Dördüncü fotoğraf

27 Eylül 2002


<#comment>Odamda sisler arasında boğaz fotoğrafı. Sanki rakı kadehi mercek gibi kullanılmış. Bakarken şehir hatları vapurunun düdüğünü duyar gibi olursunuz. Fotoğrafta İsmail Cem’in satırları ve imzası vardır.
Onunla dostluğumuzun başlarındaki yıllardan armağanıdır. Bir başka fotoğrafı daha. Geç saatlerde, gazetede yazı mekinesi başındayım. Cem, yazı yazıyorum sanıyordu fotoğrafı çekerken. Oysa gazeteden istifa mektubunu yazmaktaydım. Bir gün sonra sunacaktım. O fotoğrafın da altında İsmail Cem imzası var. Birlikte çalıştığımız son saatleri yansıtır.
İkisi de duygu yüklü anılarımdır.
Son günlerde bir fotoğrafla yüreğim cızz etti.
Gazetenin birinci sayfasındaki fotoğratta, yaşlı bir hanım ve Cem görünüyor. Resim altında ise bu Bilge Hanım’ın Cem’e "Evladım sen bir beyefendisin. Bulaşma bu işlere. Dışişleri’ne dön" dediği yazılıydı.
Görmüş geçirmiş bu hanımefendi ne de güzel özetlemişti durumu. Nasıl "doğru" çözümü göstermişti.

Yazının Devamı

400 ve 4 dönemeci

26 Eylül 2002


<#comment>Abdullah Gül "AKP oyları yüzde 30’un üzerinde görünüyor. Tek başına iktidar olabilirsiniz.
Sizin yaptırttığınız araştırmalar da öyle mi?" sorusuna abartılı cevap vermiyor. "Aşağı yukarı o dediğiniz oranlardayız" diyor.
"Oy patlamasıyla gümbür gümbür geliyoruz" gibi iddialarla esip gürlemiyor.
Amaç... 3 Kasım’a kazasız ulaşmak.
4 Kasım sandık sonuçlarıyla oluşacak kökünden farklı iktidara şimdiden ön tepkiler kabartmamak.
Daha iki ay önce aynı Gül, "yüzde 37, yüzde 40 oy alabiliriz. Kamuoyu araştırmaları kırsalı yeterince yansıtmıyor" diye çıtayı hayli yükseklerde tutmaktaydı.

Yazının Devamı

400 ve 4 dönemeci

25 Eylül 2002

Bu katı ve açık gerçek içinde "rol çalarak" oynanan oyunlar akılları karıştırmasın. Kaskatı gerçek şu: "3 Kasımda 400 milletvekili seçilemeyecek. 4 parti hem baraj altında kalacak, hem de tarihe gömülecek. Örneğin DSPnin sol parseli CHPde, SPnin İslami demokrasi genleri AKPde sürer. YTP zaten çok yeni. Baraj altında prematüre olur. ANAP da DYP ile devam eder. O halde bu seçimlerin ertelenmesi olasılığı ağır basıyor ve ciddi bir olasılıktır. 400 milletvekili ve 4 siyasi parti hayatta kalmak savaşımındalar." Vur ama önce dinle Objektif gazeteciliğin bir koşulu da taraflara eşit söz hakkı değil mi?Soru: "Bu sadece bir küskünler hareketi mi?"Cevap: Hayır... Küskünler de olabilir ama 124 imzadan sadece 6sı seçilemeyecek yerlerde. Diğerlerimiz 1. ya da 2. sıralardayız.Gaffar Yakın, birinci sıradan olduğu halde sırf - küskün - yakıştırmalarına karşı adaylığını koymayacağını açıkladı. Ayrıca çoğu arkadaşımız seçilmemeleri halinde, kendi mesleklerinde çok daha kazançlı yaşam olanaklarına sahipler. (Erteleme hareketinin başını çekenlerden Ali Gören gastroenteroloji profesörü olduğunu, muayenehanesini açarsa çok daha fazla geliri olacağını söyledi. Askere ilkokul diplomasıyla gitmiş. Tüm

Yazının Devamı

400 ve 4 dönemeci

25 Eylül 2002


<#comment>Kaskatı gerçek şu: "3 Kasım’da 400 milletvekili seçilemeyecek. 4 parti hem baraj altında kalacak, hem de tarihe gömülecek. Örneğin DSP’nin sol parseli CHP’de, SP’nin İslami demokrasi genleri AKP’de sürer. YTP zaten çok yeni. Baraj altında prematüre olur. ANAP da DYP ile devam eder. O halde bu seçimlerin ertelenmesi olasılığı ağır basıyor ve ciddi bir olasılıktır. 400 milletvekili ve 4 siyasi parti hayatta kalmak savaşımındalar."
Bu katı ve açık gerçek içinde "rol çalarak" oynanan oyunlar akılları karıştırmasın.

Bu satırların yazarı dahil, vurmaya ara verip, hareketten sesleri dinleyelim.
Objektif gazeteciliğin bir koşulu da taraflara eşit söz hakkı değil mi?
Soru: "Bu sadece bir küskünler hareketi mi?"

Yazının Devamı

Oyların yüzde 51i

24 Eylül 2002

Boşuna kullanılmış olmamalı. Yarısından bir puan fazlasıyla bile olsa milletvekili çıkarmalı."Yoksa?"Meşruiyet tartışması olur.Demokrasiye ve seçimlerin demokratik çözüm olduğuna kuşku duyulur." 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin bir uyarısı var; "3 Kasımda sandıklara atılan oyların yarısından fazlası TBMMye yansımalı. Yani "oyların yarısından fazlası çöpe gitmemeli. Anayasa ve mühendis cetveli İhtilallerden sonra gömleğinin göğüs cebinde küçücük Anayasa kitapçığını bulundurmaya başladı.Siyaset yolunun kenar taşları o cetvel ve Anayasası idi.Demirelin 3 Kasımda seçimler için uyarısı o yolda edinilmiş değerli deneyimlerden süzülmüştür.Evet, 3 Kasımda seçim ama, demokratik çözüme ve halk iradesinin yansımasına olanak veren bir seçim.Ya TBMMye sadece AKP ve CHP girecek olursa?Oyların yarısından fazlası TBMMye yansımazsa? Demirel siyaset hayatına elindeki mühendis cetveli ve "ben hesap adamıyım" söylemiyle girmişti. Kuyuya atılan taş "Kuyuya bir akıllı mı taş attı?.. Kimse temizleyemiyor. Yoksa kuyuya bir delinin attığı taşı mı, bir sürü akıllı temizleyemiyor?"Bilinmez.Ama şu belirsizlik sürerse hepimiz kafayı üşüteceğiz.Öyle ya...Geride kalan mayıs ayından bu yana seçim

Yazının Devamı

Oyların yüzde 51’i

24 Eylül 2002


<#comment>9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bir uyarısı var; "3 Kasım’da sandıklara atılan oyların yarısından fazlası TBMM’ye yansımalı. Yani "oyların yarısından fazlası çöpe gitmemeli.
Boşuna kullanılmış olmamalı. Yarısından bir puan fazlasıyla bile olsa milletvekili çıkarmalı."
Yoksa?
"Meşruiyet tartışması olur.
Demokrasiye ve seçimlerin demokratik çözüm olduğuna kuşku duyulur."

Yazının Devamı

Parantez

22 Eylül 2002


<#comment>Mumya Firarda filmini yapmayı düşünmüş. Tanıtımda "komik fakat gerçek" diye şöyle anlatıyor.
17. ve 18. yüzyıllarda çılgın bazı Avrupa soyluları mumyaların, seks gücünü artırdığına inanıyorlarmış. Yüzyıllar öncesinin kurnaz satıcıları "afrodiziyak" diye yutturdukları onlarca mumyayı Avrupa’ya getirmişler.
Büyük paralar karşılığı satmışlar. Mumyalar un ufak edilip, başka kimyasallarla karıştırılarak macun haline getiriliyor ve yeniyormuş.
İşte haftanın başında bir özel gösterimde izlediğimiz "Mumya Firarda" filmi ile bu garip ama gerçek öykü, Türkiye’de "türedi zenginin" serüvenine dönüşüyor.
Teoman, İlhan Şeşen, Selami Şahin, Nurgül Yeşilçay, Nurseli İdiz, Dilek Türker, Şebnem Dönmez, Tuba Ünsal ve Mısırlı oyuncular.
Uçuk, cesur, keyifli...

Yazının Devamı

Elmalar ve armutlar

21 Eylül 2002

Bu durumu ne kadar sağduyulu ve olgun taşıyacağını göreceğiz. Onun "değiştim" demesi ve iyi niyetlilerin "canım adam değiştiğini söylüyor, neden inanılmasın" söylemleri yeterli değil.Önyargılı olmasak da, denenmeli.Dün açıklanan YSK kararı ile Erbakan, artık parlamenter ve başbakan olarak - bir süre - denenemeyecek.Fakat...Erdoğan daha da duyarlı bir sınav sürecine girmekte.Kişisel durumunu ülke sorununa dönüştürmekten kaçınmak... Türkiyeyi germemek... Sabır ve olgunlukla kendisine duyulan kuşkuları zaman içinde ortadan kaldırmak...İlerisi için güven duygularını ilmik ilmik dokumak.Devletle kavga etmemek...Kendisi için, AKPyi devletle kavgalı hale getirmemek.Aktif siyaset yapmak ve seçilmek yasaklısı olarak 7 yıl politikadan dışlanarak yaşamış bulunan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel şöyle diyor:"Germemeli. Araseçim yaptırıp seçilmek falan da olmaz. Sabredecek."Demirelin evinde göz hapsinde geçen, adının gazetelerde görünmesi bile yasak olan yıllardan sonra, cumhurbaşkanlığına uzanan siyaset çizgisini Erdoğan iyi incelemeli. Yüksek Seçim Kurulunun kırmızı ışığı "Recep Tayyip değişti mi?" sorusunu gündemden çıkartmaz. Daha da önemli hale getirmiştir. Referandum Erdoğan "Yasal

Yazının Devamı