Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bankalarımız 1999 yılının ilk üç ayında kredileri kıstılar. Kredi kullanan müşterilerden 2.1 milyar dolar para çektiler. Kredileri keserek ellerine geçirdikleri paraları da gidip Hazine'ye yatırdılar. Hazine'den 2.9 milyar dolarlık bono alıp, portföylerine koydular. Repo hesaplarına gelen paradaki artış nedeniyle de ilk üç ayda 2 milyar dolar parayı Hazine bonosuna bağladılar. İşte rakam olarak olan bitenin hikayesi:
1999 yılının başında mevduat bankalarımızın kullandırdıkları Türk Lirası ve döviz kredilerinin o günkü kurdan dolar karşılığı 33.8 milyar dolardı.
19 Mart 1999 tarihinde bankaların kredi toplamlarında 2.1 milyar dolar eksilme oldu. Toplam kredi, (o günün döviz kuru ile) 31.7 milyar dolara düştü.
1999 yılının başında mevduat bankalarımızın tahvil ve bono stoku (repo için satın alınan 8 milyar dolarlık kağıt hariç) 9 milyar dolardı. 19 Mart 1999 tarihinde tahvil ve bono stokunda 2.9 milyar dolarlık artış oldu. Bankaların tahvil ve bonoya yatırdıkları para 11.9 milyar dolara yükseldi.
2 milyar dolar da repo kağıdı için yatırdılar. Repo karşılığı bankaların kasasında biriken Hazine kağıtlarının tutarı da 10 milyar dolar oldu.
Sanayiciler ve işadamları yılbaşından bu yana şikayetlerini artırmıştı: "Bankalar bizi sıkıştırıyor... Ekonominin şu kötü durumunda, kredilerimizi kesiyor. Kredi kesmek bir yana, kullandırdıkları kredi miktarını geriye çekiyor. Olacak iş mi?" diyerek bağırıyordu.
Çok kişi sanayicinin, işadamının bu faryadını "kuru gürültü" olarak algılıyordu. Rakamlar feryatların haklı olduğunu ortaya koyuyor.
Banka kredileri ülkede yatırımın ve üretimin gerçekleşmesi için en önemli kaynaktır. Bu kaynak küçüldükçe, yatırım ve üretim de küçülür.
Bankaların kuruluş amacı, devletin cari harcama açığını kapatmak değil, ekonomiye kredi vermektir. Devlet harcamalarını banka kaynağından değil vergi kaynağından karşılar.
Ama Türkiye'de "her şey terstir." Vergi cari harcamalarına yetmediğinden devlet banka kaynaklarına giderek daha fazla oranda el koyar duruma gelmiştir.
Aslında bu ters durumdan bankalar çok memnun... Kredi vermek için sanayici ile, işadamı ile uğraşacak yerde, kredinin ve faizinin peşinde koşacak yerde, kaynaklarını yüksek faiz ile Hazine bonosuna bağlamak bankaların kolayına gelmektedir.
(İleride bankalar "ağlamaya" başladığında, saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak ben de onlara bir Anadolu türküsü "çağıracağım": Uzaklara kar yağıyor üşümedin mi / Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?)
Bankalar, vadesi dolan Hazine bonoları yerine yeni kağıtları aldıkça, vadesi gelen faizler yerine kendilerine yeni kağıtlar verildikçe bu çarkın devamlı döneceğini sanarak, "daha fazla, daha fazla, daha fazla" parayı Hazine bonosuna bağlamaktadır.
Bankaların kasasındaki bono miktarı 11.9 milyar dolar. Repo işlemleri için bankaların satın aldıkları Hazine bonosu 10 milyar dolar. Hazine bunları ne zaman, nasıl ödeyebilir? Hazine bunların yüksek reel faizini daha ne kadar süre ile taşıyabilir? Kimse bunları düşünmüyor. Veya düşünmek istemiyor.


Bankalar kredilerden ne kadar para çekti, Hazine bonosu stokuna ne ekledi?(milyar $)
 25.12.199819.3.1999Değişim
Krediler toplamı33.831.7- 2.1
Hazine bonosu portföyü9.011.9+ 2.9
Repo kağıtları8.010.0+ 2.0