Yüksek faizi halk ödüyor (...ödüyor da borç stoku azalmıyor, artıyor!)

10 Ekim 2006

Büyük fedakârlıklarla halkın cebinden yapılan ödemeler, birikmiş borcun anapara ve faiz ödemelerini karşılayamadığından, faizi ödemek için, Hazine yüksek faizle yeniden borçlanıyor. 2006 yılı ocak-ağustos arasında (8 ayda) halkımız, iç borç kâğıtlarına para bağlayan yerlilere ve yabancılara tam 108 milyar YTL anapara ve faiz ödemesi yaptı. Bu ödemeye rağmen, yıl başında 244 milyar YTL olan iç borç stoku 251 milyar YTL'ye çıktı. Nasıl olur böyle bir şey? Sekiz ayda borç stokunun yüzde 43'ü kadar para ödeniyor. Stok azalmıyor, artıyor. Cevap: Çünkü faiz çok yüksek... 2006 yılının ilk 8 ayında bütçe harcamaları içinde iç borç faizine ayrılan pay yüzde 25.7 dolayında. Ucuz dövize bağlanan ekonomik yapıyı ayakta tutabilmek Merkez Bankası yüksek faiz politikasını sürdürüyor. İç borcu döndürebilme çabasındaki Hazine, yerli ve yabancıların bono ve tahvil alımlarının aksamaması için bono faizini devamlı yükseltiyor.Geçen yıl ağustos ayında Hazine, ortalama yüzde 17.10 faizle borçlanmıştı. Bu yıl yüzde 21.43 faizle borçlanabildi. Eylül sonunda bono satabilmek için faizi 23.30'a yükseltti. Yüzde 23 dolayındaki bono faizinin reel getirisi (enflasyondan arındırılmış getirisi) yüzde 13

Yazının Devamı

Dış borç 193 milyar dolar, 110 milyar doları özel sektör borcu

9 Ekim 2006

Özel sektörün (bankaların ve şirketlerin) dış borcu 2000 yılında 55 milyar dolar idi. Bu yılın ortasında 110 milyar dolara yükseldi. Kamunun borcu 2000'de 118 milyar dolar idi. Bu yılın ortasında 193 milyar dolara yükseldi. Özel sektör dış kredi kullanarak döviz borcunu 2004 yılından sonra tırmandırmaya başladı. Özel sektörün dış borcu 2003 yılında 51 milyar dolar iken, 2004 yılında 66 milyar dolar, 2005 yılında 87 milyar dolar oldu. 2006 yılının ilk yarısında özel sektör dış borç stokunu 22 milyar dolar artırdı. İçeride Merkez Bankası tarafından ısrarla uygulanan, IMF destekli "yüksek faiz, ucuz döviz" politikası, Türk bankalarının ve şirketlerinin giderek daha fazla miktarda dışarıdan dövizle borçlanmalarına yol açtı. Halbuki aynı dönemde kamu borç stokunu küçülttü. 2004 yılında 95 milyar dolar olan kamu borç stoku 2006 yılının ilk yarısında 12 milyar dolar azalarak 82 milyar dolara indi.Özel sektör borç stoku neden artıyor? Türkiye'de Hazine yüzde 23 faizle bono satıyor. Bankaların kredi maliyetleri en az yüzde 30'larda dolanıyor. Halbuki özel sektör (bankalar ve şirketler) yurtdışından yüzde 5 - yüzde 8 dolayında faizle borçlanabiliyor. Merkez Bankası bugüne kadar döviz

Yazının Devamı

İftar yemeği 30 ramazan (ya kalan günler ne olacak?)

8 Ekim 2006

Yeniköy'de bizim mahalledeki kadınlar komitesi bundan 8 yıl önce ramazanda, mahallemizdeki imkânı kıt olanlara yardıma başladığında bu sorulara da cevap arandı.Ve de çözüm bulundu... Ramazan ayı boyunca iftar vakti öncesi, imkânı kıt olan ailelere, aile üyelerinin sayısına göre sıcak yemek dağıtılıyor. Yemek almaya gelemeyeceklerin evlerine yemek götürülüyor. Ramazan ayından sonra imkânı kıt olan ailelere her ay gıda maddesi alımı için bir imkân tanınıyor. Aileler, anlaşma yapılan bir marketten belli bir limit içinde ihtiyaçları olan gıda maddelerini satın alabiliyor. Ramazanda 30 gün imkânı kıt olanları iftar sofrası başında toplamak çok güzel bir davranış... Ama imkânı kıt olanların tüm aile üyeleri iftar sofrasına gelemiyorsa ne olacak? İftarda bir öğün sıcak yemeğin önemi büyük... Ama ya kalan günler? Komitemizin başında Gülengün Giray ve Dölen Eker var. İki hanımın kızları Ömür Giray ile Sumru Küçükonat yardım ediyor. YKB Yeniköy Şubesi'nde hesap açtırıldı. (004661-5). İsteyen gönlünden kopan miktarda para gönderiyor. Bu parayla her gün Yeniköy vapur iskelesi karşısındaki camiin alt katındaki bisikletçi dükkânında saat 14.00'ten itibaren 16 aileden 52 kişiye 3 kap iftar

Yazının Devamı

Umut Can (13) haksızlıkları önlemek için 'hâkim' olacak

7 Ekim 2006

Kız kardeşi Eylem de (12) aynı okula gidiyor. 6'ncı sınıfta. Babası deri işi yapıyor. Annesi ev kadını. Evde bazı günler Posta, bazı günler Vatan okuyorlar. Umut Can gazeteleri ve TV haberlerini izliyor. Siyasete ilgi duyuyor.Hukuk okuyacak. Hâkim olacak. "Haksızlıkları önlemek için hâkim olacağını" söylüyor.Bugünkü partileri, siyasetçileri beğenmiyor. "Kendi çıkarlarını ön planda tutuyorlar. Halkın çıkarlarını düşünen yok. Dinle devlet işleri birbirinden ayrılmalı. Hâkim olduktan sonra kendi partimi kurarım. Partime işçileri, fakirleri toplarım" diyor.Umut Can'a göre günümüzün en önemli sorunu işsizlik. "Halkın çıkarı" dediği şeyler ise, eğitim, sağlık konularına önem verilmemesi. "Okullarda sınıflar hiç değilse 40 kişilik olsun... Batman'da, Şırnak'ta oturanlar da doktor bulsun" diye konuşuyor. Umut Can 13 yaşında. Zeytinburnu'nda Celalettin Gözüsulu İlköğretim Okulu'nun 7'nci sınıf öğrencisi. Bu okulda ikili öğretim var. Umut Can sabahçı. Saat 7.30-12.30 arasında ders görüyor. Sınıfı 54 kişilik. "Başbakan'ın yerinde olsam önce işsizliği önlerim. İşsizlik çok kötü. Bizim mahalledeki üniversite mezunu, iş bulamadığından, sebze satıyor... Çin'den gelen mallar nedeniyle dericiler

Yazının Devamı

'Böyle geldi böyle gider' ise sorun yok demektir

6 Ekim 2006

Bu konuda son kararı halkımız vereceğine göre, halkımızın yapacağı değerlemeye yardımcı olmak için bazı sorular hazırladım.Bu soruları cevaplayanlar, ekonomide işlerin nasıl olduğuna, uygulanan politikaların ülkeyi daha ileriye götürüp götüremeyeceğine kendileri karar verirler. İşte sorular. Yüksek faiz ile ülkeye devamlı olarak döviz çekmek ve de dövizi ucuz ucuz satmak mümkün mü?Ucuz dövize dayalı, ucuz ithalat ile enflasyonu devamlı olarak kontrol etmek mümkün mü?Ucuz dövize dayalı ithalat ile yerli sanayii çökerterek, yeni yatırımları, üretim ve istihdam artışını sınırlayarak, sağlıklı bir ekonomiye sahip olmak ve büyümek mümkün mü? Uygulanan ekonomi politikaları halkımıza "daha iyi iş, daha iyi aş" imkânı sağlıyor ise ve de ekonomide işler "çok iyi" ise, bütün bunların sonunda halkımız, "Böyle geldi-böyle gidiyor" diyor ise yapacak bir şey kalmamış demektir. Döviz bulmak ve dövizi ucuz satmak için uygulanan politikalar sonucu, (1) Yüksek faizin bütçe üzerindeki yükünü, (2) Borçlanılan dövizin artırdığı dış borç stokunu, (3) Döviz gelir ve gideri arasında giderek büyüyen "döviz açığı"nı (cari açığı) sürdürmek mümkün mü?Yüksek faiz ve ucuz döviz politikasını finanse edebilmek

Yazının Devamı

Yüksek faiz, özelleştirme, varlık satışları ekonominin gücünü eritti

5 Ekim 2006

Ucuz döviz tarımda, sanayide ülkede kurulu üretim yapısının çökmesine yol açıyor. Ucuz ithal girdisi, ucuz ithal ara malı, ucuz ithal mamul eşya karşısında yerli üreticinin iç piyasa için üretim yapma, ihracatı artırma şansı kalmıyor.Merkez Bankası için Ercan Türkân'ın yaptığı araştırmaya göre, 2003-2005 yılları arasında imalat sanayiinde toplam maliyetin yüzde 62.3'ünü ithal girdiler oluşturuyor. Toplam arzın yüzde 21.4'ünü ithal malı teşkil ediyor.Zafer Yükseler ve Ercan Türkân'ın TÜSİAD-Koç Üniversitesi için yaptıkları araştırmaya göre, 2005 yılında imalat sanayiinde üretim değerinde ithal girdilerin payı yüzde 58.9'a ulaştı...Açık anlatımıyla ekonomi ucuz ithalat nedeniyle (1) Üretim yapamıyor. (2) Üretimi sürdürenler giderek daha fazla ithalata bağlanıyor. (Üretim değerinin yüzde 60'ı ithalata bağlı hale geldi.) Uygulanan, IMF destekli istikrar programı ucuz ve bol dövizi hedefliyor. Ucuz ve bol dövize dayalı ithalat ile enflasyon aşağıya çekilirken aynı anda ekonominin canlı tutulması isteniyor. Ucuz ve bol döviz temini için de Hazine yüksek faizle borçlanıyor. Buraya kadar anlatılanlar, "yüksek faiz ve ucuz döviz" politikasının olumsuz etkileri... Diyelim ki politika

Yazının Devamı

Yüksek faiz gelir transferi demektir

4 Ekim 2006

Yüksek faiz, ucuz döviz uygulaması ülkede faiz konusunda iki farklı oluşuma yol açtı.(1) Bankalar, özel sektör kuruluşları finansman ihtiyaçlarını döviz kredisiyle karşılar hale geldi. Döviz kredisi kullananlar, döviz kurunun değişmeyeceği varsayımıyla, dünyada geçerli faiz oranlarının biraz üzerinde (risk primi eklemesiyle) borçlanabiliyor.(2) Merkez Bankası dünyada geçerli faiz oranlarıyla borçlananların dövizlerini Türk parasına çeviriyor. Ve de bu dövizlerin karşılığı Türk parasına Hazine yüzde 10-yüzde 12 dolayında reel (enflasyondan arındırılmış) faiz ödüyor.Bu iki farklı uygulama sonucunda özel sektörün faiz yükü azalırken Hazine'nin faiz yükü giderek büyüyor. Yüksek faiz, ucuz döviz uygulaması Türkiye'de fakirden varlıklıya, içeriden dışarıya gelir ve servet transferini hızlandırdı. Zaten bozuk olan gelir dağılımının daha da rezil hale gelmesine yol açtı. Hazine'nin faiz yükünü ülkede yaşayanlar (halk) taşıyor. Hazine'nin faiz ödemeleri devlet bütçesinden yapılıyor. Bütçenin ana gelir kaynağı vergidir. Türkiye'de vergilerin yüzde 70'i dolaylı vergilerdir. Dolaylı vergiler, fakir-zengin farkı olmadan herkesin eşit olarak ödediği KDV-ÖTV gibi vergilerdir. Ülkede nüfusun

Yazının Devamı

Çimentoda yabancıların payı yarıya yaklaşıyor

26 Eylül 2006

Çimentaş'ın yabancı ortağı Cementir'in Yönetim Kurulu Başkanı Francesco Caltagirone, bu satın almayla Türkiye'deki yatırımlarının 500 milyon dolara ulaştığını, yatırımları artırmaya devam edeceklerini belirtti.Uzanların çimento fabrikaları satışa çıkarılmadan önce, yabancı sermayeli firmalar (tek başlarına veya ortaklık nedeniyle) Türkiye'deki toplam klinker üretiminin yüzde 39'unu, toplam çimento üretiminin yüzde 37'sini ellerinde bulunduruyordu.Şimdilerde çimento pazarının (piyasasının) yarıya yakın kısmını yabancı sermayeli şirketler (veya yabancı ortaklı şirketler) kontrol eder duruma geldi. Oyak'ın Elazığ Altınova Çimento Fabrikası'nın Çimentaş'a 110 milyon dolara satışını Rekabet Kurulu onayladı. Türkiye'de Avrupa'nın 5 büyük çimento üreticisi faaliyet gösteriyor. Bunlar (1) Lafarge, (2) Vicat, (3) CBR, (4) Italcementi ve (5) Cementir firmalarıdır.Mısırlı Orascom da TMSF'den Van Çimento'yu satın alarak Türk pazarına girdi.Bu firmalar (gruplar) ya tek başlarına ya da ortaklık halinde faaliyet gösteriyor. Örneğin Belçika'nın CBR grubu, Sabancı ile Akçansa ve Çanakkale Çimento fabrikalarında yüzde 50/50 ortaklık payına sahip.1989 yılında özelleştirmeden 5 çimento fabrikası

Yazının Devamı