Çarşamba sabahı erken saatlerde Diyarbakır Gençlik ve Kültürevi' ndeydim. Diyarbakır' ın tarihi eser "bey" konaklarından biri.Harem ve selamlık ayrı girişleri... Yüksek duvarların çevrelediği geniş avlu.Kışın sıcak, yazın serin tutan Diyarbakır taşından g"rkemli bir bina.Konuğu olduğum GAP Sosyal Projeler Koordinat"rü bu Aygül Fazlıoğlu evin sorumlusu Didem Yılmaz' la tanıştırıyor.Bu girişimin Diyarbakır'a 5 bin gençle pozitif enerji pompaladığının kanıtlarını dinliyorum. Didem, çağdaş estetiği yansıtan, sarışın, açık renk g"zlü bir genç kız. Kendini hizmete adamış. GAP İdaresi "ncülüğünde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Habitat, Yerel Gündem 2001 ile ortak projeler yürütülüyor. Gençlerin ve kadınların "teki Diyarbakır ve "teki Mardin' inden g"zlemler yansıtayım. Müziğin dili ™rneğin bulunduklurı bina...Olağanüstü Hal valisine seslenen bir şiir yazmış, sonra bunu şarkı haline getirip kendi çaldıkları enstrümanlarla seslendirmişler. "Gençlere hizmet üretecekleri mekan verin" mesajlı bir şarkı.Vali duygulanmış. O g"rkemli binayı verdirtmiş.İçeride, Diyarbakır'da sayıları pek çok olan "sokaktaki çocuklara" meslek edindirme eğitimi veriliyor. ™rneğin reklam
<#comment>#comment>Gençlerin ve kadınların öteki Diyarbakır ve öteki Mardin'inden gözlemler yansıtayım.
Çarşamba sabahı erken saatlerde Diyarbakır Gençlik ve Kültürevi'ndeydim.
Diyarbakır'ın tarihi eser "bey" konaklarından biri.
Harem ve selamlık ayrı girişleri... Yüksek duvarların çevrelediği geniş avlu.
Kışın sıcak, yazın serin tutan Diyarbakır taşından görkemli bir bina.
"Trol" bir balıkçılık deyimi. Uçlarında ağırlıklar bulunan futbol sahası gibi geniş huni şeklinde ağın dipten çekilmesidir. Suyun dibinde canlı ne varsa taranır, kepçelenir, ağa alınır ve çekilir.Yasaktır.Yumurtaları, larvaları, tutulmaması gereken yavru balıkları, suyun dibindeki hayatı da yok eder.Doğa dengesini bozar.Ekolojik katliamıdır. İsrail "bombalı intihar saldırılarında" yeterince istihbarata sahip değil.Bu nedenle olası saldırıları "nlemek ya da en aza indirmek için Filistin yerleşim alanlarına trol ağı atıyor.14 yaş yukarısında olan tüm erkekleri topluyor.Sorguluyor.Herhalde, onlar arasında işbirlikçiler de buluyor.Ter"rün neslini kurutmayı amaçlıyor.Bunun bir süre daha devam edeceği sezilmekte.ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell "işgal birkaç hafta sürer" diyerek o işareti vermişti.Ama, ABD Başkanı Bush "artık uzatmayın" mesajını vermek zorunda kaldı. İsrail, Filistin' de "trolcülük" yapıyor. Ya barış ekolojisi? Bilemiyoruz.Ama, herhalde, intihar g"nüllüleri, bu kan kültürü sürdükçe hep olacak.Ne yazık!šstelik...Filistinlilere trol ağı, barışın ekolojik dengesini bozmakta.100 binlerce 14 yaş üzerindeki erkeğin evlerinden alınıp g"türülmesi ve sorgulanması, en
<#comment>#comment>İsrail, Filistin'de "trolcülük" yapıyor.
"Trol" bir balıkçılık deyimi. Uçlarında ağırlıklar bulunan futbol sahası gibi geniş huni şeklinde ağın dipten çekilmesidir. Suyun dibinde canlı ne varsa taranır, kepçelenir, ağa alınır ve çekilir.
Yasaktır.
Yumurtaları, larvaları, tutulmaması gereken yavru balıkları, suyun dibindeki hayatı da yok eder.
Doğa dengesini bozar.
Ekolojik katliamıdır.
"Şu yoklukta, bir de çocuk gelecek... Bir boğaz daha. Neyle bakacağız" hallerinde.Kadın: "Sevgilim...Bebeğimizin adını ne koyacağız?" Erkeğin patlayan sesi: "Bok... Bokkk koy." Ve alkış... Çetin Altan' la ilk iletişimimdi.Çocukluktan delikanlılığa geçiş çağı gecelerinden birinde. Devlet Tiyatroları Ankara Küçük Sahnesi'nde onun oyununu izlemekteydik. Çetin Altan' la hep sıradışı s"ylemleriyle, yazılarıyla, tavırlarıyla çakışırdı.27 Mayıs "ncesi k"şesi bembayaz çıkmıştı. Altta bir satır: "Bugün canım yazmak istemiyor." O tek satır devrim manifestosu olmuştu.40 yılı aşkın süredir, "devamsızlık" yapmamamış okuruyum. Genç kadının karnı burnunda. Elinde şişler, doğacak bebeğe patik "rmekte. Genç erkek ise burnundan soluyor. Salonu bir aşağı bir yukarı arşınlıyor. Linç Çetin Altan TİP' ten bağımsız İstanbul milletvekili seçilmişti.Kürsüye her çıkışı bir hadiseydi. Meclis'e renk taşımıştı. Kara mizah harikaları yapıyordu.™rneğin...Sık sık müdahale eden başkana "S"zümü kesmeyin. Konuşmamı b"lüyorsunuz" demiş, "Ben Meclis başkanıyım. Oturduğum yerin icabını yapıyorum" cevabını almıştı. Çetin Altan' ın bunun üzerine şu s"zü tokat gibiydi: "Siz orada bir marangoz hatası nedeniyle
<#comment>#comment>Genç kadının karnı burnunda. Elinde şişler, doğacak bebeğe patik örmekte. Genç erkek ise burnundan soluyor. Salonu bir aşağı bir yukarı arşınlıyor.
"Şu yoklukta, bir de çocuk gelecek... Bir boğaz daha. Neyle bakacağız" hallerinde.
Kadın:
"Sevgilim...Bebeğimizin adını ne koyacağız?"Erkeğin patlayan sesi:
"Bok... Bokkk koy."Ve alkış...
Çetin Altan'la ilk iletişimimdi.
Adı MİSAFİR... Oynayanları birer "zorunlu misafir" olan mahkumlardı...Oyun bittiğinde bir alkış seli koptu.Bütün salon ayaktaydı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Cezaevleri Genel Müdürü Ertosun, Başsavcı Çitici, Cumhuriyet Savcısı Yavuzyılmaz, Bayrampaşa Müdürü Er, Kadık"y Başvcı Vekili Çakar ve Bayrampaşa Kaymakamı ™zdal... Aralarında Meltem Cumbul, Okan Bayülgen' in bulunduğu sanatçılar... Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi... Oyuncuların ve onları alkışlayanların yanaklarından damlalar yuvarlanıyordu.Sahnedekiler için elleri kelepçeli, başları "nde... yıkık ve tükenmiş halde itelendikleri damaltında geçen aylar ve yıllardan sonra gardiyandan müdüre, savcıdan genel müdüre, bakana kadar hepsi tarafından alkışlanmak, yazgının inanılmaz güzellikte bir "U" d"nüşüydü. Maltasında insani duyguların volta attığı Tanülkü yapımı "Güzel Sanatlar Koğuşu" mu? Pazartesi gecesi Bayrampaşa Cezaevi' nde tiyatro izledim. AB diplomalılar Tebrikleri kabul ediyorlardı.Ayakları yerden kesilmiş gibiydiler...Eğitimleri neydi?İçlerinde oyunun iki y"neticisinden biri olan Amsterdam Tiyatro Akademisi Drama ve Y"neticilik B"lümü mezunu Ercan Doğan, -İşletme Fakültesi mezunu
<#comment>#comment>Maltasında insani duyguların volta attığı Tanülkü yapımı "Güzel Sanatlar Koğuşu" mu? Pazartesi gecesi Bayrampaşa Cezaevi'nde tiyatro izledim.
Adı MİSAFİR... Oynayanları birer "zorunlu misafir" olan mahkumlardı...
Oyun bittiğinde bir alkış seli koptu.
Bütün salon ayaktaydı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Cezaevleri Genel Müdürü Ertosun, Başsavcı Çitici, Cumhuriyet Savcısı Yavuzyılmaz, Bayrampaşa Müdürü Er, Kadıköy Başvcı Vekili Çakar ve Bayrampaşa Kaymakamı Özdal... Aralarında Meltem Cumbul, Okan Bayülgen'in bulunduğu sanatçılar... Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi...Oyuncuların ve onları alkışlayanların yanaklarından damlalar yuvarlanıyordu.
Sahnedekiler için elleri kelepçeli, başları önde... yıkık ve tükenmiş halde itelendikleri damaltında geçen aylar ve yıllardan sonra gardiyandan müdüre, savcıdan genel müdüre, bakana kadar hepsi tarafından alkışlanmak, yazgının inanılmaz güzellikte bir "U" dönüşüydü.