İşsizler için oluşturulan fonda para birikti. Hem de çok büyük para birikti. 42.1 milyar TL. Bu parada çok kişinin gözü var. Önce işadamları bu paranın kendilerine kredi olarak dağıtılmasını istedi. Derken hükümet GAP için bu fondan bütçeye 1.3 milyar TL aktarma yaptı. Kriz döneminde piyasayı hareketlendirmek için bu fondan halka hediye çeki dağıtılması önerildi. Şimdi de hükümet, bu fondan duble yol müteahhitlerinin ödenemeyen paralarını ödemek istiyor.
Bugüne kadar işçiler ve işverenler fona 14.8 milyar TL ödedi. Devlet 5 milyar TL katkıda bulundu. Mart 2002’den bu yana fona akan paralar faizde çoğaldı. Ve bunun sonucu fondaki para miktarı 42.1 milyar TL’ye ulaştı.
Şimdi hükümet, fona 2009 ve 2010 yıllarında gelecek faizin dörtte üçünü duble yol müteahhitlerinin borçlarını ödemek için kullanmak arayışında. Fonun getirisi kabaca yüzde 17 dolayında. Demek ki bu yıl ve gelecek yıl fondan her yıl 4.5 - 5 milyar TL dolayında para eksilecek. Bunun için kanun çıkarılacak.
İşsizin parasına dokunmayınız
- Yanlıştır. Günahtır. Bu para işsizlerin parası. Bu fondaki birikim çalışanların emek terleriyle oluşuyor.
- Kriz en fazla çalışanları vurdu. İşçinin geliri düştü. İşsiz
Reel sektör yerlerde sürünürken, banka kârlarının sürekli artması, ekonomi için sağlık işareti değil
Bankalar kriz döneminde Merkez Bankası’nın faiz indirimini değerlendirdi. Mevduat faizlerini yüzde 10’un altına indirdi. Buna karşılık kredi faizlerini yüzde 20’nin üzerinde tutmaya devam etti. Sonuçta faiz giderleri büyük ölçüde düşerken, faiz gelirleri azalmadı. Faiz kazançları arttı.
2009’un ilk 6 ayında:
- Bankaların faiz geliri 44 milyar lira. Faiz giderleri 24 milyar lira. Net faiz kazançları 20 milyar lira.
- Bankalar bu faiz kazancından batık krediler için 5 milyar lira karşılık ayırdılar. Diğer zararlar ve vergi karşılığı çıktıkdan sonra 6 ayda net 11 milyar lira kâr açıkladılar. Geçen yılın ilk 6 ayında net kârları 8 milyar lira idi.
Kâr sağlık işaretidir
4Ağustos 2009’da ABD Başkanı Obama’nın 48’inci, Beyaz Saray muhabiri gazeteci Helen Thomas’ın 89’uncu yaş günü idi. Obama’yı dünyada herkes tanıyor. Helen’i başka ülkelerde belki tanıyan çok az ama ABD’de de tanımayan yok.
Obama, Beyaz Saray’ın basın odasında gazeteci Helen’le doğum günü pastasını paylaştı. Birlikte doğum günü şarkısı söylediler.
Obama’nın doğum gününü kutladığı hafta, iktidardaki 200 günü de doldu. Bu nedenle doğum günü haberleriyle birlikte 200 günlük icraatı da değerlendirildi.
Önce ABD’nin renkli gazetecisi Helen Thomas’ı tanıtayım. Sonra Obama’nın 200 günlük icraatını özetleyeyim.
4 Ağustos 1920 tarihinde, Hıristiyan Lübnanlı bir göçmen ailenin çocuğu olarak doğan Helen, üniversite tahsilinden sonra gazeteciliğe başladı. 1943 yılında UPI (United Press International) isimli haber ajansında çalışmaya başladı. Washington’a taşındı.
Gıda toptancıları, Hazine’nin yani tüm İstanbulluların malı olan Rami Kışlası’nı 2 bin ev karşılığı TOKİ’ye veriyor. TOKİ de buraya beton binalar dikecek. Kışlayı sadece Başbakan kurtarabilir
Şimdi sıra geldi Rami Kışlası’na... Gıda toptancıları, gıda satışını bıraktı, şimdi de Rami Kışlası’nı TOKİ’ye satıyor... Kimin malını kime satıyorlar belirsiz ama pazarlık müthiş! Toptancılar, kamunun (Hazine’nin/İstanbulluların/tüm vatandaşların) malı, tarihi Rami Kışlası’nı TOKİ’ye 2 bin ev karşılığı devrediyor.
Toptancılar Rami Kışlası’nın bahçesinde geçici olarak kurulan barakalardan çıkacaklar ama barakadan çıkma karşılığı TOKİ’den birer bedava ev ve de ucuz fiyatla birer de işyeri istediler. TOKİ de Rami Kışlası bahçesine konutları dikmek için “Evet” dedi.
Rami Kışlası III. Mustafa döneminde (1757-1774) yaptırıldı. II. Mahmut döneminde (1808-1839) yenilendi. Kışla son şeklini II. Abdulhamit döneminde(1876-1909) aldı. Cumhuriyet döneminde 1960 yılına kadar askeri amaçla kullanılan kışla birinci grup tarihi eser niteliğinde.
1965 yılında Haliç projesi çerçevesinde Unkapanı’ndaki toptancı dükkânlarının temizlenmesine karar verilince, Rami Kışlası’nın 200 dönümlük bahçesinde gıda
Putin’in ziyareti önemli. Çünkü bizim için Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmak önemli. Geliniz görünüz ki biz ikili politika ilişkilerinde eskiden beri ABD ile Rusya arasında seçim yapmak zorunda kalıyoruz. ABD’nin yanında yer alınca da Rusya’dan uzaklaşıyoruz.
Halbuki ekonomik bakımdan Rusya bizim için çok çok önemli. (1) Petrol ve doğalgaz için Rusya’ya muhtacız. (2) Rusya bizim için büyük pazar.
Rusya’ya ‘mal ve hizmet ihraç imkânımız’, ‘müteahhitlerimizin iş yapması imkânı’ ve ‘müteşebbislerin Rusya’da işyeri kurma imkânı’ var.
Politik ilişkiler soğuyunca, ticari ilişkiler de soğuyor. (1) Rusya petrol ve gaz konularında Türkiye’ye güçlük çıkarıyor. (2) Rusya Türk mallarının sınırlarından girişi konusunda güçlük çıkarıyor.
Ya ABD, ya Rusya...
ABD‘nin petrol ve gaz politikasıyla Rusya’nınki farklı. ABD, Nabucco projesiyle Rusya’yı zor duruma düşürmek çabasında. Rusya, Güney Boru Hattı’yla Nabucco’yu önleme çabasında. Biz bugüne kadar Nabucco’nun peşine düştük. Rusya “Nabucco nasıl olsa gerçekleşemeyecek... Gelin Güney Boru Hattı projesine katılın” diyor.
Ayşe Hanım Teyzem soruyor: “N’olacak bu faizlerin hali?” Takılmak istedim. “Ayşe Hanım Teyzeciğim, faiz geliriniz düşüyor diye mi telaşlanıyorsunuz? Borçlu olsanız faiz ucuzladıkça sevinirdiniz” diyecek oldum. “Sen farkında değilsin“ dedi. “Parası olanın faiz geliri düşüyor ama, olmayanın faiz yükü yerinden kıpırdamıyor. Mevduat faizi düşerken kredi faizi nasıl yerinde duruyor, bir anlat bakalım...”
Emir yüksek yerden geldi, anlattım:
Faizi kim düşürüyor?
Merkez Bankası (MB)?düşürüyor. MB iki türlü faiz ilan ediyor. (1) Bankalara gecelik borç alma, (2) Bankalara gecelik borç verme faizi. Bir bankanın fazla parası varsa, MB gecelik yüzde 8.25 faizle bu parayı alıyor. Bankanın paraya ihtiyacı varsa gecelik yüzde 10.75 faizle veriyor.
Merkez Bankası faizi bankaların faizini nasıl değiştiriyor?
Bankalar MB faizine bakarak diyor ki, benim mevduata vereceğim faizin en fazla 10.75 olmalı. Mevduata daha yüksek faiz vereceğimize, MB’den 10.75 faizle borçlanarak para bulurum. İşte böylece mevduat faizi aşağıya çekiliyor.
Bankalar paralarını kullanırken de MB faizine bakıyor. Kredi veremeseler, bono satın alamasalar MB gecelik onlara yüzde 8.25 faizi nasıl olsa veriyor. Hazine
Merkez Bankası döviz satın almaya karar verdi. Merkez Bankası‘nın döviz satın alması demek, dövize talebin artması demektir.
Şu günlerde piyasaya talepten fazla döviz girişi var. İşte bu nedenle döviz fiyatı ucuzluyor.
Merkez Bankası piyasaya girince dövize talep artacak. Talep artınca döviz fiyatının gerilemesi (doların daha fazla ucuzlaması) sona erecek.
Merkez Bankası’nın dün açıklanan kararı, “Dolar fiyatının 1.30 TL’lere gerilemesini önlemek” için alınmıştır.
Bu kararı daha önce faiz konusunda yapılan açıklamalarla birlikte değerlendirmek gerekir.
- Merkez Bankası, faizin ucuz kalmasına çalışacağı konusunda piyasaya güven verdi.
- Şimdi de dövizin beklenmedik biçimde ucuzlamasına çalışacağı konusunda güven vermek istiyor.
Ayşe Hanım Teyzem’in “3G” konusunda kafası karışmış. “Son günlerde 3G’den başka bir şey konuşulmuyor. Nedir bu 3G denilen şey. Bana doğru dürüst anlatsana” dedi.
“Ben de bilemiyorum. En iyisi bizim Milliyet Ekonomi’nin teknoloji ustası Şükrü Andaç kardeşimizi çağıralım o anlatsın” dedim.
Şükrü Andaç kardeşim geldi. Çayları ısmarladık. Ayşe Hanım Teyzem ve arada bir ben sordum. Şükrü Andaç cevapladı. Ayşe Hanım Teyzem öncelikle elindeki telefonun işe yarayıp yaramayacağını anlamak istiyordu. Başladı sorgu sual eylemeye...
3G çıktı diye benim eski cep telefonum işlemeyecek mi? Ben elimdeki telefonu çöpe mi atacağım?
Ayşe Hanım Teyzeciğim, sen eskisi gibi cep telefonunu onu bunu aramak için kullanacak isen, 3G‘ye kafanı takmaya gerek yok. Eskisini aynen kullanacaksın.
Konuşma ücretleri ucuzlayacak mı, artacak mı?
Eskiden ne ücret ödüyor isen gene aynı ücreti ödemeye devam edeceksin. 3G başladı diye tarifede ne indirim, ne bindirim var.