<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Arada sırada gerçekleri görerek karamsarlığa kapılıyoruz. Arada sırada da gerçekleri unutarak iyimser oluyoruz.
Şu güler iyimserlik rüzgarlarının estiği günler. Büyük Türk Büyükleri gene, esiyor üfürüyor: "Türkiye IMF olmadan yoluna devam edecek!.." İyi de... Nasıl edecek? Nedir bunun hesabı, kitabı?
IMF Türkiye’ye (1) Doğrudan parasal destek sağlıyor. (2) Türkiye’ye "kefil oluyor". Türkiye’ye kefil olduğu için alacaklılar Türkiye’nin üzerine gelmiyor. Türkiye dış dünya ile parasal ilişkilerini sorunsuz olarak sürdürebiliyor.
Ama IMF Türkiye’ye "kefil" olmak için, Türkiye’nin neler yapacağını bir kağıda yazarak, Büyük Türk Büyükleri’ne imzalatıyor... Büyük Türk Büyükleri’nin istedikleri gibi hovardalık yapmasına izin vermiyor.
IMF’yi istemeyenler kim? "IMF’siz yola devam edeceğiz..." diyenler kim? Büyük Türk Büyükleri... IMF’li yola devam etmek ile IMF’siz yola devam arasında ne fark var? IMF’li yola devam "disiplin" demek. Gelir kadar harcama yapmak demek... IMF’siz yola devam demek "harcama musluklarını açmak" demek...
&nbs
"Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı" ile hükümetimiz yabancılara tarım arazisi satın alma izni çıkarmaya kararlı görünüyor.Tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım, Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman ile görüştü. Kurtuluş Savaşı öncesi Anadolu'da yabancıların çok sayıda köye ve tarım arazisine sahip olduklarını hatırlatan Tanman diyor ki: "Sadece Ege'de değil, başka bölgelerde de Alman, İngiliz çiftlikleri vardı. Kurtuluş Savaşı ile bunlar devletleştirildi. Devlet Üretme Çiftlikleri haline getirildi. Şimdi eskiye dönüş arayışı var. Tarımda üretimi caydıran politikalar nedeniyle çiftçi zaten fakirleşti. Kanun değişsin. Ertesi gün çiftçi toprağını köyünü satmaya hazır. Bizler ya onların yanında işçi olarak çalışırız ya da şehre göç ederiz..." Türkiye'de tarım arazisi almak yabancılar için neden önemli? (1) Zengin Avrupa ülkelerinde tarım arazisi azaldı. Türkiye Avrupa'ya yakınlığı, hava şartları ile tarımsal üretim için iyi bir yer. (2) Tüketici artık hormonsuz üretim, ekolojik şartlar, kirlenmemiş toprak gibi konulara önem veriyor. Türkiye'nin şartları bu konularda çok iyi.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> 1924'ten bu yana yürürlükte olan 442 sayılı Köy Kanunu'nun 87'nci maddesi değiştiriliyor. Bundan sonra yabancı gerçek veya tüzel kişiler Türkiye'de parayı bastırınca isterler ise köylerden arazi, isterler ise köyün tümünü satın alabilecek.
"Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı" ile hükümetimiz yabancılara tarım arazisi satın alma izni çıkarmaya kararlı görünüyor.
Tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım, Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman ile görüştü. Kurtuluş Savaşı öncesi Anadolu'da yabancıların çok sayıda köye ve tarım arazisine sahip olduklarını hatırlatan Tanman diyor ki: "Sadece Ege'de değil, başka bölgelerde de Alman, İngiliz çiftlikleri vardı. Kurtuluş Savaşı ile bunlar devletleştirildi. Devlet Üretme Çiftlikleri haline getirildi. Şimdi eskiye dönüş arayışı var. Tarımda üretimi caydıran politikalar nedeniyle çiftçi zaten fakirleşti. Kanun değişsin. Ertesi gün çiftçi toprağını köyünü satmaya hazır. Bizler ya onların yanında işçi olarak çalışırız ya da şehre göç ederiz..."
Bu yılın bienali, 50'nci bienal. Bu bakımdan önemli. 15 Haziran'da başladı. 2 Kasım'a kadar devam edecek. Venedik şehrine her yıl gelen 30 milyon turistin büyük bölümü bienali izleyecek. Türkiye, Venedik Sanat Bienali'ne 1956, 1958, 1962 yıllarında DGS Akademisi'nin karma resim sergisi ile, 1990, 1993, 1997 ve 2001 yıllarında ise Beral Madra'nın küratörlüğünde, devletin ve özel sponsorların desteği ile katıldı. Bu katılımlar birçok sanatçımızın yurtdışında tanınmasına ve daha başka uluslararası sergilere davetine imkan hazırladı. Venedik Sanat Bienali, iki yılda bir tekrarlanan uluslararası bir sanat pazarı veya şöleni. Dünyanın her ülkesinden seçilen sanatçılar Venedik'te geniş alanlarda eserlerini sergiliyor. Dünyanın her yanından Venedik şehrine gelen sanatseverler bu eserleri izliyor. Venedik Bienali'nde sergilenen eserleri ilgi gören sanatçılara dünyanın sanat merkezlerinin kapıları açılıyor. Tanınıyorlar. Ünleniyorlar. Bu hem sanatçılar için, hem de ülkeleri için bir kazanç oluyor. Bakanlık sponsor buldu Venedik Bienali'nde bienal küratörünün sergileri yer alıyor. Ülkeler ise kendi pavyonlarında kendi küratörlerinin seçtikleri sanatçılarla temsil ediliyor. Küratör Francesco
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Venedik Sanat Bienali, iki yılda bir tekrarlanan uluslararası bir sanat pazarı veya şöleni. Dünyanın her ülkesinden seçilen sanatçılar Venedik'te geniş alanlarda eserlerini sergiliyor. Dünyanın her yanından Venedik şehrine gelen sanatseverler bu eserleri izliyor. Venedik Bienali'nde sergilenen eserleri ilgi gören sanatçılara dünyanın sanat merkezlerinin kapıları açılıyor. Tanınıyorlar. Ünleniyorlar. Bu hem sanatçılar için, hem de ülkeleri için bir kazanç oluyor.
Bu yılın bienali, 50'nci bienal. Bu bakımdan önemli. 15 Haziran'da başladı. 2 Kasım'a kadar devam edecek. Venedik şehrine her yıl gelen 30 milyon turistin büyük bölümü bienali izleyecek. Türkiye, Venedik Sanat Bienali'ne 1956, 1958, 1962 yıllarında DGS Akademisi'nin karma resim sergisi ile, 1990, 1993, 1997 ve 2001 yıllarında ise Beral Madra'nın küratörlüğünde, devletin ve özel sponsorların desteği ile katıldı. Bu katılımlar birçok sanatçımızın yurtdışında tanınmasına ve daha başka uluslararası sergilere davetine imkan hazırladı.
Bakanlık sponsor buldu
Devlet
Tüketicinin ödediği vergiler bir yıl önceye göre yüzde 48 oranında arttı.Eğer tüketicinin geliri ve buna bağlı olarak harcamaları artmış olsa... "Ne iyi!" diyeceğiz... "Çok harcayan, çok vergi veriyor" diyeceğiz... Geliniz görünüz ki, tüketicinin geliri artmıyor. Buna karşılık tüketicinin vergisi artıyor... Vergi yükü giderek daha büyük ölçüde tüketicinin sırtına biniyor... İşte yanlış olan da bu...Bu yazının altındaki tabloda yılın ilk 5 ayında devletin normal gelirlerini nereden topladığı gösteriliyor.Sağlıklı bir vergi sisteminde şahısların ve şirketlerin beyanname vererek "doğrudan" ödedikleri vergiler vergi gelirinin esasını teşkil eder. Bizde yılın ilk 5 ayında toplanan 37 katrilyon vergi geliri içinde beyanname ile ödenen Gelir Vergisi'nin payı sadece 0.4 katrilyon lira. (Stopaj / kaynakta tevkifat yoluyla ödenen Gelir Vergisi 5.5 katrilyon lira.) Şirketlerin Kurumlar Vergisi'nin payı sadece 0.6 katrilyon lira. (Şirketler KVK'ya göre geçici vergi olarak 2.7 katrilyon lira vergi ödedi.)Eskiden "Gümrük Vergisi" önemli bir vergi kaynağı idi. Gümrüklerden vergi kalktığı için günümüzde önemini yitirdi. Yılın ilk 5 ayında Gümrük Vergisi tahsilatı sadece 0.3 katrilyon lira.Petrol
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi gibi tüketicinin ödediği vergilerin toplamı yılın ilk 5 ayında 20 katrilyon lirayı aştı. Toplam vergilerin yüzde 66'sı dolaylı vergilerden oluşuyor.
Tüketicinin ödediği vergiler bir yıl önceye göre yüzde 48 oranında arttı.
Eğer tüketicinin geliri ve buna bağlı olarak harcamaları artmış olsa... "Ne iyi!" diyeceğiz... "Çok harcayan, çok vergi veriyor" diyeceğiz... Geliniz görünüz ki, tüketicinin geliri artmıyor. Buna karşılık tüketicinin vergisi artıyor... Vergi yükü giderek daha büyük ölçüde tüketicinin sırtına biniyor... İşte yanlış olan da bu...
Bu yazının altındaki tabloda yılın ilk 5 ayında devletin normal gelirlerini nereden topladığı gösteriliyor.
Sağlıklı bir vergi sisteminde şahısların ve şirketlerin beyanname vererek "doğrudan" ödedikleri vergiler vergi gelirinin esasını teşkil eder. Bizde yılın ilk 5 ayında toplanan 37 katrilyon vergi geliri içinde beyanname ile ödenen Gelir Vergisi'nin payı sadece 0.4 katrilyon lira. (Stopaj / kaynakta tevkifat yoluyla ödenen Gelir Vergisi
Devletin 5 aydaki faiz harcamalarının 31.1 katrilyon lira olmasına karşın devletin diğer tüm işlere harcadığı para 27.7 katrilyon lira. Bunun da 11.9 katrilyon lirası personel maaşı, 7.0 katrilyon lirası SSK, Emekli Sandığı ve Bağ - Kur açıkları için ödenen para... Ve de devlet başkaca hiçbir iş yapamıyor. Çünkü parası yok. Sosyal güvenlik kurumları batmasın diyerek 5 ayda 7.0 katrilyon harcama yapan devletin yatırımlar için bulabildiği para 0.8 katrilyon (800 trilyon) liracık para...Beş ayda bütçe açığı 21.8 katrilyon liraya ulaştı... Toplam 5 aylık harcamanın yüzde 37'si "açıktan yapıldı"... Devlet açıktan para harcayamaz... Mutlaka bir yerlerden bulmuştur. Acaba nasıl bulmuş? Bunun için "Hazine nakit gelir gider hesabı"na (Hazine nakit dengesine) bakmak gerekir.Bütçe gelir ve gideri kağıt üzerindeki gelir giderdir. Nakit hesabı, bu kağıt üzerindeki gelir giderin nakit giriş ve çıkışını gösterir.Aşağıdaki tablolardan izlenebileceği gibi 5 ayda bütçe geliri kağıt üzerinde 37.0 katrilyon ama, Hazine'ye nakit girişi 32.8 katrilyon lira. Bütçe harcama rakamı 58.8 katrilyon lira ama, Hazine'den nakit çıkışı 52.5 katrilyon lira... Bütçe açığı 21.8 katrilyon lira ama, Hazine'nin nakit