Bankalarda sermaye eksiği yerine fazlası çıkacak

11 Mayıs 2002


<#comment>Hazine "mangalda kül bırakmadı". İçeride halkı, dışarıda dünyaya ilan etti: "Türk bankalarında sermaye yeterlilik oranı çok düşük. Durum tespiti yapılacak. Bankalar üç aşamalı denetimden geçecek. Belirlenecek açığı banka ortakları kapatamaz ise, Hazine sermayeye iştirak edecek. Bunun için IMF bize 4 milyar dolar borç verecek. Bu para bankaların sermaye yeterlilik rasyosu için kullanılacak."
Olay böyle başladı ama, gelişmeler Hazine’yi paniğe uğrattı. Görüldü ki, "Batı standartlarında bir sermaye yeterlilik hesabı yapılır, Batı standardında sermaye yeterliliği rakamına ulaşılır ise, 4 milyar dolar yetmeyecek. Hazine’nin 10 milyar - 15 milyar dolar para bularak bankalara sermaye olarak koyması gerekecek.
İşte o durumda BDDK, "oyunun kuralını değiştirdi". BDDK "Bankacılar futbolu 11 kişi ile değil, 33 kişi ile oynayacak. Bankacıların kalesi küçültülecek, rakibin kalesi büyütülecek" denildi.
Daha doğrusu böyle denilmedi de şöyle denildi: "Bankalar bugüne kadar yeniden değerlemeye tabi olmayan arsaları, ormanları, koruları, iştirakleri ve iştirak binalarını bugünün parası ile değerleyecek, öz kaynaklarını yeniden hesaplayacaklardır."

Konuya

Yazının Devamı

Bankalar bilanço düzeltiyor

10 Mayıs 2002

Bazıları buna bankalar enflasyon muhasebesi uyguluyor deniliyor. Tekrarda yarar var. Enflasyon muhasebesi farklı şey. Enflasyon muhasebesi sadece bankalarda değil, tüm şirketlerde uygulanır. Vergi de bu sonuçlara göre ödenir.Halbuki bankalarda olan farklı. (1) Bankalar da diğer şirketler gibi, bilançolarını klasik usulde, enflasyon etkisini dikkate almadan düzenliyorlar, bu bilançoya göre vergi ödüyorlar. (2) Ama bunun yanında BDDKnın istediği biçimde, 2001 yılı bilanço ve gelir tablolarında enflasyonun etkisini yok edecek düzeltmeler yaparak düzeltilmiş bir bilanço düzenlemeye çalışıyorlar. Bu bilanço üç aşamalı denetimden geçecek, kamuoyuna da açıklanacak. Açıklanacak da ne olacak? Ne olacağını açıklayayım.Türkiyedeki bütün şirketler nasıl bilanço düzenliyor ise, o şekilde, A bankası bilanço düzenledi. 2001 faaliyet dönemi sonu brüt karı 500 trilyon lira olarak belirlendi. Bu kar üzerinden Maliye Bakanlığına ödeyeceği vergi miktarının 200 trilyon lira olacağı hesaplandı. Sonuç olarak bilançosunda net karın (vergiden sonraki kar rakamının) (500 - 200 = 300) trilyon lira olduğu belirlendi.Aynı banka BDDKnın belirlediği biçimde, "gelir tablolarında enflasyon etkisini düzelterek"

Yazının Devamı

Bankalar ‘bilanço düzeltiyor’

10 Mayıs 2002


<#comment>Bankaların 2001 yılı bilanço ve gelir tabloları ‘enflasyon etkisini ayıklamak için’ düzeltilerek yayımlanacak. Bu düzeltmenin nedeni, bankaların özkaynak yeterlilik durumlarının ortaya çıkarılmasıdır.
Bazıları buna ‘bankalar enflasyon muhasebesi uyguluyor’ deniliyor. Tekrarda yarar var. Enflasyon muhasebesi farklı şey. Enflasyon muhasebesi sadece bankalarda değil, tüm şirketlerde uygulanır. Vergi de bu sonuçlara göre ödenir.
Halbuki bankalarda olan farklı. (1) Bankalar da diğer şirketler gibi, bilançolarını klasik usulde, enflasyon etkisini dikkate almadan düzenliyorlar, bu bilançoya göre vergi ödüyorlar. (2) Ama bunun yanında BDDK’nın istediği biçimde, ‘2001 yılı bilanço ve gelir tablolarında enflasyonun etkisini yok edecek düzeltmeler’ yaparak ‘düzeltilmiş bir bilanço’ düzenlemeye çalışıyorlar. Bu bilanço üç aşamalı denetimden geçecek, kamuoyuna da açıklanacak. Açıklanacak da ne olacak? Ne olacağını açıklayayım.
Türkiye’deki bütün şirketler nasıl bilanço düzenliyor ise, o şekilde, A bankası bilanço düzenledi. 2001 faaliyet dönemi sonu brüt karı 500 trilyon lira olarak belirlendi. Bu kar üzerinden Maliye Bakanlığı’na ödeyeceği vergi miktarının 200

Yazının Devamı

Martta "V" d"nüşü

9 Mayıs 2002

İmalat sanayiinde üretim mart ayında geçen mart ayına g"re yüzde 20.5 oranında artmış. Ocak - mart üç aylık d"nemde geçen yılın aynı d"nemine g"re, üretim artışı yüzde 3.9 oranında.DİE kamuoyuna kısa sürede bilgi vermek amacıyla, toplam sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan ve 918 işyerinden derlenen 403 maddenin üretimini izler. 1997 yılı üretimini 100 kabul ederek "nce bu 100 esasına g"re toplam üretim endeksini belirler. Sonra da bu endeks sayılarını birbiriyle karşılaştırarak üretimdeki değişim oranını verir.Bakınız 1997 yılı 100 esası ile bu yılın ve geçen yılın ilk üç ayında imalat sanayiinde toplam üretim endeksi nasıl değişmiş: Reel sekt"rde durum k"tü, büyüme başlayamadı diyerek "karalar bağlarken" dün "Devlet İstatistik Enstitüsü" (DİE) sürpriz rakamlar açıkladı. 2002 2001Ocak 89.2 91.4Şubat 83.9 88.5Mart 102.0 85.9 Endeks rakamlarından anlaşıldığına g"re, bu yılın ocak ve şubat aylarında imalat sanayiinde üretim geçen yılın aynı aylarına g"re geri durumda. šretimde patlama mart ayında (hem de büyük oranda) gerçekleşmiş.Mart ayında üretim endeksinin artması oransal olarak (yüzde olarak) hem mart ayı için "büyüme" işareti veriyor, hem de ilk üç ayın (ocak -

Yazının Devamı

Martta "V" dönüşü

9 Mayıs 2002


<#comment>Reel sektörde durum kötü, büyüme başlayamadı diyerek "karalar bağlarken" dün "Devlet İstatistik Enstitüsü" (DİE) sürpriz rakamlar açıkladı.
İmalat sanayiinde üretim mart ayında geçen mart ayına göre yüzde 20.5 oranında artmış. Ocak - mart üç aylık dönemde geçen yılın aynı dönemine göre, üretim artışı yüzde 3.9 oranında.
DİE kamuoyuna kısa sürede bilgi vermek amacıyla, toplam sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan ve 918 işyerinden derlenen 403 maddenin üretimini izler. 1997 yılı üretimini 100 kabul ederek önce bu 100 esasına göre toplam üretim endeksini belirler. Sonra da bu endeks sayılarını birbiriyle karşılaştırarak üretimdeki değişim oranını verir.
Bakınız 1997 yılı 100 esası ile bu yılın ve geçen yılın ilk üç ayında imalat sanayiinde toplam üretim endeksi nasıl değişmiş:


Yazının Devamı

Brisada işçilere Şirket sizsiniz deniliyordu

8 Mayıs 2002

Uzun yıllar Brisa Lastik Fabrikasının Genel Müdürlüğünü yapan Hazım Kantarcının "Toplam Kalite Yönetimi ve Toplum Kalitesi" (Bir Uygulama Örneği: Brisanın "İş Mükemmelliği"ne Yolculuğu) isimli kitabında belirttiğine göre, bu amaç maddesi daha sonraki tüm toplu sözleşme metinlerine girmekle kalmadı, "Türkiyede işçi - işveren ilişkilerine de rehber oldu."Ne yazık ki, Brisanın kitaplara "örnek olarak yansıyan" bu modeli "çökmüş", "işçi ile işveren" karşı karşıya gelmiş durumda.Halbuki Brisa, "insan odakları toplam kalite yönetimi"ni Türkiyeye getiren, Türkiyeye tanıtan bir sanayi kuruluşu idi. 1988 yılında Japon Bridgestone firması ile Sabancı Grubu arasında eşit hisseli ortaklık anlaşması imzalanmasından sonra, işçi - işveren ilişkileri Japon modeline oturtulmuş, çalışanlara bu tesislerin sahibinin kendileri olduğu anlatılmıştı. Brisa Lastik Fabrikasında 1991 yılında imzalanan toplu iş sözleşmesinin "amaç" maddesinde şunlar yazıyordu: "Yöneticiler, çalışanlar ve sendika birbirine saygılı olacak, karşılıklı anlayış ve güven ortamı içinde, öncelikle şirketin verimliliği, rekabetteki başarısı, sağlıklı ve sürekli büyümesi ve imkanlarının artırılması sağlanacak, şirketin artan

Yazının Devamı

Brisa’da işçilere ‘Şirket sizsiniz’ deniliyordu

8 Mayıs 2002


<#comment>Brisa Lastik Fabrikası’nda 1991 yılında imzalanan toplu iş sözleşmesinin "amaç" maddesinde şunlar yazıyordu: "Yöneticiler, çalışanlar ve sendika birbirine saygılı olacak, karşılıklı anlayış ve güven ortamı içinde, öncelikle şirketin verimliliği, rekabetteki başarısı, sağlıklı ve sürekli büyümesi ve imkanlarının artırılması sağlanacak, şirketin artan imkanlarıyla (1) Çalışanların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, (2) Sürekli geliştirilmesi ana ilke olacak, (3) İşyerindeki çalışma şartları bu ilkeye göre düzenlenecektir."
Uzun yıllar Brisa Lastik Fabrikası’nın Genel Müdürlüğünü yapan Hazım Kantarcı’nın "Toplam Kalite Yönetimi ve Toplum Kalitesi" (Bir Uygulama Örneği: Brisa’nın "İş Mükemmelliği"ne Yolculuğu) isimli kitabında belirttiğine göre, bu amaç maddesi daha sonraki tüm toplu sözleşme metinlerine girmekle kalmadı, "Türkiye’de işçi - işveren ilişkilerine de rehber oldu."
Ne yazık ki, Brisa’nın kitaplara "örnek olarak yansıyan" bu modeli "çökmüş", "işçi ile işveren" karşı karşıya gelmiş durumda.
Halbuki Brisa, "insan odakları toplam kalite yönetimi"ni Türkiye’ye getiren, Türkiye’ye tanıtan bir sanayi kuruluşu idi. 1988 yılında Japon

Yazının Devamı

Kazların yüzde 12si öldü

7 Mayıs 2002

Kümese bir defa giren bir daha ancak ve ancak "iflas eder ise, dükkanı kapar ise" açık anlatımıyla "vücudunda yolunacak tüy kalmaz ve de bir daha tüylenemeyecek duruma düşer ise" kümesten çıkar.Önemli olan kümesteki kazların sayısını artırmaktır. Ama bizde Maliye kaçanları kümese tıkmakta başarılı olamadığından, sadece kümese girenlerle uğraşır. Başı sıkıştıkça onların tüyünü biraz daha, biraz daha yolar... Bu bizde böyle gelmiştir. Böyle gider...Amma velakin, haberler kötü... Son bir yılda, kriz sonucu kümesteki her 100 kazın 12si "sizlere ömür!.."Konuyu "sulandırmadan" anlatayım. 2000 yılında beyanname ile Maliyeye gerçek usulde Gelir Vergisi ödeyen 2 milyon 80 bin vatandaş var iken, 2001 yılında bunların 312 bini (yüzde 15i) vergi kaydını sildirmiş. 2000 yılında 581 bin banka veya şirket Kurumlar Vergisi beyannamesi vererek vergi öderken bunların 16 bini (yüzde 3ü) bu yıl dükkanı kapatmış.Beyanname düzenleyerek vergi ödeyenlerin (kümese giren toplam kazların) sayısı 2000 yılında 2 milyon 862 bin iken, 2001 yılında 328 bin azalma ile (yüzde 12 azalma) 2 milyon 334 bine düşmüş. Maliyeye Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi beyannamesi veren her vatandaş "kümese girmiş kazdır." Hem

Yazının Devamı