Gıda fiyatlarında yıllık artış % 8.1

4 Nisan 2013

Mart ayında tüketici fiyatlarındaki ortalama artış oranı yüzde 0.66 olarak belirlendi. Alkolsüz içki ve gıda maddelerindeki fiyat artışı ise yüzde 2.04 oldu. Genelde yıllık enflasyon mart ayında yüzde 7.29 oranında hesaplanırken, alkolsüz içki ve gıda enflasyonu yüzde 8.10’a yükseldi.
Halkımızın toplam tüketim harcamalarının yüzde 24’ünü alkolsüz içki ve gıda harcamaları oluşturur. Halkımızın cebinden çıkan 100 TL tüketim harcamasının 18 TL’si ulaştırmaya, 17 TL’si konut için yaptığı (kira dahil) harcamalara gider.
Mart ayı itibariyle konut harcamalarındaki yıllık artış yüzde 9.84 oldu. Ulaştırma harcamaları ise enflasyonun altında kaldı. Sadece yüzde 4.03 oranında arttı.

Gıda enflasyonu önemli
Bütün bunlar “Ülke Genelinde” derlenen bilgilerdir. Ülke genelinde farklı gelir grubundakilerin harcamalarının ortalamasıdır. Unutmayalım, alt gelir grubundakilerin her 100 TL’lik harcamasının tamamına yakını gıda harcamasıdır. İstanbul’da, Ankara’da yaşayanlar için ulaştırma harcamasının toplam harcama içindeki payı yüksektir ama, küçük yerleşim yerlerindekiler, kırsal kesimdekiler için bu harcama önem taşımaz.
Enflasyon tablosuna bakılarak şu söylenebilir: Eğer Ayşe Hanım

Yazının Devamı

2013’te büyüme ne olacak?

3 Nisan 2013

Diyelim ki, 2012 yılında bir “Kaza” oldu. Ancak yüzde 2.2 büyüyebildik. Zaten başka ülkeler de büyüyemedi. 2012‘yi unutalım gitsin. İyi de... 2013 yılı nasıl geçecek (veya geçiyor)? “Ankara’yı Gücendirmekten Çekinen”, “Ankara’ya Hoş Görünme Arayışındakiler”, durumun iyiye gittiğini söylüyor.
Durumun iyiye gitmesi, büyümenin hızlanması, üretim artışına bağlıdır. Üretim artacak ki gelir artsın, istihdam artsın.
Üretimin artması ise iç talep ile dış talebin (ihracatın) artması ile mümkün olabilir.
2012 yılında milli gelirin yüzde 2.2 oranında büyümesi, iç talep yüzde 1.9 daralırken, ihracatın yüzde 4.1 artması sayesinde mümkün olabildi.

2013 yılının ilk 3 ayında ise ihracat artışı (maalesef) yavaşladı. Mart ayında ihracat artışı sadece yüzde 0.3 oranında. Yılın ilk 3 ayındaki artış sadece yüzde 3.3 oranında.
Demek ki 2013 yılında ihracatın büyümeye, 2012 yılındaki ölçüde katkı yapamama tehlikesi var. Bu durumda ümit iç talebin canlanmasında demektir.

Yazının Devamı

Kişi başı milli gelir sadece 38 dolar arttı

2 Nisan 2013

Büyümeyi halka anlatmak için genelde kişi başı milli gelir rakamı kullanılır. Cari döviz kuru ile 3.500 dolarlardan 10.500 dolarlara geldik denilir. 2012 yılında kişi başı milli gelir (cari dolar fiyatı ile) maalesef sadece 38 dolar artabildi. 10.466 dolardan 10.504 dolara yükselebildi.
Ayşe Hanım Teyzem’in kişi başı milli geliri 2008 yılında da bu seviyelerde idi. 10.438 dolar idi. Demek ki, geçen 5 yılda Ayşe Hanım Teyzem’in durumu iyileşememiş.

2012’de % 2.2 büyüdük
Üretim artarsa büyürüz. Ekonomi büyür ise, milli gelir (ülkenin geliri) sonra da kişi başına düşen milli gelir artar.
Üretim, talep var ise artar. Kimse satamayacağı mal ve hizmeti üretmeye soyunmaz. Burada “yumurta - tavuk ilişkisi” var. Dış talep (ihracat) ve iç talep olacak ki üretim artsın. Üretim artacak ki, gelir artışına dayalı iç talep artsın. 2012’de hükümet cari açığı küçültmek için frene basınca iç talep daraldı.


Yazının Devamı

Yalanın azı karar çoğu zarar...

1 Nisan 2013

Başka ülkelerde “Felaket Tellalı” diye ün yapan, devamlı olarak felaketten sözeden New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Robert Roubini, Türkiye’ye gelince ağzından ‘bal damlıyor.’
Geçen hafta sonu Bursa’da, Başbakan Yardımcısı Babacan, Maliye Bakanı Şimşek ile önde gelen sermaye gruplarının sahiplerinin katıldıkları toplantıda Roubini, “Türkiye Ortadoğu’daki ülkelere ekonomik anlamda bir model olabilir. Hatta dünyanın tamamında en büyük başarı hikayelerinden biri olabilir” demiş. O kadarla kalmamış. Devam etmiş. “Üç kredi değerlendirme kuruluşu da Türkiye’nin notunu kredi verilebilir seviyeye çıkaracak. Ekonomi çok iyi toparlanıyor. Cari açık ile ilgili çabalar sonuç veriyor. Yumuşak iniş başarılı oldu. Ortalama büyüme ile tüketime dayalı büyümenin riskleri bertaraf ediliyor. Barış süreci ekonomiyi uçuracak...”
Anadolu’da bir deyim vardır... Birisi, “Kâfinin fazlası övgü aldığında” karşısındakine, “Yalan da olsa söyle kardeşim... Hoşuma gidiyor” der.
İşte o biçim... Bu tür övgüler hoşumuza gidiyor ama, “kâfinin ötesine geçince” faydadan çok zarar veriyor.

İşadamlarımız iyimser
Büyük sermaye çevrelerimiz “hepten iyimser...” Kürsüye çıkanlar önce ekonomi

Yazının Devamı

Salome

31 Mart 2013

Borusan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık ile CEO’su Agah Uğur geçen hafta gurubun 2012 yılı cirosunun 4 milyar dolar olduğunu, 2013 yılında 400 milyon dolarlık yatırım yapacaklarını açıkladılar.
Borusan 2012’de sosyal sorumluluk projelerine 17 milyon dolar harcamış. Sosyal sorumluluk projelerinden biri, 1999’da kurulan ”Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası“ (BİFO). Orkestra geçen perşembe akşamı 20. yüzyılın en büyük divalarından Leyla Gencer anısına, Richard Strauss’un Salome operasının konser versiyonunu seslendirdi.
Şef Sascha Goetzel yönetimindeki konserde, Salome rolünde, Alman soprano Najda Michael’i dinledik. Michael bu rolü seslendiren en başarılı yorumculardan biri. Operanın “konser versiyonu”nda orkestranın önüne sıralanan 15 yabancı opera sanatçısı sesleri ile izleyenleri büyüledi.

Oscar Wilde’ın eseri
Salome, İrlandalı yazar Oscar Wilde’ın (1854-1900) eseridir. Hikaye, Markus ve Matta İncillerinde anlatılan olaylara dayanır. Roma İmparatorluğu döneminde Filistin’de yaşayan Kral Hirodes kendisini ve karısını aşağılayıcı söylemlerinden ve de halkı kışkırtmasından korktuğu için Vaftizci Yahya’yı zindana attırmıştır.
Karısının ilk kocasından olan kızı

Yazının Devamı

Ayşe Hanım Teyzem ‘not’ işini soruyor

29 Mart 2013

Ayşe Hanım Teyzem, “Türkiye’nin durumu düzeliyormuş. Bunun için notumuz artmış? Benim durumumda bir düzelme olmadı. Kimin durumu düzeldi de notu artırdılar?” diye soruyor.
“Teyzeciğim” dedim. “Not verenler hiçbir ülkenin notunu hatır için artırmaz. Ülkenin belli göstergelerini değerlendirirler. Ona göre not verirler. Ülkelerin göstergeleri 2 grupta toplanır. (1) Makro göstergeler. Bunlar bütçe açığı, cari açık, döviz rezervi gibi göstergelerdir. (2) Mikro göstergeler. Bunlar halkın yaşam sorunları, geliri-gideri, ülkedeki gelir dağılımı, esnafın, çiftçinin durumudur.
Dikkat ediniz hükümet ve piyasalar devamlı olarak neden not artırımı bekler. Neden hep artışının devamını ister? Not artınca ülkeye (1) Daha bol döviz girecek, (2) Ucuz döviz girecek.
(1) Cari (döviz) açığımız var. Döviz gelecek ki açık kapansın.
(2) Kamu dış kredi kullanmıyor. Kamu yerine özel sektör döviz ile borçlanıyor. Bunun için de özel sektörün ve bankaların kolay ve ucuz borçlanmaları gerekiyor.
(3) Özel sektör döviz buldukça Merkez Bankası’nın rezervi artıyor. Dış borçlar kolaylıkla çevriliyor.
(4) Döviz ucuz olunca, ucuz ithalat imkanı ortaya çıkıyor. Üretici, tüketici ucuz ithal mal

Yazının Devamı

İsrail’le iyi ilişkiye kapıları açan bir işadamı: Jak Kamhi

28 Mart 2013

İsrail ile Türkiye ilişkilerinin düzelmesinin İsrail’e ne yararı var bilemem ama bize çok yararı var. İsrail ile Türkiye arasındaki kapı üç yıldır kapalı idi. Derken bir günde bir telefon ile açıldı. Açıldı da, nasıl açıldı? Tabii ki iki ülke arasında hükümetler düzeyindeki diyalog ve müzakereler önemli. Ama biliniyor ki günümüzde önemli siyasi anlaşmazlıklarda sivil toplum kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarında sorumluk üstlenen kişilerin de rolü-etkisi oluyor.
Türkiye’de 500 yıllık geçmişi olan bir Musevi cemaati var. Bu cemaatin önde gelen üyeleri var. Cemaat içinde uluslararası alanda isim yapmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Museviler var.
Bunlardan birini, Jak Kamhi’yi 1974 yılından beri tanıyorum. 1974 yılından beri Türkiye Cumhuriyeti’nin dış ilişkilerinde karşılaşılan sorunların çözümü için gösterdiği çabaları uluslararası ve Türk Musevi cemaatlerinin desteğini sağlamak için yaptıklarını biliyorum.


İsrail’den yeni döndü
Önceki gün telefon ile konuştum. İsrail’den İstanbul’a yeni dönmüştü. Mutlu idi. ”Çok zor oldu ama, oldu...” dedi. Anlattı: “İsrail’deki dostlarımıza başından beri şunu söylüyorum. İsrail Hükümeti 1 vatandaşının öldürülmesinde haklı

Yazının Devamı

Kuzey Kıbrıs’ta hayat sürüyor

27 Mart 2013

Güney Kıbrıs, 2004’te AB’ye girdi. AB’nin fonlarından, imkânlarından yararlandı. Ekonomisi ve halk zor durumda. Kuzey Kıbrıs, 1974’ten bu yana dışlandı. Siyasi ve ekonomik ambargo altında. Ama Allah’a şükür, ekonomisi ayakta, halkı yaşamını sürdürüyor.
Anladık Güney’i batıranlara ses çıkaran, bu ülkeyi nasıl batırdınız diyen yok... İyi de Kuzey’i ayakta tutan ve sorunsuz olarak bugünlere getirenlere bir “aferin” demek gerekmez mi?
Kuzey’in durumu çok çok iyi değil ama... İyi... Belki de Türkiye’nin “genel durumundan” daha iyi. Nasıl iyi? Türkiye’den oluk oluk para akıyor da ondan mı? Türkiye’nin 2012’deki bütçe desteği sadece 325 milyon TL. Kuzey’in giderleri 2.5 milyar, geliri 2.1 milyar TL. Destek sonrası açık 35 milyon TL.

Kuzey-Güney karşılaştırması için bulabildiğim büyüklükleri vereyim :
Kuzey’in toprakları Güney’inkinin 2 katı büyük. Nüfusu 4 katı kalabalık. Milli geliri 6 katı fazla. Kuzey’de yaşayanların kişi başı milli geliri Güney’dekilerin yüzde 50 üzerinde.
Şimdi vereceğim rakamlara bakarken Güney’in AB’ye kabul edildiğini, AB’nin fonlarından yararlandığını, buna karşılık Kuzey’e yabancı uçakların inemediğini, yabancı gemilerin yanaşamadığını, Türkiye

Yazının Devamı