Halk harcamıyor vergi geliri düşüyor

7 Eylül 2012

2012 yılının ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre dahilde alınan KDV yüzde 1.7 oranında, ÖTV(Özel Tüketim Vergisi) yüzde 5.4 oranında, ithalde alınan KDV yüzde 0.3 oranında arttı.
Bu 3 dolaylı verginin (zengin, fakir fark etmeden, halkın tüketirken ödediği vergilerin) toplam vergi geliri içindeki payı, bu yılın ilk 6 ayında yüzde 53 oranındadır.
Halk harcayamayınca, içeride üretim geriliyor. Dışarıdan mal girişi (ithalat) azalıyor. Şirket kârları, banka kârları, üst gelir grubunun gelirleri artsa da, genelde harcamaya dayalı vergi sistemimizin özelliği olarak, vergi gelirinin artış hızı düşüyor.
2012 yılının ilk 6 ayında vergi gelirlerindeki artış yüzde 6.9 oranında oldu. Vergi gelirleri, devletin ana gelir kaynağıdır. Genel bütçe gelirlerinin yüzde 84’ü vergi gelirlerinden oluşuyor.
Maliye Bakanlığı’nın vergi gelirleri yanında başka gelirleri var. Özelleştirme gelirleri. Vergi affı gelirleri. Kamu varlıklarının satış gelirleri gibi. 2012 yılında bu vergi dışı gelir kaynaklarından da önemli ölçüde para girmeyince, Merkezi Yönetim’in bütçe gelirleri 162.1 milyar TL’de kaldı.
Giderler 168.8 milyar TL oldu. Bütçe 6 ayda 6.7 milyar TL açık verdi.
Bizim 2012

Yazının Devamı

Frene fazla mı basıldı?

6 Eylül 2012

Ankara, “cari açığı (döviz açığını) küçültmek için” frene bastı. 2012 yılında ekonominin büyüme hedefi yüzde 4 olarak belirlendi.
Fakat frene biraz fazla basılmış olmalı ki, 2012 yılı büyümesinin yüzde 4’ün altına düşme olasılığı ortaya çıktı.
Merkez Bankası yetkilileri diyor ki; “Yılın ikinci 3 aylık döneminde büyümede biraz toparlanma görüldü ama... Yılın üçüncü 3 aylık döneminde yavaşlama var. Bunda ramazanın etkisi de olabilir ama... Eğer dördüncü 3 ayda da canlanma olmaz ise, 2012 yılı büyüme oranının yüzde 2.5’lere gerilemesi tehlikesi var.”
Geçen salı günü Ankara’da Merkez Bankası yetkilileri “Piyasa Ekonomistleri”ne ekonominin durumu hakkında bilgi verdi. Merkez Bankası yetkililerinin bu toplantıda “Piyasa Ekomistleri”ne yaptıkları açıklamalar önemli.
“Piyasa Ekonomistleri”, önemli yerli ve yabancı bankalarında, finans kuruluşlarında sorumluluk taşıyan, ekonomideki gelişmeleri değerlendirerek “paraya yön veren”, para trafiğini, faizi ve döviz fiyatını etkileyen uzmanlardır. Merkez Bankası yönetimi arada sırada bu uzmanları Ankara’ya davet ederek onlara bilgi veriyor. Onlar da aldıkları bu bilgilere dayalı olarak çalıştıkları müesseselerin ve de bu müesseselerin

Yazının Devamı

İran’a giden altın bankaların halktan topladığı altın mı?

5 Eylül 2012

Ayşe Hanım Teyzem soruyor: İran’a bu kadar altın gidiyormuş? Bu altınlar bankaların halktan topladığı altınlar olmasın? Bankalar altın hesapları açtı. Yetmedi, halkın ziynet altınlarını hurda fiyatına toplayarak altın rafinerilerine göndermeye başladı... Bütün bunlar İran’a satacak altın bulmak için mi?
Baktım ki Ayşe Hanım Teyzem ciddi... Başladım anlatmaya;
* Bankaların son zamanlarda isteyenlere açtıkları altın depo hesaplarındaki altınlar “saklama”da. Bunlar içeride ve dışarıda satılamaz.
* Bankaların topladıkları ve altın rafinerisine eritmeye gönderdikleri altınlar içeride ve dışarıda satılabilir ama bunların miktarı fazla değil. Şimdilik 1 ton dolayında.
* Bankalar serbest altın varlıklarını, şimdilerde kanuni karşılık olarak Merkez Bankası’na yatırıyorlar. Bu altınlar Merkez Bankası’nın altın+döviz rezervini süslüyor. Bunların İran’a satılması söz konusu olamaz.
* Bizim kuyumcularınız, sarraflarımız, altın işi yapan kuruluşlar, normal olarak altın ve altından yapılmış ziynet eşyalarını ihraç ederler. Bu tür ticarette kullanılan altınlar, ya ithal edilen külçe altın ya da halkın kuyumculara, sarraflara sattıkları külçe altınlardır.
* Altın ithalatı yapmak

Yazının Devamı

Ampulleri değiştireceğiz

4 Eylül 2012

Ampuller değiştirilecek. Bizim babadan kalma ampuller yok mu, Avrupa Birliği Komisyonu işte onların üretimini ve satışını yasakladı.
Bundan sonra “LED” (Işık Yayan Diyod /Light Emitting Diodes) denilen yeni kuşak ampuller kullanılacak.
Bu işin uzmanları, üniversitede bu konuları araştıran, öğreten hocalar, elektrik mühendislerimizi ve onların meslek kuruluşları bizi bu konularda aydınlatmayınca, neyin ne olduğunu öğrenmeye çalıştım. Öğrendiklerimi aktaracağım.
Bizim babadan kalma ampuller havası alınmış cam tüpün içindeki tellerin ısınması ile ışık veriyor. Bunlara “akkor” ampul diyorlar.
Daha sonra içi gazlı ampuller çıktı. Floresan ampuller, cıva buharlı ampuller, enerji tasarruflu ampuller gibi ampuller kullanılmaya başlandı. Bunlar da camın içindeki kimyasal gazların elektrik akımı geçerken ışık vermesini sağlıyordu.
Derken LED teknolojisi ile tüp şeklinde veya akkor türü ampul gibi küçük balonlar şeklinde ampullerin yapımına başlandı.

Yazının Devamı

Ekonomide iyiler de var, kötüler de

3 Eylül 2012

Güngör Hoca Türk ekonomisinin ilk 8 ayını değerlendirdi. Ekonomideki ‘iyi’ göstergeler arasında ihracat ve işsizlik; ‘kötü’ göstergeler arasında bütçe, büyüme, sanayi ve turizm rakamları var

Ekonomi ne durumda? Kime rastlasam bunu soruyor. Bu soruya tek bir cevap verilemez. Kiminin durumu iyi, kiminin kötüdür. Fakat ülkelerin ekonomisinin iyiliğinden kötülüğünden söz edilirken, belli göstergelere bakılır.
2012 yılının Ağustos ayı bitti. Kalıyor geriye 4 ay daha... Bugüne kadar yayınlanmış göstergeleri sayın okuyucularıma özetleyeceğim.
Bunlara bakarak sizler durumumuz iyi mi, kötü mü karar veriniz.

İyi olmayan göstergeler

Sanayi üretimi göstergeleri çok düşük

Yazının Devamı

Balıkçılar denize açıldı

2 Eylül 2012

Kişi başı balık tüketimi Türkiye’de yılda 8 kg. Dünya ortalaması 16 kg. Avrupa ortalaması 22 kg. Neden? Denizlerimizde balık kalmadı da ondan. İthal balık ve çiftlik balığı olmasa kişi başı balık tüketimi daha da aşağılara inecek.
Dün, av yasağı sona erdi. Balıkçılar denize açıldı.
Deniz balığı üretimi 2006 yılında 409 bin ton, 2007 yılında 518 bin ton, 2008 yılında 395 bin ton, 2009 yılında 380 bin ton, 2010 yılında 399 bin ton, 2011 yılında 432 bin ton oldu.
Hamsi ve çaça dışında denizlerden çıkan balık 2005 yılında 190 bin ton iken 2011 yılında 116 bin tona geriledi.
Belli balık çeşitleri giderek yok oluyor. Örneğin 2005 yılında 70 bin ton palamut ve torik avlanıyordu, 2011 yılında denizden çıkan palamut ve torik miktarı 10 bin tona düştü. Denizden 18 bin ton lüfer avlanıyordu, 2011 yılında 3 bin ton lüfer avlanabildi. Denizden çıkan uskumru miktarı 2005 yılında 781 ton iken 2011 yılında 147 ton oldu.

Denizleri biz kuruttuk

Yazının Devamı

ALKIŞLANACAK BİR GELİŞME

1 Eylül 2012

İlk 7 ayda ihracat artışı 9.8 milyar dolar. Bunun 7 milyar doları altın ve kıymetli taş ihracatındaki artış. Mevcut şartlarda ihracatın gerilememesi alkışlanacak bir gelişme. Altın ve kıymetli taş hariç ilk 7 ayda 2.8 milyar dolar ihracat artışı var

Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre ihracat artışı 1 milyar dolar. Toplam ihracata altın ve kıymetli taş ihracatının katkısı 2 milyar dolar. Çıkarınız altın ve kıymetli taş ihracatını, temmuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre geleneksel ihraç ürünlerinin döviz gelirinde 1 milyar dolar azalma ortaya çıkıyor.
Ocak temmuz ayları 7 aylık dönemde altın ve kıymetli taş ihracatı 8.8 milyar dolar oldu. Geçen yıl aynı dönemde 1.8 milyar dolardı. Demek ki geçen yılın aynı dönemine göre 7 milyar dolar daha fazla altın ve kıymetli taş ihracatı var.
İlk 7 ayda toplam ihracat geliri 87.2 milyar dolar. Geçen yılın aynı dönemine göre 9.8 milyar dolar fazlalık var. Bunun 7.0 milyar doları altın ve kıymetli taş olduğuna göre, geleneksel ihraç ürünlerindeki artış 2.8 milyar dolar demektir.
İthalat artmıyor
İthalatta artış durdu. Ufak da olsa gerileme var. Geçen yılın ilk 7 aylık dönemine göre ihracat harcamaları 2.8 milyar dolar

Yazının Devamı

Suriye’de çıkan faturaya dikkat

31 Ağustos 2012

Ankara, Esat’ın nasıl devrileceği ve de Suriye’den gelen sığınmacılar ile meşgul. Halbuki Suriye’de olan bitenin bizim için büyük bir ekonomik faturası var. Türk ekonomisi ve özellikle sınır illerde yaşayanlar olan bitenden çok, hem de çok büyük zarar görüyor. Kaldı ki, bu zarar geçici değil. Kalıcı. Biz Suriye sınırından sadece Suriye’ye değil 11 Ortadoğu ülkesine daha ihracat yapıyorduk. Suriye pazarını kaybetmemiz yetmiyor gibi diğer ülkelere de mal gönderemez olduk.

Milliyet Ekonomi’de Fehim Genç’in derlediği haberleri okuduk. Suriye’ye ihracat 2010’da 1.8 milyar dolara çıkmışken, 2011’da 1.6 milyar dolara, 2012’nin ilk 7 ayında 338 milyon dolara düştü.

Suriye sınırındaki gümrük kapılarının kapatılmasının ardından Türkiye’nin Suriye’ye ve Suriye üzerinden 11 Ortadoğu ülkesine yaptığı ihracat durma noktasına geldi.

Çare olarak TIR’ların Mersin limanından Ro-Ro gemileriyle Mısır’a taşınması ise sorunu çözemedi. Sefer süresinin uzunluğu ve navlun maliyetlerinin yüksekliği, Ro-Ro ile gönderilen ihraç malının sınırlı miktarda kalmasına neden oldu. TIR ile 4 günde ulaşılan ülkelere Ro-Ro ile 20 günde ulaşılabiliyor.

Yazının Devamı