Enflasyon oy avcılarının eseri

1 Kasım 2002

DPT ve Dünya Bankası eski iktisatçılarından, ODTÜ eski öğretim üyelerinden Attila Sönmeze göre Türkiyedeki enflasyonun tek suçlusu 1950lerde DPnin başlattığı çarpık ekonomi politikalarını sürdüren politikacılardır. Ankarada Ali Bilgenin yayımladığı aylık, İşletme ve Finans Dergisinin son sayısında Attila Sönmezin "Türkiyede enflasyonun siyasal ekonomisi" başlığı altında çok kapsamlı bir araştırması yayımlandı.Sönmeze göre, DPnin 1950lerdeki "altın yılları"nın özlemi ve de DPyi iktidara getiren seçim sistemine olan tepki kamu politikalarında enflasyonu kalıcı kılan iki temel neden. 1950de DP, "geniş seçim bölgeli çoğunluk sistemi"ne dayalı olarak iktidara gelmişti. Bir ilde çoğunluğu sağlayan parti ilin bütün milletvekilliklerini kazanmış oluyordu. DPnin ezici hakimiyetine tepki olarak daha sonraki yıllarda "nispi seçim" yönteminin değişik biçimleri denendi. Bu ise ülkede istikrarlı ve güçlü hükümetler oluşmasını önledi. DPnin köy ve kasaba nüfusunun ekonomik çıkarlarına ve de köy ve kasaba halkının dünya görüşünü öne çıkarmaya dayalı politikaları "DPnin mirası" olarak hemen bütün partilerce benimsendi. 1950den bu yana yapılan 13 genel seçimin hepsinde DP geleneğini sürdürme

Yazının Devamı

Enflasyon ‘oy avcıları’nın eseri

1 Kasım 2002


<#comment>Son elli yıldır enflasyon sorunu, halkın ve ülkenin gündeminin başında yer aldı. Enflasyon ülke ekonomisinin gelişmesinin uzun yıllar geri kalmasına bir veya birkaç kuşak Türk insanının yoksulluğa mahkum olmasına yol açtı.
DPT ve Dünya Bankası eski iktisatçılarından, ODTÜ eski öğretim üyelerinden Attila Sönmez’e göre Türkiye’deki enflasyonun tek suçlusu 1950’lerde DP’nin başlattığı çarpık ekonomi politikalarını sürdüren politikacılardır. Ankara’da Ali Bilge’nin yayımladığı aylık, İşletme ve Finans Dergisi’nin son sayısında Attila Sönmez’in "Türkiye’de enflasyonun siyasal ekonomisi" başlığı altında çok kapsamlı bir araştırması yayımlandı.
Sönmez’e göre, DP’nin 1950’lerdeki "altın yılları"nın özlemi ve de DP’yi iktidara getiren seçim sistemine olan tepki kamu politikalarında enflasyonu kalıcı kılan iki temel neden. 1950’de DP, "geniş seçim bölgeli çoğunluk sistemi"ne dayalı olarak iktidara gelmişti. Bir ilde çoğunluğu sağlayan parti ilin bütün milletvekilliklerini kazanmış oluyordu. DP’nin ezici hakimiyetine tepki olarak daha sonraki yıllarda "nispi seçim" yönteminin değişik biçimleri denendi. Bu ise ülkede istikrarlı ve güçlü hükümetler oluşmasını önledi.

Yazının Devamı

Seçilince insan değişiyor

31 Ekim 2002

Silvanın seçimi kazanmasından sonra AP haber ajansı Sao Paulo kaynaklı ilk haberinde "yeni başkanın Brezilyanın tüm dış borçlarını ödeme taahhüdünü" dünyaya müjdeledi.Silva, seçim kampanyalarının ilk dönemlerinde topraksız çiftçilerin özel mülkleri işgal etmesi ve dış borçların ödenmemesi çağrısını yapıyordu.Özel mülklerin işgali çağrısından epey önce vazgeçti ama, dış borçları ödememe çağrısı yakın zamana kadar devam etti. Bu nedenle başta ABD finans çevreleri olmak üzere IMF, Dünya Bankası gibi tepe kuruluşlar ve ABD yönetimi Silvanın seçimi kazanmaması için dua ediyordu.Brezilyanın 230 milyar dolar dış borcu var. Bunu ödemez ise, Brezilyaya borç veren bankalar ve finans kuruluşları büyük kayba uğrayacak. Brezilyanın bu davranışı diğer borçlu ülkeleri cesaretlendirecek, onları da borç ödememeye itecek... Luiz Inacio Lula de Silvanın Brezilyada devlet başkanlığı seçimini kazanması halinde, IMFyi kovacağı ve de dış borçları ödemeyeceği sanılıyordu. Dünyanın gözü Brezilyada Ne ise ki, Silva seçimi kazanır kazanmaz AP haber ajansı vasıtasıyla yürekleri ferahlattı. Brezilyanın borçlarını ödeyeceğini açıkladı.Brezilyada 8 yıldır IMF destekli istikrar programı uygulanıyor. Brezilya

Yazının Devamı

Seçilince insan değişiyor

31 Ekim 2002


<#comment>Luiz Inacio Lula de Silva’nın Brezilya’da devlet başkanlığı seçimini kazanması halinde, IMF’yi kovacağı ve de dış borçları ödemeyeceği sanılıyordu.
Silva’nın seçimi kazanmasından sonra AP haber ajansı Sao Paulo kaynaklı ilk haberinde "yeni başkanın Brezilya’nın tüm dış borçlarını ödeme taahhüdünü" dünyaya müjdeledi.
Silva, seçim kampanyalarının ilk dönemlerinde topraksız çiftçilerin özel mülkleri işgal etmesi ve dış borçların ödenmemesi çağrısını yapıyordu.
Özel mülklerin işgali çağrısından epey önce vazgeçti ama, dış borçları ödememe çağrısı yakın zamana kadar devam etti. Bu nedenle başta ABD finans çevreleri olmak üzere IMF, Dünya Bankası gibi tepe kuruluşlar ve ABD yönetimi Silva’nın seçimi kazanmaması için dua ediyordu.
Brezilya’nın 230 milyar dolar dış borcu var. Bunu ödemez ise, Brezilya’ya borç veren bankalar ve finans kuruluşları büyük kayba uğrayacak. Brezilya’nın bu davranışı diğer borçlu ülkeleri cesaretlendirecek, onları da borç ödememeye itecek...

Yazının Devamı

1 dolar 2 bin TL

30 Ekim 2002

İşte o gün, çok çok önemli bir gün. O günü Merkez Bankası sakın ha kaçırmamalı. O gün Türk lirasından en az üç sıfır silinmeli. Bir ABD doları 2 bin liraya eşitlenmeli. Açık anlatımıyla "1 milyon lira"lar "bin lira" olmalı. Bir ABD doları şimdilerde 1 milyon 678 bin liradan işlem görüyor. İki veya üç ay sonra 1 ABD dolarının fiyatı 2 milyon liraya ulaşacak. TLnin ciddiyeti kalmadı Tabloya bakınız. Bir ABD doları karşılığı, milli paralar genelde bir haneli, iki haneli... Üç haneli az sayıda milli para var. Dört haneli sadece Güney Kore milli parası... Amma velakin Törkiş lira yedi haneli... İnsaf... Zaten 3 sıfır silmek de bizim namusumuzu temizlemeyecek. Üç sıfır silsek de bir ABD doları karşılığı 4 haneli milli para eşitliği ortaya çıkacak. Bir ABD doları karşılığı 1.142 "won" olan Güney Korenin önüne geçeceğiz. Bir ABD doları 2.000 Törkiş lira olacak. Neden bir ABD doları 2 milyon Türk lirasına ulaştığında bunu yapmalıyız? Çünkü bu bir fırsat... Hesaplarda kafaların karışmaması, geriye dönük döviz hesaplarında farklı hesaplamalara gidilmemesi bakımından fırsatı değerlendirmek çok önemli. Bu yazının altında, New York Times gazetesinden bir tablo aktarıyorum. New York Times

Yazının Devamı

1 dolar 2 bin TL

30 Ekim 2002


<#comment>Bir ABD doları şimdilerde 1 milyon 678 bin liradan işlem görüyor. İki veya üç ay sonra 1 ABD dolarının fiyatı 2 milyon liraya ulaşacak.
İşte o gün, çok çok önemli bir gün. O günü Merkez Bankası sakın ha kaçırmamalı. O gün Türk lirasından en az üç sıfır silinmeli. Bir ABD doları 2 bin liraya eşitlenmeli. Açık anlatımıyla "1 milyon lira"lar "bin lira" olmalı.

Bu yazının altında, New York Times gazetesinden bir tablo aktarıyorum. New York Times gazetesi her pazar günü 1 ABD dolarının değişik ülkelerde, milli para karşılığını yayımlar.
Tabloya bakınız. Bir ABD doları karşılığı, milli paralar genelde bir haneli, iki haneli... Üç haneli az sayıda milli para var. Dört haneli sadece Güney Kore milli parası... Amma velakin Törkiş lira yedi haneli... İnsaf... Zaten 3 sıfır silmek de bizim namusumuzu temizlemeyecek. Üç sıfır silsek de bir ABD doları karşılığı 4 haneli milli para eşitliği ortaya çıkacak. Bir ABD doları karşılığı 1.142 "won" olan Güney Kore’nin önüne geçeceğiz. Bir ABD doları 2.000 Törkiş lira olacak. Neden bir ABD doları 2 milyon Türk lirasına ulaştığında bunu yapmalıyız? Çünkü bu bir fırsat... Hesaplarda kafaların karışmaması, geriye dönük

Yazının Devamı

Onuncu Yıl marşı ile kutluyoruz

29 Ekim 2002

"Devrimler seferber edebildikleri halk kitleleri sayesinde yaşar ve başarıya ulaşırlar. Türkiyedeki cumhuriyet rejimi, başlangıçta halk desteğini Milli Mücadelenin askeri ve diplomatik başarısı sayesinde arkasına almış, ama sonrasında bu desteğin sürekliliğini sağlama yolunda pek bir şey yapamamıştı. Devrimi sırf ilke düzeyinde sahiplenebilecek burjuva sınıfı henüz pek zayıftı ve rejimle arası iyi değildi. Toprak mülkiyetinin büyük çoğunluğu küçük ve orta boy birimlerden oluşuyordu. (...) Birinci Dünya Savaşı sonrası koşullarında üretimin artmasıyla zenginleşme diye bir şey de söz konusu olamazdı. (...) Başta demiryolu yapımı gelmek üzere, devlet ihaleleri dışında, Ankaranın halka sağlayabileceği kitlesel bir zenginleşme fırsatı yoktu. (...) ulusun devrime bağlılığı ancak ideolojik düzeyde sağlanabilirdi. Sadece askeri başarı vardı Sayın okuyucularım, yukarıdaki anlatımı, Ahmet Kuyaşın Yeni Rejim başlığı ile Cumhuriyetin 75 Yılı isimli üç ciltlik araştırmasının girişinden aktardım.Bugün Cumhuriyetin 79uncu yılını, gene Onuncu Yıl Marşı ile kutluyoruz. Cumhuriyet çocukları, 69 yıldır, bu marşı aşacak bir marş besteleyemedi. Cumhuriyeti, 79uncu yılında, aynen 10uncu yılındaki

Yazının Devamı

Onuncu Yıl marşı ile kutluyoruz

29 Ekim 2002


<#comment>"Devrimler seferber edebildikleri halk kitleleri sayesinde yaşar ve başarıya ulaşırlar. Türkiye’deki cumhuriyet rejimi, başlangıçta halk desteğini Milli Mücadele’nin askeri ve diplomatik başarısı sayesinde arkasına almış, ama sonrasında bu desteğin sürekliliğini sağlama yolunda pek bir şey yapamamıştı. Devrimi sırf ilke düzeyinde sahiplenebilecek burjuva sınıfı henüz pek zayıftı ve rejimle arası iyi değildi. Toprak mülkiyetinin büyük çoğunluğu küçük ve orta boy birimlerden oluşuyordu. (...) Birinci Dünya Savaşı sonrası koşullarında üretimin artmasıyla zenginleşme diye bir şey de söz konusu olamazdı. (...) Başta demiryolu yapımı gelmek üzere, devlet ihaleleri dışında, Ankara’nın halka sağlayabileceği kitlesel bir zenginleşme fırsatı yoktu. (...) ulusun devrime bağlılığı ancak ideolojik düzeyde sağlanabilirdi.

1931’de bu bilinçle harekete geçen rejim büyük çaplı bir propaganda ve eğitim hamlesine girişti. Amaç cumhuriyetin gerektirdiği toplumu kurmaktı. İtalya ve Sovyetler Birliği’ndeki rejimlerden epey esinlenen CHP, ulusal bayram günlerinin gösterişli geçit resimleriyle kutlanmasına önem verdi. Özellikle Cumhuriyet’in onuncu yıl kutlamalarına pek hararetle

Yazının Devamı