Çölün dişleri

25 Aralık 2002


<#comment>Başbakan Abdullah Gül’ün, Baykal ile konuşmasından iki izlenim: 1- Hükümet samimi. Zirvede Irak için hiçbir karar alınamadığı yolundaki açıklama gerçek.
Gül dürüst konuştu. Angajman henüz yok. Karar 27 Aralık’taki MGK’da alınabilir.
2- Hükümet hâlâ kararsız. Baykal’a bu kararsızlık açıkça dile getirildi. Çünkü sıkışmış durumda. Kuzey Irak’a harekâta bulaşmanın, riski büyük. Bulaşmasa Kuzey Irak’ta olası Kürt devleti sürecini kontrolünde tutamaz. ABD üstelik IMF ile sıkıştıracağını da hissettiriyor.
.......
Peki hükümet ne yapmak istiyor?
Dört olasılıktan sonuncusu ağır basmakta. Yani...

Yazının Devamı

Silahsız savaş

24 Aralık 2002


<#comment>Körfez Savaşı sırasında dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yavuz, Silahlı Kuvvetlerin Kuzey Irak’ı ele geçirmesini isteyen Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a şöyle demişti: "Eğer komutanım emrederse girerim. 3 - 4 günde bölgeyi kontrolümüze alırız. Ama geçici süre kontrole almak başka, kalıcı olmak başka. Biz kendi insanlarımızın yaşadıkları kendi topraklarımız olan Güneydoğu’da bile 70 - 80 tabur, yani 20 - 30 bin asker tutuyoruz. Sınır ötesinde aynı büyüklükteki Kuzey Irak için 100 tabur ayırabilecek miyiz?"
Özal susar.
Yavuz Paşa sürdürür:
"Tertemiz Anadolu çocuklarıyla Kuzey Irak’ta sonuç alabiliriz ama bir süre sonra onların asil kanlarını yerde bırakarak çekilmek zorunda kalırız. Başkalarının sürdüğü topraktaki izlerden gitmek zorunda kalmamalıyız. Toprağı kendimiz sürmeli, kendi izimizi kendimiz kazımalıyız."
Konuşma böylece Özal’ın hoşlanmadığı, tartışmanın başlangıcındaki ABD katsayısına dayanmıştır.
Yavuz Paşa’ya isyan patlaması yaptıran noktaya...

Yazının Devamı

Göz kırpan önsöz

22 Aralık 2002


<#comment>Musul ve Kerkük’te İngilizler ve Almanlar toprak altındaki eski eserleri çıkartmak bahanesiyle petrol arıyorlardı.
İzni "canım yer altındaki çanak - çömlek ve taş çıkaracaklarsa alıp götürsünler" diyen Abdülhamit’ten koparmışlardı.
Jurnalcileri Abdülhamit’e, "bunlar petrol kuyuları açıyorlar" ihbarında bulununca Abdülhamit kuyulara el koymuş, kişisel servetine geçirtmiş ve izin belgelerini iptal etmişti.
Toprak altındaki tarihi kalıntıları "çanak - çömlek" diye küçümseyen ve gözü sadece petrolü tutan o Abdülhamit’e sanat adamı Osman Hamdi Bey bugünkü arkeolojik Müzeleri yaptırtmayı başarmıştı.
Arkeoloji Müzesi ve ekleri Mimar Alexandre Vallaury’in yapıtıdır.
Dünyanın en önemli ve tanınmış beş müzesi arasındadır.

Yazının Devamı

Referandum olmaz

21 Aralık 2002


<#comment>Peki neden Erdoğan’a seçilmek ve başbakan olmak yolunu açan Anayasa değişikliklerini veto etti?
"Kendisiyle çelişmemek ve daha önceki söylemleriyle tutarlı olmak için..." Gerçekten daha önce Anayasa değişiklikleri için düğmeye basıldığında "tek kişi için yasa olmaz" demişti.
"Dün dündür, bugün bugündür" diye bu söylemini yutsa mıydı?
Zaten, veto gerekçesi de "bir kişi için yasa değiştirilemez, yasa çıkarılamaz..."

Ancak Anayasa değişiklikleri yeniden ve aynen önüne geldiğinde yetkisini kullanıp referanduma gider mi?

Yazının Devamı

Ölüm kültürü!

20 Aralık 2002


<#comment>Marka 2002 Konferansı’nda dinlediğimiz BJ Cunningham bir marka isim. Uluslararası dev firmaların paylaşamadıkları marka yaratım dehası danışman. İlk ününü piyasaya "DEATH" (ÖLÜM) adlı sigarayı çıkararak yapmış. Dümdüz siyah bir sigara paketi... Ön yüzünde sadece İngilizcede ölüm anlamına gelen DEATH yazılı.
Sigara büyük satış patlaması yapmış.
Bilinç derinliklerimizdeki ölüm kültürünün psikolojik kanıtı.
21. yüzyılda hâlâ terörün varlığı, belki de insanoğlu genlerinin henüz ölüm kirlenmesinden tam arınamamış olmasına dayanıyor.
Açıkça ölüm mesajı veren sigarayı tükettikleri gibi, aydınları da yok ediyor.
Tabii aydın tüketenlere insan denebilirse!..

Yazının Devamı

Son anında Saddam

18 Aralık 2002


<#comment>Irak’ta savaş, BM uzmanlarının, NBC (nükleer, biyolojik, kimyasal silah) arayışlarından sonuç almalarına bağlı. Bu olası mı?
Derlediğim teknik bilgileri yansıtayım: ŞİRKET CASUSLARI - Nükleer, biyolojik ve kimyasal silah üretimi için ana ve ara maddelerini ve katkı ajanlarını üreten dünyadaki bütün tesisler izleniyor. Hem üretilen maddelerin gittikleri yerler, bazen paravan olarak kullanılan ilk adreslerden, vardıkları son ülkeye ve son adrese kadar saptanıyor. Kayıtlara geçiyor. İstihbarat örgütleri hem o şirketlerin içindeki köstebekleriyle, hem takiplerle, nakliye şirketleriyle, uydu gözlemleriyle bunu yapmaktalar.
Yani BM uzmanlarının elinde bu bilgiler var.
IRAK’TAN KAÇANLAR - Gizli NBC üretim projelerinde çalışmış ve sonra Irak’tan kaçmış olanlar da Batılı istihbarat örgütlerine bilgi verdiler.
Ayrıca, Irak içinde hâlâ bu projelerde yer alan köstebekler de bilgi sızdırıyorlar.
UYDULAR - Irak’ta kuşku veren bütün hareketlenmeler uydulardan gözleniyor. Koordinatları saptanıyor.

Yazının Devamı

Kıbrıs travması

17 Aralık 2002


<#comment>Kıbrıs travmasını sorgulayalım... Psikologlara göre travma kabaca anlatımıyla şudur: Birisini kocaman sarı renkli bir köpek ısırmışsa ve bu olaydan çok etkilenmişse, aradan yıllar geçtikten sonra, her sarı renkli köpek gördüğünde dehşete düşer. Geçmişteki ısırma olayının tekrarlanacağı korkusunu yaşar. Hatta psikolojik bulgulara göre, bu sarı köpek el kadar küçük bir fino olsa bile, onu iri sarı köpekmiş gibi algılar.
İşte bu travmadır.
Küçüklüğünde, işkence görenler, cinsel tacize maruz kalanlar, kendilerine yaklaşanlardan, fiziki temaslardan gene aynı şeyler başına gelecekmiş gibi paniğe kapılırlar.
Kıbrıs’ta, Yunan çete başı Grivas’ın güdümündeki Rumlar, Türklere kıyım yapmışlardır, küçücük çocukları, anaları kesmişlerdir... Bütün bunları yaşayan yaşlı kuşaklar ve Cumhurbaşkanı Denktaş, bir travma içindedir.
İtiraf edeyim, ben de travmayı "tam" atlatmış gibi hissetmiyorum kendimi.
Öyle vahşet fotoğrafları görmüş ve bunları meslek gereği gazetenin birinci sayfasına yerleştirmek, manşet ve resim altları yazmak dramlarını yaşadık ki... Unutmak istesem de Kıbrıs konusunda yazmaya oturduğumda, kan damlayan fotoğraflar, saklandıkları yerlerden

Yazının Devamı

Topuk ve parmak uçları

15 Aralık 2002


<#comment>Yıllar önce Tansu Çiller ile yaptığımız bir konuşmayı hatırlıyorum. Şöyle açılmıştı: "Partimi iktidara taşıyacağım.
Kafamdaki projeleri gerçekleştireceğim... Sonra siyasetin en üst noktasındayken bir sabah, ansızın siyaseti bırakmak kararımı açıklayacağım.
Benim de bir özel hayata ihtiyacım var.
Siyaseti bıraktıktan sonra arkama bakmadan, ailemle, dostlarımla hayatımı yaşamak istiyorum." Yaşam, Çiller’e bu programı uygulamak olanağını vermedi.
Siyaseti, dorukta bırakmıyor.
Kimseye yükleyemeyeceği kendi yanlışlarından kaynaklanan yenilgiden sonra bu kararı verdi. Oysa iyi başlamıştı.

Yazının Devamı