Olayların içinden Bir kilo buğdaydan yaklaşık 850 gr un elde eden değirmenciler, geçen yıl bu zamanlar 50 kg'lık çuvalını 25-29 YTL'den sattıkları unu, şimdilerde 33-39 YTL'den satıyor.Bir çuval undan tanesi 200 gr'lık 330 ekmek çıkaran fırıncılar, un fiyatındaki artış nedeniyle zam istiyor.Hükümet yetkilileri ve belediyeciler ise ekmek maliyetinde buğdayın payının yüzde 21 dolayında, unun payının yüzde 30 dolayında olduğunu söyleyerek zam isteğini gereksiz ve yüksek buluyor.Halkımız bir somun ekmeğe ödediği ücreti biliyor da, ekmeğin kilosunun kaça satıldığını anlayamıyor. Çünkü bazı fırınlar ekmeğin gramajını küçülterek fiyat ayarlaması yapmayı tercih ediyor.Bu nedenle ekmekler küçüle küçüle sandviç ekmeğine döndü. Halbuki ekmek gramajı küçülünce maliyet de artıyor. Kuraklık nedeniyle tahıl üretiminde azalma olduğu için geçen yıl bu zamanlarda kilosu 35-40 kuruştan işlem gören buğday, şimdilerde 45-50 kuruştan satılıyor. Birçok ilde ekmek fiyatları geçen günlerde artırıldı.Örneğin Ankara'da 200 gr'dan 150 gr'a düşürülen ekmek 3 Ekim'den bu yana 30 kuruşa satılıyor ama, kilosu 2 YTL'ye geliyor. Türkiye genelinde 25 ilde ekmeğin kilosu şimdilerde 2 YTL, geçen yıl ise ortalama
Olayların içinden Önce, öğrendiğim kadarıyla, demir çelik üretimindeki aşamaları anlatayım. Demir cevheri entegre tesislerde (yüksek fırınlarda) eritiliyor. Kütük oluyor. Kütük (yassı çelik için doğru adı ile "slab"), sıcak (yüksek ısıda) haddelenerek rulo haline getiriliyor. Buna "sıcak rulo" deniliyor. Sıcak rulo, soğuk haddelemeyle (ezilerek/preslenerek) belli inceliğe kadar indiriliyor. Buna da soğuk sac deniliyor.Erdemir şimdilerde cevherden başlayarak yılda 4 milyon ton sıcak rulo üretiyor. Bir bölümünü kendi tesislerinde yassı çeliğe (saca) dönüştürüyor. Bir bölümünü sıcak rulo halinde satıyor. Borçelik Türkiye'nin Erdemir'den sonra ikinci büyük yassı çelik üreticisi. Yılda 1 milyon ton yassı çelik üretiyor. Yassı çelik (halk arasında buna sac deniliyor) sanayi için çok önemli bir hammadde. Otomotivde, beyaz eşyada, radyatör, boru sanayiinde kullanılıyor. Yassı çeliğin bir bölümü de galvanizleniyor. Buna da halk arasında galvanizli sac deniliyor. Erdemir'den sonra Türkiye'de yassı çelik (soğuk sac) üretmek için kurulan ilk tesis Borçelik. Borçelik tesislerinde sıcak ruloyu haddeleyerek soğuk sac elde ediliyor.Borusan'ın kurucusu Asım Kocabıyık, Borçelik'in kuruluşunu
Olayların içinden Bunu gören Merkez Bankası üst yönetimi raporlar açıklıyor. Basın toplantıları yapıyor.Aslına bakılırsa, olan bitende bir çarpıklık yok... Merkez Bankası enflasyon hedefini bugüne kadar tutturabildi mi ki, bundan sonra tuttursun.Ancak olan biteni iyimser gözle izleyenler şunları söyleyebilir: "Merkez Bankası hedefi belirliyor. Elinden gelen çabayı gösteriyor. Hedefi gerçekleştiremese de enflasyonu kontrol altına almada başarılı oluyor."Merkez Bankası yönetimi 2006 yılının başından bu yana "Enflasyon Hedeflemesi Programı"nı uyguluyor. Bu programın esası şu: Her yılın üçer aylık dönemleri itibariyle enflasyonun yüzde kaç oranında olacağı belirlenmiş. Bu hedefi teşkil ediyor. Bir de bu hedefin 2 puan üstünde, 2 puan altında sınır belirlenmiş. Enflasyon hedefi tutmasa da enflasyonun bu sınırlar içinde kalması zorunlu. Merkez Bankası 2007 yılı sonunda enflasyonu yüzde 4'e indirmeyi hedef almıştı. Anlaşılıyor ki, yıl sonunda enflasyon (Tüketici Fiyatları Endeksi'ndeki artış oranı) yüzde 7.3'ten aşağı olmayacak. 2005 yılı sonunda enflasyon hedefi (TÜFE artış oranı) yüzde 5 idi. Programa göre enflasyon bu hedefin 2 puan üzerine (yüzde 7'in üzerine) çıkmayacak, 2 puan
Olayların içinden İstanbul'da Romanya elçisi olarak da görev yapan Trandafir G. Djuvara isminde bir diplomat 1914 yılında "Cent projets de partage de la Turquie" isimli bir kitap yazmış. Kitapta 1281-1913 yılları arasında Türkleri Avrupa'ya sokmamak ve Türkiye'yi parçalamak için hazırlanmış 100 proje anlatılıyor.Bu kitabın özetini Yakup Üstün 1979 yılında tercüme etmiş. (Bu tercümeyi bulamadım). Kitabın tamamı (haritalı olarak) 1999 yılında büyükelçi (şimdi emekli) Pulat Tacer'in tercümesiyle Gündoğan Yayınevi tarafından bastırılmış. (Bu baskıyı bulmak çok zor. Mutlaka bir yayınevi tarafından tekrar bastırılmalı).1914 yılında yazılan kitabın önsözünde deniliyor ki: "Doğu sorunu, Türklerin Avrupa'ya girmeleriyle başlamıştır. O zamandan bu yana Türkleri Avrupa'dan atmak, Türkiye'yi parçalamak için planlar yapılmıştır." Sayın okuyucularım, sizlere Türkiye'nin paylaşılması için 1281 yılından bu yana Batılıların hazırladıkları 100 projeyi hatırlatayım da, bugünkü terör olayları karşısında Batı'nın davranışlarını daha iyi değerlemeniz mümkün olabilsin. İstanbul'un Türk egemenliğine girmesi Batılıların müdahalesi için iyi bir vesile oldu. Haçlı Seferleri kargaşasının yerini Türkiye'nin
Olayların içinden Bunları bilmeyenler öğrenmez, bilenler hatırlamaz ve de bilmeyenlere öğretmez ise, bu ülkenin bütünlüğünü, bu halkın birliğini koruyamayız. Çağdaş, laik bir yaşamı, Atatürk devrimlerini sürdürme şansımız yok olur.Cumhuriyetin ilanıyla noktalanan Milli Mücadele bugünkü sınırları çizdi.Milli Mücadele'den sonra Mustafa Kemal'in ve O'nu destekleyen Büyük Millet Meclisi'nin gerçekleştirdiği devrimler, çağdaş, laik bir ülke olmanın yollarını açtı.Milli Mücadele öncesini ve sonrasını hatırlatmakta yarar var: "15 Mayıs 1919'da Yunanlılar İzmir'e çıktı. 18 Mart 1920'da İstanbul'da Osmanlı Meclisi (Meclis-i Mebusan) son toplantısını yaptı. 20 Mart 1920'da İtilaf Devletleri askerleri İstanbul'u işgal etti. 23 Nisan 1920'da Ankara'da "Büyük Millet Meclisi" toplandı. 22 Ağustos 1922'de "Sakarya Meydan Savaşı" başladı. 30 Ağustos 1922'de "Dumlupınar Meydan Savaşı" kazanıldı. 9 Eylül 1922'de Türk ordusu İzmir'e girdi. 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırıldı. 24 Temmuz 1923'de Lozan Antlaşması imzalandı. 29 Ekim'leri bayram olarak neden kutladığımızı çok kişi unutuyor."Cumhuriyetin ilanı kolay olmadı. Cumhuriyetin ilanından sonraki "devrimler" kolay gerçekleşmedi. Ve 29 Ekim
Olayların içinden Deniz balığının yüzde 81'i Karadeniz'de, yüzde 11'i Marmara'da, yüzde 5'i Ege'de, yüzde 3'ü Akdeniz'de avlanıyor.İşte bu tabloda kültür balıkçılığının önemi artıyor.Yaşar grubundan kültür balıkçılığı konusunu bilenlerden Nur Demirok'tan aldığım bilgilere göre, Türkiye denizlerinde kültür balıkçılığı yapan irili ufaklı 300 balık çiftliği var. Bunların entegrasyona giden 3 büyükleri, Pınar, Kılıç ve Hakan firmaları.Türkiye'den sonra kültür balıkçılığına başlayan Yunanistan'da 450'den fazla, AB ülkelerinde 1.400 balık çiftliği var.Geçen yıl dünyada 105 milyon ton su ürünü üretimi gerçekleşti. Bunun 32 milyon tonu (yaklaşık yüzde 30'u) çiftliklerden elde edildi. Deniz balıkçılığında gerileme var. Bundan 5 yıl önceleri denizlerden yılda 900 bin ton balık avlayan balıkçılarımız şimdilerde 600 ton dolayında balık avlıyor. Bunun yarısından çoğu da hamsi. Denizlerimizde balık kalmıyor. Bizde ise gene geçen yıl toplam 600 bin ton balık ve deniz ürünü üretiminde denizlerdeki balık çiftliklerinin payı (yüzde 10 dolayında) 70 bin ton. Bu oran AB ülkelerinde yüzde 22, Yunanistan'da yüzde 30 dolayında.Çiftlik balığı üretiminin az olmasına rağmen ihracatta hızlı bir gelişme var.
Olayların içinden Bilindiği gibi, Yaşar Grubu, bir sanayi grubu iken, Selçuk Yaşar'ın özel ilgisiyle 1975 yılında süt ve süt ürünleri, 1985 yılında entegre et sanayii, daha sonraki yıllarda besicilik ve yem sanayii gibi tarım ve gıda sektörlerinde genişleyen büyük bir özel sektör kuruluşudur.Selçuk Yaşar'dan bir mesaj aldım. Mesajın özeti şu: "Önümüzdeki yıllarda dünya 3 şeyi konuşacak: Enerji, su ve protein" diyor. Küresel ısınmanın karada, denizlerde, iç sularda, havada ortaya çıkardığı değişim nedeniyle insanların protein gereksiniminin giderek ciddi bir sorun haline geleceğine dikkat çekiyor. Yaşar grubunun kurucusu Selçuk Yaşar, "Pınar Deniz Ürünleri" şirketini kurarak, 1985 yılında Ege kıyılarında ilk kültür balıkçılığını başlatan işadamımızdır. Pınar deniz ürünleri şirketi 1987 yılından bu yana taze ve dondurulmuş deniz ürünleri ihracatını sürdürüyor. Selçuk Yaşar diyor ki: "Kişi başı gelir arttıkça protein talebi, tarımsal (bakliyat ve tahıl) ağırlıklı proteinden hayvansal proteine doğru kaymaktadır. Türkiye için yapılan araştırmalar, kişi başı gelirde her yüzde 10'luk artışta, kırmızı et talebinin yüzde 6, kanatlı et talebinin yüzde 3, balık talebinin ise yüzde 5'ten
Olayların içinden 20 Ekim Cumartesi gecesi Hakkâri'nin dağlarında teröristler 12 askerimizi şehit etti. Bu acı haber nedeniyle aynı gün Hakkâri'de açılan "Hakkâri Marka Ürünleri Birinci Fuarı" ve de bu fuar kapsamında düzenlenen "Bitkisel ve Hayvansal Ürün ile Sanayin Gelişmesinin Hakkâri İlinin Kalkınmasındaki Rolü" konulu toplantıdan kimsenin haberi olamadı.Halbuki bu fuar ve toplantı Hakkâri'nin "gülen yüzü" idi.Fuarı da, toplantıyı da Hakkâri Valiliği düzenledi. Hakkâri'de başarılı, işini seven valilerimizden biri var. Daha önce Sinop, Gümüşhane ve Tokat'ta valilik yapan gittiği illerde ekonomiyi canlandırmak için çaba gösteren Ayhan Nasuhbeyoğlu şimdilerde Hakkâri'de. Tokat valiliği döneminde ildeki domates üretimini 10 bin tondan 1 milyon tona yükseltmesi başarılarından biridir. Hakkâri'deki terör olaylarına ve de terörün aldığı canlara ağlıyoruz. Ama Hakkâri'de sadece terör yok. İyi şeyler de oluyor. Ve de bu iyilikler arttığı ölçüde, terör gerileyecek, gözyaşları dinecek. Vali Nasuhbeyoğlu, "Terörün dünyada bir sektör halini aldığını, terörü önlemenin daha iyi eğitim, daha iyi sağlık, daha iyi üretim ve daha iyi yönetimden geçtiğini" belirterek, şunları söylüyor: "Bu terör