Kıyı şeridindeki çarpık yapılaşmadan Bodrum’un Yalıkavak beldesi de nasibini aldı. Alıyor. Yalıkavak çarşısının hemen dibinde, denize on adım uzaklıktaki mandalina bahçesinde birdenbire 3 katlı dev bir binanın beton karkası yükseldi. Bir girişimci, denizin kenarında bir alışveriş merkezi inşa etmeye başladı.
Yalıkavak halkı birlik oldu. Bıkmadan, usanmadan tepkisini sergiledi. Sürdürdü. (6 Eylül 2008 tarihinde bu köşede “Yalıkavak’ta Cinayet” başlığıyla olan biteni sayın okuyucularıma duyurmuştum.)
Bu yıl “Acep n’oldu ?” diyerek Yalıkavak’a gittim. Kaba beton yapı olduğu gibi duruyor. Bir yıl önceden bu yana çivi çakılmamış ama, yıkılmamış da...
Yalıkavak Belediye Başkanı Sayın Mustafa Saruhan’la (1969) tanıştım. Konuştum. Son seçimde yüzde 63 oyla CHP listesinden ikinci defa başkanlığa getirilen Saruhan diyor ki:
“Bu inşaata benim başkanlık dönemimden önce hazırlanan ve onaylanan imar planına göre izin verildi. Mevzuata göre yıkmak mümkün değil. Ancak halkımızın tepkisini de dikkate almak zorundayız. Biz
Haziran ayı bitmeden hükümetin ( 1) Orta Vadeli Çerçeve Program, (2) Orta Vadeli Mali Plan adında 2 önemli çalışmayı tamamlayarak açıklaması, (3) 2010 bütçe hazırlıklarının başlaması gerekiyordu.
Orta Vadeli Çerçeve Program ve Orta Vadeli Mali Plan açıklanamadığı için 2010 bütçesi için çalışmalar başlayamadı.
Bu gecikmenin nedeni, hükümetin 2010 yılı için “temel büyüklükler” konusunda belirsizlik içinde olmasıdır.
Önce gecikmenin önemini anlatayım. Sonra temel büyüklüklerdeki belirsizlikleri sıralayayım.
1) Orta Vadeli Çerçeve Program ve Orta Vadeli Mali Plan hazırlanarak ülkenin kaynaklar-harcamalar dengesi ve önümüzdeki 3 yılın büyüme hedefleri belirlenecektir. Bütçenin gelir-gider dengesi kurulacaktır.
2) Bu program ve planın hazırlanması ve haziran ayı içinde açıklanması (Resmi Gazete’de yayımlanması) kanuni bir mecburiyettir.
3) Çok yıllı (3 yıllık) bütçe hazırlık süreci Bakanlar
Ülkeye döviz giriş çıkışı ‘Ödemeler Bilançosu’ndan izlenir. Bu bilanço 2 bölümden oluşur. Birinci bölümde olağan döviz gelir giderleri gösterilir. Giderler ithalat harcamaları, dış borç faiz ödemeleri gibi giderlerdir. Olağan gelirler ihracat, turizm geliri, müteahhitlerin getirdiği para gibi gelirlerdir.
Olağan giderle gelir fark ülkenin döviz açığını veya fazlasını gösterir. Açık varsa buna teknik deyimi ile ‘cari açık’, fazla varsa ‘cari fazla’ denilir. Bizim giderlerimiz fazla oluyor. 2002’den buyana sırasıyla 626 milyon dolar, 7.6 milyar dolar, 14.4 milyar dolar, 32 milyar dolar, 38.2 milyar dolar ve nihayet 2008’de 41.5 milyar dolar açık verdik.
Ödemeler Bilançosu’nun ikinci bölümü ‘sermaye hesabı’dır. Buradan belli dönemde, doğrudan yabancı sermaye yatırımı (satın almalar dahil), portföy yatırımı (bono-tahvil, hisse senedi) ve kredi olarak giren-çıkan döviz izlenir.
Sermaye hareketi ile giren net döviz, cari açıktan
Rakamlara bakınız... Ekonominin ve halkımızın ne durumda olduğuna siz karar veriniz:
- Dünyada krizin en ağır yaşandığı ülkeler sıralamasında 3. sıradayız. 2009 yılının birinci çeyreğinde ekonomimiz % 13,8 oranında küçüldü.
- Son bir yılda imalat sanayiinde üretim yüzde 24,5 oranında geriledi. İstihdamdaki daralma yüzde 10,6 oranına ulaştı.
- İhracat gelirimiz yüzde 30 azaldı.
- İç borç stokumuz 30.6 milyar TL artışla 302 milyar TL’ye çıktı.
- Bu yıl bütçe 50 milyar TL dolayında açık verecek. Bunu iç borç ile kapatacağız.
- 1 milyon 250 bin sigortalı işçi işini kaybetti. Türkiye İş Kurumu’na başvurdu. İşsizlik oranı ilk defa Türkiye rekorunu kırarak % 16’ların üzerine çıktı. Genç işsizlerin oranı ise % 30’ları aştı. 450 bin civarında üniversite mezunu gencimiz işsiz.
ERZURUM
Bu köşede yayımlanan fotoğrafı geçen hafta Erzurum’da Onur Sağgöz çekti. Doğan Haber Ajansı (DHA), bu fotoğraf ile ilgili olarak şu bilgiyi verdi: “Erzurum’u ziyaret eden Cumhurbaşkanı, Kongre Caddesi’nde makam aracına bineceği sırada, kalabalık arasından çıkan esnaf Ali Aras, üzerinde ‘Sayın Cumhurbaşkanım, Erzurum’a hoş geldiniz. 25 yıldır tekstil işi yapıyorum. Çek-senet mağduru oldum. 150 bin lira borcum var. 13 nüfusa bakıyorum. Seni ve Başbakanımızı çok seviyorum’ yazan pankartı açtı. Güvenlik önlemi alan polis, esnaf Ali Aras’ı olay yerinden uzaklaştırdı.”
Onur Sağgöz’ün çektiği fotoğraf ve DHA haberine ek olarak, fotoğrafın çekildiği günlerde Erzurum’da bulunan Milliyet Ekonomi’den Kadife Şahin’in haberini okuyalım. Kadife Şahin, Doğu Anadolu Sanayici ve İş Adamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Mustafa Yıldız’ın söylediklerini aktarıyor. Yıldız diyor ki, “Yakın tarihe kadar 25 milyon küçükbaş hayvan bulunan Doğu Anadolu’da bu sayı 2 milyona
Üç kuruş para için TOKİ, İstanbul’da ne kadar boş yer var ise satıyor. Dağ taş, bina oluyor.
Bu şehirde üzerine bina dikilmemiş bir karış toprak kalmayacak. Ne için? Para için? Ey İstanbul Belediyesi! Allah rızası için TOKİ ne kadar para istiyor ise, parasını verelim de İstanbul’u TOKİ’nin tasallutundan kurtaralım...
Çünkü bir boş alana bina dikildi mi, gitti gider... Bir daha o boş alanı ne bu kuşak ne de gelecek kuşaklar göremez.
Şehirlere orada yaşayanlar, onlar adına da belediyeler sahip çıkar... Maalesef, İstanbul’a sahip çıkan yok. Belki de bunun nedeni İstanbul’da gerçek İstanbulluların sayısının azalması. İstanbul’da yaşayanların çoğunun, İstanbul dışında doğan sonra İstanbul’a göç eden bu nedenle kendilerini bir türlü İstanbullu sayamayanlardan oluşması.
İstanbullu ses çıkarmıyor
Bodrum'da güneşte yanan “ikoncan”ları herkes tanıyor. Çünkü onların görüntüleri ve de bir gecelik mutlu birlikteliklerinin hikâyeleri yazılı ve görsel medyada yaz boyu yayımlanıyor.
Bodrum'da güneşte yanan kadınlar yanında piyano çalan kadınlar da var. Ben bugün bu kadınlardan ikisinin hikâyesini anlatacağım.
Gümüşlük, Bodrum'un deniz kıyısındaki beldelerinden biri. Kıyı boyu balık lokantalarının sıralandığı bu beldede, kıyının hemen arkasında bir tepenin üzerinde 600 yıllık bir Ortodoks kilisesi kalıntısı vardır. Mübadelede kilisenin de içinde bulunduğu arsa Girit'ten gelen bir aileye tahsis edildiğinden bu kilise özel mülk statüsünde. Mesut Pekergün isminde bir genç bu kiliseyi kiralamış, sanat etkinlikleri için kullanıyor.
2004’ten bu yana ise Eklisia diye tanınan bu kilise kalıntısında her yıl klasik müzik festivali düzenleniyor. “Eklisia Yaz Müzik Okulu'nda müziğe meraklı öğrenciler ders görüyor.
Gümüşlük Müzik Merkezi adı altında yürütülen
Doğuş grubunun Bodrum-Turgutreis’te 2003 yılında hizmete açtığı D-Marin’in karada 115 dönüm, denizde 140 dönüm alanı var. Denizde 550, karada 100 yata hizmet veriliyor.
Karadaki geniş hizmet alanında yemyeşil bahçeler, halkın serbestçe dolaşabileceği yürüyüş alanları, bir şeyler yiyerek içebileceği tesisler var.
Marinanın bahçesinde Doğuş grubunun desteği ve (Aytaç Yalman’ın çabalarıyla) 5 yıldır uluslararası klasik müzik festivali düzenleniyor.
22 Temmuz gecesi bu yılın açılış konserinde dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say ve Rus keman sanatçısı Patricia Kopatchinskaja’ya İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşlik etti.
İbrahim Yazıcı’nın (1970) yönettiği İzmir Devlet Senfoni Orkestrası 1975 yılında kuruldu. Kadrosunda 100 sanatçı var. Bu orkestra sanatçıları icradaki başarıları yanında giyimleri kuşamları, disiplinleri ile Türkiye’nin en iyi orkestraları sıralamasında başta gelir.
Keman sanatçısı Patricia, keman becerisine ek olarak, sahnesi ile, dinlemek kadar izlemesi de insanı mutlu eden,