Boğaziçi’nde satılık cami dükkânları

14 Nisan 2013

İstanbul’da Kuruçeşme’de Boğaz yolu üzerindeki caminin üzerinde bir haftadır “Satılık” yazısı var. İnanamadım. Çevrede yaşayanlara sordum.
Evet satılık dediler. Vakıflar Genel Müdürlüğü mü satıyor, yoksa daha önce kul mülkü oldu da tapusu üzerine geçenler mi satıyor? Tamamı mı, bir bölümü mü satılıyor? Öğrenemedim.
Arkadaşımız Yavuz Karaman satılık ilanındaki telefonu aradı. Telefona cevap verenler caminin altındaki dükkanların kendilerine ait olduğunu, onları satışa çıkardıklarını fakat daha sonra kiralamaya karar verdiklerini söylediler.
Bu cami Tezkireci Osman Efendi camiidir. Bânisi Osman Efendi’nin, Sultan I. Mahmud’un (17301740) tezkirecisi olduğu ve caminin de o dönemde yapıldığı bilinmektedir. Osman Efendi’nin camii yaşatmak için oluşturduğu vakıf, zamanla Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne intikal ettiğinden mülkün halen Vakıflar Genel Müdürlüğü üzerine kayıtlı olması gerekir.
Caminin altındaki dükkanlar satılır mı diye dertlenmeyiniz. Caminin altındaki dükkanların caminin vakfına ait olması gerekir. Buraları satılabilir veya kiralanabilir mi? Bugüne kadar vakıf olarak inşa edilen tarihi değeri olan neler satıldı neler? Sadece bilinen tarihi eserlerden 3 örnek

Yazının Devamı

Talepteki uyanış açığı büyütüyor

12 Nisan 2013

Ocak-şubat dönemi, 2 aylık cari açık (döviz açığı) geçen yıl 9.9 milyar dolar idi. Bu yıl 10.9 milyar dolar oldu. Cari açık ülkenin olağan döviz giderleri ile gelirleri arasındaki farktır. Bizde olağan döviz gelir ve giderinin ana kalemi ithalat ve ihracattır.
Cari açığın küçülmesi için (temelde) ithalatın azalması, ihracatın artması gerekir. İthalat ile ihracatın dengelenmesi gerekir. Ne var ki bizim üretim ve tüketim yapımız ileri ölçüde ucuz ithalata bağımlı hale geldi. Üretim ve ihracat artınca ve de iç tüketim canlanınca ithalat artıyor.
2012 yılındaki yavaşlamadan sonra, 2013 yılının başından bu yana iç talepte hafif de olsa bir canlanma belirtisi var. Buna karşı ihracat artışı yavaşladı. Sonuç olarak dış ticaret açığı (ithalat ile ihracat arasındaki fark) büyüyor.

Merkez Bankası, cari açığı hesaplarken ithalat ve ihracatı fob değeri ile tabloya koyuyor. Açığı, “Mal Dengesi” olarak adlandırıyor. Yılın ilk 2 ayında geçen yıl 10.6 milyar dolar olan mal dengesi bu yılın ilk 2 ayında 11.6 milyar dolar oldu. Dengedeki bu 1 milyar dolar artış cari açığı 1 milyar dolar artırdı. Önümüzdeki aylarda iç talep canlanması sürer ise, ithalat artacak, ithalattaki artış, cari

Yazının Devamı

Koruculuğun ‘ekonomik-sosyal’ yanı da var

11 Nisan 2013

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 45 bin dolayında köy korucusu var. Bunlar her ay 800 TL dolayında aylık alıyor. Her operasyonda koruculara 25-30 TL operasyon tazminatı, 100 TL’ye kadar ilave ücret ödeniyor. Hizmet yılını doldurdukları için aylık bağlanan 16 bin korucuya ise hizmet sürelerine göre 400 TL ile 600 TL arasında aylık ödeme yapılıyor.
Yaklaşık 2 bin olduğu söylenen terör örgütü üyeleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan çekilince, aktif görevdeki 45 bin köy korucusunun durumu ne olacak?
Çünkü koruculuk, sadece bir “kolluk sistemi” değil, aynı zamanda “ekonomik ve sosyal” bir sistem olarak işliyor.
Köy korucusuna Devlet Baba sadece silah vermiyor. Giyecek veriyor. Sağlık yardımı yapıyor. Yağ, pirinç, un, sabun dağıtıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu ekonomisine bu yolla her ay en az 60-100 milyon TL para giriyor.
Korucular ve emeklileri aileleri ile yaklaşık 700 bin kişilik bir nüfus. Yapılan ödemeler hem korucu aileleri hem bölge ekonomisi için önem taşıyor.

1985 yılında başladı

Yazının Devamı

Bayan Thatcher benimle konuştu

10 Nisan 2013

Yıl 1982. Ben bir iş görüşmesi için Londra’daydım. Otel odamda otururken telefon çaldı. Eski valilerden ve eski Emniyet Genel Müdürü Celalettin Tüfekçi arıyordu. “Avrupa Orta Sınıflar Birliği Kongresi için Londra’ya geldik. Kongreye katılanlara Başbakan Thatcher‘ın çay daveti var. Sen de gel...” dedi.
Thatcher’in bir davetine katılacağıma, daha doğrusu davete Thatcher’ın katılacağına inanmadım ama gene de “geliyorum” dedim. Celalettin Tüfekçi ile buluştuk. Davetiyede yazılı adrese gittik.
Davet saraya yakın bir binanın ilk katında idi... Değişik Avrupa ülkelerinden gelen 50-55 kişi salonda ayakta duruyor. Benim yakama da “Türkiye” yazılı ve ismimi belirten bir yakalık iliştirdiler.
Ayakta içkimizi yudumlarken, Bayan Thatcher geldi. Salondakilerin teker teker ellerini sıktı. El sıkarken iki üç söz söylüyordu. Benim yakınıma geldiğinde öne çıktım. Kendimi tanıtıp “Türkiye’den...” diye ekledim. Kolumu tuttu. Kenara çekti. Şaşırmıştım. Genel hatlarıyla şunları söyledi:

Thatcher neler söyledi?
- Türkiye ile çok ilgileniyorum. Türkiye’deki gelişmeler iyiye gidiyor değil mi?

Yazının Devamı

ÖNEMLİ CANLANMA İŞARETLERİ VAR

9 Nisan 2013

Sanayi üretiminde artış var. Artış beklentilerin üzerinde. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dün şubat ayı sanayi üretim endeksini açıkladı.
Endeks “genelde” üretim artışını gösteriyor ama, “özelde” kafa karıştırıyor.
* Endekste 3 farklı değerleme var. Bu nedenle sanayideki üretim artışı 3 farklı oranda sergileniyor.
* Ocak ve şubat aylarında enerji üretiminde gerileme görülüyor. Bilinen o ki, sanayi üretimi artarken enerji tüketimi de artar. Enerji kullanmadan sanayiin üretimini artırması imkânsızdır.
Gelelim TÜİK’in kafa karıştıran 3 farklı sanayi üretim artışı göstergesine. Bugüne kadar TÜİK sanayi üretimi ile ilgili aylık bilgileri toplar, olduğu gibi yayınlardı. Şimdi her ay toplanan bilgilerden önce takvim etkisi ayıklanıyor. Bazı aylar kısa bazı aylar uzun. Bazı aylarda bayram var, tatil günü fazla. Bunlara göre bilgiler düzeltiliyor. Daha sonra takvim etkisinden arındırılmış bilgiler, bu defa da mevsim etkisinden de arındırılıyor. Sanayide üretim her mevsim aynı şekilde gerçekleşmiyor. Bazı mevsimlerin özelliğine göre üretim artıyor, azalıyor.

3 farklı gösterge var

Yazının Devamı

Kuru fasulye, mercimek ithal etmek ayıp oluyor

8 Nisan 2013

Geçen hafta ithal pirinçte GDO tartışması vardı. Pirinç üretimimiz iç talebi karşılamadığından her yıl büyük miktarda “ne idüğü ve nereden geldiği belirsiz” pirinç ithal ediyoruz. Sadece pirinç mi?
2010 / 2011 üretim döneminde bakliyat üretimimiz iç talebi karşılamadı. Yurtdışından net olarak 48 bin ton fasulye, 39 bin ton kırmızı mercimek ve 17 bin ton yeşil mercimek getirdik.
Bakliyat bizim halkımızın ana gıda maddelerindendir. Ama kullanılabilir üretim talebi karşılamıyor.
Önceki günlerde Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, pazarlama gücü yetersiz olan, ithal ürünler karşısında rekabet gücü kalmayan üreticilerin, bakliyat üretmekten vazgeçtiğini açıkladı.
Başkan, baklagil üretilen ekim alanlarının 1990 yılından bu yana yüzde 61.9 azaldığını, buna karşılık verimlilikte yüzde 55.6 artış sağlandığını belirtti.
Demek ki, verim artıyor. Buna rağmen, bazı üreticiler tarlasını boş bırakıyor. Üretmiyor. Acaba neden?
Acaba bakliyat ekilen alanlar ve bakliyat üretimi neden azaldı? Ziraat Odaları Başkanı’na göre;

Yazının Devamı

Darüşşafaka 150 yaşında

7 Nisan 2013

Darüşşafaka Cemiyeti, 150 yıldır babası vefat etmiş, ekonomik durumu yetersiz, başarılı çocukların, ilkokul 4. sınıftan lise son sınıfa kadar tüm eğitim-öğretim giderlerini karşılıyor.
Yatılı ve gündüzlü düzende İngilizce eğitim yapılan Darüşşafaka’da öğrencilere ikinci bir yabancı dil daha öğretiliyor.
Maslak’ta 87 bin metrekare üzerine inşa edilen modern eğitim tesislerinde 409’u kız, 548’i erkek toplam 957 öğrenci eğitim görüyor. Bunların 488’i yatılı öğrenci.
2012 yılında öğrenci başı ortalama harcama 20.650 TL oldu. Okulda 152 öğretim üyesi var. Personel giderleri okul giderlerinin yüzde 66’sını oluşturuyor.
Eğitimde başarı çizgisi yüksek. 2011 yılında okuldan mezun olan 98 öğrencinin 96’sı, bir yüksek eğitim kurumunda okuma imkanına kavuştu. Darüşşafaka bağışla yaşıyor. Eğitim giderleri hayır sahiplerinin bağışlarıyla karşılanıyor. 2012 yılı gelirleri toplamı 64 milyon TL’nin yüzde 45’i rezidans ve sağlık üniteleri bağışçılarından, yüzde 17’si tereke ve taşınmaz mal bağışçılarından, yüzde 15’i kurumsal, yüzde 12’si kişisel bağışlardan, kalanı uzun süreli yatırım gelirlerinden sağlandı.
220 milyon dolarlık gayrimenkulü var.
Darüşşafaka’nın toplam değeri 220

Yazının Devamı

İthal GDO’lu pirinci daha önceleri bilmeden yedik

5 Nisan 2013


Geçtiğimiz günlerde GDO’lu olduğu tespit edilen ithal pirinçlerin piyasaya verilmediği açıklandı ama... Bugüne kadar ithal edilen ve GDO’lu olduğu belirlenemediği için halka sunulan ve saf ve bakir halkımızın GDO’lu olduğunu bilemeden tükettiği pirinçler ne olacak?
Çünkü GDO’lu pirinç ithal ettikleri belirlenen pirinç tacirlerinin bu ilk ithalatı değil ki. Yıllardır pirinç ithal ediyorlar. Daha önce ithal ettikleri pirinçler halkımızın midesine girdiği için, bunların GDO’lu olup olmadıklarını belirleme şansı yok.
GDO’lu pirinç demek yapısı değiştirilmiş pirinç demektir. Konuyu bilen sağlık uzmanlarının açıklamalarına gören GDO’lu pirinçlerde, kanserojen özelliği olan ağır metal elementlerden kadmiyum maddesi var. Bu madde GDO’lu pirinçlerde, doğal pirinçte bulunandan 35 kat daha fazla. İşte bunun için bir çok ülke GDO’lu pirinci ülkesine sokmuyor.

Gözlerini para bürümüş
İyi de gözlerini para bürümüş bizim pirinç tacirleri neden bu GDO’lu pirinci ithal ederek saf ve bakir Türk halkına yediriyor?

Yazının Devamı