<#comment>#comment> Ronaldinho’nun 10 yaşındayken çekilmiş futbol video görüntülerini izledim. Sanki büyümüş de küçülmüş. Topun üzerinden sağ ayağını geçirerek şaşırtmaca verirken, sol ayağı ile sürmek. Üstüne basıp geri çekip, sağ ayağının içiyle 45 derecelik açıyla öne depar. 5 - 10 metre ilerleyip ansızın durarak ve topa 180 derece daire çizdirerek rakibinin belkemiğini şaşırtmacayla kırarcasına zorlamak... Sonra bir kalça hareketi ile onu savurup, kaleye ilerlemek... Bu arada 4 rakip oyuncuyu oyundan düşürmek...
Paris Saint Germain ve Brezilya Milli Takımı’nda bu büyüleyici futbol balesini sürdürüyor.
Kaya Çilingiroğlu genelde haklı. Futbol oynamamış olanların yeşil saha balesini yeterince algılamaları zor.
Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinin en yüksek tepesi üzerinde kollarını açmış dev bir İsa heykeli önünde fotoğraf çektirmek gelenektir.
Rio’nun kartpostal simgesidir.
Biz önlerinden geçerken, kucaklaşmak, hiç değilse dokunabilmek için ellerini uzatıyorlar. Irak askerleri engelliyor. Evlerin damlarını da doldurmuşlar. Çiçekler atıyorlar. Yerel aksanla bağırıyorlar:"Me - he - bet. Me - he - bet..."Yani... "Mu - hab - bet."Kültürevine girdiğimizde, Iraklı askerlerin kordonunu birkaç noktadan kırdılar. Bizleri kucaklamaya başladılar. Biri bırakıyor, diğeri sarılıyor. Sevgi denizinde yüzüyoruz.Bizim de gözlerimizden yaşlar süzülmekte.Sanki yıllar boyu ayrılıktan sonra birbirine kavuşma sevinci bu.Iraka ilk gidişimden hafızamda kalan ve hatırladıkça duygulandığım bir anı bu.Merhum Fahri Korutürk Cumhurbaşkanıydı.Bu gezideki gazeteciler arasındaydım.Sonradan işittiğimize göre, Türkmen liderleri tehdit de etmişler."Sakın fazla tezahürat yapmayın, şikâyette bulunmayın, yoksa çok fena yaparız" demişler. Iraklı askerlerin el ele oluşturduğu zincirin arkasında, binlerce Türkmen... Ağlıyorlar. Gözlerden yanaklara sanki dereler akıyor. Küllerden kıvılcım Irak yönetimi Musul - Kerkük yöresindeki Türkmenler üzerinde büyük baskı uyguluyor, onları göçe zorluyordu.Amaç, petrol bölgesinde yoğun Türkmen nüfusunu dağıtmaktı.Olası bir plebisitte Arap nüfusu Türkmen
<#comment>#comment> Iraklı askerlerin el ele oluşturduğu zincirin arkasında, binlerce Türkmen... Ağlıyorlar. Gözlerden yanaklara sanki dereler akıyor.
Biz önlerinden geçerken, kucaklaşmak, hiç değilse dokunabilmek için ellerini uzatıyorlar. Irak askerleri engelliyor. Evlerin damlarını da doldurmuşlar. Çiçekler atıyorlar. Yerel aksanla bağırıyorlar:
"Me - he - bet.
Me - he - bet..."
Yani... "Mu - hab - bet."
Kültürevine girdiğimizde, Iraklı askerlerin kordonunu birkaç noktadan kırdılar. Bizleri kucaklamaya başladılar. Biri bırakıyor, diğeri sarılıyor. Sevgi denizinde yüzüyoruz.
Gözlemlerini anlatır.Eşiniz, sabah telefonda bir erkekle öğleyin buluşmak üzere sözleşti. İşte dinleme bandı.Eşiniz 12.00de o beyle buluştu. İşte fotoğraf.Birlikte yemek yediler. El ele oturdular. İşte fotoğraf.Sonra erkeğin otomobiliyle, bir eve gittiler. Birlikte eve girerlerken kol kolaydılar. İşte fotoğrafları.İçeride birbirlerine sarıldılar. İşte fotoğrafı.Sonra eşiniz perdeyi kapattı, içeride olanları göremedim..."Adam üzüntüyle bir iç geçirir. "Ben de kaç kez takip ettim... Her defasında böyle oluyor" der... "Ben de bir türlü aldattığından emin olamıyorum."Irak için Powellın Güvenlik Konseyine sunduğu fotoğraflar, ses bantları "kanıt" mı sorusu bağlamında, diplomasi kulislerinde bu hikâye anlatılıyor.Bir de "perde kapandıktan sonra içeride olanlar" için olayı, hukuk merceklerinden görelim. Adamın biri eşinin kendini aldattığından şüphelidir. Dedektif tutarak izlettirir. Birkaç gün sonra dedektif, kocanın karşısındadır. "Kanı" kanıt mı? Hikâyedeki koca, Avrupa hukuk anlayışında.Fransızların "flagrant delit" dedikleri "suçüstü" halinin kanıtlarını istiyor.Özellikle Fransa, böyle kesin kanıtlar için ısrarlı.Yani Irakın, yeraltındaki gizli kimyasal ve biyolojik silah üretim
<#comment>#comment> Adamın biri eşinin kendini aldattığından şüphelidir. Dedektif tutarak izlettirir. Birkaç gün sonra dedektif, kocanın karşısındadır.
Gözlemlerini anlatır.
Eşiniz, sabah telefonda bir erkekle öğleyin buluşmak üzere sözleşti. İşte dinleme bandı.
Eşiniz 12.00’de o beyle buluştu. İşte fotoğraf.
Birlikte yemek yediler. El ele oturdular. İşte fotoğraf.
Sonra erkeğin otomobiliyle, bir eve gittiler. Birlikte eve girerlerken kol kolaydılar. İşte fotoğrafları.
Hiçbiri sonuç vermedi. Gül, dün medyanın Ankara temsilcilerine "Türkiye olarak elimizden gelen her şeyi yaptık. Barışçı yollar tıkandı. Artık Türkiyenin ulusal çıkarları için stratejik ortağımız ABD ile birlikte hareket edeceğiz" açıklamasını yaptı.Radikalin Ankara Temsilcisi toplantı sonrası şöyle konuştu:"Sayın Başbakana vicdanınız rahat mı diye sordum. Evet. Bundan böyle niye bu kararı aldınız değil, neden almadınız diye sorulur cevabını verdi."Evet...Artık hedef belli.Türkiye, ABD ile birlikte hareket edecek.Zamanlaması yerindedir.Biraz daha gecikilseydi... ABD Kuzey Irak cephesini Ürdün üzerinden açmayı ve Suriyeden hava koridoru kullanarak kuvvetlerini Kuzey Iraka havadan indirmeyi gündeme getirmek üzereydi.Elbette, bunun anlamı savaş sonrası Irakın yeniden yapılanmasında, Türkiyenin masada yer alamayacağıydı.Dahası... Türkiyenin savaş zararları karşılanmayacaktı.Türkiyenin bütünlüğü tehdit altına girebilirdi.Sonuç...Bütün bu sakıncalar görülerek stratejik karar alınmıştır.Şimdi takvim ve yol haritası uygulanacaktır. Neyin olacağını görmek için bazen nelerin olmayacağı denenir. Türkiye de bunu içtenlikle denedi. Irakta savaşsız çözüm için bütün girişimlerde bulundu. İlk
<#comment>#comment> Neyin olacağını görmek için bazen nelerin olmayacağı denenir. Türkiye de bunu içtenlikle denedi. Irak’ta savaşsız çözüm için bütün girişimlerde bulundu.
Hiçbiri sonuç vermedi.
Gül, dün medyanın Ankara temsilcilerine "Türkiye olarak elimizden gelen her şeyi yaptık. Barışçı yollar tıkandı. Artık Türkiye’nin ulusal çıkarları için stratejik ortağımız ABD ile birlikte hareket edeceğiz" açıklamasını yaptı.
Radikal’in Ankara Temsilcisi toplantı sonrası şöyle konuştu:
"Sayın Başbakan’a ‘vicdanınız rahat mı’ diye sordum. ‘Evet. Bundan böyle niye bu kararı aldınız değil, neden almadınız diye sorulur’ cevabını verdi."
Evet...
Nitekim 10 yıl önce bu çizgide kaldığı için Türkiye, Irakın menziline hiç girmedi.Türkiye topraklarını "cephe" haline getirmek ısrarındaki ABD, acaba bunun insani riskleri için ne katkılarda bulunmayı önerdi?Örneğin olası savaş alanından 10 binlerce mil uzaktaki ABD topraklarında, sözgelişi Californiada bile kimyasal ve biyolojik silah kullanımlarına karşı maske, iğne vs. halkın hizmetine sunuldu.Peki Irakın biyolojik ve kimyasal başlıklı füzelerinin menziline giren duyarlı yarım ay içindeki insanlarımıza da aynı korunma olanakları sunuldu mu?Savaş zararları bağlamında öngörülen 14 milyar dolar, can bedeli olabilir mi?Henüz bir işaret yok.Yöredeki insanlarımız kefiyelerini ıslatıp ağızlarını mı kapatacaklar?Bu yöntem geçerliyse, Californiadaki, Texastaki ABD vatandaşlarına neden önerilmiyor? Savaşa sadece silahlı kuvvetle girilmez. Coğrafya ile de girilir. Güneydoğudan ABD silahlı kuvvetlerine, Iraka geçiş için koridor açarak Türkiye, cephe haline gelmiş olacaktır. Oysa, NATO Anlaşması gereği sadece üsler açılsaydı, savaşın tarafı olmazdı. Kaktüs çiçeğinin eli Tel Aviv Hilton Oteldeyken Irak Scud füzeleri gönderiyordu. Başlıklarında biyolojik ya da kimyasal silah olabilirdi.Daha