O yıllarda "ekonomik kalkınma, ekonomik gelişme" gibi kavramlar yeni yeni moda oluyordu.1956 yılında, ABD'deki Vanderbilt Üniversitesi'nde Amerikan hükümetinin desteğiyle "ekonomik kalkınma" ile ilgili özel bir eğitim programı (Graduate Program in Economic Development) başlatıldı. Bu program Amerikan üniversitelerinde uygulamaya konulan ilk programdı. Türkiye'de de bu yıllar Devlet Planlama Teşkilatı'nın kurulduğu, planlı ekonominin ve ekonomik kalkınmanın ülke gündeminin başına oturduğu yıllardı. 1960'lı, '70'li, '80'li yıllarda ülkede döviz yoktu. İnsanlarda para yoktu. Yurtdışındaki üniversitelerde eğitim görme imkânları sınırlı idi. İşte o yıllarda "Devlet Baba" kamuda çalışan üniversite mezunlarını yurtdışındaki üniversitelere "lisans üstü" eğitim için gönderir, kamu için insan yetiştirmeye önem verirdi. Devlet Baba, Vanderbilt Üniversitesi'ndeki bu programdan "haberdar oldu". Ve de Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, Devlet Planlama Teşkilatı, Ticaret Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı gibi kuruluşlarda çalışan kamu personelini lisans üstü eğitim (master ve doktora programları) için 1961 yılından itibaren Vanderbilt Üniversitesi'ne göndermeye başladı.Vanderbilt Üniversitesi ABD'nin
Seçmenler ve şirketler bekleyişleri doğrultusunda partilere ve de adaylara seçim öncesi bağışlarda bulundu. Demokrat adaylara yapılan bağışlar 616 milyon dolara, Cumhuriyetçilere yapılan bağışlar 632 milyon dolara ulaşmış. 2002 yılı seçimlerinde Demokratlara yapılan bağışlar 248 milyon dolar, Cumhuriyetçilere yapılan bağışlar 342 milyon dolarmış. Büyük bağışçılardan Elektrik İşçileri Sendikası (IBEW) partilere yaptığı toplam 2.2 milyon dolarlık bağışın yüzde 97'sini asgari ücreti yükseltme sözü verdikleri için Demokratlara ayırmış.Şirketlerin bağışlarının sektörler itibariyle partiler arasındaki dağılımı da ilginç. Emlak işi yapanların 55 milyon dolarlık bağışının yüzde 56'sı Cumhuriyetçilere, hukuk bürolarının 92 milyon dolarlık bağışının yüzde 70'i Demokratlara, borsacıların 48 milyon dolarlık bağışlarının yüzde 51'i Demokratlara gitmiş.Demokratlara para ve oy verenlerin ortak bekleyişi "değişim." Bu değişim isteğini Başkan Bush da anlamış durumda. ABD'de geçen hafta Kongre ve Senato üyeliği için yapılan seçimlerin faturası 28 milyar dolar imiş. Ve de 2002 yılı seçimlerine göre fatura yüzde 27 oranında büyümüş. İyi de... Nelerin değişeceği, nasıl ve ne sürede değişeceği henüz
Oylama sonuçları belli olunca Bush beklenmedik bir şekilde Savunma Bakanı Rumsfeld'i değiştirdi. Bu değişikliğin açıklanmasının ardından yaptığı basın toplantısında Irak sorunuyla ilgili farklı fikirleri tartışmaya açık olduğunu söyledi. Oylama sonucu Temsilciler Meclisi ve Senato'da Cumhuriyetçiler çoğunluğu kaybettiğine göre başkanlık süresinin kalan kısmında, iki yıl boyunca Demokratlarla çalışacağını belirtti. Perşembe günü de Demokratların lideri Nancy Pelosi ile yemek yedi. Amerika'da partilerin (bizdekine benzer şekilde) başkanları yok. Temsilciler Meclisi'ndeki üyelerin seçtikleri sözcü (speaker) partinin lideri olarak kabul ediliyor. Temsilciler Meclisi ve Senato oylaması öncesi ABD'de en çok tartışılan Irak savaşı idi. Başkan Bush'un Irak politikasına karşı oluşan kamuoyu nedeniyle Cumhuriyetçiler, Temsilciler Meclisi ve Senato'da çoğunluğu kaybetti. Demokratlar çoğunluğu kazanınca 66 yaşındaki Pelosi çoğunluk partisi lideri olarak önem kazandı. Protokolde, Başkan Bush ve Başkan Yardımcısı Cheney'den sonra yeri olduğundan, ABD tarihinde en yüksek yere ulaşabilen kadın konumuna geldi. 1940 doğumlu Pelosi, Washington'da Trinity College'de okuduktan sonra San Fransiskolu
2006 Kongre ve Senato seçimleri "ara seçimler" olarak adlandırılıyor. 2006 seçimleri bitti ama " 2008 Başkanlık Seçimi" kampanyası başlıyor. 2008 yılında hem yeni bir başkan seçilecek hem Temsilciler Meclisi'nin tüm üyeleri hem de Senato'nun üçte biri için oylama yapılacak.Başkanlık seçimlerinde partilerin başkan adayları genelde tek bir ekonomik politikayı öne çıkarıyor. Demokrat Clinton 1992 seçimine "Daha güçlü bir orta sınıf" sloganıyla girdi. Cumhuriyetçi Bush 2000 seçiminde "vergi indirimi" sözü verdi.Cumhuriyetçiler daha küçük bir devlet, daha az vergi, daha güçlü bir özel sektör amacıyla çalışıyor. Vergi indirimi uygulamaları kalıcı değil, geçici uygulamalar. Vergiler belli bir süre için indiriliyor. Süre sonunda indirimin devamı için süre uzatımı gerekiyor. Amerikalı için Irak önemli ama Irak geçici bir sorun olarak değerlendiriliyor. Amerikalı için ağırlığı olan temel konular, ekonomi, enerji politikaları, sağlık sigortası, ilaç fiyatları, sosyal güvenlik, bütçe açığı, ucuz göçmen işçi sorunları. Demokratlar vergi indiriminden büyük sermaye çevrelerinin yararlandığını, Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk sağladıklarında vergi indirimi uygulamasında uzatmaya oy
İki yılda bir yenilenen Temsilciler Meclisi'nde 1994 yılı seçimlerinden bu yana çoğunluk Cumhuriyetçilerdeydi. Demokratlar 12 yıl boyunca 212 sandalyenin (2002 seçimleri) üzerine çıkamamıştı.Üçte biri iki yılda bir yenilenen Senato'nun 6 yıllık süresi biten 33 üyesi için yapılan oylamada, yine alınan ilk sonuçlara göre, Cumhuriyetçilerin sandalye sayıları 55'ten 49'a düştü.Bu durumda Başkan Bush, Temsilciler Meclisi'ndeki ve Senato'daki Cumhuriyetçi Parti desteğini kaybetti. Bush'un partisi Cumhuriyetçiler, salı günü yapılan oylamada önemli kayba uğradı. Kongre'de 232 sandalyeyle çoğunluğa sahiptiler. Alınan ilk sonuçlara göre, sandalye sayıları 194'e düştü. 203 sandalye sahibiyken sandalye sayısını 227'ye yükselten Demokratlar, Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elde etti. Bush'un başkanlık koltuğunda daha iki yıllık süresi var. Bu dönemde işi oldukça zorlaşacak. Ama Başkan Clinton döneminde de benzer bir tablo vardı. Demokrat Başkan Clinton sekiz yıllık iktidarının büyük bir kısmında Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu bir Temsilciler Meclisi ve Senato'yla çalışmıştı.Bundan sonra ne olacak? Amerikan halkının yüzde 60'ı Irak politikasına, yüzde 40'ı Başkan Bush'a karşı olduğunu
Ama bu anlatımda "Akgünler" yoktu.Bana göre "Akgünler"in bir Ecevit anlatımı olamaz. Ecevit'in en önemli eseri "Akgünler"dir.Ecevit'in 1976 yılında hazırladığı "Akgünler" ismini taşıyan belge "çok iyi hazırlanmış", çok önemli, çok ciddi, bir "yapısal değişim programı"dır.Akgünler Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısında önemli değişimleri öngören "sol yaklaşım" ile hazırlanmış bir program idi...Bilgiyi, emeği öne çıkarmayı hedef alıyor, eğitime, sosyal adalete, toplumsal kalkınmaya, gelir dağılımına, devlet gücü ile hızlı sanayileşmeye önem veriyordu.Bu program "Bu düzen değişecektir" ve de "Toprak işleyenin, su kullananındır" şeklindeki sloganlarıyla her kesimin dikkatini çekti. Ecevit, mavi gömleği ve köylü kasketiyle geniş halk kesiminin, özellikle işçi, köylü, memur kesiminin, gençlerin ve entelektüellerin "umudu" oldu."Karaoğlan" ve "Umudumuz Ecevit" sloganlarıyla güçlü bir rüzgâr yakaladı.Ecevit'in niyeti iyi idi. Ekonomik ve sosyal gelişmenin "ortanın solu" politikalarıyla gerçekleşeceğine inanıyordu. Ecevit'in ölümü nedeniyle dün The New York Times gazetesinde yarım sayfa bir yazı yayımlandı. Daha önce gazetenin temsilcisi olarak Türkiye'de bulunan Stephen Kinzer,
ABD'nin bugünkü ekonomik ve siyasi yapısı Cumhuriyetçileri mutlu edecek bir yapı. Bush döneminde vergiler ve faizler düşürüldü. Borsa şahlandı. Şirketlerin kârı arttı. Varlık değerleri yükseldi. Parası olanlar çok para kazandı. Kapitalist sisteme, büyük sermayeye çalışan yöneticiler büyük gelir elde etti. ABD'de yarın oylama var. Salı günü oylama olur mu? Salı "çalışanlar" işlerini güçlerini bırakarak nasıl oy vermeye gider? "Burası Amerika abicim!" Burası "kapitalist" bir ülke. Burada sistem çalışan üzerine değil, sermaye ve işveren üzerine kurulmuştur. Burada sistem "Cumhuriyetçi"lere (Bush'un partisine) çalışıyor. "Cumhuriyetçi"ler Amerika'nın muhafazakâr (geleneklere bağlı, küçük hükümet yanlısı, bu nedenle ırkçı, dinci) ve zengin kesimini oluşturuyor. Demokratlar ise sosyal güvenliğe öncelik veren, sosyal yardımdan yana çalışan, entelektüel, dünyaya ve gelişime daha açık kesimi temsil ediyor. Buna karşılık, sosyal güvenlik harcamaları kısıldı. İşçilerin, işsizlerin, entelektüellerin durumunda önemli gelişmeler sağlanamadı. İşte bu tabloda yarınki oylamada 36 eyaletin valisi seçilecek. 435 üyeli Temsilciler Meclisi için tüm üyeleri yenilenecek.Temsilciler Meclisi'nde seçim
YKB'nin çoğunluk hissesini satın alan Koç Grubu, bankanın bankacılık dışı varlıklarıyla birlikte bu iki korunun satışı için ihale açıyor. Gönül isterdi ki, Koç da bu iki koruyu elde tutsun. Korusun. Çünkü bu iki koru çok önemli iki tabiat varlığıdır.Her ülkede varlıklı aileler bulundukları ülkenin, şehrin tabiat varlıklarını, tarihi yapılarını korumayı bir sorumluluk olarak görürler. Bu iki koru da Koç Grubu'na yakışır. Koç Grubu satarsa bu iki koruyu kim alır? Milyonlarca doları kim öder? Bu iki koruda inşaat yapacağına inanan öder. Koruda inşaat yapılır mı? "Burası Türkiye a'bicim... Burada her şey yapılır..." Turistik tesis olarak özel kanun bile çıkarılır. Otel diye başlanır, rezidans yapılır. Rezidans diye başlanır, mahalle kondurulur. İmar planı değiştirilir, 3 kat izni 30 katlı kule haline gelir. İçine bir de alışveriş merkezi kurulur. Alt oyulur. Otopark olur. Yapı Kredi Bankası (YKB), Yeniköy'de ve Bağlarbaşı'nda bulunan İstanbul'un en güzel iki korusunun sahibi. Çukurova Grubu bankanın hâkim ortağı iken bu korulara baktı. Korudu. Yeniköy Korusu, aslında 'Sait Halim Paşa korusu'dur. Paşa (1863-1921) Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın torunudur. Hariciye Nazırı