Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Başbakan, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını azaltmak amacıyla, kişi başına gelirin 1.500 doların altında kaldığı iller için özel teşvik tedbiri uygulanacağını açıkladı.
Her ilin sınırları içinde, bir yılda üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değeri, o ilin ülke milli gelirine katkısını gösterir. Bu rakam o ilde yaşayan nüfusa bölündüğünde, il nüfusunun kişi başı ortalama gelir payı ortaya çıkar.
Açık anlatımıyla, bir ilin milli gelire katkısı, o ilin üretim gücünün göstergesidir. Bir ilde ne kadar çok mal ve hizmet üretiliyor ise, o ilin milli gelire katkısı o kadar büyük olur. Üretim demek, gelir demektir. Üretim karşılığı olarak bir ilde oluşan gelirden o ilde yaşayanlar istifade eder. Bu nedenle ilde yaratılan gelirin nüfus başına bölümü sonucu ortaya çıkan kişi başı ortalama gelir rakamı o ildeki yaşam düzeyini ortaya koyar.
Devlet İstatistik Enstitüsü son olarak 2000 yılı için il bazında kişi başı milli gelir rakamlarını yayımladı. Türkiye genelinde 2000 yılı için kişi başı ortalama milli gelir 3.095 dolar iken, 21 ilde kişi başı milli gelir 1.500 doların altında idi.
Bölgeler ve iller arasındaki gelişmişlik, farkının azaltılması, öncelikle bu 21 ilde üretimin artırılmasına bağlı.
Üretim denilince, fakirlik denilince hemen akla, "fabrika" gelir... Ya devlet, ya da zenginler gelişememiş illerde fabrikalar kursun... Buralar zenginleşsin denilir... Halbuki her şehirde fabrika kurmaya, her şehirde kurulan fabrikanın yaşamasına ve o şehre bir şeyler kazandırmasına imkan yoktur. Fabrika dışında da bu illerde yapılacak işler vardır. Tarımsal üretim, hayvansal üretim, ulaşım hizmetleri, turizm, el sanatları, küçük sanayi faaliyetleri de bir ilin gelir düzeyini artıracak faaliyet alanlarıdır. Bu tür faaliyetler daha çok insanın üretime yönelmesini sağlar. Daha çok istihdam yaratır.
Tabii ki bu illerde sanayiin gelişmesi önem taşır. Ama gerçekçi olmak gerekir. Doğu'nun kaderini hızlı bir sanayi hareketine bağlamak ileri ölçüde hayalcilik olur. Bu demek değildir ki, sanayi teşvik edilmesin. Bu demektir ki, sanayi teşvik edilirken, sanayiden daha büyük ve daha hızlı gelişme potansiyeline sahip diğer üretim imkanları ihmal edilmesin.
Başbakan'ın açıkladığı çerçevede 21 ildeki nüfus, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 15'ini teşkil etmektedir. Başbakan bu illerdeki sanayi yatırımlarında vergi muafiyeti uygulanacağını, SSK primlerinde indirim yapılacağını belirtmiştir. Bu illerin Türkiye'nin toplam vergi tahsilat rakamındaki payı sadece yüzde 1.44'dür. Bu illerde SSK'lı sadece 200 bin dolayında işçi çalışmaktadır. Açık anlatımıyla vergi ve SSK teşvikleri Hazine'ye büyük yük getirmeyecektir. Ama yatırımcı için hiç yoktan iyidir. Ama yatırımcı sadece bu kadarlık teşvik ile bu illerde sanayi yatırımı yapmaz. Yapamaz. Yatırımcıya rekabet şansı vermek için daha başka ve daha güçlü teşvik tedbirlerine ihtiyaç vardır.