<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Yılın ilk 5 ayında devletin vergi geliri 30.7 katrilyon lira. Buna karşılık devletin borçları için ödediği faiz 31.1 katrilyon lira... Eskiden vergi dairelerinin kapısında bir yazı vardı: "Ödediğiniz vergi sizlere hizmet olarak dönecektir" diye yazıyordu... Günümüzde "Ödediğiniz vergi, birilerinin cebine faiz olarak giriyor..."
Devletin 5 aydaki faiz harcamalarının 31.1 katrilyon lira olmasına karşın devletin diğer tüm işlere harcadığı para 27.7 katrilyon lira. Bunun da 11.9 katrilyon lirası personel maaşı, 7.0 katrilyon lirası SSK, Emekli Sandığı ve Bağ - Kur açıkları için ödenen para... Ve de devlet başkaca hiçbir iş yapamıyor. Çünkü parası yok. Sosyal güvenlik kurumları batmasın diyerek 5 ayda 7.0 katrilyon harcama yapan devletin yatırımlar için bulabildiği para 0.8 katrilyon (800 trilyon) liracık para...
Beş ayda bütçe açığı 21.8 katrilyon liraya ulaştı... Toplam 5 aylık harcamanın yüzde 37'si "açıktan yapıldı"... Devlet açıktan para harcayamaz... Mutlaka bir yerlerden bulmuştur. Acaba nasıl bulmuş? Bunun için "Hazine nakit gelir gider hesabı"na (Hazine nakit dengesine) bakmak
Ben bugün sayın okuyucularıma bazı tarım haberleri vereceğim... Bakalım ilgilerini çekebilecek miyim?Kapadokya'dan "yatak limon ihracatı" başladı. Mersin'de yetiştirilen limonlar Nevşehir'in Ortahisar kasabasında yeraltındaki mağaralarda saklanır. Bu mağaralara her yıl yaklaşık 35 bin ton limon depo edilir. Kış aylarında 10 derece sıcaklıkta 5 ay bekletilen limonlar hem sulanır, hem olgunlaşır. Depoya yaklaşık 70 gram ağırlığında giren limon depodan yaklaşık 100 ile 110 gram ağırlığında çıkar. Bu depolardan yılda yaklaşık 4 - 5 milyon sandık "yataklık limon" ihraç edilir. Yaklaşık 3 milyon dolar gelir sağlanır. Ortahisar Belediye Başkanı Yücel Yazıcı'nın verdiği bilgiye göre bu yıl olumsuz hava koşulları nedeniyle mağaralarda sadece 1.5 milyon sandık limon saklanabildi. Depolardaki limonlardan yılın ilk parti ihracatı Rusya, Ermenistan, Bulgaristan ve Romanya'ya yapıldı.Antalya'dan geçen yıl 187 milyon dal kesme çiçek ihraç edildi. Antalya Ticaret Borsası Başkanı Nurettin Utku'nun verdiği bilgiye göre Türkiye'den ihraç edilen kesme çiçeklerin yüzde 95'i Antalya'da yetiştiriliyor. Geçen yıl kesme çiçek ihracatından 18.5 milyon dolar gelir sağlandı. 1985 yılında 70 dekar arazide
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Bu ülkede çalışan nüfusun yüzde 33'ü tarım üretimi yapıyor. Gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 14'ü tarımda yaratılan katma değerden oluşuyor... Ama bizler tarımda olan biten ile pek ilgilenmiyoruz... Hele hele Büyük Türk Büyükleri tarımı hepten unuttu...
Ben bugün sayın okuyucularıma bazı tarım haberleri vereceğim... Bakalım ilgilerini çekebilecek miyim?
Kapadokya'dan "yatak limon ihracatı" başladı. Mersin'de yetiştirilen limonlar Nevşehir'in Ortahisar kasabasında yeraltındaki mağaralarda saklanır. Bu mağaralara her yıl yaklaşık 35 bin ton limon depo edilir. Kış aylarında 10 derece sıcaklıkta 5 ay bekletilen limonlar hem sulanır, hem olgunlaşır. Depoya yaklaşık 70 gram ağırlığında giren limon depodan yaklaşık 100 ile 110 gram ağırlığında çıkar. Bu depolardan yılda yaklaşık 4 - 5 milyon sandık "yataklık limon" ihraç edilir. Yaklaşık 3 milyon dolar gelir sağlanır. Ortahisar Belediye Başkanı Yücel Yazıcı'nın verdiği bilgiye göre bu yıl olumsuz hava koşulları nedeniyle mağaralarda sadece 1.5 milyon sandık limon saklanabildi. Depolardaki limonlardan yılın ilk parti ihracatı Rusya,
Yurtiçi kaynaklı döviz mevduatının toplamı 45.8 milyar dolar. 2002 yılı sonunda bu rakam 46.5 milyar dolar idi. Demek ki, ilk beş ayda yurtiçi kaynaklı mevduat hesaplarından 700 milyon dolar dolayında bir para çekilmiş.Türk lirasının değer kazanmasına, Türk lirası yatırımların reel getirilerinin cazibesine ve de bütün bunlara karşılık döviz mevduatlarına yüzde 2, yüzde 3 gibi çok düşük faiz ödenmesine rağmen halkımızın tasarruflarının yarısını hala dövize bağlı tutması Türk lirasına ve ekonomiye güvensizliğinin işaretidir.Türk lirası mevduat toplamı beş ayda 56.4 katrilyon liradan 62.0 katrilyon liraya yükselmiş görünüyor... Ancak beş aylık enflasyon dikkate alındığında reel olarak Türk lirası mevduatın artmadığı tersine yüzde 3.5 dolayında bir azalma olduğu ortaya çıkıyor.Kabaca yılda 180 - 200 milyar dolar değerinde katma değer yaratabilen (gayri safi yurtiçi hasılası olan) bir ülkenin 70 milyonluk nüfusunun, bankalardaki toplam tasarrufları 90 milyar dolar dolayında... Banka sistemi bu para ile yatırımları, üretimi artıracak ve de ekonomi büyüyecek...Acaba banka sistemi nüfusa ve milli gelire göre çok düşük olan bu 90 milyar dolarlık mevduat (126.0 katrilyon Türk lirasını)
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Mayıs ayı sonu itibariyle bankalardaki toplam mevduat 126.0 katrilyon lira. Bunun 62 katrilyon liralık bölümü Türk lirası mevduat, 64.0 katrilyon lirası döviz mevduatı.
Yurtiçi kaynaklı döviz mevduatının toplamı 45.8 milyar dolar. 2002 yılı sonunda bu rakam 46.5 milyar dolar idi. Demek ki, ilk beş ayda yurtiçi kaynaklı mevduat hesaplarından 700 milyon dolar dolayında bir para çekilmiş.
Türk lirasının değer kazanmasına, Türk lirası yatırımların reel getirilerinin cazibesine ve de bütün bunlara karşılık döviz mevduatlarına yüzde 2, yüzde 3 gibi çok düşük faiz ödenmesine rağmen halkımızın tasarruflarının yarısını hala dövize bağlı tutması Türk lirasına ve ekonomiye güvensizliğinin işaretidir.
Türk lirası mevduat toplamı beş ayda 56.4 katrilyon liradan 62.0 katrilyon liraya yükselmiş görünüyor... Ancak beş aylık enflasyon dikkate alındığında reel olarak Türk lirası mevduatın artmadığı tersine yüzde 3.5 dolayında bir azalma olduğu ortaya çıkıyor.
Kabaca yılda 180 - 200 milyar dolar değerinde katma değer yaratabilen (gayri safi
Dolar ve euro değerlerindeki değişimi anlayamaz isek, Türkiye'de (1) Doların satış fiyatının ne ölçüde gerçekçi olduğunu (2) İhracatımızın ne yönde geliştiğini de anlayamayız. Sayın okuyucularıma bu iki konuyu anlamalarına yardımcı olacak kaba bilgiler aktaracağım. Eskiden her hesabımızı dolar ile yapardık. Şimdi doların yanında bir de euro çıktı. Ve bu iki para biriminin değerleri farklı yönlerde değişmeye başlayınca bizim de kafalarımız karıştı. Dolar fiyatı ne olmalı? Bunun anlamı doların bugünlerde en fazla fiyatının 1 milyon 527 bin liralar dolayında olabileceği, Türk lirasının dolar karşısında en fazla yüzde 5.7 dolayında değerli işlem gördüğüdür." ODTÜ İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nur Keyder'in "Türk lirasının aşırı değerlendiği doğrumu?" sorusuna cevap arayan bir araştırması Anka Ekonomi Bülteni'nde yayımlandı. Prof. Keyder diyor ki: "Geçmiş yıllara kadar uzanacak yerde son bir yıla bakalım. Geçen mayıs ayından bu mayıs ayına kadar bizde toptan eşya fiyatları yüzde 33.7 oranında arttı. Dünyada ortalama artış yüzde 2 oranında. Demek ki, dolar ve euronun Türk lirası fiyatının geçen yıldan bu yana yüzde 31.7 dolayında artması beklenirdi. Halbuki bakıyoruz doların
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Eskiden her hesabımızı dolar ile yapardık. Şimdi doların yanında bir de euro çıktı. Ve bu iki para biriminin değerleri farklı yönlerde değişmeye başlayınca bizim de kafalarımız karıştı.
Dolar ve euro değerlerindeki değişimi anlayamaz isek, Türkiye'de (1) Doların satış fiyatının ne ölçüde gerçekçi olduğunu (2) İhracatımızın ne yönde geliştiğini de anlayamayız. Sayın okuyucularıma bu iki konuyu anlamalarına yardımcı olacak kaba bilgiler aktaracağım.
Dolar fiyatı ne olmalı?
ODTÜ İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nur Keyder'in "Türk lirasının aşırı değerlendiği doğrumu?" sorusuna cevap arayan bir araştırması Anka Ekonomi Bülteni'nde yayımlandı. Prof. Keyder diyor ki: "Geçmiş yıllara kadar uzanacak yerde son bir yıla bakalım. Geçen mayıs ayından bu mayıs ayına kadar bizde toptan eşya fiyatları yüzde 33.7 oranında arttı. Dünyada ortalama artış yüzde 2 oranında. Demek ki, dolar ve euronun Türk lirası fiyatının geçen yıldan bu yana yüzde 31.7 dolayında artması beklenirdi. Halbuki bakıyoruz doların Türk lirası satış fiyatında
Türkiye'de sivil nüfus 69.0 milyon.Bu 69.0 milyonun 48.5 milyonu, 15 yaş ve daha yukarı yaştaki nüfus.48.5 milyonun tamamı çalışmıyor. Bunlar içinde ev kadınları, öğrenciler, emekliler, yaşlılar, çalışmak istemeyenler var. İşgücüne dahil olmayanların toplamı 25.5 milyon.Kalıyor geriye çalışabilir 23.0 milyon.23.0 milyon kişinin yüzde 12.3'ü, yani 2.8 milyonu işsiz. 20.2 milyonu bir işte çalışıyor veya çalışır görünüyor.Bir işte çalışan veya çalışır görünen 20.2 milyonun 10.3 milyonu maaşlı ve ücretli. 69.0 milyon sivil nüfustan düzenli maaş ve ücretle çalışanların sayısı işte bu kadar.6.3 milyon kişi kendi hesabına çalışıyor.3.6 milyon ücretsiz aile işçisi var. Yani bunların çalışıp çalışmadıkları belli değil.Çalışan 20.2 milyonun yüzde 18.2'si (3.7 milyonu) imalat sanayiinde, yüzde 32.8'i tarımda, yüzde 3.3'ü inşaat kesiminde ve yüzde 45.2'si hizmet sektörlerinde... Türkiye'de çalışan nüfusun üçte biri hala tarım kesiminde... Buna karşılık milli gelirde tarımsal üretimin payı yüzde 14'lerde, imalat sanayii üretiminin payı yüzde 29'larda dolanıyor. Tarımda çok insan az üretiyor. Sanayide az insan çok üretiyor.İstihdam edilen 20.2 nüfusun 10.1'inin hiçbir sosyal güvenlik