Güngör Uras

İMKBde hisse senetleri işlem gören 13 bankanın 2004 yılında mevduatları yüzde 2 oranında artarken, kredileri yüzde 34 oranında arttı.İMKBde hisse senetleri işlem gören 13 bankanın 4ü, bilanço büyüklükleri bakımından diğerleriyle arayı açmış durumda.Bu 4 büyük özel bankadan Akbanktan sonra en büyük net karı elde eden banka, İş Bankası. Net karı 635 trilyon lira. Onu Garanti 450 trilyon lira net karla izliyor. Yapı Kredi ise 2004 yılını 58 trilyon zararla kapattı. Hisse senetleri İMKBde işlem gören 13 banka var. Bu 13 bankanın toplam net karı 2004 yılında yüzde 14 oranında azaldı. 2.6 katrilyon liraya indi. En yüksek kara 1.0 katrilyon lirayla Akbank ulaştı. Akbankın 2004 yılı net karı 13 bankanın toplam net karının yüzde 38i büyüklüğünde. Bankaların büyüklüğü, aktif büyüklükleriyle özkaynak büyüklüklerinden izleniyor.Aktif büyüklüğü sıralaması, İş Bankası (38.5 katrilyon TL), Akbank (33.9 katrilyon TL), Garanti Bankası (26.2 katrilyon TL) ve Yapı Kredi (24.6 katrilyon TL) şeklinde.Özkaynak büyüklüğüne göre sıralama ise şöyle: İş Bankası (7.6 katrilyon TL), Akbank (6.2 katrilyonTL), Yapı Kredi (4.6 katrilyon TL), Garanti (3.1 katrilyon TL).Bankalarımızın iştirakleri ve de

İzmirdeyim... İzmir baharı karşılıyor. "Bu sabah mutluluğa aç pencereni/Bir güzel arın dünkü kaderinden/Bahar geldi.../Bahar geldi güneşin doğduğu yerden/Çocuğum uzat ellerini/Şu güzel gözlü buzağıyı.../Duy, böyle koşturan sevinci/Dinle, nasıl telaş telaş çırpınıyor toprak ananın kalbi/Şöyle yanı başına çimenlere uzan/Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın/Baharın, gençliğin ve aşkın türküsünü söyleyelim bir ağızdan..." Ataol Behramoğlu, baharı böyle anlatıyor. İzmirin baharı da şairin dizelerinde anlatılanın benzeri bir bahar. Ama bu güzel bahar günlerinde İzmire turist çekemiyoruz. Turistlerin İzmirin baharından haberleri yok. (1) İzmirin zenginliklerini ve güzelliklerini pazarlayamıyoruz. (2) Bunları görmeye geleceklerin kalabileceği oteller çok azken, olanları da kapatıyoruz. Efes Oteline ek olarak kongre ve sergi binası yapılmıştı. Yenileme niyetiyle otel kapatıldı. İçi soyuldu. Sonra işler durdu. Otel ve kongre salonları kullanılamaz durumda. Etap/Merkür Oteli mal sahibiyle işletici arasındaki anlaşmazlık nedeniyle kapalı. Koskoca İzmirde beş yıldızlı bir Hilton Oteli bir de Crown Plaza Oteli var. İşte o kadar.İzmiri kültür, tarih ve kongre turizmiyle ilgilenen yabancılara

Geçen yıl sadece buradaki fabrikaların gerçekleştirdiği ihracatın geliri 3.5 milyar dolar.Organize Sanayi Bölgesindeki fabrikaların ürünleri İzmir limanından yurtdışına gönderiliyor. Yoğun karayolu trafiği sorununu çözmek arayışında olan Organize Sanayi Bölgesi yönetimi, Demir Yolları İdaresi ile anlaşmış. 15 milyon dolar ödeyerek 7.700 metre demiryolu döşetiyorlar. Sanayi Bölgesi Muradiye üzerinden ana hatta bağlanıyor. 6 ayda gerçekleşecek bu yatırım Türkiyede ilk ve tek özel demiryolu yatırımı olacak. Manisadayım. Şehre 3 km uzaklıktaki Organize Sanayi Bölgesi bir park görünümünde. Rengarenk modern binaların fabrika binası olduğuna insan inanamıyor. Şimdilik 5 bin dönümü kaplayan alanda 128 fabrika üretim yapıyor. Bunların 6sı yüzde yüz yabancı sermayeli, 8i yabancı ortaklıklı, kalanı yüzde yüz Türk sermayeli tesisler. Çoğu 3 vardiya çalışıyor. Fabrikalar 20 bin insana doğrudan istihdam sağlıyor. Fabrika yapmak isteyenlerin yoğun talebi nedeniyle Organize Sanayi Bölgesi yönetimi mevcut fabrika sahasına 4 bin dönümlük alan ekliyor. Burada 230 fabrikaya yerleşim imkanı doğacak. Manisa Organize Sanayi Bölgesine bu ilginin nedeni, İzmire yakınlığı yanında fabrikalara kesintisiz

"Kemeraltı" eskiden Körfezin bir parçası (iç deniz) imiş. Zamanla dolmuş. Sembolü "tarihi çınar"ın önünden Anafartalar Caddesinde yürüdük. Mustafa Kemal, bu caddeden geçip Konak Meydanına çıkmış. Tunçağ, Kemeraltını, "İzmirin Beyoğlusu" yapmaya çalışıyor. Eski İzmirde bu bölgede zenginlerin konakları varmış. Çorakkapı Camiinin önündeki yolun iki yanında Uşakizadelerin, Evliyazadelerin, Kapanizadelerin, Osmanzadelerin, Eczacıbaşıların konakları var... 1930larda İzmir Fuarı açılınca bu konaklar otele dönüşmüş. Bu sokağa "Oteller Sokağı" deniliyor. Prof. Dr. Metin Sözenin bütün Türkiyede estirdiği "eskiye saygı" rüzgarı etkisiyle Başkan Muzaffer Tunçağ Oteller Sokağındaki binaların düzeltilmesini sağlamış. Sokak pırıl pırıl.Başkan bölgede sahipsiz yapıların bunları yaşatacaklar tarafından satın alınarak onarılmasını teşvik ediyor. Uşakizadelerin eski hanı otele dönüştürülmüş. Antik Han olarak işletiliyor. "Kent gözlemcileri"nden Orhan Beşikçi beni Filibelilerin tarihi fırınına götürdü. Gülten ve Nazmi Yeniyurt, Hatuniye Mahallesindeki bu eski fırının yüzünün kazınarak yüzyıl önceki görünümüne kavuşturulduğunu anlattı. Uşakizadelerin eski köşklerinden biri şimdi Yeni Sadık Bey Oteli

Bir kamu görevinde çalışan memurlar, vakıf, şirket ve holding kurarak, çalıştıkları şirketin gelirini kendi ceplerine aktarabilir mi? Başka yerde aktaramaz ama, burası Türkiye abicim... Burada aktarabilir.TBMMnin KİT Komisyonunda AKP Amasya Milletvekili Hamza Albayrak, T.C. Emekli Sandığına ait otelleri Emekli Sandığı Mensupları Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfının işlettiğini, bu vakfın kurduğu şirketleri Emekli Sandığının ihalelerine girerek iş aldığını, memurların kurduğu Emekli Sandığı Vakfı Holdingin, Emekli Sandığı ile iş yaparak devleştiğini gündeme getirdi.Memurların kurduğu holding bünyesindeki en aktif şirket olan Emek Proje A.Ş.nin, hasılat - kira sözleşmeleriyle Bursa Çelik Palas Otelinden son üç yılda 948 milyar lira, Radisson SAS grubundan son iki yılda 500 milyar lira para aldığı, kiralanan diğer Emekli Sandığı otellerinden 2.1 trilyon lira para topladığı ortaya çıktı. T.C. Emekli Sandığında çalışanların bazıları, T.C. Emekli Sandığı için çalışmıyormuş. Sandığı, kendileri için çalıştırarak ceplerini dolduracak sistem kurmuş. T.C. Emekli Sandığının paraları bu memurlarının cebine akar olmuş. Memurların kurduğu Esa Tıp Ltd. Şti., Emekli Sandığının bakımevlerini

SEKA işçilerinin ve de sendikanın mücadelesine arka çıkanlar, yollara dökülenler, gösteri yapanlar, yazı yazanlar inandılar ki, işçiler ve sendika (1) Özelleştirme politika ve uygulamalarına karşı çıkıyor. (2) SEKAnın parça parça satışını ve de İzmit fabrikasının kapatılmasını önlemeye çalışıyor. (3) İzmit fabrikasının, İzmit ekonomisi için önemine inandıklarından fabrika yıkılarak yerine park yapılmasın, diyor. (4) İzmit fabrikasında bulunan yepyeni makinelerle ülke ekonomisine katkıda bulunmak, üretimi sürdürmek istiyor.Halbuki onlar ihbar ve kıdem tazminatlarını aldıktan sonra, İzmitte bir kamu kuruluşunun bordrosuna girmekten başka bir şey istemiyorlarmış. Belediyenin işçi bordrosundan ayda 1 milyar TL maaş almaya razı oldular. SEKAnın "O, yepyeni ve üretim yapılabilir" dedikleri makinelerinin hurdaya gitmesine, "O, yaşamalı dedikleri fabrika binasının yıkılmasına", fabrikanın, parka dönüşmesine razı oldular... "Bizim kanımızda SEKAnın kanı dolaşıyor" diyen fabrika işçileri, yıkılacak fabrikanın yerine yapılacak belediye parkında, belediye işçisi olarak, çimleri sulamaya, yolları süpürmeye razı oldular.Şimdi denilecek ki, "Sen SEKA işçisi olsaydın ne yapardın? İnsanların işsiz

Yılmaz Çetiner, Vahdettin ve ailesinin hikayesi etrafında Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü, Mustafa Kemalin Anadolu harekatını başlatmasını anlatıyor.Kitaba ek olarak verilen ve de Vahdettinin kendi bestelerine ait kendi el yazısıyla hazırlanmış notalar dikkatimi çekti.Yılmaz Çetiner, Vahdettinin bestelerini piyanoda Sabiha Sultanın seslendirdiğini yazıyor.Sabiha Sultan acaba sadece Türk müziğini mi seslendirirdi? Klasik müzik ile de ilgisi var mıydı? Bu sorulara cevap ararken, İş Bankasının İstanbuldaki gökdelenlerinin alt katında bulunan sekiz yüz kişilik konser salonunda, "iki piyano etrafında sekiz piyanist"i toplayan ilginç bir konserde bulunma şansını elde ettim.Bu konserde uluslararası üne sahip hanım piyanistimiz Gülsin Onay ile uluslararası müzik çevrelerine yeni girmeye çalışan genç hanım piyanistimiz İris Şentürkeri izlerken, son Padişah Vahdettinin kızı Sabiha Sultanı düşünüyordum... Amcasının oğlu Prens Faruk ile evlendirilen Sabiha Sultan da acaba Gülsin Onay ve İris Şentürker gibi uluslararası bir piyano sanatçısı olmayı hayal eder miydi?İş Bankasının, "İş Sanat" adını taşıyan bir kuruluşu var. "İş Sanat", İstanbulda İş Kulelerinin alt katındaki salonda konserler

Ercan Kumcu bunu söylüyor da, bizim gibi saf ve bakir Anadolu çocukları Merkez Bankası bilançosunun neyine bakacak? Neyini takip edecek? Merkez Bankası, adı üzerinde banka... Kendi kaynaklarına, borçlandığı paraları ekler, bu paraları bir yerlere yatırır. Merkez Bankasının diğer bankalardan farkı, kendi kaynağını banknot basarak istediği kadar artırma imkanına sahip olmasıdır. TC Merkez Bankası eski başkan yardımcılarından Ercan Kumcu diyor ki: "...Ne olup bittiğini daha iyi anlayabilmek, geleceğe yönelik beklentileri şekillendirebilmek ve fiyat istikrarının kalıcılığı, ya da geçiciliği konusunda fikir sahibi olabilmek için, Merkez Bankası bilançosunu iyi takip etmek gerekir. Merkez Bankası bilançosu ekonominin aynasıdır." Bu açıklamalardan sonra Ercan Kumcunun izini sürerek görelim bakalım TC Merkez Bankası, hangi kaynakları kullanmış? Paraları nereye yatırmış?En son yayımlanan 25 Şubat 2004 tarihli analitik bilançoya göre, TC Merkez Bankası: 73.3 milyar YTL kaynağa sahip.Bu kaynağın sadece 14.0 milyar YTL para basarak (emisyon ile) kendi yaratmış. 59.3 milyar YTLsini borçlanmış.Borçlandığı rakamın 50.6 milyar YTL bölümü dışarıdan ve içeriden döviz borçlanmasıyla bulunmuş.YTL