Erdelhun'lar yok

26 Nisan 2003


<#comment>     Türk Silahlı Kuvvetleri'nde, bütün Genelkurmay başkanlarının ortak doğrultusu "bir gün Rüştü Erdelhun olmamaktır".
     Rüştü Erdelhun, 27 Mayıs 1960 askeri ihtilali ile devrilen Demokrat Parti iktidarının son yıllarında Genelkurmay Başkanıydı. Bayar'la, Menderes'le çok özel ilişkiler kurmuştu.
     Çoğunluğu genç subaylardan oluşan İhtilalciler, Erdelhun'u da tutuklamışlardı.
     O örnek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay başkanlarına, komutanlarına tarihi bir ders olmuştur.
     Daha sonraki komutanlar siyasi iktidarlarla görevlerinin gerektirdiğinin ötesine taşan özel ilişkilerden kaçınmışlardır.
     Harp okullarından tutunuz, genç subaylara, harp akademilerine, albaylara, generallere kadar komutanlar sürekli nabız tutarlar.

Yazının Devamı

Kendi dalgasına düşenler

25 Nisan 2003

Türkiye de bir süredir yönetenlerin kendi yarattıkları dalgalara düşüyor, yalpalıyor.Yoksa devletin tüm üst kademeleri hemen hemen aynı zamanda boşaldığı ve doruktakiler "çok yeni" hatta neredeyse "deneyimsiz" oldukları için mi?Başbakan Erdoğan yeni... Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül nispeten deneyimli ve devlet adamı izlenimi de veriyor ama artık dümen onda değil.Diğer tüm bakanlar yeni ve deneyimsiz.Bazıları da patavatsız.Komutanlar ise henüz 7 aydır bu görevdeler.CHP, Meclis'e yeni girdi.Cumhurbaşkanı Sezer artık görev süresi olarak yeni sayılmasa bile devlet yönetiminde ve siyasette deneyimsiz.Böyle bir ortamda, kurumlardan biri söylemiyle, eylemiyle, kompleksiyle, yanlış hesaplarıyla devlet gemisini, kendi dalgasına sokuyor. Bazen batacakmışçasına yan yatırıyor.Cumhurbaşkanlığı ise devletin bütün kurumlarının uyum içinde işlemesini ve koordinasyonunu sağlamak işlevini yeterince ortaya koyamıyor.İşte Bayan Arınç'ın türban öyküsünde dekor. Bayan Arınç'ın türbanı kaptan köşkünden nasıl görünüyor? Denizcilikte "kaptanın acemisi kendi yaptığı dalgada yalpalar" diye bir söylem var. Teknesi yol alırken iki yana açılan sularla dalgalar oluşur. Acemi kaptan bazen yanlış dümen kırıp

Yazının Devamı

Kendi dalgasına düşenler

25 Nisan 2003


<#comment>     Bayan Arınç'ın türbanı kaptan köşkünden nasıl görünüyor? Denizcilikte "kaptanın acemisi kendi yaptığı dalgada yalpalar" diye bir söylem var. Teknesi yol alırken iki yana açılan sularla dalgalar oluşur. Acemi kaptan bazen yanlış dümen kırıp bu dalgalara girer. Sallanır, yalpalar, batacakmış gibi yan yatar...
     Türkiye de bir süredir yönetenlerin kendi yarattıkları dalgalara düşüyor, yalpalıyor.
     Yoksa devletin tüm üst kademeleri hemen hemen aynı zamanda boşaldığı ve doruktakiler "çok yeni" hatta neredeyse "deneyimsiz" oldukları için mi?
     Başbakan Erdoğan yeni...
     Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül nispeten deneyimli ve devlet adamı izlenimi de veriyor ama artık dümen onda değil.
     Diğer tüm bakanlar yeni ve deneyimsiz.

Yazının Devamı

Yeni yetmelere

24 Nisan 2003

Yansıtalım: Sivas Kongresi öncesinde Galatalı Şevki Bey'den, Mustafa Kemal'e bir haber uçurulur:İngiliz gizli istihbarat servisi elemanları Binbaşı Armstorong ve Sait Molla ile bu teşkilatın İstanbul'daki gizli başkanı Papaz Fruw İstanbul'da bir toplantı yaparlar.Saraya, İngiltere büyükelçisi aracılığıyla bir öneride bulunulur.Mustafa Kemal, Anadolu'da Türkiye Büyük Millet Meclisi adıyla, milleti temsil eden büyük olasılıkla Ankara'da bir meclis toplayacaktır. Bu meclisi önlemenin ve halkın gözünden düşürmenin tek yolu vardır:"Derhal İstanbul'da bir süredir kapalı olan Meclis - i Mebusan'ı açınız ve yeniden toplayınız. Böylece millete - işte milletin ve halifenin meclisi - dersiniz.Ankara'da ise - isyancıların meclisi - diye ilan edilir."Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferid bu öneriyi kabul ederler. 23 Nisan 1920 günü açılan ilk TBMM'nin şanlı tarihinde, "Atatürk'ün İngiliz gizli servisine ve İngiliz ince siyasetine üstün gelen dehası" önemli bir bölümdür. Hafi toplantı Gizli toplantıda zabıt kâtibi Rauf Orbay'dır.Durum değerlendirmeleri sonrası şu "çok özel" politika benimsenir:"İstanbul'da Meclis - i Mebusan'ın, sarayın ve İngilizlerin aleti olarak toplanmasına şimdilik

Yazının Devamı

Yeni yetmelere

24 Nisan 2003


<#comment>     23 Nisan 1920 günü açılan ilk TBMM'nin şanlı tarihinde, "Atatürk'ün İngiliz gizli servisine ve İngiliz ince siyasetine üstün gelen dehası" önemli bir bölümdür.
     Yansıtalım: Sivas Kongresi öncesinde Galatalı Şevki Bey'den, Mustafa Kemal'e bir haber uçurulur:
     İngiliz gizli istihbarat servisi elemanları Binbaşı Armstorong ve Sait Molla ile bu teşkilatın İstanbul'daki gizli başkanı Papaz Fruw İstanbul'da bir toplantı yaparlar.
     Saraya, İngiltere büyükelçisi aracılığıyla bir öneride bulunulur.
     Mustafa Kemal, Anadolu'da Türkiye Büyük Millet Meclisi adıyla, milleti temsil eden büyük olasılıkla Ankara'da bir meclis toplayacaktır. Bu meclisi önlemenin ve halkın gözünden düşürmenin tek yolu vardır:
     "Derhal İstanbul'da bir süredir kapalı olan Meclis - i Mebusan'ı açınız ve yeniden toplayınız. Böylece millete - işte milletin ve halifenin meclisi - dersiniz.

Yazının Devamı

Bir duvar devrildi

23 Nisan 2003

Örneğin KKTC Bakanlar Kurulu kararıyla Rumlarla aradaki duvarın kaldırılması...Ve geçişlerin serbest bırakılması... Bu sürpriz kararın arkasında Turgut Özal olsaydı, gene faka bastırdı diye düşünülebilirdi.Çünkü Özal "aktif" politikaların adamıydı.En iyi savunmanın, iyi planlanmış saldırı olduğuna inanırdı.Örneğin...1987 Referandumu'nda daha sandıklar açılıp oy sayımına geçilmeden "hemen seçim" kararını açıklamıştı. Seçilme haklarını elde ettikleri gün Demirel, Erbakan, Türkeş kucaklarında ateşten top gibi "sandıkları" bulmuşlardı.Özal'ın Anavatan'ı neredeyse Anayasa değiştirecek çoğunlukla TBMM'ye gelmiş, Demirel'in DYP'si sadece 50'lerde kalmıştı. Neyin yapıldığı kadar, kimin tarafından yapıldığı da önemlidir. Şah - mat diyebilmek Özal'ın bu "baskın seçim" kararı, ansızın akla esmiş değildi.Siyaset sahnesinde rakiplerinin referandumla kazanılmış hamlelerini öldürmeyi amaçlayan "şah - mat" oyunuydu.Bir diğer örnek... Davos'ta, sabah kahvaltısı için verdiği randevuya Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu hiç sebep göstermeden gelmemişti. Kahvaltı masasında Özal, dışarıda gazeteciler boşuna bu buluşmayı beklemişlerdi. Öğle haberlerinde dünya medyası "Türkiye - Yunanistan arasında

Yazının Devamı

Bir duvar devrildi

23 Nisan 2003


<#comment>     Neyin yapıldığı kadar, kimin tarafından yapıldığı da önemlidir.
     Örneğin KKTC Bakanlar Kurulu kararıyla Rumlarla aradaki duvarın kaldırılması...
     Ve geçişlerin serbest bırakılması... Bu sürpriz kararın arkasında Turgut Özal olsaydı, gene faka bastırdı diye düşünülebilirdi.
     Çünkü Özal "aktif" politikaların adamıydı.
     En iyi savunmanın, iyi planlanmış saldırı olduğuna inanırdı.
     Örneğin...

Yazının Devamı

Aranan kan

22 Nisan 2003

Genelde, bir sorunu, kuşkusu olmayanlar bile başvuruyu yaptılar, fazladan bir ödemeye katlandılar."Ne olur ne olmaz, başımıza bir şey gelmesin kendimizi sağlama alalım" mantığı.Zaten öyle bir üstü kapalı mesaj da hissettirilmişti... Ya da hissedenlerin paranoyasıydı.Yeni bir iktidar, yeni bir kadrolaşma, yeni bir zihniyetin tedirginliği vardı. "Devlete bir kez paçanı kaptırma, kurtarana kadar saçın ağarır... Gözünün feri söner" denmez mi halk arasında!..Üstelik ekonomik koşullar da ağır... Geriye dönük kaygılar taşımadan, devletle davası, kavgası olmadan güncel ekonomik sorunlarla boğuşulacak.Unakıtan, pratik, masanın diğer tarafında da oturduğu için çözüm üretebilen bir Maliye Bakanı izlenimini vermiş.Bu uygulama da o mercekten görülmeli.Türkiye'nin iç kaynaklarını seferber ediyor.Bunun için "görüş" kadar gerekli bir diğer özellik de "cesaret" olmalı. Vergi Barışı, alınan sonuç da ortaya koyuyor ki başarılı bir uygulama... Hedefin üstünde gelir sağlanmış. Beton yeşertmek Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde neredeyse yapı sayısı kadar iskân ruhsatlı sorun dosyası var.Boğazda, iskân ruhsatı tam olan yapı parmakla gösterilecek kadar az.Hele o görkemli siteler!

Yazının Devamı