Doktora tezinde "Planlı dönemde Türk ekonomisinde yapı değişikliği" konusunu inceleyen MHP Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin seçim beyannamesinin başında yer alan "önsöz"de güncel ekonomik, sosyal ve politik konularda görüşlerini açıklamıştı. Bu görüşlerin kişisel görüşler olmanın ötesinde MHP politikasına yön verecek görüşler olduğu şüphe götürmez. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin çizgisini belirleyecek MHP'nin ve bu partinin başkanının görüşlerini bilmekte, öğrenmekte yarar var. Bakınız Devlet Bahçeli, neler söylüyor:
"Büyük milletim! Biz, fikir hürriyeti, çoğulcu demokratik yapı ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde milli ülkü ve hedeflerimize daha kolay erişebileceğimizin şuuruna varmış insanlar olarak, her türlü zorbalığı, şiddeti, gayri ahlaki ve kanunsuz eylemi reddediyoruz. Sürekli, kalıcı ve sarsılmaz bir milli beraberliğin, manevi dayanışmanın, insani ve demokratik gelişmenin temel taşlarını azim ve inançla döşemek, Türkiye'yi idare edenlerin en öncelikli görevidir.
Fakat, bu görev sadece idarecilerin omuzlarında olmamalıdır. Türkiye ve Türk milleti söz konusu olduğunda hassaslaşan, bunu bir namus ve varoluş gerekçesi sayan herkes ve en başta da milliyetçi ve ülkücü kadrolar bu görevin yerine getirilmesinden tek tek sorumludurlar."
Açık anlatımıyla Devlet Bahçeli, milliyetçi ve ülkücü kadroların milli hedeflere yönelik çabalarda idareciler (kamu görevlileri) ile birlikte olacaklarını vurguluyor.
Devlet Bahçeli, "Batılı ülkelerin iki yüzlülüğü" konusunda şunları söylüyor:
"Batılı ülkeler, resmiyette küreselleşme tezlerini savunurken, el altından her türlü etnik ayrılıkçılığı ve hatta terörü kışkırtmaktadır.
Maastrich Anlaşması ile bölgesel işbirliğinin de ötesine geçerek, 'birleşik ve tek Avrupa' hedefine yönelen AB ülkelerinin PKK'ya yıllardan beri verdiği destek bunun en iyi delilidir.
Türk milletvekillerine bile vize koymaya hazırlanan İtalya'nın bölücü başına gösterdiği sözde 'misafirperverliği' de başka türlü açıklamak mümkün değildir."
Önsözden sonra "Nasıl Bir Ekonomi?" başlığı altında yer alan açıklamalar, Devlet Bahçeli'nin ve MHP'nin serbest piyasa inancını ortaya koyuyor. MHP'nin hedef aldığı ekonominin esası şöyle:
* Milli gücün bir unsuru olarak istikrarlı, rekabetçi, büyüyen ve güçlü bir ekonomi;
* Küresel ekonomik sistemin önde gelen ve faal aktörlerinden olan bir milli ekonomi;
* Esas itibariyle devlet tarafından değil; serbest teşebbüs tarafından yürütülen bir ekonomi;
* Teşebbüs gücünü kısıtlayan değil teşvik eden bir ekonomi;
* İçe kapalı ve korumacı değil, dışa açık ve yenilikçi bir ekonomi;
* Gizli işsizliğe yol açan değil; gerçek anlamda istihdam sağlayan bir ekonomi;
* Kolay ve spekülatif kazanç sağlayan, ranta dayalı değil, yatırım ve üretime dayalı bir ekonomi...
Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinin özel sektöre ve mahalli idarelere devri, sanayileşmiş ülkelerde rastlanan bir modeldir. Devletin bu yükünün azaltılması, ana fonksiyonlarında etkinliğini sağlar. MHP'nin "Lider Türkiye'ye Doğru" programında bakınız bu konulardaki hedefler nasıl belirlenmiş:
"Adalet, iç güvenlik, savunma, diplomasi, rekabetin korunması ve tekelleşmenin önlenmesi gibi hizmetler merkezi idare tarafından yürütülecektir.
Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi hizmetlerin arzında özel sektörün daha fazla yer alması teşvik edilecektir. Bunun yanında, bu hizmetlerin kısmen mahalli idarelere devredilmesi sağlanacak, makro ölçekte ise merkezi idare tarafından yürütülmeye devam edilecektir. Bunların dışında kalan birçok hizmetin merkezi idare dışına çıkartılması yoluna gidilecektir."