<#comment>#comment> Savaşa sadece silahlı kuvvetle girilmez. Coğrafya ile de girilir. Güneydoğu’dan ABD silahlı kuvvetlerine, Irak’a geçiş için koridor açarak Türkiye, cephe haline gelmiş olacaktır. Oysa, NATO Anlaşması gereği sadece üsler açılsaydı, savaşın tarafı olmazdı.
Nitekim 10 yıl önce bu çizgide kaldığı için Türkiye, Irak’ın menziline hiç girmedi.
Türkiye topraklarını "cephe" haline getirmek ısrarındaki ABD, acaba bunun insani riskleri için ne katkılarda bulunmayı önerdi?
Örneğin olası savaş alanından 10 binlerce mil uzaktaki ABD topraklarında, sözgelişi California’da bile kimyasal ve biyolojik silah kullanımlarına karşı maske, iğne vs. halkın hizmetine sunuldu.
Peki Irak’ın biyolojik ve kimyasal başlıklı füzelerinin menziline giren duyarlı yarım ay içindeki insanlarımıza da aynı korunma olanakları sunuldu mu?
Savaş zararları bağlamında öngörülen 14 milyar dolar, can bedeli olabilir mi?
Bir İngiliz gazetesinde okuduğum bu yazı Irak karşısında ABD ve Avrupanın konumlarını sorguluyordu.Mars savaşçısı ve Venüs sevecenliği sadece devletlerin politikaları değil, halkların da tutumu...ABDde halkın çoğunluğu, Saddamın indirilmesinden ve bunun için gerekirse Irakın vurulmasından yana... Avrupa ise özellikle ABnin omurgasını oluşturan Almanya ve Fransa savaşa karşı. Aynı adı taşıyan kitaptan bir gazete yazısının başlığı şöyle: "ABD Marstan, Avrupa Venüs ten." Gerçekten ABD astrolojide savaşı ve kuvveti simgeleyen Mars gezegeninden bir muharip... Avrupa ise astrolojide tıpkı Venüs kadınları gibi güzellik, incelik, sevgiyi temsil ediyor. Solo Irak Sadece Irak mı nükleer silah yapımına çok yaklaştı?Hemen yanı başındaki İran da aynı durumda.İsrailin uzun süredir nükleer silaha sahip olduğu biliniyor.Onlara karşı neden silahlı müdahaleye uzanabilecek "kitle imha silahlarını sıfırlamak" programı öngörülmüyor?Biraz ileride, gene uzun süredir nükleer silahlara sahip olan Pakistana yaptırım neden gündemde değil?Daha ötede Kuzey Kore de bu kitlesel imha oyuncaklarına sahip. Üstelik, başta İran olmak üzere Üçüncü Dünya ülkelerine nükleer silah yapımı için teknoloji ve parça
<#comment>#comment> Aynı adı taşıyan kitaptan bir gazete yazısının başlığı şöyle: "ABD Mars’tan, Avrupa Venüs ’ten." Gerçekten ABD astrolojide savaşı ve kuvveti simgeleyen Mars gezegeninden bir muharip... Avrupa ise astrolojide tıpkı Venüs kadınları gibi güzellik, incelik, sevgiyi temsil ediyor.
Bir İngiliz gazetesinde okuduğum bu yazı Irak karşısında ABD ve Avrupa’nın konumlarını sorguluyordu.
Mars savaşçısı ve Venüs sevecenliği sadece devletlerin politikaları değil, halkların da tutumu...
ABD’de halkın çoğunluğu, Saddam’ın indirilmesinden ve bunun için gerekirse Irak’ın vurulmasından yana... Avrupa ise özellikle AB’nin omurgasını oluşturan Almanya ve Fransa savaşa karşı.
Ortadoğu’da sadece Irak mı kitle imha silahlarına sahip?
Sonuç...Globo gazetesi, Brezilyanın adeta simgesi. Satışı, ilan girdileriyle rakipsiz lider.Grubun Rede Globo adlı televizyonu da öyle. Dinlenme payı ve ilan gelirleriyle pazarın yarısına sahip.Neden?Akşam haberlerinin Genel Yayın Yönetmeni ve sunucusu Willian Bonner şöyle yanıtladı:"Elbette işimizi iyi yapmakta oluşumuz başlıca neden. Fakat, toplumun bize olan güveni de önemli etken. Medya dışındaki bütün işlerini bırakmış olması, grubumuza büyük inanırlık sağladı. Yayımlarımızda ticari ilişkilerimizi kollamak gibi bir amaç olmadığını halk biliyor. Bizi tercih ediyor." Brezilyanın en büyük medya grubu Globo, bütün ticari şirketlerini, fabrikalarını, banka iştiraklerini satmış. Sadece ve sadece medya alanında kalmış. Ekşi maya Ticari, sanayi ve finansal alanlarda da faaliyet gösterirler.Örneğin, Le Figaro, The Times, Washington Post...Yönetim kurullarında uçak sanayiinden tutunuz, kozmetik devlerine kadar sermaye temsil edilir.Ama yazı işlerini, ticari çıkarları için kullanmaya kalkışmak akıllarından bile geçemez. Demokrasi, gazetecilik gelenekleri ve toplum bilinci buna geçit vermez.Sorun, galiba, sermaye - gazete beraberliğinden çok, bunun, azgelişmiş ülkelerde yozlaşma
<#comment>#comment> Brezilya’nın en büyük medya grubu Globo, bütün ticari şirketlerini, fabrikalarını, banka iştiraklerini satmış. Sadece ve sadece medya alanında kalmış.
Sonuç...
Globo gazetesi, Brezilya’nın adeta simgesi. Satışı, ilan girdileriyle rakipsiz lider.
Grubun Rede Globo adlı televizyonu da öyle. Dinlenme payı ve ilan gelirleriyle pazarın yarısına sahip.
Neden?
Akşam haberlerinin Genel Yayın Yönetmeni ve sunucusu Willian Bonner şöyle yanıtladı:
Milliyetin kurucusu Ali Naci Karacan, "Lozan" adlı kitabında "Musul: Konferansın en heyecanlı maçı" başlığını kullanmıştır. Satırları şöyle devam eder: "Lozan proce verballerinin en meraklı safhası, Musul çarpışmasıdır.Türkiyenin Irak sınırını çizecek olan bu tartışmalar, bütün dünyanın ilgi gösterebileceği kadar önem kazanmıştır.Bu, yaman bir söz, zekâ, akıl, mantık ve hazırcevaplık güreşidir. Bir çeşit siyasal pankreastır.Zaman zaman konuşmalar, klasik parçalar okunuyormuş gibi şahlanmış bir hal alır.İsmet Paşa, Türkiyenin Musul vilayetini bırakmak istemeyiş nedenlerini şöyle sıralar:Etnografik, siyasal, tarihi, coğrafi, ekonomik ve askeri..." MGK, bugün Kuzey Irakta savaş senaryolarını ve stratejik Musul - Kerkükü konuşacak. Asker kartı Ancak...Asker kartı Osmanlı döneminde kötü oynanmıştı... Zayıftı.Çünkü Musul ve dolayları hâlâ İngiliz işgali altındaydı.İsmet Paşa Lozanda "Musul, Türkiye için Egedeki, Trakyadaki bir il kadar bizdendir" diyordu ama... Ege düşmandan temizlenmişti, Musul ise İngilizlerin işgali altındaydı.Hem de mütareke koşullarına aykırı olarak İngilizlerin blöfüyle... Ne yazık ki Osmanlı komutanı Ali İhsan Paşanın, izleri bugünlere kadar uzanan büyük yanlışı
<#comment>#comment> MGK, bugün Kuzey Irak’ta savaş senaryolarını ve stratejik Musul - Kerkük’ü konuşacak.
Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan, "Lozan" adlı kitabında "Musul: Konferansın en heyecanlı maçı" başlığını kullanmıştır. Satırları şöyle devam eder: "Lozan proce verbal’lerinin en meraklı safhası, Musul çarpışmasıdır.
Türkiye’nin Irak sınırını çizecek olan bu tartışmalar, bütün dünyanın ilgi gösterebileceği kadar önem kazanmıştır.
Bu, yaman bir söz, zekâ, akıl, mantık ve hazırcevaplık güreşidir. Bir çeşit siyasal pankreastır.
Zaman zaman konuşmalar, klasik parçalar okunuyormuş gibi şahlanmış bir hal alır.
İsmet Paşa, Türkiye’nin Musul vilayetini bırakmak istemeyiş nedenlerini şöyle sıralar:
Bunlardan birincisi Irak, ikincisi Kıbrıs...Üçüncüsü ise, ABD iç politikası ile ilgili. Geçiyorum. Türkiye, her iki gündem maddesinin de tam ortasındaki sıcak noktada.Iraka müdahale süreci bağlamında Türkiyenin stratejisi kalın çizgileriyle belirlenmiştir."- Barışçı çözüm olanaklarının sonuna kadar zorlanması.- Müdahale için BM kararı.- ABDye üs ve limanların açılması, Güneydoğudan ABDye sadece 15 - 20 bin asker için geçiş koridoru verilmesi için TBMM onayı.- Türkiyenin Kuzey Irakı 2 kolorduyla denetime alması.Savaş sonrası oldubittilere karşı bir güvence oluşturulması.- Savaş sonrası Irakın toprak bütünlüğünü koruması. Kuzey Irak Kürtlerine tanınacak ayrıcalığın - tercihen özerklik - Musul ve Kerkük bölgesindeki Türkmenlere de sağlanması."Türkiyenin kendi inisiyatifi dışında gelişimler olsa bile, bu parametreler, en az zarar ve göreceli güvenlik unsurları gözetilerek belirlenmiştir.Siyasi iktidar, muhalefet, ordu, sivil unsurlar bu yol haritası etrafında birleşmiştir.Söylem akortu var. CNN İnt. şubat ayının izlenecek ilk üç konusunu açıkladı: Gri yol haritası Belirsiz...Ulusal stratejisi, parametreleri ve aşamaları yeterince bilinmiyor.Söylem akortu da yok.İktidar partisinin