..." Birkaçını sıralayayım:
- "Rent seeking" (rant kollama)
- "Government failures" (devlet sapmaları)
- "Political clientelism" (siyasal kollamacılık... Siyaseten seçmenin müşteri gibi görülmesi)

Yazının Devamı