Onlarda büyüme yok, biz nasıl büyüyoruz?

12 Eylül 2013

Ayşe Hanım Teyzem “Çok sevindim. Başkaları büyüyemezken biz yüzde 4.4 oranında büyümüşüz. Ama anlayamıyorum. Biz büyürken o anlı şanlı dev ülkeler neden büyüyemiyor? Onların ekonomileri mi çöktü yoksa yöneticileri mi beceriksiz?” diyerek, beni sorguya çekti.
Ben de bildiğim kadarıyla onun merakını gidermeye çalıştım. Dedim ki, “Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla diye adlandırılan tanım kapsamındaki milli gelir, belli bir dönemde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değeridir.
Bu tanımdaki milli gelir hesabı sadece yurtiçinde üretilen mal ve hizmetlere göre yapılır. Buna da üretim değerine göre milli gelir hesabı denilir.
Bir de harcamalara göre yapılan milli gelir hesabı vardır. Harcamalara göre milli gelir hesabına, hem yurtiçinde üretilen katma değerin geliri (Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla) ile yapılan harcamalar, hem de dış kaynakların (cari açığın-döviz açığının) katkısı ile yapılan harcamalar girer.
İşte bu nedenle Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla rakamı ile Harcamalar Yöntemi ile hesaplanan milli gelir rakamı farklı olabilir. Bu fark, ülkenin belli dönemlerdeki gelirinin ne kadar üzerinde harcama yaptığını gösterir.
Örneğin 2013 yılının ilk 6 ayında Gayrı Safi Yurtiçi

Yazının Devamı

‘Evelallah’ büyümede % 4’ü aşarız

11 Eylül 2013

2013 yılının ikinci 3 aylık döneminde ekonomi yüzde 4.4 oranında büyüdü. Yılın ilk 3 ayında büyüme yüzde 2.7 idi. Böylece büyüme 6 ayda yüzde 3.7’ye ulaştı.
Büyüme 2012’nin birinci 3 ayında 3.1, ikinci 3 ayında yüzde 2.8 olmuş, ilk 6 ayında yüzde 3.0 büyümüştük.
2013’ün ilk 3 ayında büyüme geçen yılın altında idi. İkinci 3 ayda büyüme hızı arttı. 2012 yılının ikinci 3 ayındaki büyümenin üzerine çıktık. 6 aylık büyüme de 2012’deki 6 aylık büyümenin üstünde.
Ne var ki büyüme mal üretiminden çok hizmet üretimine, üretimden çok tüketime ve ithalata dayanıyor.
Cari açığı küçültmek arayışında tüketimi frenliyorduk. İthalatın azalmasını bekliyorduk.

Gelir 100, harcama 107.6

Yazının Devamı

Sanayi gaza bastı

10 Eylül 2013

Sanayi üretiminde, ilk 7 ayda toplam üretim artışı geçen yılın altında kaldı. Temmuz ayı sanayi üretiminde hızlanma eğilimine işaret ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) her ay sanayi üretimdeki değişimi belirlemek için bilgi topluyor. Bunları yayınlıyor.
Sanayi üretimdeki değişikliklerin izlenmesi çok önemlidir. Çünkü sanayi üretimi ekonominin lokomotifidir. Sanayi üretiminin artışı istihdamın, gelir artışının ve büyümenin ne ölçüde olduğu hakkında ön gösterge özelliğini taşıyor.
TÜİK her ay gerçekleşen sanayi üretimine dayalı olarak bilgi yayınlarken, bu bilgileri ayıklamaya başladı. Aylık sanayi üretim endeksi (1) Takvim etkisinden arındırılıyor. (2) Mevsim ve takvim etkisinden arındırılıyor.

3 farklı gösterge var
Bu durumda sanayi üretimin aylık ve yıllık değişimi ile ilgili 3 farklı gösterge ortaya çıkıyor.

Yazının Devamı

Abi, kaç paraya olur?

9 Eylül 2013

Son zamanlarda her şeyi ‘para’ ile ölçüyoruz. Hayat denilince gündeme ‘çimento, demir, toplu konut, AVM’ geliyor. Gençlik mi? “Çoğu aldatılmış. Eylemci...” Ya spor? “Parayı bastırırız... Siyahı beyazı istediğimiz futbolcuyu kiralarız... Olimpiyatlara gönderecek sporcu yetiştiremiyor isek ne gam... Buluruz en iyi yabancıları, parayı bastırırız. Türk vatandaşı yapar, müsabakalara sokarız...”
İşte bu ahval ve şerait altında, her 4 yılda bir ayranımız kabarıyor. Olimpiyatları Türkiye’de yapmaya soyunuyoruz. Halkımızı ‘oldu, olacak’ diyerek bir süre heyecanlandırıyoruz. Olmuyor. Üzülüyoruz.
Olimpiyat oyunlarının Türkiye’de düzenlenmesi için yollara düşen Büyük Türk Büyükleri’nin arayışı ne? “Abi 15 milyar dolar mı, 30 milyar dolar mı?.. Ne kadar ise, parayı bastırırız... Yüzme havuzu, stadyum... Ne gerekiyor ise yaparız. Ülkede inşaat sektörü gelişir” deniliyor.
Olimpiyat ruhunu, felsefesini hatırlayan yok. Sporcu olmadan olimpiyat yapılamayacağını düşünen yok.

Ruh var, felsefe var
Bütün bunlara rağmen ben de oylama sonucuna üzüldüm. O üzüntü ile, “Bu olimpiyat denilen şey nedir, başka ülkeler olimpiyatlara ev sahipliği yaparken biz neden yapamıyoruz?” diyerek kitapları

Yazının Devamı

Sabancı Müzesi’nde Kapoor sergisi

8 Eylül 2013

Yarından sonra İstanbul’da Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) Anish Kapoor sergisi açılıyor.
2009 yılında Londra’da Royal Academy’nin saray gibi binasında Anish Kapoor’un sergisini gezerken “Bu sanatçının eserleri herhalde Türkiye’de sergilenemez. Keşke sergilenebilse de halkımız bu sanatçıyı tanıma, eserlerini görme şansına sahip olabilse” diye düşünmüştüm.
Londra’daki sergide büyük boy metal, ahşap ve plastik eserler arasında en fazla ilgimi çeken, belli aralıklarla duvara boyalı balmumu mermi fırlatan koskocaman bir top ile yere döşenmiş ray üzerinde üç salonun kapılarını zorlayarak gidip gelirken etrafa kırmızı mumlar saçan bir lokomotif idi.
Anish Kapoor (1954, Mumbai) Hindu bir baba ve ailesi Bağdat’tan göç eden Yahudi bir annenin çocuğudur. 1970’li yıllarda, eğitim için Londra’ya geldi. Hornsey Sanat Koleji ve Chelsea Sanat ve Tasarım Okulu’nda sanat eğitimi gördü.

Büyük ve ağır yapıt sanatçısı
Mermer, granit gibi taşlar, boya pigmentleri, balmumu gibi farklı malzemeler kullanarak yaptığı heykel ağırlıklı eserleriyle ünlenen sanatçı, daha sonra malzeme çeşidini artırarak büyük boyutlu yapıtlara yöneldi.

Yazının Devamı

Dolar aldı başını gidiyor

6 Eylül 2013

Durup dururken adamın ateşi yükselmeye başlamış durumda. Kimi “Bezi buzlu suya batırıp, alnına koyun. Ateşi düşer” diyor. Kimi, ”En iyisi bileklerini elma sirkesi ile ovalamaktır. Ateş şıp diye iner” diyerek akıl veriyor.
Ateşin hangi neden ile çıktığını merak eden yok. Adamın apandisiti mi patladı? Soğuk aldı da zatürre mi oldu?
Ateşin yükselmesine yol açan hastalığı teşhis ve tedavi etmeden, buzlu bez ile, elma sirkesi ile ateşi kısa süre içinde düşürmek ne işe yarar? Ateş önce indi gibi olur ama, sonra öyle yükselir ki, vücudun tekrar sağlığa kavuşturulması büyük çaba gerektirir.
İşte şimdilerde Türk ekonomisi bu durumda. Dolar fiyatı yükseliyor. Büyük Türk Büyükleri ateşin neden yükseldiğini merak etmeden (veya umursamadan) buza batırılmış bez ile ekonominin alnını veya elma sirkesi ile bileklerini ovarak ateşi düşürmek arayışında.

Denge bozuldu...
Dolar fiyatı dün bu yazının yazıldığı saatlerde 2.08 TL dolayında idi. Uzun süre umuldu ki, dolar fiyatı 2.00 TL’yi gördükten sonra bir süre dinlenecek, daha sonra da 1.95 TL’lere doğru inecek. Merkez Bankası Başkanı ise 1.92 TL fiyattan söz ediyor.

Yazının Devamı

Merkez’den yeni iyimser mesajlar

5 Eylül 2013

Merkez Bankası, bankaların ekonomistlerini zaman zaman davet ederek onlar aracılığıyla iç ve dış piyasalara mesaj veriyor.
Şimdilerde her bankanın ekonomik araştırma birimi var. Bu araştırma birimlerinde çalışan iyi eğitim gören elemanlar piyasalarda olan biteni izleyerek, banka yöneticilerine bilgi aktarıyor. Banka yöneticileri de borçlanırken, borç para verirken ekonomistlerin verdikleri bilgilere, ekonomistlerin değerlendirmelerine göre hareket ediyor.
Bu tür toplantılarla Merkez Bankası piyasayı sözlü olarak yönlendiriyor, bankalar Merkez Bankası’nın neler yaptığını, neler yapacağını öğreniyor.
Dünkü ekonomistler toplantısında Merkez Bankası tarafından katılanlara verilen mesajlar özetle şunlar

Faiz yükseltilmeyecek
- Merkez Bankası, finansal piyasalardaki çalkalanmada bankaların önlerini görebilmelerine yardımcı olmak için, bankalara kısa vadeli faizlerde açıklık-süreklilik sağlamak istiyor. Bu nedenle de açıklanan yüzde 6,75- yüzde 7,75 faiz bandı kısa vadede korunacaktır.

Yazının Devamı

Ayşe Teyzem zamdan yakınıyor, günah kimde

4 Eylül 2013

Ağustos ayında enflasyon eksi çıktı. Yıllık enflasyon yüzde 8.17 olarak açıklandı. Ama vatandaş “Böyle olur mu? Çarşı pazardaki fiyatları bilmiyor musunuz?” diyor. Gelin bu işin sırrını hep birlikte çözelim...

Ağustos ayında enflasyonun artmadığı yüzde 0.10 oranında gerilediği, temmuzda yüzde 8.88 olan yıllık enflasyonun yüzde 8.17’ye düştüğü açıklandı.
Ayşe Hanım Teyzem başta olmak üzere çarşı pazar gezenlerin çoğu itiraz edecekler... “Olur mu? Böyle olur mu? Biz çarşıdaki pazardaki fiyatları bilmiyor muyuz?” diyecekler.
Efendim, herkesin enflasyon hesabı farklıdır. Herkes farklı malları satın alır. Farklı malların fiyatı da farklı oluşur.

Herkesin harcaması farklı

Yazının Devamı