İlk 3 aylık üretimin % 11'i stokta

1 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     İlk üç ayda, geçen yılın aynı dönemine göre gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) yüzde 8.1 oranında, gayri safi milli hasıla (GSMH) ise yüzde 7.4 oranında arttı.
     Biz halk anlatımında GSMH rakamına da, GSYİH rakamına da kısaca "Milli Gelir" deriz. Halbuki ikisi farklıdır.
     GSYİH rakamı, belli bir dönemde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerini gösterir.
     Ülke ekonomisinin dış dünya ile bağlantısı nedeniyle dışarıdan içeriye, içeriden dışarıya bir faktör geliri akımı (genelde faiz ve kar transferi) var. İçeriden çıkan ile içeriye giren arasındaki farka "Dış alem net faktör geliri - gideri" adı verilir. Bunun neti, GSYİH'ye eklenince (veya çıkarılınca) GSMH rakamı ortaya çıkar. Bu yılın ilk üç ayında yurt dışına faiz ve kar transferi fazla olduğundan net rakam eksi durumda. Eksi rakam üç aylık GSYİH rakamından düşülüyor. Ve GSYİH rakamından daha küçük bir GSMH rakamı ortaya çıkıyor. Sonuç olarak da GSYİH artışı (üç aylık büyüme) yüzde 8.1 iken, GSMH'deki büyüme oranı yüzde 7.4'e düşüyor...
     Gayri safi yurt içi

Yazının Devamı

Bizim pazar sizlere ömür

30 Haziran 2003

Yeniköy çevresinde oturan hanımlar kendi bahçelerinden topladıkları dutları, ıhlamurları pazar yerine getirir orada satarlardı. Onları bulurum ümidiyle dün sabah erkenden bizim mahalle pazarına gittim. O da ne? Kilise meydanında koskoca pazar yerinde Müslim'in tezgahından başka tek bir tezgah, tek bir satıcı yok... Yumurta, ıhlamur ve dut satan hanımlar yok... Belediye mi yasakladı, günü mü değişti, neden pazar yeri bomboş?Müslim'e "- Ne bu pazarın hali?" diye sordum. "- Hocam" dedi... "- Sen uzun zamandır uğramıyorsun... Pazar sizlere ömür... Yakında ben de gelmeyeceğim..."Bizim Yeniköy pazarının eski halini bilmeyen bu anlattıklarımı anlayamaz... Pazar günü kilisenin önündeki meydanda pazarcılar tezgah açacak yer kavgası yapardı. Sadece profesyonel pazarcılar değil, kendi yetiştirdiği sebzeyi, meyveyi, yumurtayı, sütü satmaya gelenler de pazarı doldururdu. Sebze tezgahları, peynirciler, zeytinciler, baharatçılar, tencereciler, tabakçılar, plastikçiler, tuhafiyeciler ile pazar yeri cıvıl cıvıl olurdu... Zamanla tezgah sayısı azaldı ama koskoca pazar yerinde bir tek Müslim'in tezgah açması inanılır şey değil.Müslim Aksoy, Malatyalı. 1978 yılında Siirtli Arap Salih'in yanında

Yazının Devamı

Bizim pazar sizlere ömür

30 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Şu günlerde ıhlamur ağaçlarından yayılan kokulara bayılıyorum... Taze ıhlamur çiçeği arıyorum. Birkaç yıl önceye kadar yaşlı hanımlar Beykoz'da topladıkları ıhlamurları çarşafa doldurur, dolmuş motoru ile Yeniköy'e geçer, iskelenin başında satarlardı... İki yıldır Beykoz'dan gelen yok...
     Yeniköy çevresinde oturan hanımlar kendi bahçelerinden topladıkları dutları, ıhlamurları pazar yerine getirir orada satarlardı. Onları bulurum ümidiyle dün sabah erkenden bizim mahalle pazarına gittim. O da ne? Kilise meydanında koskoca pazar yerinde Müslim'in tezgahından başka tek bir tezgah, tek bir satıcı yok... Yumurta, ıhlamur ve dut satan hanımlar yok... Belediye mi yasakladı, günü mü değişti, neden pazar yeri bomboş?
     Müslim'e "- Ne bu pazarın hali?" diye sordum. "- Hocam" dedi... "- Sen uzun zamandır uğramıyorsun... Pazar sizlere ömür... Yakında ben de gelmeyeceğim..."
     Bizim Yeniköy pazarının eski halini bilmeyen bu anlattıklarımı anlayamaz... Pazar günü kilisenin önündeki meydanda pazarcılar tezgah açacak yer kavgası yapardı. Sadece profesyonel pazarcılar değil,

Yazının Devamı

Giyimine özen göstermeyen modacı olamaz

29 Haziran 2003

Manzara neden kötü? Arz edeyim... Lütfen bu yazının altındaki fotoğrafa bakınız. Bu fotoğraf Uluslararası Hazır Giyim Fuarının açılış resmi olarak içeride ve dışarıda yayın organlarında yer aldı. Bu fuar Türk modasını ve Türk markalarını dünyaya tanıtmak için düzenlendi. Fuarı düzenleyen moda ve markada iddialı Türk giyimcilerinin açılış törenindeki kıyafetlerine, açılış törenindeki karmaşaya bakınız... Bu fotoğrafı görenler Türk giyimcilerinin moda ve marka iddialarına nasıl inanabilir? Fuara nasıl ilgi duyabilir?Biz bu değiliz... Fotoğraf kötü ama, giyim sanayiinde önemli gelişme var. Bir Türk giyimcisinin, Umut Oranın başkanı olduğu Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu(IAF)nun "19. Dünya Hazır Giyim Kongresi" İstanbulda yapıldı. Kongrenin açılışında konuşan Oran, "Türkiyenin hazır giyim ihracatında üçüncü sıraya yerleştiğini" belirtti.İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, "İstanbuldan başlayarak Türkiyeyi dünya modasının kalbinin attığı merkezlerden biri yapmaya kararlı olduklarını" söyledi.Kongre için çoğu ABD, Fransa, Belçika, İngiltere, Almanya ve Meksikadan gelen 121 yabancıya ve diğer yabancı firmaların temsilcilerine

Yazının Devamı

Giyimine özen göstermeyen modacı olamaz

29 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Giyimcilerimiz İstanbul’u "moda merkezi" yapmaya, "marka" yaratmaya çalışıyor. Niyet iyi de, "manzara" kötü.
     Manzara neden kötü? Arz edeyim... Lütfen bu yazının altındaki fotoğrafa bakınız. Bu fotoğraf Uluslararası Hazır Giyim Fuarı’nın açılış resmi olarak içeride ve dışarıda yayın organlarında yer aldı. Bu fuar Türk modasını ve Türk markalarını dünyaya tanıtmak için düzenlendi. Fuarı düzenleyen moda ve markada iddialı Türk giyimcilerinin açılış törenindeki kıyafetlerine, açılış törenindeki karmaşaya bakınız... Bu fotoğrafı görenler Türk giyimcilerinin moda ve marka iddialarına nasıl inanabilir? Fuara nasıl ilgi duyabilir?
     Biz bu değiliz... Fotoğraf kötü ama, giyim sanayiinde önemli gelişme var. Bir Türk giyimcisinin, Umut Oran’ın başkanı olduğu Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu(IAF)’nun "19. Dünya Hazır Giyim Kongresi" İstanbul’da yapıldı. Kongrenin açılışında konuşan Oran, "Türkiye’nin hazır giyim ihracatında üçüncü sıraya yerleştiğini" belirtti.
     İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, "İstanbul’dan

Yazının Devamı

296 gence iş arıyorum

28 Haziran 2003

Mezunların diplomalarının dağıtımı için geçen hafta bir tören yapıldı. Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunç Erem hatırlattı: "Biz bu törenlere diploma töreni diyoruz. Yabancılar bu törenlere commencement (başlama - başlangıç) adını veriyor. Doğrusu budur. Çünkü diplomalarını alan gençler için bugünden sonra, gerçek hayat başlıyor."Ben on yıldır bu fakültede ders veririm. Her "başlangıç töreni"nde olduğu gibi bu törende de "gözyaşlarımı" tutamadım... Öğrencilik dönemini tamamlayan bu gençler hayata nasıl başlayacak? Nerede, nasıl iş bulabilecek? Bunlara sadece bilgi ve beceri yüklemek ve diploma vermek ile bizim işimiz ve sorumluluğumuz bitiyor mu?Dekan Prof. Dr. Alaeddin Asna gençleri uyardı: "... güçlükler karşısında pes etmeyin... sabırlı olun... iş bulmak güç... ilk bulabileceğiniz iş rüyalarınızın işi olmayabilir... ama unutmayın bir işte çalışanın durumu, işsiz bir dahinin durumundan iyidir... daha iyi iş bulabilme olanağı, evde oturan işsizden daha fazladır..."Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi 55 yıllık bir "gazetecilik" okulu. 1948 yılında Şehzadebaşında açılan "İstanbul Gazetecilik Okulu", 1962 yılında "yüksekokul" olarak Marmara Üniversitesi çatısı altına

Yazının Devamı

296 gence iş arıyorum

28 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     296 gence iş arıyorum. Bunlar benim öğrencilerim. Bunlar bu yıl Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu... 102’si gazetecilik, 109’u halkla ilişkiler, 85’i radyo ve televizyon dalında eğitim gördü.
     Mezunların diplomalarının dağıtımı için geçen hafta bir tören yapıldı. Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunç Erem hatırlattı: "Biz bu törenlere diploma töreni diyoruz. Yabancılar bu törenlere ‘commencement’ (başlama - başlangıç) adını veriyor. Doğrusu budur. Çünkü diplomalarını alan gençler için bugünden sonra, ‘gerçek hayat’ başlıyor."
     Ben on yıldır bu fakültede ders veririm. Her "başlangıç töreni"nde olduğu gibi bu törende de "gözyaşlarımı" tutamadım... Öğrencilik dönemini tamamlayan bu gençler hayata nasıl başlayacak? Nerede, nasıl iş bulabilecek? Bunlara sadece bilgi ve beceri yüklemek ve diploma vermek ile bizim işimiz ve sorumluluğumuz bitiyor mu?
     Dekan Prof. Dr. Alaeddin Asna gençleri uyardı: "... güçlükler karşısında pes etmeyin... sabırlı olun... iş bulmak güç... ilk bulabileceğiniz iş rüyalarınızın işi olmayabilir... ama unutmayın

Yazının Devamı

"Bum" (boom) beklerken "Boom" olmasın

27 Haziran 2003

Bu nedenle "Bum"u dikkatle izlemek, "Bum"un "Bom" olmaması için tedbir almak zorundayız.Bizde ekonomiyi ithalat canlandırır. Ekonomi canlanırken ithalat artar. İthalat arttıkça ekonomi canlanır. Ama ithalat artınca "cari açık" denilen "döviz açığı" büyür. "Bum" birden "Bom" olur. Ekonomi krize girer.2000 yılında ekonomi çok iyi gidiyordu. Ama yılın ilk 4 ayı sonunda dış ticaret açığı (ithalat ile ihracat arasındaki fark) 5.4 milyar dolara çıkınca cari açık (olağan döviz gelirleri ile giderleri arasındaki fark) 3.1 milyar dolara ulaştı... Cari açık yıl sonunda 9.8 milyar dolara tırmanınca da ekonomi krize girdi.2001 ve 2002 toparlanma ve istikrar çabalarıyla geçti. 2003 yılının ilk 4 aylık dönemine ait döviz rakamları açıklanınca görüldü ki, yılın ilk dört ayında dış ticaret açığı 3.1 milyar dolara, cari açık 2.9 milyar dolara yükselmiş. Dört aylık cari açık rakamı 2000 yılına benzer bir tehlikeyi işaret ediyor.Tehlikenin ardında yatan ana etken ithalattaki artış. İhracat geliri yüzde 25 artarken, ithalat harcamaları yüzde 32 oranında artıyor...2000 yılında döviz kuru çıpaya bağlanmıştı. Sabit idi. Bu nedenle döviz ucuza satılıyordu. İthalat patlamıştı. 2003 yılına geldik. Döviz

Yazının Devamı