Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Batan bankalar battı. Geriye dönüp yapacak bir şey yok. Ama bunlardan alınacak büyük ders var.
1) Bu bankalar Hazine'nin gözetiminde, denetiminde ve de politikacının himayesinde battı. Bu bankaların batacağından saf ve bakir halkımız habersizdi ama, Ankara'daki etkili ve yetkililer çok önceden bunu biliyordu. Hazine Müsteşarı'nın emrindeki Bankalar Yeminli Murakıpları bu bankaların batacağı hakkında ayda bir rapor yazıp Müsteşarlığa teslim ediyordu. Merkez Bankası bankaların kötüye gittiğini Müsteşarlığa duyuruyordu. Müsteşarlığın bu bankaların yönetim kurullarına üye yaptığı memurları, denetim kuruluna koyduğu memurları bankalarda olan biteni her gün görüyor, duyuyordu. Böyle oluyordu da Hazine Müsteşarlığı banka batmadan neden tedbir alamıyordu? Bankanın içinin boşaltılmasına, son kuruşuna kadar boşaltılmasına neden seyirci kalıyordu?
2) Belki Hazine müsteşarları konuyu sorumlu Devlet bakanına götürmekte gecikiyordu. (a) Şimdi, durup dururken sistemi sarsmayalım. Benim zamanımda bu işe müdahale etmeye ne gerek var... Benden sonra gelen gereğini yapsın diyordu. (b) Veya işlerinin çokluğundan bu konuya ilgi duyamıyordu. (c) Belki de bakanının tutumunu bildiğinden dosyaları bakanına intikal ettirmekten çekiniyordu.
3) Belki Hazine Müsteşarı her uyarıyı, her tedbiri, her teklifi gününde Devlet bakanına intikal ettiriyor, bakan politik nedenlerle, kişisel ilişkiler veya beklentilerle kanunun kendisine tanıdığı yetkileri kullanıp, olaya zamanında müdahale etmiyordu.
Oyun bankanın içini boşaltan ana sermayedar ile Hazine Müsteşarlığı ve bakan arasında oynanıyor, oyunun başından sonuna her oyuncunun ne yaptığını bilen Hazine Müsteşarlığı ve bakan, banka batınca, "- Aaaa... Bu banka da nasıl battı ki!.. Mutlaka yönetim kurulu batırmıştır. Üyelerini mahkemeye verelim... Bu iş kapansın" diyerek dosyayı kapatıyordu.
Çoğu, bankanın içini boşaltan ana sermayedar ile Hazine Müsteşarlığı ve bakan arasındaki paslaşmalardan ve de oyundan habersiz ve de kendilerine verilen raporlara kanarak işin iyi gittiğini sanan yönetim kurulu üyelerinin üzerine tüm günahlar atılıyordu.
Sayın okuyucularım, yürürlükteki Bankalar Kanunu, Hazine Müsteşarlığı'na, Hazine'den sorumlu Devlet bakanına, bankaların gözetimi, denetimi ve de mali durumu zayıflamakta olan bankalara zamanında müdahale etmek için geniş sorumluluk ve yetki vermiştir.
Bankalar devletin gözetim ve denetim yetkisinin olmamasından değil, bu yetkinin politik veya kişisel nedenlerle zamanında ve tam olarak kullanılmamasından batmıştır, batmaktadır.
O zaman yenilerinin batmaması için geliyoruz işin can damarına. İşin can damarı şudur:
1) Bankalar Kanunu'nda değişiklik yapılıncaya kadar, Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Müsteşarı bankaları gözleme ve izleme görevini yerine getirecek. Yürürlükteki kanunun verdiği yetkiler sonuna kadar kullanılacak. Top, Hazine Müsteşarlığı'nda dolaştırılmadan zamanında sorumlu bakana intikal ettirilip bakandan kanuni yetkisini kullanması istenilecek.
2) TBMM'de Bankalar Kanunu değişikliği yapılırken bankaların gözetimi, denetimi ve gözetim ve denetim sonuçlarına göre alınacak tedbirler konusundaki sorumluluklar ve yetkiler Hazine Müsteşarlığı ve bakandan alınıp "Sermaye Piyasası Kurulu" benzeri bir bağımsız kurula verilecek.
Aman dikkat... Batan bankalar battı... Yenileri batmasın...