<#comment>#comment>Baykal’ın ve R. T. Erdoğan’ın işadamlarıyla görüşmeleri gündemde.
Önce birincisi...
Sosyal demokratların işadamlarıyla...
Birlikte olmaktan kaçınmak gibi bir garip "sol bağnazlıkları" vardı.
Örneğin Ecevit’in yıldızının parladığı 1974 seçimlerinde, Tarabya’da TÜSİAD Genel Kurulu toplanmıştı.
Onur konuğu Bülent Ecevit’ti... Ecevit "geleceğim" sözünü verdiği halde saatlerce beklettikten sonra gelmemişti.
İlk kez "vekâleten başbakan..."Gerçekten olası bir AKP iktidarında Recep Tayyip Erdoğan asil... Onun göstereceği vekili ise başbakan. Yani, iktidarın iplerini elinde tutacak olan asil yasaklı, ama onu temsil eden vekili yasaksız.Gerçek kişiler böyle, ya parti?AKP seçimle tek başına iktidar veya hükümetin büyük ortağı olabilir.Yani parti yasaksız, seçimle iktidar, ama o partinin başkanı ise seçilme yasaklı.Garip bir demokrasi.Ama sorun sadece demokrasi mi?Dahası, bu manzarada Türkiyenin fenersiz yakalanmakta.Türkiye, büyük olasılıkla vekaleten başbakan dönemine dört yanında kıvılcımlar uçuşurken giriyor.Şöyle ki... Türkiye siyaset tarihinde bir "ilk"e daha imza atacak. Evet... Dört yangın 2- Kıbrısın Kopenhag Zirvesinde 2003ten itibaren geçerli olmak üzere ABye tam üyeliğinin açıklanması.3- ABDnin aralık ayının ikinci yarısında Saddamı devirmek üzere büyük olasılıkla Irakı vurması.4- ABDnin Iraka saldırısıyla oluşacak toz dumanlı ortamı fırsat bilerek Kuzey Irakta zaten bütün unsurları tamamlanmış, sadece adı konulmamış olan Kuzey Irak Kürt devletinin bir oldu bittiyle açıklanma olasılığı.Bunlara Iraka silahlı müdahale nedeniyle petrol fiyatlarının artışından başlayarak Türkiyenin
<#comment>#comment>Türkiye siyaset tarihinde bir "ilk"e daha imza atacak. Evet...
İlk kez "vekâleten başbakan..."
Gerçekten olası bir AKP iktidarında Recep Tayyip Erdoğan asil...
Onun göstereceği vekili ise başbakan. Yani, iktidarın iplerini elinde tutacak olan asil yasaklı, ama onu temsil eden vekili yasaksız.
Gerçek kişiler böyle, ya parti?
AKP seçimle tek başına iktidar veya hükümetin büyük ortağı olabilir.
"İ"lerin noktaları unutulmamalı... Aksi halde "I" olur, değişir. Bu sözün bir diğer mesajı da ayrıntı görünse bile, bir noktanın bile gerçeği ortaya koyabileceğidir. Baykal ile Cem arasında soğuk rüzgarlara neden olan bir ayrıntıyı "noktalama tanığı" olarak yansıtıyorum.Geçen perşembe gecesi Mustafa Özkanın davetinde İsmail Cem için "YTPnin yüzde 10 barajı altında kalacağı kanısına varırsa ve seçimlerden CHP lehine çekilirse" diye başlayan görüşlerin dile getirildiği doğrudur."O taktirde Sayın Ceme özen gösterseniz, devlet için çok önemli görevler önerseniz... Seçilmiş olmayacağına göre örneğin hükümet adına ve hükümet politikalarının temsilcisi olarak olağandışı yetkili büyükelçilik ambassador at large diye adlandırılan büyükelçi" gibi söylemlerin - hemen hemen - geçtiği de doğrudur.Bunları Deniz Baykal dinlemiş ve şöyle demiştir: "İsmail Cemin kendi kararına saygılıyız... Ancak, böyle bir tavrı olursa ona yakışacak en güzel önerileri içtenlikle ve memnuniyetle yaparız. Birlikte olmaktan zevk alırız."O kadar.Yani...Kamuoyunda "Deniz Baykalın Cem gelsin onu biz uçan büyükelçi (flying ambassador) veya ambassador at large ya da ordinaryüs büyükelçi yaparız diye çağrıda bulunduğu,
<#comment>#comment>Şöyle bir söz vardır:
"İ"’lerin noktaları unutulmamalı... Aksi halde "I" olur, değişir. Bu sözün bir diğer mesajı da ayrıntı görünse bile, bir noktanın bile gerçeği ortaya koyabileceğidir.
Baykal ile Cem arasında soğuk rüzgarlara neden olan bir ayrıntıyı "noktalama tanığı" olarak yansıtıyorum.
Geçen perşembe gecesi Mustafa Özkan’ın davetinde İsmail Cem için "YTP’nin yüzde 10 barajı altında kalacağı kanısına varırsa ve seçimlerden CHP lehine çekilirse" diye başlayan görüşlerin dile getirildiği doğrudur.
"O taktirde Sayın Cem’e özen gösterseniz, devlet için çok önemli görevler önerseniz... Seçilmiş olmayacağına göre örneğin hükümet adına ve hükümet politikalarının temsilcisi olarak olağandışı yetkili büyükelçilik ‘ambassador at large’ diye adlandırılan büyükelçi" gibi söylemlerin - hemen hemen - geçtiği de doğrudur.
Bunları Deniz Baykal dinlemiş ve şöyle demiştir: "İsmail Cem’in kendi kararına saygılıyız... Ancak, böyle bir tavrı olursa ona yakışacak en güzel önerileri içtenlikle ve memnuniyetle yaparız. Birlikte olmaktan zevk alırız."
Eğer ölçüt meydanlarsa gerçekten Anavatan yüzde 10 çıtasını aşar. Geçen hafta Trabzonda DYP seçim mitingindeydim. O meydan da anketlere "inat" gibiydi.Ancak... Siyasetin gerçeklerini deneyim merceğinden görmeye çalışalım.Sadece meydanlar siyasetin "tercüme - i hali" değildir. 1950 seçimleri öncesi dönemin valisinin, seçim meydanını göstererek İsmet İnönüye "İşte Paşam İstanbul" söylemi yarım yüzyıldır kara mizah olarak kullanılır. Çünkü İsmet İnönünün CHPsi en büyük yenilgisini o seçimde almıştı.Buna karşılık seçimlere nispeten uzun süre varken yapılan anketler de "gösterge" olamaz.Tepkiyle oluşan eğilimler, yerini akılcı arayışlara bırakıyor.Meydanlarla anketler arasında ince bileşke sezilmeli. Anketler mi doğru söylüyor... Yoksa meydanlar mı? Dün Antalyanın Mevlânâ Meydanını bir insan seli basmıştı. Mesut Yılmaz konuşmasına "asıl anket bu meydan" diye başladı. Antalya gerçeği Anavatan listesinde birinci isim Ahmet Denizolgun, sayıları 2 buçuk milyonu bulduğu sanılan Süleymancıların zirve ismi.Bunun Akdeniz yöresindeki 1 buçuk milyonluk kesiminin oylarını Ahmet Denizolgun nedeniyle Anavatana vermesi beklenmekte.Bu sayı sandığa yanısırsa Anavatanın yüzde 10luk barajı aşma
<#comment>#comment>
Anketler mi doğru söylüyor... Yoksa meydanlar mı? Dün Antalya’nın Mevlânâ Meydanı’nı bir insan seli basmıştı. Mesut Yılmaz konuşmasına "asıl anket bu meydan" diye başladı.
Eğer ölçüt meydanlarsa gerçekten Anavatan yüzde 10 çıtasını aşar. Geçen hafta Trabzon’da DYP seçim mitingindeydim. O meydan da anketlere "inat" gibiydi.
Ancak... Siyasetin gerçeklerini deneyim merceğinden görmeye çalışalım.
Kendi, sevgilisi ve köpekleri...Hadi ilk ikisi belki ölümden de beter bir yazgıyı paylaşacaklardı. Birlikte intiharı yeğlediler.Peki o masumları niye ölüme sürüklediler.Hasta bir ruhun vatan sevgisi işgale, ulus sevgisi esarete, kadın sevgisi intihara, köpek sevgisi onları ölüme sürüklemeye varıyor.Bir başka ruh hastası daha...Fransa Kralı 9. Charles, çok sevdiği köpeği öldükten sonra onun derisini yüzdürüp kendine eldiven yaptırmıştı. Böylece birlikte yaşamlarının süreceğine inanıyordu. Hitler bile köpek tutkunuydu. Ne yazık ki... Blondi adlı köpeğini ve onun yavrularını beraberinde ölüme sürekleyecek kadar... Pazara değil mezara kadar Fakat ikisinin de ömürleri, insan ömrüne göre çok kısa.İstisnai durumlar dışında, en uzun süren aşkla, köpeklerin ortalama ölüm yaşları, hemen hemen aynı.Ve insanoğlu en güzel dönemlerinde bile "her ikisinin de bitişini yaşağını" içi sızlayarak düşünür.Hayvanlar Günü bağlamında köpek sevgisi yazısını keyifle okuduğum "KÖPEK OLMANIN GÜÇLÜĞÜ" (*) kitabından satırlarla sürdüreyim."Aşk"a devam... Seven erkek ve kadının mezar taşlarının birleştiği noktaya bir köpek başı heykeli "sadakat" simgesi.Ama ya sadakat çatallaşırsa!Örneğin... Pirandelloda,