<#comment>#comment>AB acaba Türkiye’ye "ölümü" gösterip "sıtmaya" razı olmak stratejisini mi uyguluyor? Yani Kopenhag’dan Schröder ve Chirac’ın konuşmalarında yer alan "Mart 2004’te değerlendirme yapmak ve Temmuz 2005’te üyelik görüşmelerine başlamaktan daha iyi ve geri çekilmiş bir takvim mi çıkacak? "İyimser" sayılabilecek görüş budur.
Ancak...
Böyle bir "geri çekilmiş takvimi" şimdiden cepte sanmak yanlıştır. İki tarafın da birbirinin ellerini iyi okuyan briç oyuncuları gibi ustalıkla oynayacakları kartlar var.
Briç satranç değildir. Karşılıklı partönerlerle oynanır.
Partönerlerle uyum esastır.
Le Monde her yıl sonu olduğu gibi gene "özel sayı dergisini" yayımladı. 14 sayfa Türkiyeye ayrılmış. TV5 Kanalında yayımlanacak bir röportajdan bazı fotoğraflarla başlıyor.Sonra... Meslekte yüz akı vitrinimiz ve dünyanın en büyük fotoğraf - röportaj ajanslarından SİPAnın kurucusu Gökşin Sipahioğlunun seçtiği fotoğraflarla, koyduğu başlıklarla ve resim altlarıyla Ma Turquie (BENİM TÜRKİYEM) sayfaları...1931de şık ve modern giyimli annesi ve anneannesinin ortasında oturan Gökşin Sipahioğlu ve beyaz küçük köpeği.Sunuş satırlarında Sipahioğlu, "annem Çerkez kökenliydi, babam ise Arnavut... Ben bu kökenlerimle bir Türk olmaktan gururluyum" diye yazmış.Türkiye, onun seçtiği fotoğraflar, resim altları ve kendini tanımlayan satırlarla ancak bu kadar güzel yansıtılabilirdi. Türkiyenin Kopenhag Formula 1 yarışı için başka merceklerden yorumlar... Cesaret ana ABnin yıllar önce Avrupa Konseyinin, OECDnin ve NATOnun cesaretini hâlâ gösteremeyişini yeriyor.Rocard sorguluyor.EKONOMİ...Türkiyede fert başına gelir Yunanistan ve Güney Kıbrısın 4te 1i, Çek Cumhuriyetinin 3te 2si kadar ama Polonyadan, Baltık ülkelerden, Slovakyadan yüksek...Romanya ve Bulgaristanın 3 katı...Kopenhagda "hayır" cevabı
<#comment>#comment>Türkiye’nin Kopenhag Formula 1 yarışı için başka merceklerden yorumlar...
Le Monde her yıl sonu olduğu gibi gene "özel sayı dergisini" yayımladı. 14 sayfa Türkiye’ye ayrılmış. TV5 Kanalı’nda yayımlanacak bir röportajdan bazı fotoğraflarla başlıyor.
Sonra... Meslekte yüz akı vitrinimiz ve dünyanın en büyük fotoğraf - röportaj ajanslarından SİPA’nın kurucusu Gökşin Sipahioğlu’nun seçtiği fotoğraflarla, koyduğu başlıklarla ve resim altlarıyla Ma Turquie (BENİM TÜRKİYEM) sayfaları...
1931’de şık ve modern giyimli annesi ve anneannesinin ortasında oturan Gökşin Sipahioğlu ve beyaz küçük köpeği.
Sunuş satırlarında Sipahioğlu, "annem Çerkez kökenliydi, babam ise Arnavut... Ben bu kökenlerimle bir Türk olmaktan gururluyum" diye yazmış.
Türkiye, onun seçtiği fotoğraflar, resim altları ve kendini tanımlayan satırlarla ancak bu kadar güzel yansıtılabilirdi.
İsteği masumdur. Musul arkeolojik zenginliklere sahiptir. İngiltere, oralarda kazılar yaptırtacaktır. Çıkacak çanak, çömlek değerli kalıntılar da bulundukları topraklarda bırakılacaktı. İngiltereye götürülmeyecekti. Ankaradaki yoğun dış politika trafiğine tarihten bir ışık tutalım. İngiliz Büyükelçisi Abdülhamidden huzura kabulünü arz eder. Kırık kılıç Şu gözlemi de ilginç."İngiliz elçisine inanmış göründüm. Ama Romanyada petrol bulunduğunu duymuştum. O yüzden Sadrazam Halil Rafet Paşayı bu kazıları belli etmeden takibe aldırtmakla görevlendirdim.Kazılar sürüyordu ama daha çok kuyular açılıyordu.Bir gün İngiliz büyükelçi heyecanla huzura girerek, Musul çevresindeki kazılarda bulunduğunu söylediği bir kırık som altın kılıç getirdi."Öykünün devamı ilginçtir.Abdülhamid, güya kazılarda bulunmuş bu "kırık kılıcı" çarşı esnafından uzman kişilere gösterir."Kılıcın eski değil, eskitilmiş olduğunu" söylerler.Abdülhamid, "İngilizlerin aradıklarının arkeolojik çanak, çömlek değil, petrol olduğunu anladım. Musul ve Bağdatta açtıkları kuyulara el koydum" diye yazar. Abdülhamid izni verir. Çünkü İngilizlerle iyi ilişkiler kurmak istemektedir. Almanların köstebekliği Kayzer Wilhelmle siyasal
<#comment>#comment>Ankara’daki yoğun dış politika trafiğine tarihten bir ışık tutalım. İngiliz Büyükelçisi Abdülhamid’den huzura kabulünü arz eder.
İsteği masumdur.
Musul arkeolojik zenginliklere sahiptir.
İngiltere, oralarda kazılar yaptırtacaktır. Çıkacak çanak, çömlek değerli kalıntılar da bulundukları topraklarda bırakılacaktı. İngiltere’ye götürülmeyecekti.
Abdülhamid izni verir. Çünkü İngilizlerle iyi ilişkiler kurmak istemektedir.
Erdoğan, 6 Aralık 1997de Siirtte bir şiir söyledi, hayatı kaydı. Hapis yattı. Seçilme hakkını yitirdi. Lideri olduğu partiyi iktidara taşıdı ama seçime giremedi, başbakan olamadı. Şimdi ise Siirt coğrafyası, onun yaşamını bir kez daha değiştirmek üzere ufukta. Siirt, Erdoğana hayat öpücüğü verecek. Gerçekten YSK, Siirtte yapılan seçimleri dün iptal etti. 60 gün içinde Siirtte ara seçim yapılmasını öngören Anayasa ve yasa değişiklikleri için düğmeye basıldı. Erdoğan Siirtten milletvekili seçilecek ve başbakan olacak.Siirt, Erdoğanın yaşamında kaderin keder ve sevinç kesişme noktası. Tayyip Erdoğanın yüzünü Siirt önce güldürmüştü. Çünkü, eşi Siirtlidir. Sonra, çok üzdü. Demirel ve iki 12 Eylül Birinde 12 Eylül 1980 tarihli gazetelerin manşet kupürleri yer alır. Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğu, Başbakan Demirelin görevinden alındığı o manşetlerde yer almaktadır. İkinci çerçevede ise referandumla, Demirelin seçilme hakkını yeniden kazandığını belgeleyen 12 Eylül 1987 tarihli Resmi Gazete kupürü...Evet, iki kez sürgün, siyaset yasağı ve konuşmalarına sansürle geçen 7 yılın iki ucundaki 12 Eylül... Birincisi, karanlık tünele sokmuştu. İkincisi, çıkarmış ve devletin zirvesine
<#comment>#comment>Tayyip Erdoğan’ın yüzünü Siirt önce güldürmüştü. Çünkü, eşi Siirtlidir. Sonra, çok üzdü.
Erdoğan, 6 Aralık 1997’de Siirt’te bir şiir söyledi, hayatı kaydı. Hapis yattı. Seçilme hakkını yitirdi. Lideri olduğu partiyi iktidara taşıdı ama seçime giremedi, başbakan olamadı. Şimdi ise Siirt coğrafyası, onun yaşamını bir kez daha değiştirmek üzere ufukta. Siirt, Erdoğan’a hayat öpücüğü verecek. Gerçekten YSK, Siirt’te yapılan seçimleri dün iptal etti. 60 gün içinde Siirt’te ara seçim yapılmasını öngören Anayasa ve yasa değişiklikleri için düğmeye basıldı. Erdoğan Siirt’ten milletvekili seçilecek ve başbakan olacak.
Siirt, Erdoğan’ın yaşamında kaderin keder ve sevinç kesişme noktası.
Demirel’in Güniz Sokak’taki evinin çalışma salonu girişinde duvara yan yana iki çerçeve asılıdır.
Birinde 12 Eylül 1980 tarihli gazetelerin manşet kupürleri yer alır. Silahlı Kuvvetler’in yönetime el koyduğu, Başbakan Demirel’in görevinden alındığı o manşetlerde yer almaktadır. İkinci çerçevede ise referandumla, Demirel’in seçilme hakkını yeniden kazandığını belgeleyen 12 Eylül 1987 tarihli Resmi Gazete kupürü...
Tartışma konusu "Lucescunun yerine Fatih Terim gelsin mi?" Zor soru... Lucescunun hocalığında Galatasarayın Türkiye şampiyonu olduğu ve Avrupa şampiyonluğunun eşiğinden döndüğü günlerde yıldızı pırıl pırıl...Fatih Terim ise bir simge...Özhan Canaydın yeni başkan ve yeni bir zihniyet.Birand ve Kırcanın soruya cevaplarında "gri bölgelerde" kaldıklarını anımsıyorum.Ben doğrudan "Fatih Terim gelmeli" diyerek programdaki son sözümü noktalamıştım.Ve...48 saat sonra Galatasarayın Lucescuyla anlaşmasını feshettiği ve Fatih Terimi takımın başına getirdiği açıklandı.Spor sayfalarından yansıtalım. Lucescunun gazetecilerle paylaştığı birkaç kırık cümleyle parçalandım.Şöyle diyordu:"Bana şampiyonluğumuzun sevincini yaşayacağım bir hafta tanınmadı..."Sonraki satırlarda "Lucescunun Florya Metin Oktay Tesislerindeki odasına kapandığı, bir süre ağladığı, eşyalarını toplayıp çıkarken gözlerinin hâlâ yaşlı olduğu" anlatılıyordu.Lucescu Galatasaraydan alabileceği 1 milyon dolar tazminatı da "istemiyorum" diyerek geri çevirmişti. Beşiktaşın güzel futbolu ve zaferleri bana Lucescu için buruk anımı yaşatıyor. Televizyonda bir programa üç Galatasaraylı gazeteci davetliydik. Birand, Kırca ve ben...