Efkâr dağıtmak

2 Ekim 2002


<#comment>İstanbul’da Conaisseurs Bar’ın duvarına asılı 2.5m X 3m ebadında "tuval üzerine yağlıboya tablo" sanki bugün için yapılmış.
Tabloda, Kemal Derviş, önünde beyaz önlükle içki servisi yapan barmen. Tezgâhın arkasındaki akşamcılar ise Bülent Ecevit, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz... Elinde alameti farikası gibi ağızlıklı sigarasıyla Mesut Yılmaz kafayı bulmuş. Efkârlı... Arkalarında fona dikkat edilince Rahşan Ecevit görünüyor.
Baba Demirel de onlara bakarak eğleniyor.
"Beni bir kez daha Cumhurbaşkanı yapmadınız... Bakın ne hallere düştünüz" der gibi.

Gerçekten... l Ekim TBMM oylamasından sonra ortaya çıkan siyaset manzarası Seyfi Aldemir’in fırçasından çıkan bardaki tabloyu doğruluyor gibi.

Yazının Devamı

Derviş Dışişlerine!

1 Ekim 2002

Tansu Çiller, Trabzona uçarken bize (Ertuğrul Özkök, Rahmi Turan ve bana) "Kemal Dervişe ekonomiyi vermeyiz" dedi."Ekonomiyi ben yönetmek isterim" diye ekledi.Peki Derviş ne olacak?Çillerin cevabı şöyle:"Derviş iyi Dışişleri Bakanı olur."Bu konuşmaya ulaşan çizgiyi başından alalım.Pazar gecesi Baykal ile HaberTürk TV Basın Kulübü programındaydım. Bir gün sonra Trabzon gezisinde ise Çillerle... İkisinin de gözlerinde, beden dillerinde "özgüven." mesajı... Biri iktidar iddiasında. Diğeri barajı aşmış, Anavatanı gömmek üzere olduğu kanısında.AKPnin oyları yükseldikçe, AKPnin tek başına iktidarına karşı panik atak oyları da CHPye yöneliyor. İkisi birlikte tırmanıyor.Denebilir ki CHP, "AKP paranoyasıyla da büyüyor." İkisi birleşik kaplar gibi.Zaten TV programında "AKPye karşı Baykala rağmen CHP" söylemi dile getirildi. Baykalın bir itirazı olmadı. Bu söylem, "olumsuzu" işaretlese de "eksilerden artı üretmek örneği."Çünkü reklam sloganı sanki... CHPnin piyasa payını büyütüyor.Baykal da o nedenle AKP dışında her partiden, her kesimden oy istiyor. Tek başına CHP iktidarını hedefliyor. Olası bir CHP - DYP hükümeti için Tansu Çillerin Dışişleri Bakan adayı Kemal Derviş... Anlatayım: DYPde

Yazının Devamı

Derviş Dışişleri’ne!

1 Ekim 2002


<#comment>

Olası bir CHP - DYP hükümeti için Tansu Çiller’in Dışişleri Bakan adayı Kemal Derviş... Anlatayım:
Tansu Çiller, Trabzon’a uçarken bize (Ertuğrul Özkök, Rahmi Turan ve bana) "Kemal Derviş’e ekonomiyi vermeyiz" dedi.
"Ekonomiyi ben yönetmek isterim" diye ekledi.
Peki Derviş ne olacak?

Yazının Devamı

Sahtesinden sakının

29 Eylül 2002

26 Mayıs 1960 gecesiydi. Birkaç saat sonra tarihe 27 Mayıs İhtilali diye geçecek olan askeri darbe yapılacaktı. Habersizdik. Genç bir hariciyeciydim. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu beni çağırtmış. Gittim. Yarın bu açıklamayı kovboya ver dedi. Kovboy dediği ABDnin Ankara Büyükelçisiydi. Yazı bölümümü ilgilendirdiği için beni çağırtmıştı. Sonra... Kıdemli bir başka diplomata sordu: Ziyyad bu gece evde mi acaba? Öğreniverin lütfen. Ona gitmek istiyorum. Özledim... Türkiye kaynıyor.Artık askerin ayak sesleri duyulmakta.Diplomasi tarihimizin en iyi Dışişleri Bakanı olarak değerlendirilen Fatin Rüştü ise, gecenin ilerlemiş saatlerinde hâlâ çalışmakta...Ve onun ABD Büyükelçisi için söylemiyle "kovboya" yazı hazırlatıp göndertmekte.Geceyi de Galatasaray Lisesinden sevdiği, meslek büyüğümüz gerçek senyör ve dostluğunu onurla, keyifle yaşadığım merhum Ziyyad Ebbüziya ile geçiriyor.İki tutkusuna ayrılmış bir "son" gece; Türkiye ve gerçek dost.Onun ABD Büyükelçisinden "kovboy diye söz edişi," 500 yıllık Osmanlı İmparatorluğu ve emperyalizme karşı ilk galibiyeti tarihe yazan Atatürkün üstün genlerinin, "tercüme - i hali" gibi. İhtilalle devrilecek ve belki ölüme gidecek... O son gece

Yazının Devamı

Sahtesinden sakının

29 Eylül 2002


<#comment>İhtilalle devrilecek ve belki ölüme gidecek... O son gece yaşamanın en büyük aşkıyla mı geçmeli? Diplomasinin en saygın isimlerinden Vahit Halefeğlu anlatıyor:
‘26 Mayıs 1960 gecesiydi. Birkaç saat sonra tarihe 27 Mayıs İhtilali diye geçecek olan askeri darbe yapılacaktı. Habersizdik. Genç bir hariciyeciydim. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu beni çağırtmış. Gittim. ‘Yarın bu açıklamayı kovboya ver’ dedi. ‘Kovboy’ dediği ABD’nin Ankara Büyükelçisiydi. Yazı bölümümü ilgilendirdiği için beni çağırtmıştı. Sonra... Kıdemli bir başka diplomata sordu: Ziyyad bu gece evde mi acaba? Öğreniverin lütfen. Ona gitmek istiyorum. Özledim...’
Türkiye kaynıyor.
Artık askerin ayak sesleri duyulmakta.
Diplomasi tarihimizin en iyi Dışişleri Bakanı olarak değerlendirilen Fatin Rüştü ise, gecenin ilerlemiş saatlerinde hâlâ çalışmakta...
Ve onun ABD Büyükelçisi için söylemiyle "kovboya" yazı hazırlatıp göndertmekte.

Yazının Devamı

Gönül tercihi

28 Eylül 2002

Öncelikli nedeni..."Başörtü - türban sorunu."Erdoğanın halefi gözüyle bakılan Abdullah Gülün eşinin de başı örtülü.Seçim kampanyası boyunca oyları etkilemesi için Erdoğanın yanı başında ikinci adam olarak - kişisel kaliteleri olan - Gül görülecek. Muhafazakâr kesimlere onun başbakan olacağı görüntüsü verilecek.Ama 4 Kasım sabahından sonra öne çıkarılması beklenen isim Vecdi Gönül. Onun eşinin başı açık.Sayıştay başkanlığından geldiği için sistemin adamı.Yıllarca devletin muhasebesi ona emanet edilmiş.Ilımlı.Yadırganmaz.Başörtüsü ölçütünün yanı sıra bunlar da Gönül tercihinin diğer nedenleri. Ankaradan dinlediklerim ve izlenimler... Seçimler olursa... AKPnin başbakan adayı - büyük olasılıkla - Sayıştay eski başkanı Vecdi Gönül. Çankaya kabulleri Ankarada şöyle bir gözlem dinledim."Çankayada resepsiyon... Erdoğanın eşi erkekleri atlayarak sadece hanımların elini sıkıyor."Sanal ya da değil... Fakat olası.Aynı sahne 3 Kasım sonrasının başbakan eşiyle bütün resmi kabullerde yaşanamaz mı?Orduevlerinde verilen resmi kabullere başbakan eşi başörtülü girebilecek mi?Girerse... "Neden diğer başörtülüler kabul edilmiyor" diye sorulmaz mı?Başörtüsü yasağı için TSK kurumlarında serbestlik

Yazının Devamı

Gönül tercihi

28 Eylül 2002


<#comment>

Ankara’dan dinlediklerim ve izlenimler... Seçimler olursa... AKP’nin başbakan adayı - büyük olasılıkla - Sayıştay eski başkanı Vecdi Gönül.
Öncelikli nedeni...
"Başörtü - türban sorunu."
Erdoğan’ın halefi gözüyle bakılan Abdullah Gül’ün eşinin de başı örtülü.

Yazının Devamı

Dördüncü fotoğraf

27 Eylül 2002

Onunla dostluğumuzun başlarındaki yıllardan armağanıdır. Bir başka fotoğrafı daha. Geç saatlerde, gazetede yazı mekinesi başındayım. Cem, yazı yazıyorum sanıyordu fotoğrafı çekerken. Oysa gazeteden istifa mektubunu yazmaktaydım. Bir gün sonra sunacaktım. O fotoğrafın da altında İsmail Cem imzası var. Birlikte çalıştığımız son saatleri yansıtır.İkisi de duygu yüklü anılarımdır.Son günlerde bir fotoğrafla yüreğim cızz etti.Gazetenin birinci sayfasındaki fotoğratta, yaşlı bir hanım ve Cem görünüyor. Resim altında ise bu Bilge Hanımın Ceme "Evladım sen bir beyefendisin. Bulaşma bu işlere. Dışişlerine dön" dediği yazılıydı.Görmüş geçirmiş bu hanımefendi ne de güzel özetlemişti durumu. Nasıl "doğru" çözümü göstermişti.Sanki... Kalbimi ve beynimi seslendirmişti. Bir süredir içimden geçen ama dilim varıp söyleyemediğim, kalemim (bilgisayar tuşlarım) varıp yazamadığım mesajı vermişti.Bir de "yanılıyor olmak" kuşkusu. "Moralini bozmamak" özeni... Odamda sisler arasında boğaz fotoğrafı. Sanki rakı kadehi mercek gibi kullanılmış. Bakarken şehir hatları vapurunun düdüğünü duyar gibi olursunuz. Fotoğrafta İsmail Cemin satırları ve imzası vardır. Kupon isimler Ecevitin sağlık durumu nedeniyle

Yazının Devamı