Doğuda manzara-i umumi geçen yıllara göre çok iyi

14 Ağustos 2002

Sayın okuyucularım... Bu bir hikaye değil... Bu Doğu Anadoludan gerçek bir hayat manzarası...Ben sık sık Doğu ve Güneydoğuda dolanıyorum... Önceki gün Doğubeyazıt, Ağrı, Eleşkirt, Pasinler, Erzurum, Aşkale, Tercan, Pülümür, Erzincan, Tunceli, Elazığ gezisinden döndüm. Geçen yıllara göre çok önemli, "iyiye dönük" değişim gördüm.(1) Terör, can ve mal güvenliği sorunları gündemin birinci maddesi olmaktan çıkmış.Silahlı Kuvvetler, emniyet güçleri ortalıkta görünmüyor ama, her yerde onların varlığı hissediliyor. Yollardaki kontrol noktaları kalkmamış. Jandarma köy ve mezralara giriş çıkışı kontrolü sürdürüyor. Ama bütün bunlara rağmen bir "sivilleşme" var. Halkımız, askerin, polisin, jandarmanın, valinin, kaymakamın "daha yumuşak ve daha anlayışlı" davrandığını söylüyor.(2) Kürt asıllı Türkler rahatlamış.Terörün, çatışmaların sona ermesi, Kürt asıllı Türk vatandaşlarını rahatlatmış. Bölücülük, ayrımcılık istemediklerini, kardeşlikten yana olduklarını, sorunlarının demokratik parlamenter sistem içinde çözümünü istediklerini söylüyorlar. Kürt asıllı Türk belediye başkanları artık "öcü" gibi görünmüyor.(3) Kürt asıllı Türkler AB uyum yasalarından çok umutlu.AB uyum yasaları ülkenin Batı

Yazının Devamı

Doğu’da ‘manzara-i umumi’ geçen yıllara göre çok iyi

14 Ağustos 2002


<#comment>Doğubeyazıt’ta sokağın ortasında iki grup birbirine girmiş... Onları seyretmek için de insanlar sokağa yığılmış. Polis memuru bağırıyor: "- Beyler lütfen itişi kakışı bırakın... Beyler lütfen dağılır... Bakın beyler diyorum... Bakın... Lütfen diyorum... AB’ye girdik... Artık cop kullanamıyoruz, dayak atamıyoruz... Siz de anlayışlı olun..."
Sayın okuyucularım... Bu bir hikaye değil... Bu Doğu Anadolu’dan gerçek bir hayat manzarası...
Ben sık sık Doğu ve Güneydoğu’da dolanıyorum... Önceki gün Doğubeyazıt, Ağrı, Eleşkirt, Pasinler, Erzurum, Aşkale, Tercan, Pülümür, Erzincan, Tunceli, Elazığ gezisinden döndüm. Geçen yıllara göre çok önemli, "iyiye dönük" değişim gördüm.
(1) Terör, can ve mal güvenliği sorunları gündemin birinci maddesi olmaktan çıkmış.
Silahlı Kuvvetler, emniyet güçleri ortalıkta görünmüyor ama, her yerde onların varlığı hissediliyor. Yollardaki kontrol noktaları kalkmamış. Jandarma köy ve mezralara giriş çıkışı kontrolü sürdürüyor. Ama bütün bunlara rağmen bir "sivilleşme" var. Halkımız, askerin, polisin, jandarmanın, valinin, kaymakamın "daha yumuşak ve daha anlayışlı" davrandığını söylüyor.
(2) Kürt asıllı Türkler rahatlamış.

Yazının Devamı

Elazığda dükkanları memurlar açık tutuyor

13 Ağustos 2002

Büyük sulama yatırımlarına ve yaygın sulama tesislerine rağmen tarımsal üretim çökmüş. Çünkü hatalı tarım politikaları nedeniyle tarımsal üretim yapan emeğinin karşılığını alamıyor. Açık anlatımıyla para kazanamıyor. Hayvancılık çökmüş. Çünkü yanlış besicilik ve hayvan ürünleri politikası nedeniyle besici ve süt üreticisi emeğinin karşılığını alamıyor.Burada devlet "para yardımı yapsın" diye bir şey söz konusu değil. Sorun devletin doğru, istikrarlı, yönlendirici ve destekleyici tarım ve hayvancılık politikalarının olmamasında. Elazığ, kişi başına katma değer üretimi ve bunun karşılığı kişi başına gelir sıralamasında 81 il arasında 38inci sırada, "sosyo - ekonomik gelişme" sıralamasında 33üncü sırada yer alıyor. Bölge müdürlüklerinin merkezi Mehmet Polattan aldığım bilgiye göre, Elazığda esnafı kamu personeli besliyor. 1940lı yıllarda Elazığ, Doğu ve Güneydoğuda "devletin örgütlenme üssü" olarak seçilmiş. Bu nedenle Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki kamu birimlerinin çoğunun bölge müdürlüğü Elazığda. Elazığda Oyakın satın aldığı devlete ait çimento fabrikası bölgedeki kamu yatırımları için üretim yapıyor. Şeker fabrikası kör topal çalışıyor. Özel sektöre ait iplik ve konfeksiyon

Yazının Devamı

Elazığ’da dükkanları memurlar açık tutuyor

13 Ağustos 2002


<#comment>Elazığ, kişi başına katma değer üretimi ve bunun karşılığı kişi başına gelir sıralamasında 81 il arasında 38’inci sırada, "sosyo - ekonomik gelişme" sıralamasında 33’üncü sırada yer alıyor.
Büyük sulama yatırımlarına ve yaygın sulama tesislerine rağmen tarımsal üretim çökmüş. Çünkü hatalı tarım politikaları nedeniyle tarımsal üretim yapan emeğinin karşılığını alamıyor. Açık anlatımıyla para kazanamıyor. Hayvancılık çökmüş. Çünkü yanlış besicilik ve hayvan ürünleri politikası nedeniyle besici ve süt üreticisi emeğinin karşılığını alamıyor.
Burada devlet "para yardımı yapsın" diye bir şey söz konusu değil. Sorun devletin doğru, istikrarlı, yönlendirici ve destekleyici tarım ve hayvancılık politikalarının olmamasında.

Bölge müdürlüklerinin merkezi
Elazığ’da Oyak’ın satın aldığı devlete ait çimento fabrikası bölgedeki kamu yatırımları için üretim yapıyor. Şeker fabrikası kör topal çalışıyor. Özel sektöre ait iplik ve konfeksiyon fabrikası yaşam savaşı veriyor. İhracat yapabildiği için ayakta kalan ve sorun yaşamayan tek üretim tesisi, Bizans döneminden bu yana Elazığ mermerlerini çıkarıp ihraç eden tesis.

Yazının Devamı

Yasaklar aç bırakmış

12 Ağustos 2002

Tuncelililer, "Gurbetteki yakınlarımız olmasa halimiz perişan" diyor... Rayverin (Dedenin) kahvesinde "kürsü" adı verilen tahta, ahşap taburelere iliştik. Kahve, aşağıya doğru uzanan, iki yanına tek katlı dükkanların dizili olduğu, araç girmeyen bir yolun başında. Yolun üzeri yeşil sarmaşıklarla örtülü. Yol "kürsü"lere çökmüş, gazete okuyan, çay içen Tuncelililerle dolu. Çoğunun elinde Evrensel gazetesi var. Tunceliye 1999 yılından bu yana Evrenselin girişi yasakmış. OHAL kalktığı için iki haftadır halk Evrensel okuma imkanına sahip olmuş. Asker şehre inebiliyor Tuncelililer "Burada her yetişkin Tuncelili başına 1 polis, 3 asker düşerdi" diyorlar. Bir yıldır hayat normale dönmeye başlamış. Fakat 79 yayla ve meranın hala 49u köylüye kapalı. Halka açılan köylere bile jandarmadan izin kağıdı alınarak giriliyor, gece kalınamıyor. En önemli gelişme 1994 yılından bu yana devam eden kontrollü gıda uygulamasının sona ermesi. Sekiz yıldır Tunceli halkı jandarma kontrolünde sadece kendi ihtiyacı ile sınırlı gıda ve giyim eşyası satın alabiliyordu. Bu kalabalık sokağa emniyetçiler, "Bekaa Vadisi", halk ise "Mülteci Kampı" adını vermiş. Basın açıklamaları bu sokağın başında yapılır, her

Yazının Devamı

Yasaklar aç bırakmış

12 Ağustos 2002


<#comment>
Rayver’in (Dede’nin) kahvesinde "kürsü" adı verilen tahta, ahşap taburelere iliştik. Kahve, aşağıya doğru uzanan, iki yanına tek katlı dükkanların dizili olduğu, araç girmeyen bir yolun başında. Yolun üzeri yeşil sarmaşıklarla örtülü. Yol "kürsü"lere çökmüş, gazete okuyan, çay içen Tuncelililerle dolu. Çoğunun elinde Evrensel gazetesi var. Tunceli’ye 1999 yılından bu yana Evrensel’in girişi yasakmış. OHAL kalktığı için iki haftadır halk Evrensel okuma imkanına sahip olmuş.

Asker şehre inebiliyor
Bu kalabalık sokağa emniyetçiler, "Bekaa Vadisi", halk ise "Mülteci Kampı" adını vermiş. Basın açıklamaları bu sokağın başında yapılır, her basın açıklamasını da bin dolayında Tuncelili izlermiş. Tunceli ilinde 80 bin, şehrinde 20 bin kişi yaşıyor. 20 bin kişinin 5 bini sivil devlet memuru ile polis. (Bu 5 bin kamu görevlisinin bin 500’ünü Kamer Genç yerleştirmiş.) Tunceli’de 20-25 bin Silahlı Kuvvetler mensubunun bulunduğu söyleniyor. Şimdilerde askerin de şehre inmesine izin veriliyor.
Tuncelililer "Burada her yetişkin Tuncelili başına 1 polis, 3 asker düşerdi" diyorlar. Bir yıldır hayat normale dönmeye başlamış. Fakat 79 yayla ve meranın hala 49’u

Yazının Devamı

Erzincan güzel ama...

11 Ağustos 2002

Şehrin milyarlar harcanan geniş caddeleri işsiz insanlarla dolup taşıyor 1983 depreminden sonra Erzincan planlı olarak yapılaşmış. Geniş caddeler, bulvarlar yapılmış. 1992 depreminden sonra Dünya Bankasından alınan deprem kredileriyle kamu binaları yenilenmiş. Kamu personeli için 1150 konutluk modern bir site yapılmış. Recep Yazıcıoğlunun valilik yaptığı dönemde kamu, Erzincana para akıtmış. Renkli kişiliği ile Yazıcıoğlu rafting, yamaç paraşütü, su kayağı, tracking (yürüyüş sporu), dağcılık gibi spor kollarını öne çıkararak genç kesimin ilgisini Erzincana çekmiş. Üretim gözardı edilmiş Yapılaşma ve şehirleşmede Dünya Bankası kredileri nasıl cömertçe kullanılmış ise, üretim ve sanayileşme alanı da o kadar ilgisiz kalmış. Halbuki yapılaşma ve şehirleşme için Erzincana tahsis edilen Dünya Bankası kredilerinin anapara ve faiz borcunu ödemek için döviz gerekiyor. Erzincan bu dövizi üreterek kazanamaz ise borcu ve faizini başka illerde yaşayanlar ödeyecek demektir. 1970li yılların başında yurtdışındaki işçi tasarruflarına dayalı olarak kurulan "hemşeri şirketleri" furyasında Erzincanda 4 bin ortaklı Doğusan, 5 bin ortaklı Doğu Halk Holding kurulmuş. Bu şirketlerin asbestli çimento

Yazının Devamı

Erzincan güzel ama...

11 Ağustos 2002


<#comment>
1983 depreminden sonra Erzincan planlı olarak yapılaşmış. Geniş caddeler, bulvarlar yapılmış. 1992 depreminden sonra Dünya Bankası’ndan alınan deprem kredileriyle kamu binaları yenilenmiş. Kamu personeli için 1150 konutluk modern bir site yapılmış. Recep Yazıcıoğlu’nun valilik yaptığı dönemde kamu, Erzincan’a para akıtmış. Renkli kişiliği ile Yazıcıoğlu rafting, yamaç paraşütü, su kayağı, tracking (yürüyüş sporu), dağcılık gibi spor kollarını öne çıkararak genç kesimin ilgisini Erzincan’a çekmiş.

Üretim gözardı edilmiş
Yapılaşma ve şehirleşmede Dünya Bankası kredileri nasıl cömertçe kullanılmış ise, üretim ve sanayileşme alanı da o kadar ilgisiz kalmış. Halbuki yapılaşma ve şehirleşme için Erzincan’a tahsis edilen Dünya Bankası kredilerinin anapara ve faiz borcunu ödemek için döviz gerekiyor. Erzincan bu dövizi üreterek kazanamaz ise borcu ve faizini başka illerde yaşayanlar ödeyecek demektir. 1970’li yılların başında yurtdışındaki işçi tasarruflarına dayalı olarak kurulan "hemşeri şirketleri" furyasında Erzincan’da 4 bin ortaklı Doğusan, 5 bin ortaklı Doğu Halk Holding kurulmuş. Bu şirketlerin asbestli çimento boru, kiremit, perlit beton, karo

Yazının Devamı