<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Pazartesi sabahı ABD'deki kitapçılar Hillary Clinton'ın "Tarihi Yaşamak" (Living History) başlığını taşıyan kitabını satmaya başladı. New York'ta Rockefeller Center'daki ünlü Barnes & Noble isimli kitabevinde saat 11.00'de Hillary kitabını imzalayacaktı. Erken gidersem Hillary'i görebilirim ümidi ile yollara düştüm... Ama ne mümkün!.. Ünlü Beşinci Cadde üzerindeki kitabevinin önüne yaklaşılamıyordu. TV yayın araçları, fotoğrafçılar, kamera elemanları ve de kitap alarak Hillary'e imzalatmak için kuyruğa girenler yolları doldurmuştu... Hillary saat 14.00'e kadar kitap imzaladı. O saatten sonra kitabevinin içindeki uzun kuyrukta bekleyerek bir kitap alabildim.
Kitabı yayımlayan "Simon & Schuster" yayınevi, Clinton çiftine hatıralarını yazmaları için önceden 20 milyon dolar ödemiş. Bu paranın 8 milyon dolarını Hillary alıyor. Kalanı hatıraları 2004 yılında yayımlanacak olan kocası Bill Clinton'ın.
Yayıncısı Hillary'nin kitabının 9 Haziran Pazartesi günü bütün kitabevlerinde aynı saatte satışa çıkarılması için çok ciddi çalışmalar yaptı. Ama geliniz görünüz
Cumhuriyetçiler sadece başkanlığı değil, yıllar sonra "Kongre"yi de ele geçirmiş durumda. İstedikleri kanunu Kongreden geçirme imkanına sahipler.Ekonominin durumu, Cumhuriyetçilerin sosyal sorunlar ile ilgilenmemesi Clintonın partisi Demokratların öne çıkmasını sağlayabilir. Fakat Demokratların sesleri hiç mi hiç çıkmıyor, Demokratlar başkanlık seçimi için güçlü bir aday bile bulamadı. Halbuki Demokratların, Bushun başarısızlıklarını sergileyerek Cumhuriyetçilere "duman attırabilecekleri" bir ortam mevcut.Demokratların giderek oy kaybetmesi, uzun dönemli politikalar ortaya koyamamalarına bağlanıyor. Demokratlar sosyal güvenlik, sağlık ve ilaç yardımı, fakirlere yardım, azınlık hakları gibi güncel konulara önem veriyor. Demokratların içinde siyahlar, beyazlar, işçiler, feministler, farklı tellerden çalıyor. Halbuki Cumhuriyetçilerin tamamı muhafazakar. Son yapılan kamuoyu yoklamalarında Amerikalıların yüzde 30u kendilerini Cumhuriyetçi, yüzde 32si Demokrat olarak tanımlıyor. Cumhuriyetçiler 1940lardan bu yana ilk defa Demokratlara bu kadar yaklaşmış durumda.Demokratların perişan durumu ve seslerinin çıkmaması Cumhuriyetçileri rahatlatıyor ve de güven veriyor olmalı ki, ekonomideki
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
ABD’de on sekiz ay sonra başkanlık seçimi var. Ama Bush’un başkanlık döneminde ABD ekonomisinde işler hiç de iyi gitmedi. Ekonomi durgunluktan çıkamıyor. Üreticilerin aldıkları yeni siparişler şubatta yüzde 0.1 geriledikten sonra martta yüzde 2.1 artmıştı. Nisanda siparişlerde tekrar yüzde 2.9 gerileme görüldü. Açıklanan rakamlar işsizlik oranının yüzde 6.1’e yükseldiğini gösteriyor. Bu oran son dokuz yılın en yüksek işsizlik oranı. Bütçe açık veriyor. Ödemeler dengesi açık veriyor. Dolar değer kaybediyor... Ama Bush ve partisi bu durumdan endişe duymuyor. Çünkü Bush’un partisi Cumhuriyetçilerin iktidar anlayışları ve öncelikleri farklı. Cumhuriyetçi Parti zenginlerin partisi. İçeride büyük ölçüde kadrolaşmaktan, dışarıda ABD hakimiyetini güçlendirmekten başka şey düşünmüyor. Afganistan ve Irak savaşlarının başarısı ile gündemi dolduruyorlar. Terör tehlikesini devamlı canlı tutuyorlar.
Cumhuriyetçiler sadece başkanlığı değil, yıllar sonra "Kongre"yi de ele geçirmiş durumda. İstedikleri kanunu Kongre’den geçirme imkanına sahipler.
Ekonominin durumu,
(1) ABD'de toplam yıllık geliri 10.500 doları aşan aileler vergi beyannemesi dolduruyo, ve gelir dilimine göre vergi veriyor. Bush, ailelerin ödeyecekleri vergilerde indirim yaptı. Örneğin 41 bin dolar yıllık geliri olan aileler 1.208 dolar, 126 bin dolar yıllık geliri olanlar 3.028 dolar, 530 bin dolar yılık geliri olan aileler 13.442 dolar daha az vergi ödeyecek.(2) Yıllık geliri 10.500 ile 26.625 dolar arasında olan ailelerin çocuk başına vergi indirimi yılda 600'den 1.000 dolara çıkıyor. Bu ailelere 2003'te indirim farkı olarak çocuk başına 400 dolar ödenecek. (3) Menkul sermaye geliri olanlar (parasını bonoya, hisse senedine yatıranlar) gelirleri üzerinden yüzde 20 - yüzde 38.6 vergi ödüyordu. İnsanlar daha çok bono ve hisse senedi alsın, borsa canlansın diye bu vergiler yüzde 15 dolayına indirildi. Örneğin 10 bin dolarını yllık yüzde 3.33 faizli bonoya yatıranların eline 129 dolar vergiden sonra net 203 dolar geçiyordu. Bundan sonra 116 dolar vergiden sonra 217 dolar geçecek. Örneğin bu yıl yüzde 2.75 kar payı dağıtan General Electric hisse senedine 10 bin dolar yatıranların eline 106 dolar vergiden sonra 169 dolar geçiyordu. Bundan sonra 41 dolar vergiden sonra 234 dolar
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Bush'un vergi indiriminden zenginler yararlanacak ama, Bush vergi indirimi ile ABD ekonomisinin canlanmasını, iş imkanlarının artmasını bekliyor. Bush'un imzaladığı paketinde şunlar var:
(1) ABD'de toplam yıllık geliri 10.500 doları aşan aileler vergi beyannemesi dolduruyo, ve gelir dilimine göre vergi veriyor. Bush, ailelerin ödeyecekleri vergilerde indirim yaptı. Örneğin 41 bin dolar yıllık geliri olan aileler 1.208 dolar, 126 bin dolar yıllık geliri olanlar 3.028 dolar, 530 bin dolar yılık geliri olan aileler 13.442 dolar daha az vergi ödeyecek.
(2) Yıllık geliri 10.500 ile 26.625 dolar arasında olan ailelerin çocuk başına vergi indirimi yılda 600'den 1.000 dolara çıkıyor. Bu ailelere 2003'te indirim farkı olarak çocuk başına 400 dolar ödenecek.
(3) Menkul sermaye geliri olanlar (parasını bonoya, hisse senedine yatıranlar) gelirleri üzerinden yüzde 20 - yüzde 38.6 vergi ödüyordu. İnsanlar daha çok bono ve hisse senedi alsın, borsa canlansın diye bu vergiler yüzde 15 dolayına indirildi. Örneğin 10 bin dolarını yllık yüzde
ABD'de uçağa binmeden bir yerden öbür yere gitmek çok zaman alıyor. Bu yüzden uçağa binenlerin sayısı terör korkusuyla azalsa da, azalan sayılar bile bize göre çok. New York'un Kennedy Havaalanı'nda yaz dönemi bir ayda 3.5 milyon insan uçaktan iniyor, uçağa biniyor. Bu sayı Chicago'da 6.3 milyon. Los Angeles'da 5.4 milyon... Terör korkusuyla iç hatlardaki uçuşlarda güvenlik kontrolü ciddiye alınıyor. Tüm yolcular ayakkabıları bile çıkartılarak aranıyor. Bavulları açılıyor. Uçağa binmek bir dert... Yiyecek içecek yok ABD uçak şirketleri 11 Eylül terör olaylarından sonra büyük sarsıntı geçirdi. United havayolları iflas masasında. Northwest havayolları çalışanların ücretini ödeyemiyor... Avrupa'nın anlı şanlı havayollarında durum daha mı iyi? İngiliz havayollarının borcu 7 milyar doları aştı. Belçika'nın Sabena, Portekiz'in TAB havayolları battı. Yunanistan'ın Olimpic havayolu şirketi büyük devlet yardımlarına rağmen batmak üzere. Basına yansıyan haberlere göre, on yıl önce Avrupa'dan başka kıtalara düzenli uçuş yapan şirket sayısı 7 iken şimdi 5'e düşmüş. Avrupa havayolları sermayelerinin yüzde 45'ini aşmayan bölümünü Avrupa dışından gelecek yatırımcıya satmak arayışında. Bu
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
ABD'de uçağa binmeden bir yerden öbür yere gitmek çok zaman alıyor. Bu yüzden uçağa binenlerin sayısı terör korkusuyla azalsa da, azalan sayılar bile bize göre çok. New York'un Kennedy Havaalanı'nda yaz dönemi bir ayda 3.5 milyon insan uçaktan iniyor, uçağa biniyor. Bu sayı Chicago'da 6.3 milyon. Los Angeles'da 5.4 milyon... Terör korkusuyla iç hatlardaki uçuşlarda güvenlik kontrolü ciddiye alınıyor. Tüm yolcular ayakkabıları bile çıkartılarak aranıyor. Bavulları açılıyor. Uçağa binmek bir dert...
ABD içinde üç buçuk saatlik bir uçuş için American Airlines uçağına bindik... Uçağa binmek için havaalanında bir buçuk saat beklemişiz... İnince en az yarım saat bavul bekleyeceğiz... Uçuş sırasında yiyecek herhangi bir şey verip vermeyeceklerini sorduk. "Şirket zorla iflastan kurtuldu... Yiyecek içeceğe para yok!.." cevabını aldık.
ABD uçak şirketleri 11 Eylül terör olaylarından sonra büyük sarsıntı geçirdi. United havayolları iflas masasında. Northwest havayolları çalışanların ücretini ödeyemiyor... Avrupa'nın anlı şanlı
Broadway'de şimdilerde ilgi gören bir oyun şekli, ünlü operaların farklı şekilde sahnelenmesi. Verdi'nin ünlü operası "Aida"yı ünlü İngiliz müzisyen Elton John, "evirip, çevirip bir Broadway müzikaline dönüştürmüş", yepyeni bir müzikal ortaya çıkarmıştı. Puccini'nin ünlü "La Boheme" operası ise, Broadway'de hafif müzikallere alışmış, tiyatroya neşeli, canlı, hareketli oyun seyretmek için giden seyircilere farklı bir şekilde sunuluyor.Broadway'in olay oyunu ise Salome... Bu Salome'nin ünlü besteci Richard Strauss'un Salome'si ile ilgisi sadece konularının benzeşmesi. Bu Salome, müzikal tiyatro sahnesi "Ethel Barrymore Theatre"da, "müziksiz, oyunsuz" sadece okumalı bir tiyatro olayı.Salome'yi ünlü İngiliz yazarı Oscar Wilde, 1891'de Fransız dilinde yazmış. Yazarken Gustav Moreau isimli ressamın Salome konulu iki tablosundan, Flaubert'in "Herodias" ve Mallerme'nin "Herodiade" isimli şiirlerinden etkilenmiş. Salome'nin konusundan çok dili önemli imiş. Salome "okunmak için yazılmış" bir esermiş...Broadway sanatçılarının geleneği olan bir uygulamaları varmış. Oyun bağlantılarının olmadığı serbest dönemlerinde bir araya gelir, klasik eserleri kendi aralarında okurlarmış. İşte bu okuma