Borsa şirketlerinin kârlarında yüzde 110 artış var

17 Mayıs 2010

Hisse senetleri borsada işlem gören 300 şirketin 59’u bu yılın ilk 3 ayında zarar, 241’i kâr etti.
Hisse senetleri borsada işlem gören şirketlerin toplam net kârı 9.3 milyar TL oldu.
2009 yılının ilk 3 ayında borsa şirketlerinin net kâr toplamı 4.4 milyar TL idi.
Borsada işlem gören şirketlerin net kârlarının toplamı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 109.84 oranında arttı.
Zeynep Aktaş’ın, Milliyet Ekonomi’de dün yayımlanan çalışmasında borsada hisse senetleri işlem gören şirketlerin her birinin, kâr ve zarar rakamları ayrı ayrı veriliyordu.
Zeynep Aktaş, 2010 yılının ilk 3 ayında en fazla kâr eden 10 şirketin 6’sının banka olduğuna dikkati çekiyor. Diğer 4 şirketin 2’si holding, 2’si haberleşme şirketleri...
Kâr şampiyonları, sırasıyla, Garanti Bankası, Akbank, İş Bankası, Yapı Kredi Bankası, Türk Telekom, Halk Bankası, Sabancı Holding, Turkcell, Koç Holding ve Vakıflar Bankası.

Yazının Devamı

Laz müteahhit dönemi bitti (Şimdi, “marka” olan konut yapımcıları var)

16 Mayıs 2010

İstanbul’un dağına taşına bina diken Ali Ağaoğlu ile ilk defa karşılaştım. Bir masada oturuyoruz. Bir yanımda Ağaoğlu İnşaat’ın patronu. Öbür yanımda Ant Yapı’nın patronu Mehmet Okay.
“Koca koca binalar yapıyorsunuz. Tabii ki, Türk mimarlarımız da uluslararası çizgide... Ama neden yaptırdığınız binalardan birini dünyada isim yapmış bir yabancı mimara çizdirmiyorsunuz? Günümüzde başka ülkelerin büyük şehrinde mimarlarının ismiyle ünlenen binalar yükseliyor” diyecek oldum.
Ali Ağaoğlu, “Bizim imar mevzuatımız o kadar karışık ki... Yabancı bir mimarın tasarlayacağı projeyi yetkili makamlara onaylatmak imkânsız gibi. Binanın orasını aşağıya çek, burasını, kaldır diyerek proje kuşa döndürülür” dedi.
Bu konuşmalar geçen perşembe günü konut yapımcısı 50’yi aşkın firmanın patronlarının katıldığı Milliyet’in öğle yemeği davetinde oldu.
Konut yapımcısı firmaların patronları, yemek boyu sektördeki gelişmeleri anlattı, sorunlarını dile getirdi.

Müteahhitler “marka” oldu

Yazının Devamı

Putin ile 20 Medvedev ile 17 anlaşma (Tamamı ‘tarihi’!)

14 Mayıs 2010

Tuttuğumuz takımın gol attığı her futbol maçını “Tarihi karşılaşma!” olarak kabul ede ede “tarihi ucuzlattık”.
Şimdilerde Başbakan’ın imza koyduğu her anlaşmayı “Tarihi anlaşma” olarak ilan ediyoruz.
- Geçen yılın ağustos ayı başında Putin geldi. Başbakan ile 20 anlaşmaya imza koydu. Medya “Rusya ile tarihi anlaşma” diyerek yeri göğü inletti.
- Önceki gün Medvedev geldi. Başbakan ile 17 protokol veya anlaşma imzaladı. Bunların da “Rusya ile tarihi anlaşmalar” olduğu belirtildi.
Abartmadan, gerçek penceresinden değerlendirmekte yarar vardır.
- Putin ve Medvedev’in Ankara’ya gelmeleri Türkiye için önemlidir. Yararlıdır.
- İmzalanan her belgeye “anlaşma” demek yanlıştır. İmza konulan belgelerin büyük bölümü “niyet belgesi”, veya “protokol”dür. Pek azı anlaşmadır.

Yazının Devamı

Ayşe Teyze’de ons heyecanı var ama...

13 Mayıs 2010

Ayşe Hanım Teyzem soruyor: “Dünyada parası olan altına hücum ediyormuş. Acaba altın alsam mı? Cumhuriyet altını kaça kadar çıkar?”
Dünya piyasalarında altın fiyatı ons olarak izleniyor. 1 ons altın 31.10 gram altın demektir. Altın dün geçmiş zamanların en yüksek fiyatıyla işlem gördü. Onsu 1.245 dolar oldu.
Altın dünya piyasalarında 1.245 dolar olunca bizde de dün 1 cumhuriyet altını 407 TL’den alınır satılır oldu. Altın alıp satanlar yakında altının onsunun 1.400 dolar olabileceğini söylüyor.
Ayşe Hanım Teyzem’e bunları anlattıktan sonra dedim ki “407 TL’ye bir cumhuriyet altını satın alarak, onsu 1.400 dolara yükselse de 450-455 dolardan satsam diye bekler misiniz? 407 TL tasarrufunuzun, ne kadar sürede bilinmez, yüzde 12.5, yüzde 13.00 değer kazanması sizin için önemli ise bugün cumhuriyet altını alınır. Ama unutmayınız, kısa sürede altın fiyatında aşağıya iniş de olabilir.”
Anlaşıldığı kadar, Ayşe Hanım Teyzem bu işi iyi izliyor. Dedi ki, “TV ekranındaki tartışmalardan öğrendim. Yılbaşında satın alınan cumhuriyet altınının dört buçuk ayda değeri yüzde 14.65 oranında artmış. Dünya piyasalarında uzun dönemde altın fiyatları geriliyor mu, artıyor mu? Bugüne kadar çıkıp çıkıp

Yazının Devamı

Mali Kural, Moody’s Teyze’ye ‘yarar’ Ayşe Teyze’ye ‘zarar’

12 Mayıs 2010

Kamu açığı milli gelirin (GSYH) yüzde 1’ini geçemeyecek. (Örneğin, 2010 yılı milli gelir tahmini 1 triyon TL olduğuna göre, 2010 yılı için kamu açığı 10 milyar TL’den fazla olamayacak.)
- Ülkenin kaynaklar/harcamalar dengeleri, yılda 5 büyüme hedef alınarak kurulacak. Büyüme yüzde 5’in altına düşerse, büyümeyi hızlandırmak için kesenin ağzı açılacak. Büyüme yüzde 5’i aştığında, keseye para konulacak.
- Kamunun hesabı şeffaf olacak.
- Kamu gelir-giderlerinin belirlenen sınır içinde kalması bir kanunla sağlanacak. Hesapları Sayıştay denetleyecek.
Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı Sayın Babacan’ın dün açıkladığı “Mali Kural” paketinin özeti budur.
Mali Kural ile, Türkiye Cumhuriyeti “ele güne seslenmektedir”. Demektedir ki, “Ey ahali... Biz kendi kendimizi sınırlıyoruz. Kendi harcamalarımızı kendimiz kontrol ediyoruz. Hesaplarımız, kitaplarımız şeffaf.“

Yazının Devamı

İlk 3 ayda sanayi üretimi (geçen yılın aynı dönemine göre) yüzde 17.2 arttı

11 Mayıs 2010

2009 yılının ilk 3 ayında sanayideki üretim bir yıl öncenin (2008 yılının) ilk 3 ayına göre yüzde 22.1 oranında gerilemişti.
Bu yılın ilk 3 ayında sanayi üretim geçen yılın (2009 yılının) ilk 3 ayına göre yüzde 17.2 oranında artmış durumda.
Ne var ki, yılın ilk 3 ayındaki üretim geçen yılın aynı dönemindeki gerilemeyi gideremedi. Önce gerileme giderilecek, sonra sanayide büyüme başlayacak.
Merkez Bankası tarafından açıklanan, sanayide kapasite kullanım oranlarını ortaya koyan göstergeler moral bozmuştu. Bu göstergelere göre kapasite kullanım oranı aralıkta 67.6, ocakta 67.8, şubatta 67.8, martta 67.9 olmuştu. Açık anlatımıyla, kapasite kullanım oranları sanayide üretim artışını işaret etmiyordu.
Aynı şekilde yılın ilk 2 ayı için TÜİK tarafından yayımlanan sanayi üretim endeksleri de moral bozucuydu. Sanayi üretim endeksi ocak ayında bir ay önceye göre yüzde 15.3 oranında üretim gerilemesini ortaya koyuyordu. Şubat ayında aylık üretim artışı yüzde 0.7 olarak gerçekleşmişti.
İşte bütün bunların üzerine endeksin mart ayında sanayi üretiminin bir ay önceye göre yüzde 16.3 oranında arttığını göstermesi moralleri düzeltti.

Yazının Devamı

Dış ticaret açığı 3 ayda 12 milyar dolar

10 Mayıs 2010

Hoca, “Köprü başında tezgâh açtım. Üç saat içinde bir sandık limonu 100 paraya sattım...” şeklinde konuşunca dinleyenler, “Aferin... Kısa sürede çok iyi para kazanmışsın...” diyerek onu yüreklendirmişler. O ise boynunu bükmüş. “Pek de öyle sayılmaz...” demiş. “Çünkü o bir sandık limonu alırken 150 para ödemiştim...”
İhracat ve ithalat işlemlerimizdeki döviz gelir gider hikâyesi de Nasrettin Hoca’nın limon hikâyesine benzedi.
Her ay başı Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ‘aylık ihracat artış rakamlarını’ açıklamak için törenler düzenliyor. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı “ihracat patladı” diyerek müjdeler veriyor.
Geliniz görünüz ki, ‘ithalattaki patlama’dan söz eden yok. TÜİK yılın ilk 3 ayının dış ticaret rakamlarını açıkladı. (TİM’in rakamları geçicidir. TÜİK’in rakamları devletin kayıtlarını gösterir.)
Devletin kayıtlarına göre yılın ilk 3 ayında ithalat 38.3 milyar dolar, ihracat 26.1 milyar dolar, dış ticaret açığı 12 milyar dolar olmuş.
Üç aylık dış ticaret açığı, 2008 yılının ilk 3 ayındaki 16 milyar dolarlık açığa yaklaşmış durumda. 2009 yılının ilk 3 ayındaki rakamlara göre ihracat artışı yüzde 7, ithalat artışı yüzde 32 oranında.
Dış ticaret açığı

Yazının Devamı

’Sosyal bilimler eğitimi’ şimdilerde lisede başlıyor

9 Mayıs 2010

İstanbul’da Sosyal Bilimler Lisesi’ne gittim. Öğrenciler ve öğretmenlerle birlikte oldum. Bu lise “Bir devlet okulu. Sosyal bilimler eğitimi vermek amacıyla 2003’te kurulmaya başlayan liselerin ilki”. Avrupa Birliği ile imzalanarak yürürlüğe giren anlaşmalar çerçevesinde bu liseler “sosyal bilimler ve edebiyat alanında üstün nitelikli gençleri yetiştirmek” amacıyla kuruluyor. Eğitim programları öğrencileri edebiyat ve sosyal bilimler alanlarında araştırmaya yöneltmek. Türk sanat ve kültür birikimlerini anlayabilecek, yorumlayabilecek, yeni bilgiler ve projeler üretebilecek gençler yetiştirmek.
- Okula sınavla her yıl 96 öğrenci alınıyor.
- Sınıflarda en fazla 24 öğrenci var.
- Okul 5 yıl süreli. İlk yıl öğrencilere yabancı dil olarak İngilizce ve onun yanında yardımcı dil olarak Fransızca ve Almanca öğretiliyor.
- Osmanlı tarihini ve edebiyatını okuyup izleyebilmesi için her öğrenci Osmanlı Türkçesi (Osmanlı dilinde kitap yazısı) öğrenmek zorunda.

Öğrenciler iyi yetişiyor

Yazının Devamı