Her öğrenciye bir bilgisayar

3 Ocak 2011

İbrahim Karaosmanoğlu (1952) Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmeden önce öğretmen idi. Kocaeli’de öğretim imkanlarının geliştirilmesine önem veriyor. Türkiye’nin ilk “Bilişim Vadisi” projesini hayata geçirmeye çalışıyor. Gazeteci Mehtap Akbaş Çiftçi ile ziyaretine gittik. Çayını içtik. Yaptıklarını ve yapacaklarını anlattı.
Uygulamaya başladığı projelerden biri 5 yılda 130 bin öğrenciyi bilgisayar sahibi yapmak. Para belediye bütçesinden karşılanıyor. Her yıl 27 bin 6’ıncı sınıf öğrencisine bilgisayar hediye ediliyor. Geçen yıl uygulama başladı. Geçen hafta dağıtılanlarla 55 bin öğrenci bilgisayar sahibi oldu. Öğrencilere dağıtılan bilgisayarlar özel şekilde tasarlanmış.
‘BilgePisi’ adı verilen bilgisayarlar öğrencilerin faydalanabileceği donatıma sahip. 6 saat pil ömürleri var. Ebeveyn kontrol yazılımları sayesinde, bilgisayarın kullanımı, uygulamalar ve öğrencilerin bilgisayarı kullanabileceği saatler ayarlanabiliyor. Sakıncalı sitelere girişleri engelleniyor. Suya ve kırılmaya dayanıklı olan 10.1 inç büyüklüğünde ekrana sahip bilgisayarlar üzerinde, kablosuz iletişim için tümleşik ağ kartı, tümleşik ses kartı, 1.3 megapiksel dahili webcam, tümleşik hoparlör ve

Yazının Devamı

İstanbul’da ücretlilerin enflasyonu 2009’da 8.37 idi 2010’da 10.29 oldu

2 Ocak 2011

2010 yılında İstanbul’da Ücretliler Geçinme Endeksi yüzde 10.29 artışı işaret ediyor. Açık anlatım ile İstanbul’da aynı mal ve hizmetler için 2010 yılında ücretliler 100 TL yerine 110.29 TL ödemek zorunda kalmışlar.
İşin kötüsü de şu: “Enflasyon düştü düşüyor, fiyat artışları durdu, geriliyor” denilirken ücretliler için 2010 yılı, 2009 yılından kötü geçmiş. 2009 yılında ücretlilerin harcama kalıbına göre fiyatlar yüzde 8.37 artarken, 2010 yılında artış gerilememiş, yükselmiş. Yüzde 10.29 olmuş.
Unutmayınız: 2010 yılına girilirken işverenin morali bozuk idi. Bu nedenle çalışanlara genelde zam yapılmadı. Enflasyon beklentisi düşük olduğundan zam yapanlar da ücret artışını yüzde 5 dolayında tuttu. Yüzde 2 oranında ücret zammı yapanlar oldu.
Demek ki, İstanbul’da yaşayan ve de 2010 yılı için yılın başında yüzde 10’un üzerinde ücret zammı alamayanların yaşam düzeyleri 2010 yılında bozulmuş.
Geldik 2011 yılına. İşverenler 2011 yılına daha iyi moral ile girdiler. Bu nedenle ücretlere yüzde 10 dolayında zam yaptılar. Demek ki 2011 zammı ancak 2010’daki fiyat artışlarının hasarını örtecek.
İstanbul Ticaret Odası İstatistik Bölümü her ay İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi’ni yayınlar.

Yazının Devamı

2011’e iyi giriyoruz, riskimiz Kürt sorunu

31 Aralık 2010

Ekonomi dünyası gözüyle Türkiye için 2011 yılının falı “genelde” iyi... Sürpriz “beklenenin üzerinde büyüme”... Risk ise “Kürt sorununun iyiliğe fren getirmesi”...

CIA görevlisi olarak Türkiye’de bulunduğu yıllarda birçok olaya karıştığı daha sonra medyada yer alan Paul Hanze, 1977 yılında ABD başkanının danışmanı Brezinski’nin ofisinde çalışıyordu. Kıbrıs nedeniyle ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı ambargonun kaldırılması için Washington’a gelecek TÜSİAD heyetine randevu alma arayışında Altemur Kılıç ile birlikte Beyaz Saray’ın bitişiğindeki Executive House‘a gittiğimizde Paul Hazne ile karşılaştık. Bize çay ikram etti. Türkiye ile ilgili hatıralarını anlattı. Bunlardan birini hiç unutamam...
Bakınız, CIA Türkiye’de olacakları nasıl tahmin eder, Türkiye’nin geleceği hakkında tahminlerini nasıl oluştururmuş? Paul Henze anlatıyor: “Bizim meslekte, bir ülkede olup biteni izlemek yeterli değildir. geleceği hakkında da tahminleri ve de isabetli tahminleri yapmak gerekir... Türkiye’nin geleceği hakkında tahminde bulunmak çok çok güçtür. Ben Türkiye’nin geleceği hakkında tahmin yaparken, elime bir kâğıt alırdım... Kâğıdı yukarıdan aşağıya tam orta yerinden bir çizgi ile ikiye bölerdim.

Yazının Devamı

Mevduatın alternatifi yatırım fonları

30 Aralık 2010

Mevduat faizleri düştü. Enflasyonu bile karşılamıyor. Büyük tasarruf sahipleri birikimleri için farklı yatırım alanları bulabilirler. İyi de Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcam ne yapacak?
Yolda beni çevirerek soruyorlar: Dolar mı, altın mı alalım?... Borsa kazandıracak ise hangi hisse senetlerini satın alalım?
Ayşe Hanım Teyzem ve Ali Rıza Bey Amcam için kötü olan, paradan para kazanmayı beklerken, bir yanlış yapmaları ve ellerindeki paranın da uçup gitmesidir. Dolar, altın ucuzlar, hisse senedinin fiyatı düşer ise çok hem de çok üzülürler.
Eğer dolarda, altında, borsada para kazanabileceklerini düşünüyorlarsa, bir banka şubesine uğrayarak “Anapara Koruma Amaçlı” veya “Anapara Garantili” yatırım fonu katılma belgesi alabilirler. Altın, dolar fiyatı ve borsa yükselirse kazanırlar. Altın, dolar ucuzlar, borsa gerilerse, kârları olmaz ama, ana paraları da yok olmaz.

Fonları bankalar çıkarıyor
Yatırım fonu katılma belgelerini bankalar çıkarıyor. Fonları bankalar oluşturuyor, yönetiyor. Banka Koruma Amaçlı Fonu için halka arz sürecine başlarken fonun getirinin neye bağlanacağını baştan açıklıyor. “Bu fon altının getirisine, tarımsal ürünlerin, emtianın veya İMKB

Yazının Devamı

Müteahhitlerin yurtdışı işleri 14 milyar, 2009 döviz getirileri 1 milyar dolar

29 Aralık 2010

Müteahhitlerimiz yurtdışında çok başarılı. Büyük işler yapıyorlar. Geliniz görünüz ki, yurtdışından ülkeye getirdikleri döviz rakamı, yaptıkları işin büyüklüğü yanında cüce kalıyor.
Bunun nedeni açık olarak bilinemiyor. Anlatılan şudur: Yurtdışında müteahhitlik piyasası “kurtlar sofrası”dır. Müteahhitler çok düşük kâr marjı ile çalışabiliyor, belli ülkelerde hak ettikleri parayı gecikerek, zor tahsil edebiliyorlar. İşler başlıyor ama, tamamlanması zamana yayılıyor.
2009 yılında yurtdışında en az 14 milyar dolarlık işi olan tüm müteahhitlerimizin getirdiği döviz (Merkez Bankası kayıtlarına göre) 1 milyar dolardır. Müteahhitlerimiz 2010 yılının ilk 10 ayında yurda 621 milyon dolar döviz getirdi.
Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde, müteahhitlerin doğrudan getirdikleri döviz kadar önemli iki döviz kaynağı daha vardır: (1) Müteahhitlerin çalıştırdıkları Türk işçilerin yurda gönderdikleri döviz, (2) Müteahhitlerin yurtdışında kullandıkları Türk malı inşaat malzemeleri karşılığı yurda gelen döviz.
Bu konularda son zamanlarda ciddi sınırlamalar gündeme gelir oldu. Yabancı ülkeler Türk müteahhitlerine yerli işçi ve yerli malzeme kullanmaları konusunda ısrarcı olmaya başladılar.
Milliy

Yazının Devamı

Faizin modası geçti, şimdi emtia modası var

28 Aralık 2010

Bir süre kullanmayacağınız paranız mı var? Cebinizde veya bankada tutacak yerde, 500 liralık buğday, 500 varil petrol, 85 gr. altın satın almaya ne dersiniz?
Bütün dünya bunları yapıyor. Dünyada olan bizde neden olmasın? Bizde de mümkün.
Bakınız petrol fiyatları yükselmeye başladı. Varili 100 dolar olacakmış! Altının önümüzdeki yıl onsu 2 bin dolar olacak diyorlar.
Yok. Ben paramı yüzde 7 faiz ile bankada tutarım diyor iseniz... Haklısınız. Güven her şeyin başı. Yok... Ben daha fazla getiri bekliyorum diyorsanız... Buyurunuz. Sizi şöyle alalım... Emtia işine giriniz.
Emtia işine girince satın alacağınız buğdayı, mısırı, altını, petrolü eve taşımanıza gerek yok. Onlar oldukları yerde duracak. Siz, bankanın verdiği makbuzu saklayacaksınız.
Parası olan eğer bir süre kullanmayacak ise, (1) Parasını yatıracak güvenli bir yer arar (2) Parasının değerinin durduğu yerde erimemesini, imkân ölçüsünde bir getirisi olmasını ister.
Küresel kriz oluşmuş düzeni, alışılmışları bozdu. Güvenli bilinen bankalar, borsalar, ülkelerin ve şirketlerin çıkardıkları tahviller ve bonolar güvenilmez oldu. Faizler geriledi.

Yazının Devamı

Prada ‘İstanbul lüksün yeni başkenti’ diyor

27 Aralık 2010

Prada, İtalyan kökenli dünyanın en lüks ve pahalı giysi ile aksesuarlarını satan firma. 2009 cirosu 1.6 milyar euro. Türkiye’de Prada ve Miu Miu markası ile mağazalar açıldı. Açılıyor. İstinye Park’taki mağazanın açılışı için Türkiye’ye gelen başkan yardımcısı, Demet Cengiz Bilgin ile yaptığı söyleşide ‘İstanbul lüksün yeni başkenti’ demiş. (14 Aralık 2010 Hürriyet)
Karıma, “İstanbul lüksün nasıl başkenti olmuş? Gidip görelim” dedim. Karı koca el ele tutuştuk.
Gittik İstinye Park’a...
Aman efendim o da nesi? Arka kapının önü otomobil galerisi... Ne kadar lüks otomobil var ise, sıra sıra... Daha doğrusu istif istif... Hayran olmamak imkânsız.
Başladık ‘window shopping’e... (Bu bir Amerikan deyimidir. Vitrinlere bakarak, ‘Ah şunu da alsam ne iyi olur’ diyerek ağzı sulananlar bu deyimi kullanır. Tercümesi vitrinden alışveriş demektir.)
Max Mara’nın vitrinindeki kaşmir geniş yaka klasik kadın mantosu ile paltonun önündeki çantaya bayıldım. Tenzilat başlamış. Manto 3.250, çanta 1.600 lira idi. Şaka değil, gerçekten nefis parçalardı.

Yazının Devamı

BİFO&Fazıl Say festivali vardı

26 Aralık 2010

Hafta sonu İstanbul’da müzik şöleni vardı. Fazıl Say iki gece Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) eşliğinde, bir gece Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü eşliğinde konser verdi. Lütfi Kırdar Konser Salonu 1.700 kişi alıyor. Perşembe, cuma, cumartesi akşamları salonda yer yoktu. Kapının önünde çok müziksever “iade bilet bekleyişinde” idi.
İlk gece Fazıl Say’ın Luzern Senfoni Orkestrası’nın siparişi üzerine bestelediği “Haremde 1001 Gece” keman konçertosunu ve Salzburg Festivali’nin siparişi üzerine bestelediği “Nirvana Yanıyor” piyano konçertosunu dinledik. İlk gece dinmeyen alkışlar üzerine sahneye gelerek “Kara Toprak”ı çaldı. İkinci gece Ulvi Cemal Erkin’in piyano beşlisini seslendirdi. Son gece programda İstanbul Senfonisi vardı. Perşembe konserinde BİFO’yu şef Sascha Goetzel, cumartesi konserinde Gürel Aykal yönetti.
Borusan Holding’in kültür ve sanat faaliyetlerinin öncüsü ve hamisi Ahmet Kocabıyık, 1992’den bu yana Ahmet Ertuğ ile birlikte sanat kitabı yayımlıyor.

Borusan Filarmoni 11 yaşında
BİFO’nun temelini atan da Ahmet Kocabıyık. 1993’de kurulan Borusan Oda Orkestrası, 1999’da flarmoniye dönüştü. Genel müzik direktörlüğünü ve sürekli şefliğini 10 yıl Gürer

Yazının Devamı