‘Harp’ pazarlıyorlar biz alıcı değiliz

16 Ekim 2002


<#comment>

The New York Times gazetesinde önceki gün iki değişik sivil toplum örgütünün iki değişik tam sayfa "harp karşıtı" ilanı yayımlandı.
Bunlardan birinde Başkan Bush ile yardımcısı Dick Cheney ve Savunma Bakanı Rumsfeld’in fotoğrafları vardı. "Onlar harp pazarlıyor. Biz alıcı değiliz" başlığını taşıyan ilanda "Başkan’ın adamları, Irak harbini yeni bir ürün olarak piyasaya çıkardı. Büyük harcamalarla ürünü Amerikan halkına ve dünyaya pazarlıyorlar. Nasıl ki bazı ürünlerin üzerinde tüketici için uyarı yazıları yer alır ise işadamları olarak bizler de bu ürünün zararları konusunda ‘uyarı’ yapmayı görev biliyoruz" denildikten sonra uyarılar sıralanıyor. Uyarı 1: Harp ekonomiyi rezil eder. Uyarı 2: Harp terörü artırır. Uyarı 3: Harp Amerika’nın saygınlığını yok eder. Uyarı 4: Harp binlerce insanın ölümü demektir.

İlanı veren işadamları harbin ekonomiyi nasıl rezil edeceğini şöyle anlatıyor: ABD ekonomisi resesyon içinde. İnsanlar ıstırap çekiyor, gelecekten korkuyor. Uzun yıllardır ilk defa orta sınıfın geliri düştü. Fakirlik ve işsizlik arttı. Zengin ile fakir arasındaki uçurum büyüdü. Geçen yıl devlet, eyalet, şehir ve okul bütçeleri açık verdi. Borsa

Yazının Devamı

ABD can biz mal derdindeyiz

15 Ekim 2002

New Yorkta taksi şoförleri genelde Hintli veya Pakistanlıdır. İlk defa bir Amerikalının hem de ileri yaşına rağmen boyu ile posu ile doğru dürüst bir Amerikalının kullandığı takside ilginç şeyler dinledim. Taksi şoförü "Irak savaşına evet mi diyorsunuz, hayır mı?" diye sordu. "Hayır" deyince başladı. Anlatmaya... "Bir haftadır taksiye her binene soruyorum. Sadece iki yolcu evet dedi. Ama Bush savaş da, savaş diyor. Ekonomi rezil. İnsanlar işsiz. Parası olan para harcamıyor. Ama Bushun ne umurunda? O petrolcülerin adamı. Zaten nasıl seçildiği de malum! Ben Vietnamda savaştım. Savaşa giderken bize oradaki insanları kurtarmaya gidiyorsunuz, dediler. Biz de inandık. Kurtaracağımız insanları öldürdük. Onlar da bizim arkadaşlarımızı öldürdü. Bizim oralarda ne işimiz vardı? Şimdi aynı senaryo Irak için sahneleniyor. Amerikan halkı savaş istemiyor. Savaş demek sadece Irak askerinin ve halkının değil, Amerikan gençlerinin de yok yere ölmesi demek. Bakmayın büyük gazetelerin, TV kanallarının Bushu desteklemesine. Amerikalılar Irakta savaş istemiyor." Sokaktaki insan savaş istemiyor Amerikan üniversitelerinde savaş karşıtı gösteriler başlamış durumda. Gösterilerle ilgili haberlerde 35

Yazının Devamı

ABD ‘can’ biz ‘mal’ derdindeyiz

15 Ekim 2002


<#comment>

Taksi şoförü "Irak savaşına evet mi diyorsunuz, hayır mı?" diye sordu. "Hayır" deyince başladı. Anlatmaya... "Bir haftadır taksiye her binene soruyorum. Sadece iki yolcu ‘evet’ dedi. Ama Bush ‘savaş da, savaş’ diyor. Ekonomi rezil. İnsanlar işsiz. Parası olan para harcamıyor. Ama Bush’un ne umurunda? O petrolcülerin adamı. Zaten nasıl seçildiği de malum! Ben Vietnam’da savaştım. Savaşa giderken bize oradaki insanları kurtarmaya gidiyorsunuz, dediler. Biz de inandık. Kurtaracağımız insanları öldürdük. Onlar da bizim arkadaşlarımızı öldürdü. Bizim oralarda ne işimiz vardı? Şimdi aynı senaryo Irak için sahneleniyor. Amerikan halkı savaş istemiyor. Savaş demek sadece Irak askerinin ve halkının değil, Amerikan gençlerinin de yok yere ölmesi demek. Bakmayın büyük gazetelerin, TV kanallarının Bush’u desteklemesine. Amerikalılar Irak’ta savaş istemiyor."
New York’ta taksi şoförleri genelde Hintli veya Pakistanlıdır. İlk defa bir Amerikalının hem de ileri yaşına rağmen boyu ile posu ile doğru dürüst bir Amerikalının kullandığı takside ilginç şeyler dinledim.

New York Times - CBS News anketine göre, Amerikan halkının yüzde 70’i politikacıdan Irak sorunu

Yazının Devamı

Kapanandan çok şirket ve firma kuruldu

14 Ekim 2002

Bizim ülkemizde olana bitene insanın aklı ermiyor... Herkes ekonomideki durgunluktan piyasada yaprağın kımıldamadığından söz ediyor. Firmalar paldır küldür batıyor. Ama bir de bakıyorsunuz, kapanan, batan şirketlerin yerine, onlardan daha fazla sayıda yenileri kuruluyor. Bu yılın ilk yedi ayında batan, kapanan şirket sayısı 1.781, firma sayısı 10 bin 648. Ama aynı dönemde Türkiyede 19 bin 98 şirket, 14 bin 220 firma kuruldu. Batan, kapanan firma ve şirket sayısı geçen yılın çok üzerinde, ama kurulan firma ve şirket sayısı da geçen yılın üzerinde. Ticaret önde imalat arkada 14 bin 220 firmanın 7 bin 421i ticaret yapmak için kuruldu. Firma kuranların ikinci önceliği inşaat. İnşaat için kurulan firma sayısı 2 bin 266. Üçüncü sırada bin 345 firma ile imalat kesimi var. Daha sonra gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri için kurulan 976 firma geliyor.Otelciliğin, ulaştırma işlerinin, mali aracı kuruluşların da gözde işkolları olduğu anlaşılıyor. Kurulan ve kapanan firma ve şirketlerinin çoğu toptan ve perakende ticaret kesiminde. Onları imalat ve inşaat kesimleri izliyor. 2002 yılının ilk yedi ayında kurulan 19 bin 98 şirketin 6 bin 714ü ticaret, 4 bin 508i imalat, 2 bin 144ü inşaat

Yazının Devamı

Kapanandan çok şirket ve firma kuruldu

14 Ekim 2002


<#comment>Bizim ülkemizde olana bitene insanın aklı ermiyor... Herkes ekonomideki durgunluktan piyasada yaprağın kımıldamadığından söz ediyor. Firmalar paldır küldür batıyor. Ama bir de bakıyorsunuz, kapanan, batan şirketlerin yerine, onlardan daha fazla sayıda yenileri kuruluyor. Bu yılın ilk yedi ayında batan, kapanan şirket sayısı 1.781, firma sayısı 10 bin 648. Ama aynı dönemde Türkiye’de 19 bin 98 şirket, 14 bin 220 firma kuruldu. Batan, kapanan firma ve şirket sayısı geçen yılın çok üzerinde, ama kurulan firma ve şirket sayısı da geçen yılın üzerinde.

Kurulan ve kapanan firma ve şirketlerinin çoğu toptan ve perakende ticaret kesiminde. Onları imalat ve inşaat kesimleri izliyor. 2002 yılının ilk yedi ayında kurulan 19 bin 98 şirketin 6 bin 714’ü ticaret, 4 bin 508’i imalat, 2 bin 144’ü inşaat kesiminden. Aynı şekilde kapanan bin 781 şirketin 639’u ticaret, 501’i imalat ve 215’i inşaat kesimindeki şirketler.
14 bin 220 firmanın 7 bin 421’i ticaret yapmak için kuruldu. Firma kuranların ikinci önceliği inşaat. İnşaat için kurulan firma sayısı 2 bin 266. Üçüncü sırada bin 345 firma ile imalat kesimi var. Daha sonra gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri için

Yazının Devamı

38 kuşağından Cahit Kayra

13 Ekim 2002

1938de Mülkiyeden çok iyi bir dereceyle, güçlü bir cahil olarak çıkmıştım. Hukuk mahkemeleri usullerini seller sular gibi biliyordum. Ama toplum ve dünya gerçeklerinin çok uzağındaydım. Okul bittikten sonra Mali Şubeden çıkanları Maliye Bakanlığında çeşitli görevlere atadılar......1938 kuşağından Cahit Kayra, anılarını anlatmaya böyle başlıyor. Kayra 1917de Trabzonlu bir ailenin çocuğu olarak İstanbulda doğdu. 1938de Mülkiyeden çıktıktan sonra 1972ye kadar devlet için çalıştı. Sonra politikaya girdi, milletvekili seçildi. Emeklilik sonrası gazetelere yazdı, kitaplar yayımlamaya başladı. Müdürümüz Mehmet Emin Erişirgilin Mülkiyeyi bitirdiğimiz sırada söylediklerini, belki yaşamımız boyunca - bazılarımız ise en azından uzun bir süre - unutmadık: "Siz devlet memuru olacaksınız. Devlete hizmet edeceksiniz." Böyle demişti Erişirgil. Son 65 yılın tarihi Kayra inanılmaz bir hatıra ve duru bir anlatım gücü ile günlük yaşamdan ekonomik olaylara, siyasete, bürokrasiye, sanat, kültür, edebiyat ve müziğe uzanan yaygın ilgi alanında Türkiyede 65 yılda olan biteni anlatıyor. Anıları bir bakıma son 65 yılın tarihi. İlk öykü kitabı Bodrum Üzerine Çeşitlemeler, 1983te Milliyet Yayını olarak

Yazının Devamı

38 kuşağından Cahit Kayra

13 Ekim 2002


<#comment>Müdürümüz Mehmet Emin Erişirgil’in Mülkiye’yi bitirdiğimiz sırada söylediklerini, belki yaşamımız boyunca - bazılarımız ise en azından uzun bir süre - unutmadık: "Siz devlet memuru olacaksınız. Devlete hizmet edeceksiniz." Böyle demişti Erişirgil.
1938’de Mülkiye’den çok iyi bir dereceyle, güçlü bir cahil olarak çıkmıştım. Hukuk mahkemeleri usullerini seller sular gibi biliyordum. Ama toplum ve dünya gerçeklerinin çok uzağındaydım. Okul bittikten sonra Mali Şube’den çıkanları Maliye Bakanlığı’nda çeşitli görevlere atadılar...
...
1938 kuşağından Cahit Kayra, anılarını anlatmaya böyle başlıyor. Kayra 1917’de Trabzonlu bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1938’de Mülkiye’den çıktıktan sonra 1972’ye kadar devlet için çalıştı. Sonra politikaya girdi, milletvekili seçildi. Emeklilik sonrası gazetelere yazdı, kitaplar yayımlamaya başladı.

İlk öykü kitabı Bodrum Üzerine Çeşitlemeler, 1983’te Milliyet Yayını olarak basıldı. İstanbul ile ilgili çok sayıda araştırması kitap halinde yayımlandı. Ben, "Hoşçakal Bodrum" (Boyut Kitapları) ve "Bir Mavi Yolculuk" Seyir Defteri (Büke Yayınları) isimli kitaplarına bayılırım. Kayra’nın devlet hizmetinde

Yazının Devamı

Hem KDV hem ÖTV

12 Ekim 2002

Ayşe Hanım Teyzeceğim, Maliye 210 mal çeşidini belirledi. Bu mallar en çok kullandığımız mallar. İmalat veya ithalat aşamasında, mal bir başkasına (örneğin perakendeciye) devredilirken satış fiyatının üzerine ÖTV bindirilecek. Yani satmak için alan mal bedeline ek olarak ÖTVyi de ödeyecek.Daha da basitleştirerek anlatayım. Diyelim ki, Arçelik bir bayiine buzdolabı satıyor. Veya Bosh ürünleri ithalatçısı, gümrükten buzdolabı çekti ve toptancısına sattı. Buzdolabının fiyatı 100 lira... Ama şimdi buzdolabına yüzde 6.7 ÖTV konuldu. Buzdolabını Arçelik veya Bosch firmasının ithalatçısından alan bayi 100 liraya ek olarak 6.7 lira ÖTV ile birlikte toplam 106.7 lira ödeyecek. Arçelik veya Bosh ithalatçısı, 100 lirayı cebine koyacak, 6.7 lira ÖTVyi bir ay içinde Maliyeye yatıracak. Ayşe Hanım Teyzem çat kapı geldi, soruyu yapıştırdı: KDVye yeni alıştık... Şimdi başımıza ÖTV çıktı... Nedir ÖTV?... Kim ödeyecek bunu? Güldüm. Tabii ki siz ödeyeceksiniz Teyzeciğim dedim. Aynı, malı alırken hem KDV hem ÖTV mi ödeyeceğim? diyerek isyan edince, anlatmak vacip oldu. ÖTVnin de KDVsi var "Durunuz bakalım Teyzeciğim, iş o kadar ucuz değil... Buzdolabını alan bayi, üzerine kâr payı koyacak. Satıncaya

Yazının Devamı