‘Pump priming’ tulumbaya can suyu

30 Ağustos 2009

Talep olacak, insanlar para harcayacak ki, mal ve hizmet satılsın. Mal ve hizmet satılsın ki üretim artsın. Yatırım yapılsın. İnsanlar iş bulabilsin. İnsanların eline para geçsin...
Açık anlatımıyla tüketim-üretim ilişkisi bir “emme-basma tulumbası”nın çalışmasına benzer. Tulumbada bozukluk var ise, tulumba çalışmaz ise su toprağın altında kalır. Toprağın üzerindeki insanlar susuzluktan kıvranır.
İşte bu durumda yapılacak ilk iş şu veya bu nedenle çalışamaz hale gelen emme basma tulumbayı çalıştırmaktır.
Basitleştirerek anlatmaya çalıştığım bu tablo, Türk ekonomisinin bugünkü durumunu yansıtıyor.
Vatandaşın bir bölümünün işi ve parası yok. Bir bölümü yarın korkusuyla para harcamıyor. Bu nedenle iç talep durdu. Dış piyasalar kriz nedeniyle daraldı. İhracat talebi düştü. İç ve dış talep düştüğü için üretim, yatırım yapılamıyor. İşsizlik ve fakirlik arttı.

Piyasa kurudu

Yazının Devamı

Program ve bütçe gecikse ne olur gecikmese ne olur?

28 Ağustos 2009

Program açıklanmadı, bütçe hazırlığı gecikti... (1) Açıklanmasa ne olur, gecikse ne olur? (2)Açıklanmaması ve gecikmesi kimin derdi? Neden bazı kimseler “vır vır ediyor ki?..” (3) Bekleyenler neyi bekliyor? (4) Programın açıklanması ve bütçe hazırlığı neden gecikiyor?
- Ekonominin temeli üretimdir. Üretim olacak ki, insanlara iş imkânı ortaya çıksın. İnsanlar çalışacak, üretecek ki, gelir yaratabilsin. Gelir yaratılabilsin ki, o gelirle hükümet icra-i faaliyet eylesin, insanlar yatırım yapsın, tüketim yapsın, açlar karnını doyursun, çocuklar iyi okullarda okusun, daha iyi hastane, daha iyi yol olsun... Refah olsun...
- Yatırım, üretim, tüketim zinciri ‘yumurta-tavuk/tavuk-yumurta’ ilişkisine benzer. Eldeki yumurtaları kırıp yerseniz, tavuk çıkaracak yumurta bulamazsınız. Hepsiyle civciv çıkarmaya kalkarsanız, aç kalırsınız. Ne kadarını yiyeceğinize, ne kadarıyla civciv çıkaracağınıza karar vermeniz gerekir.
- İktidarlar her yıl, önce ellerindeki imkânı belirlemek için o yılın milli gelirini tespit ederler, sonra da bu milli gelirin ne kadarının yatırıma ne kadarının tüketime ayrılacağına karar verirler. Bu çok önemli bir karardır. Buna “ekonomi politikası” denilir. Bu

Yazının Devamı

Ekonomide kör uçuş devam ediyor

27 Ağustos 2009

Halkın tek bir gündemi var. İş ve aş. İş ve aşın olabilmesi üretim artışına bağlıdır. Üretimi artırmak bize özgü bir sorun değil. Dünyanın her ülkesinde iktidarlar şimdilerde sadece bu sorunu çözmeye, ekonomilerini harekete geçirmeye çalışıyor.
Bizde ise iktidarın gündemine iş ve aş konusu bir türlü giremiyor. İktidar partisi ülke gündemini devamlı değiştiriyor. Muhalefet partileri ve ülkenin entelektüel kadroları ile medyası iktidar tarafından belirlenen gündem dışına çıkamayınca ekonomide ‘kör uçuş devam ediyor.’

Beklenti başkaydı
2009 yılının dördüncü üç aylık dönemine giriyoruz. Çok kişinin bekleyişi iktidarın alacağı tedbirlerle, talebin ve bunun sonucu üretimin yılın dördüncü üç aylık döneminde canlanmaya başlaması idi.
Ekonominin tüm oyuncuları “Eylülden itibaren işler düzelmeye başlar” diyerek bir hedef belirlemişti. Halk da buna inanmıştı.

Yazının Devamı

Gümüşhane’de 1 ton cevher 13 gram altın oluyor

26 Ağustos 2009

Gümüşhane’ye gittim. Harşit Nehri’nin öte yanındaki eski yerleşim bölgesindeki tarihi kalıntılar arasında dolaştım. Manzara ve sağa sola yayılmış kalıntılar etkileyiciydi. Kalıntılar hakkında bilgi verdiler. Bir büyük kale kalıntısı (Canca Kalesi) ve 3 kilise kalıntısı var. Bir diğer büyük kalıntının Osmanlı’nın darphanesi olduğunu anlattılar.
Gümüşhaneliler Süleymaniye diye bilinen bu yamaçlardan 1920’lerde nehir boyuna inmişler
Şehir, nehrin yanındaki düzlükte gelişmeye başlamış. Eski yerleşim alanı terk edildikten sonra her neden ise taş taş üstünde kalmamış.
Darphane binası kalıntısı dikkatimi çekti. Trabzon’un 1461 yılında fethedilmesinden sonra Gümüşhane’deki altın ve gümüş madenlerinden çıkarılan altınlar Canca mevkiinde kurulan bu darphanede sikke haline dönüştürülmeye başlanmış. Gümüşhane’deki darphane Osmanlı hazinesinin altın ve gümüş sikke ihtiyacının 1/5’ini karşılıyormuş.
Osmanlı döneminde işletilen altın ve gümüş madenleriyle yıllardır ilgilenen olmamış.

Eski madenler işletiliyor

Yazının Devamı

Milletvekili neden ayrıcalık ister?

25 Ağustos 2009

Alev Korun, Avusturya’da 28 Eylül 2008‘de yapılan genel seçimlerde, ilk ve tek göçmen kökenli milletvekili olarak Avusturya Milli Meclisi’ne (parlamento) girdi. Parlamentoda 183 milletvekili var. Alev, 20 milletvekili olan Yeşiller Partisi’nin üyesi. Ve de onu parlamentonun İnsan Hakları Komisyonu’na başkan seçtiler. Türklere sempatisi olmayan Avusturyalılar, “Türkler kendi ülkelerinde insan hakları sorununu çözdü mü ki, şimdi bir Türk kızı gelmiş bize insan haklarını öğretecek?” diyorlar ise de Alev’in popülaritesi gün geçtikçe artıyor.
Alev’in seçim zaferi medyaya yansıdı. Sonra unutuldu. Alev’i buldum. Avusturya’da bir milletvekilinin neler yaptığını sordum. Milletvekiline brüt 8 bin euro maaş ödenirmiş. Bunun yarısı vergiye gidermiş.
Milletvekilleri hafta sonları ve ayda 1 hafta seçim bölgelerine giderlermiş. Kilometre başına yol giderleri ödenirmiş. Milletvekillerinin bir de yardımcı personel ödeneği varmış. Bu ödenekle milletvekili kendisi bir araştırmacı veya sekreter tutar veya ödeneği partiye aktararak geniş bir araştırmacı kadrosu oluşturulmasına katkıda bulunurmuş.
Bu ödeneklerle işe alınanlar kamu personeli sayılmaz, işe alanın personeli olurlarmış. Milletvekili,

Yazının Devamı

Ayşe Teyzem soruyor, paramızı ne yapalım?

24 Ağustos 2009

Beni sokakta yakalayan artık dolar yerine, “Hocam, faizler çok düştü. Paramızı ne yapalım?” diye soruyor. Üç kuruş parası olan için dahi ‘parasını ne yapacağı’ önemlidir. Kimse parasının değerinin erimesini istemez. Bu yüzden herkesin ‘Paramı ne yapayım?’ diye sorgu sual eylemesi normaldir. Ayıplanamaz. İftar sonu, ramazanını kutlamak için Ayşe Hanım Teyzem’in kapısını çaldım. Baktım, mahalleliyi iftara çağırmış. Ayşe Hanım Teyzem “Hocam mahallelinin ortak derdi var. Faizler indi, bankalar mevduata bir şey ödemiyor. Altın ve döviz inip çıkıyor. Emlak için herkes başka şey söylüyor. Söyle bakalım biz ne yapalım?” ‘Umumi ısrar üzerine’ bildiğim kadarıyla sorularını cevaplamaya çalıştım.


Dolar alınır mı?

Küçük tasarrufu olanların dolar alıp satarak para kazanmaları mümkün değildir. Dolar satın alanlar genelde parası bol olanlar, parasını yatıracak yer bulamayanlardır. ‘Dolarda dursun... Getirisi olmasa da, hiç olmazsa erimez...’ diye düşünenlerdir.
Dolar satın alanların da satanların da yüreği devamlı ‘güm güm’ atar. Alan pahalı aldığına, satan ucuz sattığına yanar. Ama sonuçta dolar hastalığına tutulanlar, afyon bağımlısı gibi bu dertten kurtulamaz.

Yazının Devamı

Yıldız Çini ve Porselen Fabrikası

23 Ağustos 2009

İstanbul’da yaşıyorsanız veya İstanbul’a yolunuz düşer ise çoluk çocuk, Yıldız Parkı’nı geziniz, park içindeki Yıldız Porselen Fabrikası’na uğrayınız, satış mağazasını uğrayınız. Belki hoşunuza giden, kesenize uyan birkaç parça el işi porselen eşya satın alırsınız.
Osmanlı sarayları TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlandı. Bu dairenin başı TBMM Başkanı. Yıldız Saray ve Yıldız Parkı ve de parkın içinde kurulu sarayın porselen fabrikası da şimdilerde TBMM Başkanı’nın yetki ve sorunluluk alanında.
TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) Başkanı Başaran Ulusoy, Milli Saraylar Dairesi ile bir anlaşma yaptı. Yıldız Porselen Fabrikası’nın çevresi düzenlendi. Binanın önüne bir satış mağazası inşa edildi. Fabrikanın ürünleri bu mağazada teşhir ediliyor. Satılıyor.
Yıldız Parkı eskiden koru idi. Kanuni döneminden (1520-1566) itibaren padişahlar bu koruda avlanırdı. Parkın içindeki Yıldız Sarayı’nı Sultan III. Selim (1789-1807) annesi Mihrişah Sultan için yaptırdı. II. Abdülhamit (1876-1909) döneminde Osmanlı’nın ana sarayı olarak kullanıldı.

115 yıllık fabrika
Yıldız Parkı içindeki porselen fabrikası II. Abdülhamit’in talimatıyla 1892-1894 yıllarında sarayın çini

Yazının Devamı

Bu ramazan pirinç ucuz

21 Ağustos 2009

Sanırsınız ki Türk halkı yıl boyu pirinç tüketmez. Sanırsınız ki sadece ramazanda pirince talep olur. Ve her ramazan “Piyasada pirinç yok. Fakir halk pirinç bulamıyor. Pirinç fiyatları arttı” tartışması yaşanır. (Eski yıllarda her ramazan, margarin yağı kuyruğu sorun olurdu. Margarin yağı bulunmazdı. Daha sonra margarinin yerini pirinç aldı.)
Pirinç konusu neden her ramazan gündeme geliyor? (1) Bizde üretilen pirinç talebi karşılamıyor. (2) Pirinci belli tüccarlar ithal ediyor. Ve ramazan öncesi ithal pirinç fiyatları “fırsat bu fırsat” artırılıyor. O zaman da fakir-fukara mağdur oluyor.
Ramazanda pirinç fiyatları tırmanışa geçince de fatura hemen hükümete çıkarılıyor. ”Ey hükümet... Neredesin? Tedbir alınmadı... Pirinç satıcıları fakir-fukarayı kazıklıyor” feryatları yükseliyor. Geçmişte olanların yaşanmamasını isteyen hükümet, bu ramazan öncesi TMO’ya (Toprak Mahsulleri Ofisi) emir verdi. TMO, Mısır’dan 20 ton pirinç ithal etti. Şimdi bu pirinçleri marketlerde satışa çıkarıyor. Ramazan öncesi halkımız, Mısır’dan getirilen pirinci marketlerden KDV dahil kilosu 2 TL’den, istediği kadar satın alabilecek.

TMO ucuz satacak
Bakkallarda, marketlerde bugünlerde pirincin kilosu 3 i ile

Yazının Devamı