<#comment>#comment> Vergi Barışı, alınan sonuç da ortaya koyuyor ki başarılı bir uygulama... Hedefin üstünde gelir sağlanmış.
Genelde, bir sorunu, kuşkusu olmayanlar bile başvuruyu yaptılar, fazladan bir ödemeye katlandılar.
"Ne olur ne olmaz, başımıza bir şey gelmesin kendimizi sağlama alalım" mantığı.
Zaten öyle bir üstü kapalı mesaj da hissettirilmişti... Ya da hissedenlerin paranoyasıydı.
Yeni bir iktidar, yeni bir kadrolaşma, yeni bir zihniyetin tedirginliği vardı.
"Devlete bir kez paçanı kaptırma, kurtarana kadar saçın ağarır... Gözünün feri söner" denmez mi halk arasında!..
Konuşsalar, neredeyse sepetteki yumurtaların ederi kadar para cezası ödüyorlardı" diyor...Hasan Cemal, KÜRTLER adlı kitabını o dönemde yayımlasaydı ve içinde geçen "Kürt" sözcükleri, kitabının satışı kadar tekrar edilmiş olsaydı, herhalde servet ödemek zorunda kalırdı.Hasan yıllarca gizli tutulan Şark (Doğu) Islahat Planı ile Kürtçenin kullanılmasının yasaklandığını anlatıyor. Planın 41. maddesinde belirtilen coğrafya içindeki "hükümet ve belediye daireleriyle, okul ve çarşı pazarda Türkçe dışında dil kullananların cezalandırılacağı" yolundaki hükmü yansıtıyor.Bu bir göstergedir."Kuzey Irak'ta Kürt oluşumuna kaygılar, aslında oraya mı yoksa içimize mi dönük güven eksikliği?"Yasaklar politikasının bilinçaltı izleri mi? 1930 öncesi yıllar... Kürtçe her kelime başına para cezası... Prof. Baskın Oran, "Kasaba pazarında yumurta satan köylüler, bir cümle Kürtçe... Demokrasi dili Siyasi konuşmalar da bu kapsamdaydı.1981'de ince ayarlı bir yasa çıktı."Türkçeden başka dilin kullanılması yasaktır. Ancak Türkiye'nin resmen tanıdığı ülkelerin 1. dili kullanılabilir."Bu ne demek?Cevap: "Kürtçe yasaktır"ın uzun anlatımı."Çünkü Irak, Türkiye'nin resmen tanıdığı ülkedir. 1. dili Arapçadır. Kürtçe
<#comment>#comment> 1930 öncesi yıllar... Kürtçe her kelime başına para cezası... Prof. Baskın Oran, "Kasaba pazarında yumurta satan köylüler, bir cümle Kürtçe...
Konuşsalar, neredeyse sepetteki yumurtaların ederi kadar para cezası ödüyorlardı" diyor...
Hasan Cemal, KÜRTLER adlı kitabını o dönemde yayımlasaydı ve içinde geçen "Kürt" sözcükleri, kitabının satışı kadar tekrar edilmiş olsaydı, herhalde servet ödemek zorunda kalırdı.
Hasan yıllarca gizli tutulan Şark (Doğu) Islahat Planı ile Kürtçenin kullanılmasının yasaklandığını anlatıyor. Planın 41. maddesinde belirtilen coğrafya içindeki "hükümet ve belediye daireleriyle, okul ve çarşı pazarda Türkçe dışında dil kullananların cezalandırılacağı" yolundaki hükmü yansıtıyor.
Bu bir göstergedir.
"Kuzey Irak'ta Kürt oluşumuna kaygılar, aslında oraya mı yoksa içimize mi dönük güven eksikliği?"
Simitisin önünde iki taraf da konuşacak.Ancak, bunun ilk raunt olduğu sanılmasın...Slovakyanın Kıbrıs Büyükelçisi her ay bir davet vererek KKTCnin muhalefet partileriyle, Güney Kıbrıs siyasi partilerini bir araya getiriyor.Kıbrısın ünlü hellim peynirini yiyor, şarap içiyorlar. Birlikte diyalog sürdürüyorlar.Bunların ötesinde iki tarafın gençliğini kaynaştırmak üzere ortak kültür ve müzik festivalleri düzenleniyor.Yani...Bir anlaşmanın insani altyapısı ilmik ilmik dokunmakta.Babaların, dedelerin anlattıkları o eski kanlı baskınlar, soykırıma uzanan sapık çete liderlerinin izleri gençlerin kulaklarından silinmeye çalışılıyor.Psikolojik travmaların tedavileri için terapi seansları bunlar.Sadece geçmişin travmalarından sıyrılmakla yetinmiyorlar, bu tür barbarlıkların yeniden yaşanmaması için karşılıklı önlemleri ve kurulması öngörülen düzeni tartışıyorlar. Yunanistan Başbakanı Simitisin KKTCnin muhalefet partileriyle görüşmelerinde Güney Kıbrıs partileri de hazır bulunacak. Dorukta siyaset 16.30da ana muhalefet lideri Mehmet Ali Talat , Toplumcu Kurtuluş Partisi Başkanı Hüseyin Angolemli ve iki marjinal parti lideri, Simitis tarafından kabul edilecekler.Ancak şu satırların yazıldığı
<#comment>#comment> Yunanistan Başbakanı Simitis’in KKTC’nin muhalefet partileriyle görüşmelerinde Güney Kıbrıs partileri de hazır bulunacak.
Simitis’in önünde iki taraf da konuşacak.
Ancak, bunun ilk raunt olduğu sanılmasın...
Slovakya’nın Kıbrıs Büyükelçisi her ay bir davet vererek KKTC’nin muhalefet partileriyle, Güney Kıbrıs siyasi partilerini bir araya getiriyor.
Kıbrıs’ın ünlü hellim peynirini yiyor, şarap içiyorlar. Birlikte diyalog sürdürüyorlar.
Bunların ötesinde iki tarafın gençliğini kaynaştırmak üzere ortak kültür ve müzik festivalleri düzenleniyor.
Hayır.O söylem, dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Abromowitz'e aitti."Ne tereddüt ediyorsunuz? Bir koyup üç alacaksınız" diye üsteliyordu.Yanılmıyorsam, önce, Daily News gazetesinin Genel Yönetmeni İlnur Çevik'e...Bana da tekrarlamıştı.Ancak...Özal'ın da bu formüle sıcak bakmadığı söylenemez.Benimsemişti. Turgut Özal'ın vefatının 10. yılı... Körfez Savaşı sırasında gerçekten "1 koyup 3 alacağız" diyordu. Federasyon kancası Kuzey Irak Kürtlerinin bölgede egemen olabileceklerini, zengin petrol yataklarından oluk oluk gelir sağlayacaklarını, bunun Türkiye'nin Güneydoğusu için bir cazibe merkezi yaratacağını...Acaba Türkiye ile bir federasyon zemininde bütünleşme düşünülemez miydi?Hem, Kuzey Irak Kürtleri, bu ülkenin diğer temel kurucu kökeninden Kürt insanlarımızla akraba değil miydi?.Kuzey Irak Kürtlerinin bize Araplardan daha yakın olduklarını düşünüyordu. Lozan Konferansı'nda İsmet İnönü'nün Musul ve Kerkük'teki Türkmenlerin yanı sıra Kürtlere de güvenerek, plebisit istemiş olduğunu vurguluyordu.Özal'ın - yanılmıyorsam - "Federasyonu da tartışmalıyız" söylemi, bu rotaya yelken açmanın ön hazırlığı gibiydi.O zaman, çatışma değil, ortak çıkar paraleli oluşacaktı.Oysa bakınız bugün
<#comment>#comment> Turgut Özal'ın vefatının 10. yılı... Körfez Savaşı sırasında gerçekten "1 koyup 3 alacağız" diyordu.
Hayır.
O söylem, dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Abromowitz'e aitti.
"Ne tereddüt ediyorsunuz? Bir koyup üç alacaksınız" diye üsteliyordu.
Yanılmıyorsam, önce, Daily News gazetesinin Genel Yönetmeni İlnur Çevik'e...
Bana da tekrarlamıştı.
Projektörlerin odaklandığı yıkılmakta olan duvarın dibindeki orkestrayı Şef Leonard Bernstein yönetiyordu. Bütün dünya, duvarın yıkılışıyla insanlığın bütünleşmekte olduğu müjdesini almış gibiydi. Baharı karşılar gibi coşkuluydu.Dün Atina'da, Avrupa Birliği'ne katılan 10 yeni üye için düzenlenen törenin büyük kutlama müziği de bu 9. Senfoni'nin "Neşeye Övgü"süydü.Duyguları kanatlandıran notalarıyla, Kıbrıs'ın AB'ye tam üyeliğine de eşlik etti.Ya bu görüntüleri uzaktan acıyla, içi burkularak izleyen Türkiye ve dışlanmış KKTC'ye hangi müzik eşlenebilirdi.Konuyu Beethoven'dan başlayarak söyleştiğimiz Doğan Hızlan üstada göre, iki aday müzik var.Anlatıyor.Birincisi... Mozart'ın Requiem'i... Son yapıtı olan Requiem'i siyah pelerini rüzgarda uçuşan esrarengiz bir adam ısmarlamış. Mozart bu yapıtından sonra ölmüş. Kısacası "geri dönüşü olmayan kayıplar" için yas müziği.İkincisi...Benjamin Britten'in savaş sonrası yapıtı War Requiem (savaş requiemi)...Acılarla dokunmuş kara bir örtü gibi.Elbette, ABD'nin ikiyüzlü politikası bir gerçek.Ama...Tek suçlu Avrupa mı?Kıbrıs sorunu Ankara'da ve KKTC'de, nasıl ve kimlerle bu hale getirildi?Sorgulanmalıdır. Berlin Duvarı yıkılırken, Beethoven'ın 9.