Kars "Doğunun en batılı kenti"

18 Ağustos 2002

Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, Karsın bütünü ile bir "SİT - koruma alanı" haline gelmesini sağlamış. Tarihi yapılar korunarak şehrin parkları, yolları yeniden düzenleniyor.Şehir içi yapılaşması ile, kalesi, Ani Harabeleri ve 13 Havariler Kilisesi ve diğer tarihi kalıntıları ile Kars yerli ve yabancı turistlerin görünce bayılacakları bir şehir.Dört yıldızlı Sim - Er Oteli başta olmak üzere şehirde her gelir grubundaki turiste hizmet verecek yeterli otel, lokanta var.İstanbuldan Ankaradan her gün uçak gelip gidiyor. Seyahat acenteleri otobüs ile turlar düzenliyor.Ani Harabeleri, Karsa 50 kilometre uzaklıkta. Ermenistan sınırında, Arpaçay Vadisinde, milattan önce üç bin yılına kadar uzanan bir tarihi var. Milattan sonra Süryani, İran, Ermeni, Arap ve Türk kavimleri burada yaşamış. İpek Yolu tüccarları geçmiş. Burada konaklamış. 1064 yılında Alpaslan Anadoluya girerken Aniyi zaptetmiş. 1124 yılında Ani, Ermenilere "tımar" olarak verilmiş... Ama burada daha sonraları çok sayıda Türk ve İslam eseri yapılmış. Kilise, cami, kümbet, şehir kalıntısı, han ve hamam ile koskoca bir şehir. Gez gez bitmiyor. Oktay Ekinci Karsın "Doğunun en batılı kenti" olduğunu söylüyor. Kars Kalesinin

Yazının Devamı

Kars "Doğu’nun en batılı kenti"

18 Ağustos 2002


<#comment>Oktay Ekinci Kars’ın "Doğu’nun en batılı kenti" olduğunu söylüyor. Kars Kalesi’nin eteklerindeki eski Osmanlı döneminin izlerini taşıyan yapılaşma ile Rus işgal döneminde Kars’ın yeni mimari yapısını oluşturan görkemli binalar ve gösterişli caddelerin birlikteliğini, "Kafkas ve Anadolu kültürlerinin tarihsel buluşması" olarak adlandırıyor.
Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, Kars’ın bütünü ile bir "SİT - koruma alanı" haline gelmesini sağlamış. Tarihi yapılar korunarak şehrin parkları, yolları yeniden düzenleniyor.
Şehir içi yapılaşması ile, kalesi, Ani Harabeleri ve 13 Havariler Kilisesi ve diğer tarihi kalıntıları ile Kars yerli ve yabancı turistlerin görünce bayılacakları bir şehir.
Dört yıldızlı Sim - Er Oteli başta olmak üzere şehirde her gelir grubundaki turiste hizmet verecek yeterli otel, lokanta var.
İstanbul’dan Ankara’dan her gün uçak gelip gidiyor. Seyahat acenteleri otobüs ile turlar düzenliyor.
Ani Harabeleri, Kars’a 50 kilometre uzaklıkta. Ermenistan sınırında, Arpaçay Vadisi’nde, milattan önce üç bin yılına kadar uzanan bir tarihi var. Milattan sonra Süryani, İran, Ermeni, Arap ve Türk kavimleri burada yaşamış. İpek Yolu

Yazının Devamı

Hortumlanan paralarla iç borç 126 katrilyon oldu

17 Ağustos 2002

Efendim, Emlak Bankası, Halk Bankası ve Ziraat Bankası adındaki kamu bankalarından "lüplenen - hüplenen" bu 30 milyon dolar benzeri paraların toplamı (şimdilik) 28.8 katrilyon lira. Dolar olarak 24 milyar dolar dolayında. Önceki gün gazetelerin iç sayfalarında küçük bir polisiye haber vardı. Genç bir işadamı bir başka işadamını dolandırmaktan gözaltına alınmış. Genç işadamı, ismi bilinmeyen küçük bir TV kanalını satmış. Satın alan hesapları karıştırınca, genç işadamının bu TV kanalı için Emlak Bankasından 30 milyon dolar kredi kullandığını görmüş. Satan genç adam bu borcu hesaplara geçirmemiş. TV kanalını satın alan kişi bunu fark edince polise başvurarak genç işadamını dolandırıcılık iddiasıyla yakalatmış... Ama "ayıp etmiş"!.. Ne lüzum var işi ciddiye almaya!.. Büyütmeye!.. Kredi nereden alınmış? Emlak Bankasından... Kaç milyon dolarmış? 30 milyon dolar. Efendim bu bankanın "görev zararı"dır... Bu parayı kredi adı ile Emlak Bankasından alıp "lüpleyen ve hüpleyen" değil, "halkımız" ödemek zorundadır... Hala bu anlaşılamadı mı? Zararı ödemek halkımıza düştü Bu paraları "lüpleyenler - hüpleyenler" görevlerini yaptı. Bundan sonra görev, halkımıza düşüyor. Bunları ödemek halkımız

Yazının Devamı

Hortumlanan paralarla ‘iç borç’ 126 katrilyon oldu

17 Ağustos 2002


<#comment>Önceki gün gazetelerin iç sayfalarında küçük bir polisiye haber vardı. Genç bir işadamı bir başka işadamını dolandırmaktan gözaltına alınmış. Genç işadamı, ismi bilinmeyen küçük bir TV kanalını satmış. Satın alan hesapları karıştırınca, genç işadamının bu TV kanalı için Emlak Bankası’ndan 30 milyon dolar kredi kullandığını görmüş. Satan genç adam bu borcu hesaplara geçirmemiş. TV kanalını satın alan kişi bunu fark edince polise başvurarak genç işadamını dolandırıcılık iddiasıyla yakalatmış... Ama "ayıp etmiş"!.. Ne lüzum var işi ciddiye almaya!.. Büyütmeye!.. Kredi nereden alınmış? Emlak Bankası’ndan... Kaç milyon dolarmış? 30 milyon dolar. Efendim bu bankanın "görev zararı"dır... Bu parayı kredi adı ile Emlak Bankası’ndan alıp "lüpleyen ve hüpleyen" değil, "halkımız" ödemek zorundadır... Hala bu anlaşılamadı mı?
Efendim, Emlak Bankası, Halk Bankası ve Ziraat Bankası adındaki kamu bankalarından "lüplenen - hüplenen" bu 30 milyon dolar benzeri paraların toplamı (şimdilik) 28.8 katrilyon lira. Dolar olarak 24 milyar dolar dolayında.

Zararı ödemek halkımıza düştü
Bunların hepsine "görev zararı" damgası basıldı... Bu damga basılınca da borçların

Yazının Devamı

Hortumlanan paraları görev zararı diye halk ödüyor

16 Ağustos 2002

Halkımız bekleyedursun... Hortumlanan, soyulup soğana çevrilen bankaların kasasını doldurmak gene halka düştü... Ankara, bankaların sahipleri ve yöneticileri tarafından soyulmasını "görev" kabul etti. Hortumlamayı, soyulup soğana çevrilmeyi ve bunun sonucu bankanın kasalarının tamtakır hale gelmesini "görev zararı" olarak adlandırdı.Bu görev zararını ödemek de "halka" düştü!..Batan bankaların hesabını tutan TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) her ay gelir - gider rakamlarını açıklıyor. Dün açıklanan Mayıs 2002 ayı sonu rakamlarına göre batık bankaların "görev zararı" şimdiden 14.3 katrilyon liraya ulaşmış durumda. Bu rakam mayıs ayı sonu rakamı, her ay oynuyor... Onun için "ödeyelim şunu da bitsin" demenin imkanı yok... Bankalar hortumlandı. Hortumlanan, soyulup soğana çevrilen bankalar "devlet baba"nın kucağında kaldı. Halkımız bekliyor ki, "devlet baba" bu bankaları hortumlayanları, soyup soğana çevirenleri yargılayacak. Suçlu bulunanlardan paralar son kuruşuna kadar tahsil edilecek... Faizle ödeyecek Bu bankaların açıklarını gediklerini kapatmak için TMSF Hazineden 21.2 katrilyon lira avans ve kredi aldı. (Bu para, geçen yılki milli gelir rakamının yüzde 12si büyüklüğünde.

Yazının Devamı

Hortumlanan paraları ‘görev zararı’ diye halk ödüyor

16 Ağustos 2002


<#comment>Bankalar hortumlandı. Hortumlanan, soyulup soğana çevrilen bankalar "devlet baba"nın kucağında kaldı. Halkımız bekliyor ki, "devlet baba" bu bankaları hortumlayanları, soyup soğana çevirenleri yargılayacak. Suçlu bulunanlardan paralar son kuruşuna kadar tahsil edilecek...
Halkımız bekleyedursun... Hortumlanan, soyulup soğana çevrilen bankaların kasasını doldurmak gene halka düştü... Ankara, bankaların sahipleri ve yöneticileri tarafından soyulmasını "görev" kabul etti. Hortumlamayı, soyulup soğana çevrilmeyi ve bunun sonucu bankanın kasalarının tamtakır hale gelmesini "görev zararı" olarak adlandırdı.
Bu görev zararını ödemek de "halka" düştü!..
Batan bankaların hesabını tutan TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) her ay gelir - gider rakamlarını açıklıyor. Dün açıklanan Mayıs 2002 ayı sonu rakamlarına göre batık bankaların "görev zararı" şimdiden 14.3 katrilyon liraya ulaşmış durumda. Bu rakam mayıs ayı sonu rakamı, her ay oynuyor... Onun için "ödeyelim şunu da bitsin" demenin imkanı yok...

Faizle ödeyecek

Yazının Devamı

Bakkal sıfırı tüketince eski defteri karıştırırmış

15 Ağustos 2002

Bu müjdeyi verirken de iki noktaya dikkati çekti: (1) Bütçe sınırları içinde kalınacak, IMF ile sorun çıkarılmayacak. (2) Bu harcamaların yapılması "seçim ekonomisi uygulaması" olarak adlandırılamaz. Türker ne demek istedi? Anlatayım.(1) "IMF güdümlü istikrar paketi"nin en önemli yanı "faiz dışı bütçe fazlası" uygulamasıdır. Bunun anlamı şudur: Devletin geliri ne kadar olur ise olsun, hükümet bu gelirin tamamı ile halkına hizmet götüremez. Gelirin bir kısmını mutlaka faiz ödemek için ayıracak. Rakam vererek anlatayım. 2002 yılı bütçe tahminine göre devlet 71.1 katrilyon para toplayacak. Ama hükümet bunun tamamını halk için harcayamayacak. 15.8 katrilyon lirasını "faiz dışı fazla" olarak ayırarak, faiz ödemelerinin bir bölümünü karşılamak için kullanacak. (Bu para tabii ki faiz ödemelerine yetmeyecek. Faiz ödemelerinin kalan bölümü yeniden borçlanılarak kapatılacak.) Toplam gelirden 15.8 katrilyon çıkarılınca hükümet ne ister ise yapacak. Maaş ödeyecek, yol yapacak, çiftçiye, işçiye para verecek...(2) "Faiz dışı bütçe fazlası" rakamı büyüdükçe, hükümetin halka harcayacağı para azalır, ama borçlar küçülür. Faiz dışı fazla rakamından fedakarlık yapılınca hükümetin eline halk için

Yazının Devamı

Bakkal sıfırı tüketince eski defteri karıştırırmış

15 Ağustos 2002


<#comment>Masum Türker, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlığı koltuğuna oturur oturmaz, Maliye ve Hazine bürokratları ile toplantı yaptı. Defterleri açtırdı. Defterlere baktı. Sonra da halkımıza "...bütçede var olan ancak harcanmayan ödeneklerin, yıl sonuna kadar piyasaya enjekte edilerek, ekonomiye canlılık getirileceği" müjdesini verdi.
Bu müjdeyi verirken de iki noktaya dikkati çekti: (1) Bütçe sınırları içinde kalınacak, IMF ile sorun çıkarılmayacak. (2) Bu harcamaların yapılması "seçim ekonomisi uygulaması" olarak adlandırılamaz. Türker ne demek istedi? Anlatayım.
(1) "IMF güdümlü istikrar paketi"nin en önemli yanı "faiz dışı bütçe fazlası" uygulamasıdır. Bunun anlamı şudur: Devletin geliri ne kadar olur ise olsun, hükümet bu gelirin tamamı ile halkına hizmet götüremez. Gelirin bir kısmını mutlaka faiz ödemek için ayıracak. Rakam vererek anlatayım. 2002 yılı bütçe tahminine göre devlet 71.1 katrilyon para toplayacak. Ama hükümet bunun tamamını halk için harcayamayacak. 15.8 katrilyon lirasını "faiz dışı fazla" olarak ayırarak, faiz ödemelerinin bir bölümünü karşılamak için kullanacak. (Bu para tabii ki faiz ödemelerine yetmeyecek. Faiz ödemelerinin kalan bölümü

Yazının Devamı