Güneri Cıvaoğlu

<#comment>     Atatürk'ün Avrupa Birliği Parlamentosu'nda - tam zamanında - savunulmuş olması ilginç. Bunu yapmak artık onlara mı kaldı ne?
     Avrupa Atatürk'ü, sınırların içindeki bazılarından daha fazla hissediyor sanki.
     Avrupa'daki Atatürk büyüsünü, Frederic Mitterrand, Atatürk ve Cumhuriyet'in 75. Yıldönümü programında anlatmıştı. Benim bir TV programımda da konuşmuştu.
     Frederic Mitterrand "Le Cercle des Arts?" (Sanat Çemberi) adlı TV programının yapımcısı ve sunucusudur. Eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın yeğenidir. Avrupa aydınları arasında saygın bir isimdir.
     
     F. Mitterrand'a göre Atatürk iki dünya savaşı arasında yerkürede sayıları çoğalan diktatörlerden çok farklıdır, ayrıdır. Diğerleri uluslarını, dünyayı felakete sürüklemişlerdir. Hepsinin fikirleri, doktrinleri iflas etmiştir. İsimleri anılmak bile istenmemektedir.

Öyle değil. MGK toplantıları olağan gündemlidir. Siyasal mevsim normallerinde geçer. Sadece istisnai dönemlerde, gerilim ortamı MGK'ya yansır. İşte o zaman sivil ve asker kanatlar arasında bir gerilim hissedilir.AKP seçimleri kazandığından bu yana MGK toplantıları o istisna görüntüsünü vermemiştir.ABD istekleri ve Irak'la savaş gibi en kritik gündemlerle toplandığında bile MGK'da kıvılcımlar uçuşmadı.Bugün de MGK toplantısı istisnalardan biri olabilir.Ankara'dan gözlemler böyle.Özellikle askerde "izleme döneminin bittiği" yolundaki söylem bir işarettir. - Kadrolaşma...- Milli Görüş ve Fethullah Gülen okulları için Dışişleri genelgesi başta olmak üzere, bazı duyarlı konuların konuşulması bekleniyor. Neden MGK toplantıları bir derbi karşılaşması olsun? Bu soru bir genellemeyi yansıtıyor. Sanki MGK'nın her toplantısı, gerilim yüklü karşılaşmaymış gibi... AKP farkı Bunun ilk kanıtı Yüksek Askeri Şura'nın "irticaa karıştığı iddiasıyla" bazı ordu mensuplarının ihraç kararına, dönemin Başbakan'ı Abdullah Gül'ün ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün "muhalefet şerhi" koyarak imza atmalarıdır.Siyaset tarihimizde bu bir "ilk"tir.Ancak Gül tarafından nazik bir üslupla ve hukuk izahıyla

<#comment>     Neden MGK toplantıları bir derbi karşılaşması olsun? Bu soru bir genellemeyi yansıtıyor. Sanki MGK'nın her toplantısı, gerilim yüklü karşılaşmaymış gibi...
     Öyle değil. MGK toplantıları olağan gündemlidir. Siyasal mevsim normallerinde geçer. Sadece istisnai dönemlerde, gerilim ortamı MGK'ya yansır. İşte o zaman sivil ve asker kanatlar arasında bir gerilim hissedilir.
     AKP seçimleri kazandığından bu yana MGK toplantıları o istisna görüntüsünü vermemiştir.
     ABD istekleri ve Irak'la savaş gibi en kritik gündemlerle toplandığında bile MGK'da kıvılcımlar uçuşmadı.
     Bugün de MGK toplantısı istisnalardan biri olabilir.
     Ankara'dan gözlemler böyle.

Avrupa toplumlarında "ortak akıl"dan "evet Türkiye Avrupalıdır" kanısı ve onayı oluşmalıdır. Bu ise ortalama kafa yapısındaki politikacının dalış yapamayacağı kültür derinliğidir.Uyum yasaları çıkar ama kültür bütünlüğü olan Avrupalı etnisitesi kanunla kazanılmaz ki.Bizim yerimize Türkiye'nin Avrupalı aile köklerini kanıtlama çabaları gösterenlerden bir örnek sunayım. Belki ne demek istediğimi daha iyi anlatır.İşte "Batı Medeniyetlerinin Erime Potası Türkiye" tezini işleyen birkaç paragraf... Hükümet sözcüsü Çiçek, AB ile uyum çalışmalarını açıkladı. Olumlu... Ancak... Türkiye, AB üyeliğini yasaların ve oylamaların ötesinde asıl sokakta kazanmalıdır. Bunlar nereliydi? Tarihin babası olan Halikarnaslı Heredot nerede yaşıyordu? (Bodrum'da)Ya eski çağın en büyük coğrafyacısı Strabo? (Amasya'da)La Fontaine'in masallarına ilham veren Ezop ? (Anadolulu masalcı)Krezüs (Karun) servetini nerede yaptı ? (Bugünkü Sart yöresindeki Lidya kralı. Sart Çayı'ndan elde ettiği altınla dünyanın en zengin kralı olmuştu)Tales nerede ders verirdi? (Güneş tutulması tarihini öngören matematikçi ve filozof Tales bugünkü Söke'de ders verirdi)Yaşamı bize Plütark (Yunanlı biyograf ve ahlakçı) tarafından

<#comment>     Hükümet sözcüsü Çiçek, AB ile uyum çalışmalarını açıkladı. Olumlu... Ancak... Türkiye, AB üyeliğini yasaların ve oylamaların ötesinde asıl sokakta kazanmalıdır.
     Avrupa toplumlarında "ortak akıl"dan "evet Türkiye Avrupalıdır" kanısı ve onayı oluşmalıdır.
     Bu ise ortalama kafa yapısındaki politikacının dalış yapamayacağı kültür derinliğidir.
     Uyum yasaları çıkar ama kültür bütünlüğü olan Avrupalı etnisitesi kanunla kazanılmaz ki.
     Bizim yerimize Türkiye'nin Avrupalı aile köklerini kanıtlama çabaları gösterenlerden bir örnek sunayım.
     Belki ne demek istediğimi daha iyi anlatır.

Kadına estetik olarak çoğu sazlar yakışır.Ama...Önceliklerim var.Arp, çello, flüt ve ut... Cuma gecesi bir arp resitali vardı İstanbul'da. Sesin, sazın, güzel ellerin, zarif kadının bütünleştiği gerçekdışı bir zamanda yaşadım.Şirin Pancaroğlu Türkiye, İsviçre, Endonezya ve Amerika'da eğitim almış, müzik kariyerini farklı coğrafyalarda oluşturmuş.Şimdi Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi.Tutkusu, çocuklar için bir arp sınıfı açmak. Bunun için çok küçük sayılabilecek katkı yeterli.Şirin gibi örneklerin her alanda çoğalması, başın içindekileri tartışmayı zenginleştirir. Dışındaki örtü savaşlarını daha da anlamsız hale getirir. Türbanın dar alanında siyaset çalımları dışında kadınlar yazısı. Bilim ve Kadın 1991 Nobel Fizik Ödülü sahibi Pierre - Gilles de Gennes başkanlığında 13 değerli bilim adamından oluşan uluslararası jüri, Avrupa kıtasında yılın bilim kadını olarak Profesör Ayşe Erzan'ı seçmiş.O gece bu başarı için düzenlenmişti.Anlaşılmayacağını bile bile gene de yazayım.Ödüllendirilen incelemesi "metallerin özelliklerine safsızlıkların etkileri konusunda yaptığı ayrıntılı nümerik simülasyon çalışması."Erzan Avrupa ödülünü aldı.Jüri tarafından ayrıca Afrika

<#comment>     Türbanın dar alanında siyaset çalımları dışında kadınlar yazısı.
     Kadına estetik olarak çoğu sazlar yakışır.
     Ama...
     Önceliklerim var.
     Arp, çello, flüt ve ut...
     Cuma gecesi bir arp resitali vardı İstanbul'da. Sesin, sazın, güzel ellerin, zarif kadının bütünleştiği gerçekdışı bir zamanda yaşadım.

Rüştü Erdelhun, 27 Mayıs 1960 askeri ihtilali ile devrilen Demokrat Parti iktidarının son yıllarında Genelkurmay Başkanıydı. Bayar'la, Menderes'le çok özel ilişkiler kurmuştu.Çoğunluğu genç subaylardan oluşan İhtilalciler, Erdelhun'u da tutuklamışlardı.O örnek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay başkanlarına, komutanlarına tarihi bir ders olmuştur.Daha sonraki komutanlar siyasi iktidarlarla görevlerinin gerektirdiğinin ötesine taşan özel ilişkilerden kaçınmışlardır.Harp okullarından tutunuz, genç subaylara, harp akademilerine, albaylara, generallere kadar komutanlar sürekli nabız tutarlar.Bu bir izleme değil değerlendirmedir. Kuşku değil, ortak aklı sürdürmektir.Zaten o tarihten sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bütün tavır koyuşları - Talat Aydemir'in başarısız darbe girişimleri dışında - emir ve komuta zinciri içinde olmuştur.Hatta o iki isyan da, bu emir komuta zinciri ile bastırılmıştı.Bu gelenek hala aynı sağlam dokuyla sürmektedir.Komutanların tavır koyuşları dorukta birkaç kişinin aldıkları karar olarak görülmemeli... Silahlı Kuvvetler'in en alt kademelerinden doruğa ve doruktan en alt kademelere iletişimin ve görüş birliğinin dışavurumudur... Ne zaman, nasıl, kimler