"Bum" (boom) beklerken "Boom" olmasın

27 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     İlk dört aylık göstergelere göre sanayide üretim patlaması var. Ekonomi son dört yılda görülmemiş bir büyüme süreci içine girmiş görünüyor. Beklenenin üzerindeki gelişmelere yabancılar "Boom" diyorlar. Bunun Türkçe okunuşu "Bum"dur... Ancak bizim sorunumuz "Bum"ları sağlam kaynaklarla finanse edemediğimiz için, iyilikleri "sürdüremememiz"dir... Bizde bu nedenle "Bum"ların arkasından "Bom" gelir.
     Bu nedenle "Bum"u dikkatle izlemek, "Bum"un "Bom" olmaması için tedbir almak zorundayız.
     Bizde ekonomiyi ithalat canlandırır. Ekonomi canlanırken ithalat artar. İthalat arttıkça ekonomi canlanır. Ama ithalat artınca "cari açık" denilen "döviz açığı" büyür. "Bum" birden "Bom" olur. Ekonomi krize girer.
     2000 yılında ekonomi çok iyi gidiyordu. Ama yılın ilk 4 ayı sonunda dış ticaret açığı (ithalat ile ihracat arasındaki fark) 5.4 milyar dolara çıkınca cari açık (olağan döviz gelirleri ile giderleri arasındaki fark) 3.1 milyar dolara ulaştı... Cari açık yıl sonunda 9.8 milyar dolara tırmanınca da ekonomi krize girdi.
     2001 ve 2002

Yazının Devamı

Sanayi son dört yılın rekorunu kırıyor

26 Haziran 2003

İyi de... Bu ekonomi nasıl büyüyor? Büyüyor da halkımız büyümenin nimetlerini nasıl fark edemiyor? Sanayi üretimi artıyor da üretimi artan malları kimler satın alıyor?Yılın ilk üç ayında ortalama yüzde 75.0 kapasite kullanım oranı son üç yılın en yüksek oranı. Sanayi üretiminde ilk üç aydaki yüzde 7.7 artış oranı son dört yılın en yüksek sanayi üretimi artış oranı.Bizim elimizde yılın ilk üç ayına ait rakamlar olduğu için ilk üç aydan söz ediyoruz. Haziran ayı bitiyor. Yılı yarıladık. İkinci üç ayda da sanayi üretimi yavaşlamadı. Tarım üretimi de fena değil... Daha düşük sanayi üretim artışı ile bizim yıllık gayri safi yurtiçi milli hasılamız 2000 yılında yüzde 7.2 arttı. 2002 yılında yüzde 7.8 arttı. Demek ki, bu yıl yüzde 8'ler dolayında ve belki daha yüksek bir büyüme rakamı ortaya çıkacak...Bu üretim artışının tamamının ihracata ve stoka gitmesi imkansız... Üretimi artan malların bir bölümünü mutlaka halkımız satın alıyor. Alıyor ise nasıl alıyor? "Ekonomide kriz var, yaprak kımıldamıyor, işsizlik diz boyu, maaşlar, ücretler yerinde duruyor" diyoruz... Piyasada durgunluk var ise, halkımız bu malları "gizli gizli, tezgah altından mı satın alıyor"? Malları alacak parayı nereden

Yazının Devamı

Sanayi son dört yılın rekorunu kırıyor

26 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Sanayide üretim patlaması var... Son dört yılın en büyük üretim artışı gerçekleşiyor... Önümüzdeki pazartesi, yılın ilk üç ayına ait milli gelir rakamları açıklanacak... Yılın ilk üç ayında ekonominin büyüme oranı herkesi şaşırtacak...
     İyi de... Bu ekonomi nasıl büyüyor? Büyüyor da halkımız büyümenin nimetlerini nasıl fark edemiyor? Sanayi üretimi artıyor da üretimi artan malları kimler satın alıyor?
     Yılın ilk üç ayında ortalama yüzde 75.0 kapasite kullanım oranı son üç yılın en yüksek oranı. Sanayi üretiminde ilk üç aydaki yüzde 7.7 artış oranı son dört yılın en yüksek sanayi üretimi artış oranı.
     Bizim elimizde yılın ilk üç ayına ait rakamlar olduğu için ilk üç aydan söz ediyoruz. Haziran ayı bitiyor. Yılı yarıladık. İkinci üç ayda da sanayi üretimi yavaşlamadı. Tarım üretimi de fena değil... Daha düşük sanayi üretim artışı ile bizim yıllık gayri safi yurtiçi milli hasılamız 2000 yılında yüzde 7.2 arttı. 2002 yılında yüzde 7.8 arttı. Demek ki, bu yıl yüzde 8'ler dolayında ve belki daha yüksek bir büyüme rakamı ortaya çıkacak...
    &nb

Yazının Devamı

Doğalgazda "formül" kazığı

25 Haziran 2003

Doğalgaz konusunda "aklım karıştıkça" Botaş'ta uzun yıllar genel müdürlük yapan Nezihi Berkkam Ağabeyimi arar, "Ne oluyor?" diye sorarım. Allah sağlık versin ağabeyim eski ve sağlam bürokratlardandır. Anlattıklarına güvenirim. İşte sizlere "doğalgaz kazığı"nın Ayşe Hanım Teyze anlatımı:Rus gazı bize 2 borudan, 3 farklı kaynaktan geliyor:(1) Devlet işletmesi Botaş yıllar önce Rus hükümeti ile anlaşma yaptı. Borular döşendi. Trakya üzerinden Türkiye'ye yılda 6 milyar metreküp gaz geliyor.(2) 1993'te Rus Gazprom şirketi ile bizim Gama inşaat şirketi ortaklık kurdu. Yüzde 4.5 hissesi hamiline ait ve kimin olduğu bilinmeyen Turusgaz ismindeki bu şirket, ek pompalarla Trakya üzerinden gelen borudan Türkiye'ye yılda 8 milyar metreküp ek gaz basıyor. Bu şirkete 1998'de Botaş da yüzde 35 payla katıldı.(3) Karadeniz'in altına boru döşendi. Gazprom buradan Türkiye'ye gaz basmaya başladı. Bu yıl Samsun üzerinden 2 milyar metreküp gaz basılacak. Önümüzdeki yıllar bu borular yılda 16 milyar metreküp gaz getirecek. Milliyet Ekonomi'de Serpil Yılmaz dört gündür, Rusya'dan aldığımız doğalgazdaki "formül" kazığının geçmişini, gelmişini anlatıyor. Ben konuyu "Ayşe Hanım Teyzem"in anlayacağı şekilde

Yazının Devamı

Doğalgazda "formül" kazığı

25 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Milliyet Ekonomi'de Serpil Yılmaz dört gündür, Rusya'dan aldığımız doğalgazdaki "formül" kazığının geçmişini, gelmişini anlatıyor. Ben konuyu "Ayşe Hanım Teyzem"in anlayacağı şekilde özetleyeceğim. Çünkü doğalgaz kazığı önünde sonunda Ayşe Hanım Teyzemin cebine giriyor.
     Doğalgaz konusunda "aklım karıştıkça" Botaş'ta uzun yıllar genel müdürlük yapan Nezihi Berkkam Ağabeyimi arar, "Ne oluyor?" diye sorarım. Allah sağlık versin ağabeyim eski ve sağlam bürokratlardandır. Anlattıklarına güvenirim. İşte sizlere "doğalgaz kazığı"nın Ayşe Hanım Teyze anlatımı:
     Rus gazı bize 2 borudan, 3 farklı kaynaktan geliyor:
     (1) Devlet işletmesi Botaş yıllar önce Rus hükümeti ile anlaşma yaptı. Borular döşendi. Trakya üzerinden Türkiye'ye yılda 6 milyar metreküp gaz geliyor.
     (2) 1993'te Rus Gazprom şirketi ile bizim Gama inşaat şirketi ortaklık kurdu. Yüzde 4.5 hissesi hamiline ait ve kimin olduğu bilinmeyen Turusgaz ismindeki bu şirket, ek pompalarla Trakya üzerinden gelen borudan Türkiye'ye yılda 8 milyar metreküp ek gaz basıyor. Bu şirkete

Yazının Devamı

Köşk'ü Araplar alırsa, Sezer kiracı olacak

24 Haziran 2003

Bu "Zihni Sinir Projeleri"ni birileri Başbakanımızın aklına sokuyor. Bu projeler de Bangladeş gibi, Malezya gibi "Zihni Sinir"i bol ülkelerden geliyor.Yapılmak istenen şu: (1) KVK, "Kamu Varlıkları Kurumu" kurulacak. (2) Devletin binalarının, yollarının, köprülerinin tapuları KVK'ya devredilecek. (3) KVK bu varlıkları bir sepetin içine koyacak. Ve bu sepetin karşılığı bastırdığı senetleri (tapuya iştirak haklarını) Araplara satacak. (4) Tapusu parça parça satılan bu binalar, yollar, köprüler ve barajlar için devletimiz KVK'ya kira ödeyecek. KVK da bu kira bedelini tapuya iştirak paylarına göre Araplara yollayacak."Al gülüm - ver gülüm" sonucu bu işten bizim çıkarımız ne? KVK'nın bu tapuları parça parça Araplara satarak bir defada (evet bir defada) toplayacağı para. (Bunun da 2 milyar dolar olabileceği söyleniyor. Dikkat buyurunuz, bir tek bankadan hortumlanan paradan daha az bir kaynak!..) Ama bunun karşılığı, bizim binalar, yollar, köprüler gitti gider... Ama bunun karşılığı her yıl (belli bir süre değil... İla nihaye...) devlet kendi binaları için kira ödeyecek...Bu işte üç beş yıl sonra... "Ben vazgeçtim... Al paranı... Ver tapumu geriye..." demek de yok...Şimdi gelelim bu

Yazının Devamı

Köşk'ü Araplar alırsa, Sezer kiracı olacak

24 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Çankaya Köşkü'nün, Başbakanlık binasının tapularını KVK (Kamu Varlıkları Kurumu) adı verilecek bir kuruma devredeceğiz. KVK bu binaların tapularını Araplara satacak. Cumhurbaşkanı oturduğu Köşk için, Başbakan içinde çalıştığı bina için Araplara kira ödeyecek.
     Bu "Zihni Sinir Projeleri"ni birileri Başbakanımızın aklına sokuyor. Bu projeler de Bangladeş gibi, Malezya gibi "Zihni Sinir"i bol ülkelerden geliyor.
     Yapılmak istenen şu: (1) KVK, "Kamu Varlıkları Kurumu" kurulacak. (2) Devletin binalarının, yollarının, köprülerinin tapuları KVK'ya devredilecek. (3) KVK bu varlıkları bir sepetin içine koyacak. Ve bu sepetin karşılığı bastırdığı senetleri (tapuya iştirak haklarını) Araplara satacak. (4) Tapusu parça parça satılan bu binalar, yollar, köprüler ve barajlar için devletimiz KVK'ya kira ödeyecek. KVK da bu kira bedelini tapuya iştirak paylarına göre Araplara yollayacak.
     "Al gülüm - ver gülüm" sonucu bu işten bizim çıkarımız ne? KVK'nın bu tapuları parça parça Araplara satarak bir defada (evet bir defada) toplayacağı para. (Bunun da 2 milyar dolar

Yazının Devamı

IMFsiz yaşamak zor

23 Haziran 2003

Şu güler iyimserlik rüzgarlarının estiği günler. Büyük Türk Büyükleri gene, esiyor üfürüyor: "Türkiye IMF olmadan yoluna devam edecek!.." İyi de... Nasıl edecek? Nedir bunun hesabı, kitabı?IMF Türkiyeye (1) Doğrudan parasal destek sağlıyor. (2) Türkiyeye "kefil oluyor". Türkiyeye kefil olduğu için alacaklılar Türkiyenin üzerine gelmiyor. Türkiye dış dünya ile parasal ilişkilerini sorunsuz olarak sürdürebiliyor.Ama IMF Türkiyeye "kefil" olmak için, Türkiyenin neler yapacağını bir kağıda yazarak, Büyük Türk Büyüklerine imzalatıyor... Büyük Türk Büyüklerinin istedikleri gibi hovardalık yapmasına izin vermiyor.IMFyi istemeyenler kim? "IMFsiz yola devam edeceğiz..." diyenler kim? Büyük Türk Büyükleri... IMFli yola devam etmek ile IMFsiz yola devam arasında ne fark var? IMFli yola devam "disiplin" demek. Gelir kadar harcama yapmak demek... IMFsiz yola devam demek "harcama musluklarını açmak" demek...Sadece bu kadar mı? Hayır... IMFden gelen paralarla günü kurtardığımızı ama, bu paraları geri ödemek zorunda olduğumuzu Büyük Türk Büyükleri unutuyor.Mahfi Eğilmez, IMFden alıp ödediklerimizin hesabını en iyi izleyen iktisatçıdır. Mahfi Eğilmezin hesaplamalarına göre 1999 yılından bu yana

Yazının Devamı