<#comment>#comment>Mehmet Ali Bayar (her kime veriyor ise) talimatını veriyor: "- İndirip şu vergileri... Kaldırın şu vergileri!" Sonra da ekliyor: "- Ben iktisatçıyım. Bana böyle öğrettiler..."
Bayar "işadamlarının vergi ödedikleri için devletle kavgalı olduğunu, devletle barışmaları için işadamlarından Kurumlar ve Gelir vergilerinin alınmaması gerektiğini, vergi stopajının (kaynakta vergi kesilmesinin) üretimi ve istihdamı frenlediğini" söylüyor. Bayar’ı başkan seçmek ile görevli olarak salona getirilen makul çoğunluk (başka anlatımla "saf ve bakir halk temsilcileri") "ruhsuz ve heyecansız"... Bereket "deneyimli - profesyonel" politikacıların isabetli öngörüsü ile salonun bir köşesine yerleştirilen "profesyonel davulcular, profesyonel slogancılar ve de profesyonel alkışçılar" (yerli - yersiz) şeflerinin bir işareti ile salonu gümbür gümbür gümbürdetiyor. Bu gümbürtüler karşısında "makul çoğunluk" büsbütün şaşkına dönüyor.
Bayar, Demokrat Türkiye Partisi’nin kurucu Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un saygı değer eşleri "Dilek Ablası"na ve partinin önceki başkanı "Ege’nin zeybeği, Ege’nin kartalı İsmet Amca"sına hürmetlerini arz ettikten sonra "- Şu delegasyondaki insanlara
İşte bu nedenle "Eceviti Sevenler Derneği" haline dönüşen partisi DSP hazırlıksız, koalisyonda kader birliği yaptığı partiler hazırlıksız, TBMM hazırlıksız ve de "piyasa" hazırlıksız.Bu hazırlıksızlık içinde genel bekleyiş Ecevitsiz günlerden ancak bir erken seçim ile çıkılabileceği.Ama bazı faktörler dikkate alınmıyor. (1) TBMMde çoğunluğa sahip partiler, yani koalisyon oluşturma şansı olan partiler erken seçim kararı veremez. (2) Erken seçim kararı verilse bile uzun bir zamana ihtiyaç var. (3) Seçim sonucunun ne olacağı, nasıl bir TBMM yapısı ortaya çıkacağı belli değil. Böyle bir tabloda "erken seçim hayali" ile Ecevitsiz günlerde zaman kaybetmek iyilik değil, kötülük getirir. Ecevite Allah sağlık ve uzun ömür versin. Ama bundan sonra hükümette Ecevit olmayacak. Daha doğrusu "olamayacak". Ecevitin "uzatmaları oynadığı"nı hem kendi, hem eşi, hem de halkı görüyordu, biliyordu. Buna rağmen ne Ecevit, ne politikacılar ve ne de halk Ecevitsiz günler için hazırlık yapmadı. Yumuşak iniş sağlanmalı (1) Birinci güç noktası DSPdir. DSPnin TBMM grubu; dağılmadan, parçalanmadan kendi içinde kendi başkanını seçmelidir. DSPnin yeni başkanı, Rahşan ve Bülent Ecevitin tayini ile değil
<#comment>#comment>Ecevit’e Allah sağlık ve uzun ömür versin. Ama bundan sonra hükümette Ecevit olmayacak. Daha doğrusu "olamayacak". Ecevit’in "uzatmaları oynadığı"nı hem kendi, hem eşi, hem de halkı görüyordu, biliyordu. Buna rağmen ne Ecevit, ne politikacılar ve ne de halk Ecevit’siz günler için hazırlık yapmadı.
İşte bu nedenle "Ecevit’i Sevenler Derneği" haline dönüşen partisi DSP hazırlıksız, koalisyonda kader birliği yaptığı partiler hazırlıksız, TBMM hazırlıksız ve de "piyasa" hazırlıksız.
Bu hazırlıksızlık içinde genel bekleyiş Ecevit’siz günlerden ancak bir erken seçim ile çıkılabileceği.
Ama bazı faktörler dikkate alınmıyor. (1) TBMM’de çoğunluğa sahip partiler, yani koalisyon oluşturma şansı olan partiler erken seçim kararı veremez. (2) Erken seçim kararı verilse bile uzun bir zamana ihtiyaç var. (3) Seçim sonucunun ne olacağı, nasıl bir TBMM yapısı ortaya çıkacağı belli değil. Böyle bir tabloda "erken seçim hayali" ile Ecevit’siz günlerde zaman kaybetmek iyilik değil, kötülük getirir.
Şimdi başta Ecevit’in koalisyon ortağı partiler olmak üzere sorumluluk sahiplerinden beklenen, "Ecevit’siz günlerde yumuşak inişi sağlayıcı düzenlemelere bir an önce
(1) Ecevit sonrası, erken seçim mutlaka gündeme gelmeyebilir. Erken seçim konuşulur ama erken seçime bu parlamentonun karar vermesi çok güç hatta imkansızdır.(2) Ecevit sonrası bu koalisyon düzeni değişmeyebilir. DSP, ANAP, MHP koalisyonu Ecevitsiz de devam edebilir. DSPnin iç sorunlarını çözememesi halinde koalisyonda DSPnin yerini alabilecek bir başka parti bulunabilir. Ecevit sonrası neden illa da, daha kötü olsun? Neden tüm kurgular "kötü" üzerine?.. Neden "iyilik" senaryoları düşünülmüyor? Para muslukları açılmaz Seçime karar verilsin verilmesin, bugün uygulanan politikalar dışına çıkılması, para musluklarının açılması çok zor, hatta imkansızdır.(1) Para muslukları açıldığında, başka anlatım ile istikrar programı dışına çıkıldığında IMF Türkiyeyi kaderi ile baş başa bırakır. IMFye "göbeğinden bağlanan Türk ekonomisi" önümüzdeki iki yıl - beş yıl IMFsiz yapamaz. IMFsiz iç borcunu döndüremez. IMFsiz dış açığını (döviz açığını) kapatamaz.(2) Para musluklarını açma yanlışını yapacak bir iktidar ise IMF desteği olmadan gününü kurtarmak için (a) İç borcu, (b) Dış borcu konsolide etmeye mecburdur. İç borcu ve dış borcu konsolide etmek, içeride ve dışarıda bir hükümetin tüm
<#comment>#comment>Ecevit sonrası neden illa da, daha kötü olsun? Neden tüm kurgular "kötü" üzerine?.. Neden "iyilik" senaryoları düşünülmüyor?
(1) Ecevit sonrası, erken seçim mutlaka gündeme gelmeyebilir. Erken seçim konuşulur ama erken seçime bu parlamentonun karar vermesi çok güç hatta imkansızdır.
(2) Ecevit sonrası bu koalisyon düzeni değişmeyebilir. DSP, ANAP, MHP koalisyonu Ecevit’siz de devam edebilir. DSP’nin iç sorunlarını çözememesi halinde koalisyonda DSP’nin yerini alabilecek bir başka parti bulunabilir.
Korkulan, Ecevit sonrası bu koalisyon hükümetinin veya oluşacak bir seçim hükümetinin halen uygulanmakta olan istikrar programı dışında uygulamalara yönelmesi, frene basmaktan vazgeçerek para musluklarını açmasıdır.
Seçime karar verilsin verilmesin, bugün uygulanan politikalar dışına çıkılması, para musluklarının açılması çok zor, hatta imkansızdır.
Aziz Meydan, ODTÜ Makine Bölümünü, Murat Üst, Boğaziçi Üniversitesini bitirmiş. Bu iki genç İzmirin Bornovasında bir KOBİnin (küçük ve orta boy işletmenin) ortakları. Metal işleyecek bir tezgahın işleyişini görmek ve mukavele imzalamak için Almanyaya gidiyorlar.Aziz Meydan anlatıyor: "Bu tezgahın satış iznini almak için çok uğraştık." Anlamadım ve sordum: "Türk bürokrasisi mi zorluk çıkarıyor?" Cevapladı: "Tam tersine, Türk resmi kuruluşları yardım etti de, Alman hükümeti satışa izin verdi... Bunlar çok ileri teknolojiye dayalı bilgisayarlı tezgahlar. ABD ve Alman hükümetleri bu tezgahların satışını şarta bağlamış. Silah sanayiinde, uçak sanayiinde, özel roket, bomba üretiminde kullanılmasını engellemek için satın alacak kişilerden, firmalardan ve onların bulunduğu ülkelerin hükümetlerinden güvence istiyor. Bu güvenceleri verdik de satış izni çıktı." Uçakta üç koltuklu sıranın başına oturdum. Diğer koltuklarda iki genç var. Uçak İzmirden hareket etti. Gençlerin biri "- Ekonomi yazılarınızı okuyorum. KOBİlerden hiç söz etmiyorsunuz. KOBİlerin kredileri ne zaman açılır dersiniz?" diyerek söze girdi. Böylece sohbet başladı. Öğrendiklerime şaşırdım. Özel üretim yapıyor Tesis sipariş
<#comment>#comment>Uçakta üç koltuklu sıranın başına oturdum. Diğer koltuklarda iki genç var. Uçak İzmir’den hareket etti. Gençlerin biri "- Ekonomi yazılarınızı okuyorum. KOBİ’lerden hiç söz etmiyorsunuz. KOBİ’lerin kredileri ne zaman açılır dersiniz?" diyerek söze girdi. Böylece sohbet başladı. Öğrendiklerime şaşırdım.
Aziz Meydan, ODTÜ Makine Bölümü’nü, Murat Üst, Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş. Bu iki genç İzmir’in Bornova’sında bir KOBİ’nin (küçük ve orta boy işletmenin) ortakları. Metal işleyecek bir tezgahın işleyişini görmek ve mukavele imzalamak için Almanya’ya gidiyorlar.
Aziz Meydan anlatıyor: "Bu tezgahın satış iznini almak için çok uğraştık." Anlamadım ve sordum: "Türk bürokrasisi mi zorluk çıkarıyor?" Cevapladı: "Tam tersine, Türk resmi kuruluşları yardım etti de, Alman hükümeti satışa izin verdi... Bunlar çok ileri teknolojiye dayalı bilgisayarlı tezgahlar. ABD ve Alman hükümetleri bu tezgahların satışını şarta bağlamış. Silah sanayiinde, uçak sanayiinde, özel roket, bomba üretiminde kullanılmasını engellemek için satın alacak kişilerden, firmalardan ve onların bulunduğu ülkelerin hükümetlerinden ‘güvence’ istiyor. Bu güvenceleri verdik de satış izni çıktı."
Bu iki banka mevduat kabul etmedikleri için kamuoyunda tanınmaz. Bunlar yatırım bankalarıdır. ™zel sekt"rde büyük kuruluşların ortaya çıkmasına imkan veren kredi müesseseleridir.1950 yılı sonrasında "zel sekt"rde gerçekleştirilen hemen her büyük yatırımın temelinde TSKB'nin harcı vardır. Bossa, Arçelik, Profilo, Eczacıbaşı İlaç, Çanakkale Seramik, Demir D"küm, Vatan Konserve, Sungurlar, Sunta, Durmuş Yaşar ve Oğulları (DYO) Boya, Şişe Cam, Elginkan, Hektaş, Akın Tekstil, General Electrik Ampul, Çavuşoğlu Boya, Mutlu Akü, Koruma Tarım, Metaş, Otosan, Eti Bisküvi, Borusan, Erel Çelik (Arçelik) gibi fabrikalar TSKB'nin proje yardımı ve d"viz kredisi ile kurulmuş fabrikalardır.1950'li yıllarda Türkiye'de d"viz ve de müteşebbisin büyük projeler gerçekleştirme deneyimi ile yeteneği yoktu.Dünya Bankası'nın teknik ve parasal yardımı ile TSKB kuruldu. TSKB bir yatırım bankası olarak güçlü profesyonel kadrolar yetiştirdi. Bu kadrolar müteşebbis için yabancı olan proje hazırlama, fizibilite (yapılabilirlik raporu) düzenleme, pazar araştırması yapma, makine seçme gibi konularda, müteşebbise yardımcı olarak "zel sanayiin gelişimine destek verdi.TSKB'nin d"viz kaynağını Dünya Bankası sağlıyordu