<#comment>#comment>Resmi Gazete’de 13 Temmuz’da yayımlanan yetki yasası, hükümete kanun hükmünde kararname çıkararak 2005 yılına kadar memurlar arasındaki ücret adaletsizliğini giderme yetkisi veriyor. Yasa uyarınca 375 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin 1. maddesi A bendi kapsamına giren ve "temsil tahsisatı" almayan personele "görev tazminatı" ödenecek. Görev tazminatı, başlangıçta öğretim üyeleri için düşünüldü ama, daha sonra bu tazminattan hakim, savcı, subay ve astsubayların da yararlanması kabul edildi. Şimdi uygulama kapsamını daha da genişletmek için savaş veriliyor.
Türkiye’de ücret sistemi "ana"nın yanındaki "danalar" ile rezil oldu. Adil ücret, dengeli ücret, eşit işe eşit ücret imkanları yok oldu. Erdoğan Süzer bir araştırma yapmıştı. Bu araştırmaya göre günümüzde memur maaşlarının yüzde 62’ye yakın bölümü maaş dışı tazminat ve ödemelerden oluşuyor. Bırakınız farklı devlet dairelerinde çalışanların aylıklarını aynı devlet dairesinde çalışan, aynı kıdemdeki, aynı görevdeki memurlar bile bu nedenle farklı aylık alıyor.
İşte bir memur maaşını oluşturan 55 farklı ödemenin listesi: (1) Aylık tutarı. (2) Taban aylığı. (3) Kıdem aylığı. (4) İş güçlüğü zammı. (5)
İşte o biçim... Herhalde Sayın Ecevit, ABD Başkanı Bushun huzuruna çıktığında, "Bizden mal alın" diyecek yerde dili sürçtü. "Biz sizden mal alalım" dedi. Veya Başkan Bush, söylediğini ters anladı. Evliya Çelebi rüyasında peygamber efendimizin huzuruna çıkmış. Peygamber efendimiz, "Dile benden ne dilersin?" diyerek sual eylediğinde, Evliye Çelebi, "Şefaat ya Resulullah" diyecek yerde, dili sürçmüş, "Seyahat ya Resulullah" demiş. Ömür boyu yollara düşmüş. Ömür boyu bir oradan bir buraya dolanıp durmuş. İhracat dedik, ithalat oldu Helikopterler için Türkiyeye kredi imkanı tanınıyor. Türkiyenin dış borcu 324 milyon dolar artıyor.İhracat yapacak iken ithalat yapmanın çelişkisi yanında, askeri borçları sildirecek iken artırmanın çelişkisi de dikkati çekiyor. Türk halkı ABDye mal satmak heyecanı ile gözlerini ovuştururken, ABD, Türkiyeye mal satmaya başladı bile... Anadolu Ajansının "Washington mahreçli" haberine göre Türk Deniz Kuvvetlerinin ihtiyacı olan 14 adet Seahawk deniz helikopterinin kredi ile Türkiyeye satılması için Başkan Bush gerekeni yaptı. Borç da artıyor Daha önceki tarihlerdeki silah ve askeri malzeme alımı nedeniyle oluşan borç ve faizi silinmiyor. Bu alım ile
<#comment>#comment>Evliya Çelebi rüyasında peygamber efendimizin huzuruna çıkmış. Peygamber efendimiz, "Dile benden ne dilersin?" diyerek sual eylediğinde, Evliye Çelebi, "Şefaat ya Resulullah" diyecek yerde, dili sürçmüş, "Seyahat ya Resulullah" demiş. Ömür boyu yollara düşmüş. Ömür boyu bir oradan bir buraya dolanıp durmuş.
İşte o biçim... Herhalde Sayın Ecevit, ABD Başkanı Bush’un huzuruna çıktığında, "Bizden mal alın" diyecek yerde dili sürçtü. "Biz sizden mal alalım" dedi. Veya Başkan Bush, söylediğini ters anladı.
Türk halkı ABD’ye mal satmak heyecanı ile gözlerini ovuştururken, ABD, Türkiye’ye mal satmaya başladı bile... Anadolu Ajansı’nın "Washington mahreçli" haberine göre Türk Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan 14 adet Seahawk deniz helikopterinin kredi ile Türkiye’ye satılması için Başkan Bush gerekeni yaptı.
Helikopterler için Türkiye’ye kredi imkanı tanınıyor. Türkiye’nin dış borcu 324 milyon dolar artıyor.
İhracat yapacak iken ithalat yapmanın çelişkisi yanında, askeri borçları sildirecek iken artırmanın çelişkisi de dikkati çekiyor.
Bu haber, "Türk tahvilleri kapış kapış gitti" başlıkğı ile kamuoyuna yansıtıldı. Acaba işler düzeldi mi? Bu tablo gerçekten iyiye gidişin işareti mi? Anlatayım.Sadece Türkiye değil, başka ülkelerin hazineleri de 10 yıl vadeli tahvil çıkararak satışa sunuyor. ABDnin tahvilinin faizi yüzde 4.20. Euro ile 10 yıl borçlanan ülkelerin hazineleri tahvillerini yüzde 4.22 faiz ile satılıyor.Türkiyenin satışa sunduğu 10 yıl vadeli Hazine tahvilinin yüzde 11.50 oranındaki kupon ödemesi (faizi) yüksek bir faiz. Bu bizim yurtdışında yüksek faiz ile satılan ilk tahvilimiz değil. Daha önce Türkiye 10 yıl vadeli tahvili yüzde 11.75 faiz ile, 30 yıl vadeli tahvilleri 11.875 faiz ile satmıştı.Neden ABD Hazinesi 10 yıl vadeli tahvili yüzde 4.20 faiz ile satabilirken, Türkiye 10 yıl vadeli tahvile yüzde 11.50 faiz ödemeyi göze alıyor? Çünkü alıcılar belli bir risk primi ile bu tahvilleri satın almayı kabul ediyor.Dünya para piyasalarında sağlamcı olanlar ABD Hazine bonosuna, İsviçre Hazine bonosuna yatırım yapıyor. Düşük faize razı oluyor. Yüksek getiri peşinde koşanlar belli riski üstleniyor ve de bu riskin primini bekliyor.O nedenle, tahvilin satılıp satılmadığına değil, faizinin ne olduğuna bakmak
<#comment>#comment>Hazinemiz ABD doları ile yılda yüzde 11.50 (faiz) kupon ödemeli tahvil çıkardı. Hazine 500 milyon dolarlık tahvil satacaktı. Talep 1 milyar dolara yaklaşınca, 600 milyon dolarlık tahvil sattı.
Bu haber, "Türk tahvilleri kapış kapış gitti" başlıkğı ile kamuoyuna yansıtıldı. Acaba işler düzeldi mi? Bu tablo gerçekten iyiye gidişin işareti mi? Anlatayım.
Sadece Türkiye değil, başka ülkelerin hazineleri de 10 yıl vadeli tahvil çıkararak satışa sunuyor. ABD’nin tahvilinin faizi yüzde 4.20. Euro ile 10 yıl borçlanan ülkelerin hazineleri tahvillerini yüzde 4.22 faiz ile satılıyor.
Türkiye’nin satışa sunduğu 10 yıl vadeli Hazine tahvilinin yüzde 11.50 oranındaki kupon ödemesi (faizi) yüksek bir faiz. Bu bizim yurtdışında yüksek faiz ile satılan ilk tahvilimiz değil. Daha önce Türkiye 10 yıl vadeli tahvili yüzde 11.75 faiz ile, 30 yıl vadeli tahvilleri 11.875 faiz ile satmıştı.
Neden ABD Hazinesi 10 yıl vadeli tahvili yüzde 4.20 faiz ile satabilirken, Türkiye 10 yıl vadeli tahvile yüzde 11.50 faiz ödemeyi göze alıyor? Çünkü alıcılar belli bir risk primi ile bu tahvilleri satın almayı kabul ediyor.
Dünya para piyasalarında sağlamcı olanlar ABD Hazine
Şu günlerde 18 milyon mülk sahibinin kafası karışmış durumda... Yani bir kanun ile vergi oranları yükseltildi. Arsaların vergiye esas olacak değerleri yükseltildi. Bu durumda gayrimenkul sahipleri temin ettikleri rakamın üzerinde bir vergi ödemek durumunda kalacak.Geçen hafta, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından onaylanan, kamu kuruluşlarının ticari amaçlar dışında tarife indirimi uygulamasını yasaklayan, büyükşehir belediyelerinin gelirlerinin yeniden dağıtımını düzenleyen yasanın içinde yer alan bazı maddeler ile büyükşehirlerdeki mlak vergileri artırıldı. Büyükşehir belediyesi ve mücavir alan sınırları içinde meskenlerde binde 1 olan vergi binde 2ye, diğer binalarda bin 2 olan vergi binde 4e yükseltildi. Vergi oranının iki katına çıkması yanında vergiyi artıran bir başka faktör daha var: Bu ise, vergiye esas rayiç değerin belirlenmesi. Arsa değerini takdir komisyonları, sokak sokak ve metrekare fiyatı olarak belirliyor. Bina değeri ise, yapının niteliğine göre, metrekare maliyet bedeli olarak açıklanıyor.Durup dururken gürültüye neden olan, iki konudaki gelişmeye dayalı olarak gayrimenkul sahiplerinin ödeyecekleri vergi faturasının büyümesi. Vergi faturası neden büyüyor?(1) Yasa
<#comment>#comment>Emlak Vergisi’nden elde edilen gelirin yüzde 65’i ilçe belediyesine, yüzde 20’si il özel idaresine, yüzde 15’i büyükşehir belediyesine gidiyor.
Şu günlerde 18 milyon mülk sahibinin kafası karışmış durumda... Yani bir kanun ile vergi oranları yükseltildi. Arsaların vergiye esas olacak değerleri yükseltildi. Bu durumda gayrimenkul sahipleri temin ettikleri rakamın üzerinde bir vergi ödemek durumunda kalacak.
Geçen hafta, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından onaylanan, kamu kuruluşlarının ticari amaçlar dışında tarife indirimi uygulamasını yasaklayan, büyükşehir belediyelerinin gelirlerinin yeniden dağıtımını düzenleyen yasanın içinde yer alan bazı maddeler ile büyükşehirlerdeki mlak vergileri artırıldı.
Büyükşehir belediyesi ve mücavir alan sınırları içinde meskenlerde binde 1 olan vergi binde 2’ye, diğer binalarda bin 2 olan vergi binde 4’e yükseltildi. Vergi oranının iki katına çıkması yanında vergiyi artıran bir başka faktör daha var: Bu ise, vergiye esas rayiç değerin belirlenmesi. Arsa değerini takdir komisyonları, sokak sokak ve metrekare fiyatı olarak belirliyor. Bina değeri ise, yapının niteliğine göre, metrekare maliyet bedeli olarak açıklanıyor.
TBMM'nin 2002 yılında gündeme alacağı bu konu, bundan 153 yıl önce 11 Aralık 1849 tarihinde Osmanlı Meclis - i Umumi'sinde "Men - i İrtisa" (rüşvet yasağı) olarak gündeme gelmişti. İstanbul'daki, "mülkiye, askeriye ve ilmiye" sınıfları ileri gelenleri Padişah Abdülmecid'in önünde Kuran'a el basarak "hediye almayacakları, devlet malını yemiyecekleri ve yedirmeyecekleri, devlet parasını koruyacakları, hatır için devlet dairelerine adam almayacakları" konularında yemin etmişti. Bu yemin metni sonradan valiliklere, kaymakamlıklara, kadılıklara dağıtılarak, cuma günleri camilerde okutularak, yaygın bir şekilde uygulamaya konulmuş, kamuoyunun desteğinin alınmasına çaba gösterilmişti.Biz Türkler, tarihe meraklı değiliz. Osmanlı dönemini benimsemiyor, yok sayıyoruz. Halbuki biz Osmanlı'nın devamıyız. Biz gökten zembil ile inmedik ki Osmanlı'yı "yok" sayalım...Şeref Özgencil'in Creative Yayıncılık Grubu yeni bir kitap yayımladı. Necdet Sakaoğlu ile Nuri Akbayar'ın yazdıkları kitabın ismi "Avrupalılaşmanın yol haritası ve Sultan Abdülmecid". Kitabın basımını sağlayan Denizbank'ın Genel Müdürü Hakan Ateş 'sunuş' yazısında, "...Durup dururken... 2002 yılında Abdülmecid dönemini hikaye eden