Hükümet bastırıyor: Faizler inmeli. Merkez Bankası yanıt veriyor: Bir anda inmez, kademeli düşer. Bu noktada enflasyon önem kazanıyor. Şu anki oranlara bakınca da bazı sorunlar dikkat çekiyor
Türkiye’de yükselen faizi hükümet eliyle indirme çabası var. Ancak bundan sonra enflasyon inmeden faizi indirmek çok zor. Geçmişte enflasyonun altında reel faiz ödenmedi mi? Ödendi ama, o dönemde dünyada para boldu, Türkiye’ye oluk oluk döviz giriyordu. İçeride ekonomi canlı idi. Ve de ekonomide risk diye bir şeyden söz edilmiyordu.
Şimdilerde yerli birikimci için risk primi yok. Yerli birikimcinin “Paramı finansal sistemde değerlendirirsem, bankalar, firmalar batar mı?” endişesi yok. Ama “reel getiri” bekleyişi var.
Birikimler nereye gidiyor?
Yerli yatırımcı, negatif faiz denilen, enflasyonun altındaki faizden zarar gördüğü için birikimlerini; (1) Dövize, (2) Altına, (3) Gayrimenkule bağlamaya başladı.
Faizin inmesinin kime yararı var: (1) Önce devlete. Hazine ucuz faiz ile borçlanacak. (2) Yatırımcıya ve üreticiye. İş çevreleri ucuz faiz ile kredi kullanacak.
Ama unutulmamalı: (1) Devletin borçlanmaya ihtiyacı var. (2) Ekonominin çarkının dönmesi için yatırımcının ve
Dün İstanbul’da Kiptaş’ın 76 - 96 bin TL’den satışa çıkarılan konutlarını satın almak için kuyruğa girenleri yazmıştım.
İstanbul’da insanlar ev kuyruğunda bekleşirken Adapazarı’nda daha uzun bir kuyruk vardı. Traktör fabrikasına girmek için başvuru yapmak isteyenlerin oluşturdukları kuyrukdakilerin sayısı 10 bini aşınca ortalık karıştı. Başvuru işlemleri durduruldu. (Milliyet Ekonomi 4 Nisan 2014, Sayfa 11)
Türk Traktör’ün “Büyük Ölçekli Yatırım” olarak teşvik edilen 90 milyon TL’lik Sakarya yatırımına devlet, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, kurumlar vergisi indirimi ve 3 yıl sürecek sigorta primi işveren hissesi desteği veriyor.
Yakında üretime geçecek tesiste, Ankara’daki ana tesise bağlı olarak traktör ve iş makineleri montajı yapılacak. Türk Traktör’ün 35 bin olan kapasitesi Adapazarı’nın montaj hattının desteği ile 50 bine yükselecek.
Uçağa niyet, traktöre kısmet
Ankara’da Gazi’de Atatürk tarafından kurulan uçak üretim ve bakım fabrikası 1955 yılında kapatıldı. Bu fabrikada, Amerikan yardımı ile Minneapolis - Moline firmasının traktörlerinin montajına başlandı. Minneapolis Moline’nin Türk ortakları MKE, TZDK, Ziraat Bankası, Tariş ve Çukobirlik idi.
Kiptaş’ın İstanbul Hadımköy’de inşa ettiği 82 - 84 metrekarelik 2 odalı konutlarından satın almak isteyenler 1.000 TL ödeyerek müracaat formu doldurdular. 5 Nisan’dan önce Kiptaş’a formları teslim ettiler. Form dolduranlar arasında 16 Nisan’da kura çekilecek. Şanslı olanlar peşin para veya kredi ile konutlarına kavuşacak.
Tamamlanan 3. kısım Hadımköy projesinde 1.472 konut var. Kuraya girmek için sıraya girenlerin sayıları 25 bine yaklaşmış. 2 ve 3 Nisan günleri müracaat formu vermek için Kiptaş Genel Müdürlüğü önünde sıraya girenlerin kuyruğunu görünce gözlerime inanamadım. Kuyruk 300 - 400 metreden kısa değildi.
Hadımköy’deki bu konutlar ne tür konutlar? Kimdir bu Kiptaş? Halkımız neden kuyruğa giriyor?
Merak ettim. Sordum soruşturdum... Öğrendiğime göre, Kiptaş, 1987 yılında yabancı sermaye ortaklığı ile imar planı ve mimari projeler yapmak amacıyla kurulmuş bir şirket. 1994 yerel seçimleri sonra, ismi İstanbul Konut İmar Plan Sanayi ve Ticaret AŞ olarak değiştirilerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi kuruluşu haline getirilmiş.
Kiptaş belediye şirketi
İstanbul’un en güzel ayları nisan ve mayıs aylarıdır. Nisan başından erguvanlar ve mor sümbüller, mor-mor, erguvan - erguvan açmaya başladı. Yaprakları yeni yeni yeşeren ağaçların yeşillikleri arasında erguvanın rengi ile salkımların moru insanı büyülüyor.
“İznik mavisi” ile simgelenir ise, Bizans’ın rengi de “erguvan veya mor”dur. Bizans imparatorları Sultanahmet’teki Büyük Saray’ın “Mor Odası”nda doğar, “erguvan” kaftan giyerlerdi.
İstanbul’da iseniz veya şu günlerde İstanbul’a yolunuz düşer ise, Boğaz’a doğru uzanınız. Boğaz’ın iki yamacındaki erguvanları ve de mor salkımları seyrediniz.
Ekmek önemli de...
Ben atmış yıldır “ekonomi ile yatıp kalkıyorum”. Atmış yılda ekonomide hiçbir şey değişmedi. Atmış yıl önce de fakirlik vardı. Üretim yetersizdi. Döviz açığımız başımızın derdi idi. İşsizlikten herkes yakınırdı. Nasıl bundan önce önemli değişim gerçekleşmedi ise kısa sürede ekonomide iyileşme bekleyenler yanılır. “Ekonomi düzelsin sonra keyfimize bakarız” bekleyişinde olanların muratlarına ermeleri mümkün görülmüyor.
Unutmayınız, hayat sadece faiz, döviz ve borsadan ibaret değil... Tabii ki ekonomik sorunlar önemli. Fakirlik başa bela... Herkesin kendine göre
Ayşe Hanım Teyzem için “enflasyon”, gıda maddeleri için yaptığı harcamalardaki artıştır.
Ekonomiyi bütün olarak değerlendirenler ise “enflasyon”u, Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki (TÜFE) değişimden izlerler.
Ülke genelinde, Türk tüketicisinin her ay tüketim harcaması yaparken hangi harcama grubu için ne ölçüde para harcadığı araştırıldı. Türkiye genelinde, ortalama olarak tüketim harcamalarında gıda ve alkolsüz içkinin payı yüzde 24, kira ve diğer konut harcamalarının payı yüzde 16, ulaştırma harcamalarının payı yüzde 15 oranında. Toplam harcamaların yüzde 7’si giyime, yüzde 7’si de ev eşyasına gidiyor.
İnsanlar, gelirlerine ve tüketim alışkanlıklarına göre, farklı ürünlere, farklı ölçüde para harcarlar. Ülke genelinde en fazla tüketim harcaması yapılan 432 madde ve de bunların toplam harcamalardaki ağırlığı belirlendi.
Her ay 27 bin işyerinden 390 bin maddenin fiyatı derleniyor. Örneğin 129 çeşit maddenin fiyatı izlenerek gıda maddeleri fiyatındaki değişim, 62 çeşit giyim eşyasının fiyatındaki değişim izlenerek giyim eşyalarındaki fiyat değişimi belirleniyor.
1) Tüketici fiyatlarındaki artış oranı (enflasyon oranı) kişilerin, ailelerin harcama kalıbına göre değişir.
Uluslararası karayollarında eşya taşımacılığı yapan 2087 firmamız ve bunların da uluslararası taşımacılık yapan 61 bin çekicileri, 16 bin kamyonları, 72 bin yarı römorkları, 4 bin kamyonetleri 400 tankerleri var.
Uluslararası taşımacılık yapan firmaların sayısı geçen yıl yüzde 6, bunların çekici sayıları yüzde 14 oranında arttı. Açık anlatım ile sektörde hızlı büyüme var.
Sektörün toplam filo yatırımı 15 milyar dolar.
Uluslararası taşımacılık yapan firmalar (aktif) 21 sınır kapısından doğrudan ve ro-ro taşımaları ile 83 ülkeye gidip geliyorlar. Geçen yıl ihracat malları taşımak için 1.2 milyon, ithalat malları taşımak için 600 bin sefer yaptılar.
2013 yılında Irak’a ihracat için yapılan sefer sayısı 600 bin dolayında. Toplam uluslararası ihracat taşımasında yüzde 48 paya sahip. İkinci sırada yüzde 8 ile Azerbaycan-Nahcıvan, yüzde 7 ile Almanya, yüzde 5 ile Gürcistan, yüzde 4.5 ile Suriye, yüzde 2.5 ile İtalya geliyor. Fransa ve Rusya’nın da payları yüzde 2 dolayında.
Yeni ve uzak ülkelere gidiliyor
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) her ay başı, başlıca gıda maddelerinin üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını belirliyor ve yayınlıyor.
Bu yazının altında TZOB belirlemelerine dayalı olarak hazırlanan ve 2013 Mart ayı ile 2014 Mart aylarında gıda maddelerinin market fiyatlarının nasıl değiştiğini gösteren bir tablo var.
Belli ürünler dışında market fiyatlarında pek büyük değişimler olmadığı görülüyor.
Devletin mart ayı Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) yarın yayınlanacak.
Şubat ayında yıllık TÜFE artışı yüzde 7.89 iken, gıda ve alkolsüz içki grubundaki yıllık artış yüzde 10.05 idi.
Halkımızı en fazla gıda maddeleri fiyatındaki değişim ilgilendirir. Halkımızın tüketim harcamasında ağırlığı gıda maddeleri harcamaları oluşturur.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) her ay başı, İstanbul İli Ücretliler Geçinme Endeksi’ni yayınlıyor. İTO’nun belirlemelerine göre İstanbul ilinde satılan gıda maddeleri fiyatları 2013 Mart ayından 2014 Mart ayına yüzde 7.18 oranında arttı. Yaş ve kuru meyve sebzelerde ise yıllık artış yüzde 11.46 oldu.
2013 yılında ekonomi yüzde 4.0 oranında büyüdü.
(1) Büyüme iyi bir şeydir. Biz her ne kadar yüzde 3-4 büyümeyi küçümsüyoruz ama, dışarıdan bakanlar için bu yüksek bir büyüme oranıdır. Çünkü dünya ülkeleri yüzde 1, yüzde 2 büyümede zorlanıyor. Biz de bundan böyle yüzde 4’ler dolayında büyümeye razı olacağız.
(2) Ne var ki biz nüfusu artan ve de başka ülkelerden geri kalmış bir ülkeyiz. Yüzde 4 büyüme:
(a) Nüfus artışı nedeniyle kişi başı milli gelir artışına çok az katkı yapıyor. Sabit fiyatla yüzde 4.0 büyüdük. Sabit fiyatla kişi başı milli gelir artışı yüzde 2.8 oldu.
(b) Bizden önce yola çıkan, yol alan ülkelerde kişi başı milli gelir dolar olarak 30-40 bin dolarlarda dolanıyor. Biz ise son 6 yıldır 10 bin dolar tuzağından kurtulamıyoruz.
(3) Bizdeki büyüme, üretimden çok tüketime ve ithalata dayanır hale geldi.
(a) Ürettiği-mizden, üretimden sağladığımız gelirden fazlasını tüketiyoruz.