Faiz dışı fazla bizim için de IMF için de önemli

25 Ekim 2007

Olayların içinden 2008 yılı harcama hedefi 222 milyar YTL. Gelir hedefi 204 milyar YTL. Bütçe 18 milyar YTL'ye yakın (17.7 milyar YTL) açık verecek.IMF diyor ki, "Ey Hükümet... Her ne kadar gelirin az, harcaman çok ama... Gene de gelirinin tamamını faiz dışına harcama. Böyle yaparsan, faizi ödemek için tekrar borçlanırsın. Borcun azalmaz. Faiz harcamaları dışındaki harcamalarını sınırla. Faiz dışı harcamalar toplam gelirlerden az olsun."IMF bunları söylemekle kalmıyor. Faiz dışı fazlaya ayırılacak paranın miktarını da belirliyor. Diyor ki, "Milli gelirin yüzde 6.5'i kadar parayı ayır." (2008 yılı için milli gelir tahmini 716 milyar YTL olduğuna göre, bunun yüzde 6.5'i 46 milyar YTL dolayında bir para eder.) Bütçede gelir ve harcama (gider) hedefleri belirleniyor. Harcamalar gelirden fazla ise bütçe açık veriyor. Açık anlatımıyla, IMF tarafından istenen, hükümetin (gelir+bütçe açığı/borçlanma) yoluyla eline geçen paradan, faiz ödemesinden sonra geride kalacak imkânın tamamını kullanmaması. Giderlerini kısarak faiz ödemelerinin bir bölümünü gelirleriyle karşılaması.Hükümet de diyor ki, "Ey IMF. Gözünü bir defacık olsun kapa da bu yıl biraz rahatlayalım. Faiz dışı fazla için milli

Yazının Devamı

Terörle mücadelenin faturası var

24 Ekim 2007

Olayların içinden Terörle mücadelenin parasal faturası da iki yönlü: (1) Doğrudan harcamalar (2) Dolaylı kayıplar.Dolaylı kayıplar, terör nedeniyle yapılamayan yatırımlar, yapılamayan üretim, artan işsizlik, azalan ihracat, ülkenin kredi riskinin yükselmesi gibi çok yaygın ve de rakama dökülemeyecek kayıplardır.Doğrudan harcamaların ise rakama dökülmesi mümkündür.Terörle mücadele, sınır harekâtı ve sınır ötesi harekât, derece derece faturayı yükseltir. Silahlı kuvvet mensuplarının günlük harcamaları, araç ve gerek harcaması, yakıt ve mühimmat harcaması, terörün ve terörle mücadele zorunluğunun tırmanışına paralel olarak artar. Terörle mücadelenin, ülkenin birlik ve bütünlüğünün korunmasının faturası var. Önce can, sonra para gidiyor. Giden can bir daha geri gelmiyor ama, paranın bir yerlerden gelmesi gerekiyor. 2007 yılı merkezi hükümet bütçesinde Milli Savunma Bakanlığı'na (MSB) 13.1 milyar YTL, Jandarma'ya 3.1 milyar YTL, Emniyet'e 6.5 milyar YTL ödenek ayırılmıştı.Yıl içinde terörün tırmanması karşısında (son gelişmelerden önce) ödenek artırımı zorunluluğu ortaya çıktı.MSB ödeneklerine 5.1 milyar YTL ekleme yapılarak MSB ödeneği 18.2 milyar YTL'ye yükseltildi. Jandarma'ya 114

Yazının Devamı

TÜSİAD, 'piyasaya para çıksın' diyor

23 Ekim 2007

Olayların içinden TÜSİAD raporunda çok sayıda istek var ama, raporun en önemli bölümü Merkez Bankası'nın para politikasını gevşetmesinin istenildiği bölüm. Deniliyor ki, "Piyasa kurudu. Piyasada para yok. Merkez Bankası piyasaya biraz para salsın. Korkmayın. Enflasyon biraz daha yavaş gerilese de bir şey olmaz. Büyüme hızlanır. İstihdam imkânı artar. Piyasa canlanır. Yeter ki, Maliye sıkı dursun. Kamu harcamalarını artırmasın."Bilindiği gibi, uygulanan IMF destekli istikrar programının esası, sıkı para ve maliye politikasıyla iç talebin ve fiyatların kontrol altına alınması ve sonuç olarak yüzde 4 oranında bir enflasyon hedefine ulaşılmasıdır. Sıkı maliye politikası demek, denk (veya hazmedilebilir büyüklükte açığı olan) bir bütçe demektir. Yıl içinde ödenek artışlarıyla bütçe açığını büyütülmemesi demektir.Sıkı para politikası ise, Merkez Bankası'nın ekonomideki parasal büyüklüğü kontrol etmesi, parasal büyüklüğü dizginleyerek talep artışını önlemesi demektir. Arzuhan Doğan Yalçındağ başkanlığındaki TÜSİAD heyetinin Başbakan Erdoğan'a sunduğu raporla ilgili haberler, terördeki tırmanış nedeniyle dikkatlerden kaçtı. Bugüne kadar sıkı para politikası ve maliye politikası birlikte

Yazının Devamı

Fakir olduğumuz için başımız dertten kurtulamıyor

22 Ekim 2007

Olayların içinden Kuzey Irak'a girelim mi, girmeyelim mi konusu "sakız" haline gelmezdi.Türkiye'nin doğusunda hangi illerin Kürtlere verileceği tartışılmazdı.Ermeni soykırımı konusu üç günde bir ABD Kongresi'nin gündemine girmezdi.AB'den dışlanmazdık.Fakirliğin, küçümsenmenin ve çaresizliğin ezikliğini yaşamazdık. Fakirlik, ekonominin güçsüzlüğünün sonucudur. Ekonominin gücü, borsa endeksi, piyasaların parası olana büyük getiri vermesi, özelleştirme ve varlık satışları nedeniyle ve de yüksek faiz nedeniyle ülkeye giren döviz miktarıyla ölçülmez.Ekonominin gücü üretimle, gelirle ölçülür. Bu ülkede kişi başı yıllık üretim 5 bin dolardır. Milli gelir 5 bin dolardır. AB ülkelerinde ise kişi başı (katma değer) üretim/milli gelir 25 bin-35 bin dolarlarda dolaştığı için Türkiye (bu ülkelere göre) fakirdir. Eğer ekonomimiz güçlü olsa idi, n Dün Hakkâri'de çok sayıda askerimizi kaybetmezdik. Fakirlikten kurtulmanın yolu üretimi artırmaktır. Üretim, yatırımlar arttığı ölçüde artar. Arzuhan Doğan Yalçındağ başkanlığındaki TÜSİAD heyeti Başbakan'dan "Buldozer gibi yatırımların önünü açmasını" istedi.Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı Brüksel'de gazetecilere, "Yüksek faiz

Yazının Devamı

Yılda 300 bin ton muz tüketiyoruz (yarısı yerli)

21 Ekim 2007

Olayların içinden Avrupa kıtasında sadece Türkiye ve İspanya'da muz üretiliyor.Muz, Türkiye'ye süs bitkisi olarak 1925 yılında girdi. Muz bitkisini Türkiye'ye ilk getiren kişinin Anamur'da yaşayan Hacı Mola olduğu ve muz ağacını İskenderiye veya Halep'ten getirterek süs bitkisi olarak evinin bahçesine diktiği biliniyor.Anamur'da bahçelere yayılan muz bitkisinin ürünleri 1940'lı yıllardan sonra ilgi görmeye başladı.Önceleri açık havada yetiştirilen muz, şimdilerde seraya girdi. Bugün sofralara gelen yerli muzun yüzde 95'i seralarda yetiştiriliyor.Yerli muzun tamamı Anamur muzu olarak adlandırılıyor ama, muz sadece Anamur'da değil, Bozyazı, Gazipaşa ve Alanya'da da yetiştiriliyor. Anamur'da yetiştirilen muzun yaklaşık 100 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Yılda yaklaşık 300 bin ton muz tüketiyoruz. Yaklaşık 160 bin ton muzu içeride üretiyoruz. Anamur'un tarım arazisi 217 bin dekar. Bunun 17 bin dekarındaki seralarda muz yetiştiriliyor. 16 bin dekar arazide de çilek üretimi var. Yılda 55 bin ton çilek üretiliyor.Muz seraları yaklaşık 5 dönüm büyüklüğünde. Ailelerin ortalama 15 dönümlük seraları var. 5 dönümlük bir muz serası arsasıyla birlikte yaklaşık 300 bin YTL yatırım gerektiriyor.

Yazının Devamı

Satın alma gücü paritesi ile kişi başı milli gelir 8.954 dolar

20 Ekim 2007

Olayların içinden (1) Cari fiyatlarla (enflasyondan arındırılmamış fiyatlarla) hesaplanan milli gelir yıl ortalaması nüfusa bölünür. Cari fiyatlarla 2006 yılı geliri 7.879 YTL, yıllık artış yüzde 16.8.(2) Cari dolar kuru ile hesaplanan milli gelir yıl ortası nüfusa bölünür. Cari dolar fiyatı ile 2006 geliri 5.482 dolar, artış yüzde 9.3.(3) 1987 yılı sabit fiyatlarıyla hesaplanan milli gelir, yıl ortası nüfusa bölünür. Sabit fiyatla kişi başı milli gelir 2006'da 2.134 YTL'dir. Yıllık artış yüzde 4.8.(4) Satın alma gücü paritesine göre kişi başı milli gelir, 2006'da 8.954 dolar, artış oranı ise yüzde 9.9'dur. Milli gelir (GSMH) rakamını yıl ortası nüfusa bölünce, kişi başı milli gelir rakamı bulunur. Kişi başı milli gelir rakamı ülkede yaşayanların ortalama ne kadar üreterek karşılığında ne kadar gelire sahip olabildiklerini gösterir. Kişi başı gelirin 4 farklı hesaplanma şekli vardır: "Satın alma gücü paritesi" denilen ölçü sistemi "sanal" bir ölçü sistemidir.Kısaca, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen bir değişim oranıdır. Bu oran kullanılarak ortak para birimine dönüştürülen harcamalar, satın alınan mal ve hizmet hacmindeki farklılıkları yansıtarak ülkeler

Yazının Devamı

Kişi başı 10 bin dolar, kur fiyatına bağlı (2)

19 Ekim 2007

Olayların içinden Cari fiyatla belirlenen GSMH rakamı dolar fiyatına bölününce dolar olarak milli gelir (GSMH) rakamı elde edilir. Dolar olarak milli gelirimiz 2006 yılında 399.6 milyar dolardır. Cari fiyatla GSMH (milli gelir) rakamı dolara dönüştürülürken sonucu, yıl ortalaması dolar fiyatı belirler. Eğer dolar fiyatı düşük ise dolarla hesaplanacak milli gelir rakamı büyür. Dolar fiyatı yüksekse dolarla bulunacak milli gelir rakamı ufalır.2006 yılında 399.6 milyar dolar olarak hesaplanan GSMH rakamı yıl ortalaması nüfus sayısına bölününce kişi başı milli gelir rakamının 5.477 dolar olduğu ortaya çıkar. Her yıl nüfus 1 milyon kişiye yakın artıyor. Açık anlatımıyla GSMH'yi her yıl daha fazla insan paylaşıyor. İşte bu nedenle kişi başına GSMH'den düşen pay azalıyor. İşte bu nedenle her yıl kişi başı GSMH artışı rakamı, GSMH artışı rakamının altında kalıyor. 2006 yılında milli gelirimiz (GSMH) cari fiyatla 575.7 milyar YTL, yıl ortası dolar fiyatı 1.44 YTL idi. 2006 yılında GSMH yüzde 6.0 büyürken kişi başı milli gelir yüzde 4.6 büyüdü. Çünkü bir yıl önce 72.0 milyon olan nüfus 2006 yılında 72.9 milyona yükseldi.2006 yılında ortalama dolar fiyatı 1.44 YTL yerine 1.74 YTL

Yazının Devamı

Büyüme dolarla değil sabit fiyatla izlenir (1)

18 Ekim 2007

Olayların içinden 2005 yılı GSMH'si cari fiyat ile 486.4 milyar YTL iken, 2006'da 575.7 milyar YTL oldu. Cari fiyatla yüzde 18.4 oranında arttı. Cari fiyat demek, enflasyondan şişmiş fiyat demektir. Cari fiyatlara bakarak gerçek mal ve hizmet üretimi ölçülemez. Onun için cari fiyat enflasyondan arındırılır. Bu yapılırken tüm malları içeren özel bir fiyat endeksi (deflatör) kullanılır. 2006 yılı için hesaplanan deflatör (fiyat endeksi) yüzde 11.7 idi. Bu deflatör ile 2006 yılının GSMH rakamını enflasyonun şişkinliğinden arındırılınca (sabit fiyatla) GSMH'deki büyüme yüzde 6 olarak belirlendi. Milli gelir (GSMH) bir yıl içinde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeridir. Önce fiziki mal ve hizmet üretimi belirlenir. Sonra da cari fiyat ile (o yılın fiyatı ile) fiyatlandırılır. Cari fiyatla hesaplanan GSMH 575.7 milyar YTL, yılın ortalama dolar fiyatı olan 1.44 YTL'ye bölünerek, dolar cinsi GSMH rakamı elde edilir. Bu hesaba göre, 2006 yılı GSMH'si 399.6 milyar dolardır.2005 yılı GSMH'si 360.8 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. 2006 yılında 399.6 milyar dolara yükseldiğine göre, dolar olarak GSMH 2006 yılında yüzde 10.8 oranında artmış.Bu rakamların hepsi doğru. Fakat

Yazının Devamı