Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hazine Müsteşarlığı ekonominin ve Maliye'nin "beyni" konumunda bir kurum haline geldi. 1994 yılındaki yeni yapılanma ile Hazine Müsteşarlığı bir müsteşar, üç müsteşar yardımcısı, sekiz ana hizmet birimi (1. Kamu Finansmanı, 2. Kamu İktisadi Teşebbüsleri, 3. Dış Ekonomik İlişkiler, 4. Banka ve Kambiyo, 5. Sigortacılık, 6- Yabancı Sermaye, 7. Teşvik ve Uygulama, 8. Ekonomik Araştırmalar genel müdürlükleri) ile üç denetim biriminden (1. Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu, 2. Hazine Kontrolörleri Kurulu, 3. Sigorta Denetleme Kurulu başkanlıklarından) oluşmaktadır.
İç ve dış borçların yönetimi, nakit ve fon yönetimi, bütçenin izlenmesi, bütçe kapsamındaki 62 fon ile kapsam dışı 13 fonun yönetimi Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunda.
IMF, OECD gibi uluslararası kuruluşlarla ilişkiler, Türkiye'nin kredi notunun izlenmesi, uluslararası sermaye piyasalarından borçlanma, yap - işlet - devret modeli kapsamındaki projeleri Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün sorumlulukları arasında.
Bankaların denetimi, gözetim altına alınan bankaların iyileştirilmesi ve elden çıkarılması, kambiyo kontrolü Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü'nün işi.
Sigorta sektörünü Sigortacılık Genel Müdürlüğü düzenliyor, gözetiyor.
Yabancı sermaye izinlerini Hazine'nin Genel Müdürlüğü veriyor.
Ekonomi için uygulanan teşvik tedbirlerinden yararlanmak isteyenler Hazine'ye başvuruyor. Teşvikleri Hazine dağıtıyor.
Görülüyor ki, ekonomide bütün yollar Hazine'den geçiyor.
Bir zamanlar Maliye, Ticaret, Sanayi bakanlıkları, Merkez Bankası ve Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarlıkları tarafından yürütülen işlerin çoğu Hazine Müsteşarlığı'nda toplanmış durumda.
Türkiye'nin içeride de dışarıda da borçlanabilmesi Hazine'nin becerisine kalmış. KİT'leri Hazine yönlendiriyor, bankaları, sigortaları Hazine denetliyor.
Hazine, bürokratik yapısı ile Ankara'da ayakta kalmış güçlü kamu kurumlarının başında geliyor. Bu nedenledir ki, iç ve dış konjonktürdeki iniş çıkışlara rağmen, politik dalgalanmalara rağmen Türkiye'de iç ve dış borç servisi bugüne kadar aksamadı. Hazine parasız kalmadı. Borçlarını, faizini aksatmadı.
Amma velakin, Hazine'nin büyük bir derdi var. Hazine bir bakana bağlı olarak çalışıyor. İcra (uygulama) yetki ve sorumluluğu bakanda. Bakan Hazine'nin yaygın görev ve sorumluluk alanlarından sadece iki konu ile ilgileniyor: (1) Bankalar ve sigortaların durumu, (2) Personel tayini.
Bankalar ve sigortalarla ilgili olarak denetim birimlerinin günü gününe yaptıkları tespitler, Hazine'nin önerileri, uyarıları bakan tarafından "politik gözlükle" değerlendiriliyor. Kanunların verdiği yetkiye dayalı olarak bakan, denetim sonuçlarında ceza uygulamasını erteleyebiliyor, hafifletebiliyor, ceza alacakları mükafatlandırabiliyor. Sonra da bakan görevden ayrılınca, kabak Hazine'de çalışanların başına patlıyor. Türkbank ve Interbank olayları bu konudaki çarpık uygulamanın son iki örneğidir. Bu gelişmelerin sıkıntısı Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen'in zamansız istifasına yol açmıştır.